Gelişmiş Arama
Ziyaret
12388
Güncellenme Tarihi: 2011/03/01
Soru Özeti
Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
Soru
Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
Kısa Cevap

Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri varlıktır Allah".

Ayrıntılı Cevap

Farsçada "huda" şeklinde tercüme edilmiş olan mübarek Allah kelimesi Allahın has ve en kapsamlı isimlerindendir. Bu isim Allah dışında hiçbir varlık için kullanılmıyor. Zira Allahın her bir ismi Allahın sıfatlarından has bir kısmını yansıtıyor. Allahın bütün sıfatlarını ve ilahi tüm kemalleri bir bütün olarak kapsayan, veya başka bir tabirle Allahın cemal ve celal sıfatlarını kendisinde toplayan tek isim "Allah" ismidir.[1]

Allah kelimesi arapçada "v-l-h" kökünden iştikak edilmiş ve "tahayyur" yani şeşkınlık anlamındadır. Zira akıllar Allahın pak zatında şaşıp kalmışlardır. Bu bağlamda İmam Aliden (a.s.) şöyle nakil edilmiştir: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkınlıkta ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri varlıktır Allah".[2]

Bazen bazıları Allah kelimesinin "e-l-h" kökünden gelip ibadet anlamında ve hakikatte ise "yalnız hak olan mabud" anlamında oalan "el-ilah" olduğunu savunmuşlardır. Allah ın diğer isimleri ise "Allah" kelimesi için sıfat olduğu söylenilmektedir. Örneğin; gafur, rahim, semii, alim, besir, razık, zu'l-kuvve, mentin, halik (yaratıcı), barii ve musavvir sıfatları bunlardan bir kaçıdır. Bu sıfatların her birisi Allahın farklı bir boyutuna ve yönüne delalet ediyor. "Gafur" Allahın afcı, "Rahim" Allahın bağışlayıcı olduğuna delaler ediyor. "Allah gafur ve rahimdir",[3] "semii", Allahın işitilen şeylerden haberdar, "alim" bilgisi bütün şeyleri kapsadığına delalet ediyor. "Allah işiten ve bilendir".[4] "Besir" Allahın, görülecek şeylerden haberdar olduğuna işaret ediyor, "Allah, yaptıklarınızı hakkıyla basir (yani) bilendir".[5] Razık, Allahın bütün varlıkların rızkını temin ettiğine delalet ediyor. "zu'l-kuvve" Allahın kudretine, "metin" Allahın fiillerinin ve proğramının sağlam olduğuna delalet ediyor. "Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir".[6] Halık ve barii Allahın yaratıcı ve musavvir Allahın surat ve şekil veren varlık olduğuna delalet ediyor. "O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler (esma'ul-husna) O’nundur"[7]

Evet! Allhın tüm sıfatlarını kapsayan en kapsamlı olan isim "Allah" ismidir. Bu nedenledir ki bir ayette Allahın bir çok isminin Allah ismine vasıf olduğunu müşahede ediyoruz: "Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu'minul muheyminul 'aziyzul cebbarul mutekebbiru". Yani "O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. (haşır 23).

Allah kelimesinin kapsamlı ve genel bir isim olduğuna en açık bir şekilde şahitlik ve delalet eden delillerden bir diğieri de şudur: iman ve tevhidi ibraz etmek sadece "lailahe illallahu" cümlesiyle mümkün olmasıdır. Bu cümlenin dışında hiçbir cümleyle iman ve tevhid inancı gerçekleşemez. Lailahe illa'l-alim" veya "lailahe illa'r-razık vb. cümlerler tek başına tevhit ve islama delil olamazlar. Hakeza diğer mekteplerin takipçileri müslümanların mabuduna işaret etmek istedikleri vakit Allah kelimesini zikir ediyorlar. Bu da bu ismin camii ve kapsamlı olduğu içindir. Zira ibadet edilen varlığın (mabud) Allah ile vasıflandırılması müslümanlara hastır.



[1] "Tefsir-i nümüne", c. 1, s. 21 – 22.

[2] "Biharu'l-envar", c. 3, s. 222.

[3] Bakara, 226.

[4] Bakara, 227.

[5] Hucerat, 18.

[6] Zariyat, 58.

[7] Haşır, 24.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar