Gelişmiş Arama
Ziyaret
6180
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
Soru
Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
Kısa Cevap

Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka delili vardır ve ayrı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru daha dikkatli bir bakışla iki bölümde incelenebilir:

1. Her davranış değişikliği olumsuz sayılır mı ve Peygamberin şahsiyetinin değiştiğinin delili addedilir mi?

2. Zahiri gücü artıktan sonra yüce İslam Peygamberinin şahsiyetinde olumsuz değişiklikler meydana gelmiş midir?

Birinci bölüm hakkında, her davranış değişikliğini şahsiyet değişikliğinin göstergesi olarak

eğerlendiremeyeceğimizi ve onu olumsuz bir husus sayamayacağımızı söylememiz gerekir. Numune olarak akıl ve din perspektifinde negatif olmayan bir takım değişikliklere işaret ediyoruz.

1-1- Bazen insan başkalarıyla samimi bir ilişki içinde bulunur ve yaşamının birçok vaktini onlar için ayırır, ama sonraları kendi iş konumunda bir takım değişiklikler meydana gelir ve bu da fırsatının sınırlanmasına neden olur. Bu yüzden geçmişte olduğu gibi arkadaşlarının tümünü görmeye gidemez ve bundan ötürü ilişkilerini telefonla sürdürür. Böyle bir davranış değişikliği onun şahsiyetinde meydana gelen bir dönüşüm olarak değerlendirilemez ve kendisi yerilemez. Lakin aynı şahıs belirli bir konuma geldikten sonra dostlarının selamına cevap vermezse veya onlarla olan eski tanışıklığını temelden inkâr ederse, onun şahsiyetinin negatif cihette değiştiği neticesi alınabilir! Bu durumun bir benzerini yeni bir evlatları olduktan sonra anne ve babanın önceki evlatlarına yönelik davranışlarında da gözlemlemek mümkündür.

1-2- Eğer bir şahsa dindar ve tevazu sahibi olduğu için özel bir saygı gösteriyorsak, ama sonra kendisi dünyevî bir makama ulaşınca mütekebbir ve dinsiz bir insana dönüşüverirse, kesinlikle bizim ona karşı davranışımız da değişecektir. Böyle bir davranış değişikliğinin nedeni bizim şahsiyetimiz değildir, karşı tarafın şahsiyetindeki dönüşümdür!

1-3- Eğer davrandığımız insan Müslümanlar ile savaşa kalkışmış kâfir ve dinsiz bir şahıssa, savaşırken ona karşı alacağımız tavır sert ve şiddetli olacaktır.[1] Ama aynı şahıs İslam dini hakkında bir araştırma yapma kararı alırsa, Allah’ın buyruğu esasınca onun için azami güvenlikli bir ortam oluşturmakla yükümlü oluruz.[2] Hatta böyle bir kararı olmasa bile yanı başımızda komşumuz veya misafirimiz olursa, dinî öğretiler ona karşı saygılı bir şekilde davranmamızı gerektirir.[3] Aklî ve dinî açıklaması da olan bu gibi davranış değişikliklerinden birçok örnek verilebilir. Bu anlamda, mevcut sebeplerden ötürü veya benzer durumlar nedeniyle Peygamber-i Ekrem’de de önceki davranışından farklı gözüken bir davranış gözlemlememiz muhtemeldir ve bu husus sorunuzun ikinci bölümünü teşkil etmektedir. Örneğin nakledildiği üzere Peygamber (s.a.a) bir gün misafirle dolu olan evine gelir ve Cerir adındaki yarenlerinden biri de evin içinde yer olmadığından evin dışında oturmuştur. Peygamber (s.a.a) onu görünce kendi elbisesinin bir parçasını katlar, ona verir ve onu yere ser ve üzerinde otur diye buyurur! Bu sahabe Allah Resulü’nden (s.a.a) böyle bir saygı görünce, elbiseyi yere sermek yerine onu öper ve yüzüne sürer![4] Dikkat edin: Peygamber (s.a.a) böyle bir davranışı sayılı yarenlerine yapabilme imkanına sahipti, ama Allah Resulü’nün takipçileri yüz binlere varsaydı ve hepsi de onunla görüşmek ve oturmak isteseydi, böyle bir davranışın sürmesi onun şahsi ve toplumsal hayatını sekteye uğratmaz mıydı?! Bu nedenle Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez…”[5] Bundan dolayı bu iki tarihsel vakıayı kıyaslayarak Peygamberin (s.a.a) şahsiyetinin değiştiği ve kendisinin takipçilerine eskisi gibi davranmadığı neticesini alamayız. Aksine değişen şartlar insan için bu şekilde davranmayı zorlaştırmış ve hatta imkânsız kılmıştır. Peygamberin davranışının değiştiği başka örneklere rastlamamız durumunda da onları detaylıca incelemeli ve delillerini öğrenmeliyiz. Yoksa kendisinin şahsiyeti güce ulaştıktan sonra değişmiştir diye hızlı bir şekilde netice almamalıyız! Siz sorunuzda bu iddiaya dönük bir örnek aktarmadığınızdan zihninizde olan şey hakkında tam bir tahlilde bulunmamız olanaksızdır. Allah’ın yardımıyla bu husustaki iphamlarınızı bertaraf edebilmemiz için arzu etmeniz halinde onları tek tek ve belirgin bir şekilde bize yollayabilirsiniz. Ama kesin olan husus şudur: Peygamber (s.a.a) hayatı boyunca şahsiyetinde istikrar taşımıştır ve bizzat kendisi yeni konumlara gelebilmek için şahsiyet sarsılmasına duçar olan bireylere itiraz etmiş ve onları eleştirmiştir. Bu doğrultuda İmam Ali’ye (a.s) hitaben şöyle buyurmaktadır: Benim için elimi dirseklerime kadar zehirli bir yılanın ağzına koymam sonradan görmüş kimselerden bir istekte bulunmaktan daha kolayıdır![6] Bu konuyla ilgili başka birçok tarihsel delil daha mevcuttur ve biz iki örneğe işaret edeceğiz:

1. İmam Bakır (a.s), Peygamberden (s.a.a) şöyle aktarmaktadır: Ben beş işi ölünceye dek terk etmeyeceğim ve onlar köleler ile birlikte yerde ve sofra olmadan yemek yemek, bir süslü olmayan bineğe binmek, elimle keçi sütü sağmak, yün elbise giymek ve çocuklara selam vermekten ibarettir. Bütün bunları başkalarının da benim gibi davranması için yapmaktayım.[7] Biz de kendisinin ahdine vefa gösterdiğine ve bu tarzı mübarek ömrünün sonuna dek sürdürdüğüne tanıklık etmekteyiz.

2. Sahabelerden biri Peygamberin (s.a.a) yanına gelir, bedeninde hasır izinin kaldığını görür ve keşke daha iyi bir yatak seçseydiniz diyiverir! Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verir: Benim dünyayla ne işim var? Ben dünyadan istifade etmede sıcak bir yaz günü bir ağacın gölgesinde bir süre istirahat eden ve sonra yola koyulan bir misafir gibi davranmaktayım![8]

Evet, tüm dünya ve içindekileri helak olmuş ve sadece Allah’ı baki ve daim bilen[9] yüce şahsiyetler, dünyevî hayatlarındaki değişiklikler ile kendilerini kaybetmekten, kibirli davranmaktan ve Allah’ın buyruğundan başka şeyler yapmaktan öteye bir şahsiyet taşırlar. Biz de Peygamberimizin bu çizgisinin takipçisi olmayı ümit ediyoruz. Elbette belirtildiği gibi tüm insanlar ve bu cümleden olmak üzere Peygamber (s.a.a) kendi hayatında değişik konumlar sebebiyle değişik davranışlar sergileyebilir, ama bu onların şahsiyetinin değiştiğine delil teşkil etmez.



[1] Fetih, 29; Tevbe, 73.

[2] Tevbe, 6.

[3] Eş-Şairi, Tacuddin, Camiu’l-Ahbar, s. 84, Daru’r-Razi lil-Neşr, Kum, 1405 h.k.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 235, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[5] Ahzab, 53.

[6] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 9, s. 440, rivayet. 12439, Müessese-i Alû’l-Beyt, Kum, 1409 hk.

[7] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 214, rivayet, 2.

[8] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 249.

[9] Kasas, 88.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Allah tarafından müteaddit Peygamberlerin gönderilmesindeki hikmet nedir?
    8982 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Allah u Teâlâ’nın lütfünün tecelli ettiği yerlerden birisi hiçbir ümmeti hiçbir zaman kılavuzsuz (hidayetçi) bırakmaması ve daima peygamberleri göndermiş olması ve yeryüzünü hüccetsiz bırakmamasıdır. Ama müteaddit dinlerin var olması ve daha sonraki dinlerin tekâmül bulması farklı dönemlerde beşer fikrinin tekâmül bulması nedeniyledir. Başka bir beyanla ilkel ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kırkı hakkında açıklamada bulunabilir misiniz?
    13901 تاريخ بزرگان 2012/03/12
    Kırkıncı gün merasimi hakkında kültürümüzde yer alan şey, Sefer ayının yirmisine denk gelen Şehitlerin Efendisinin (a.s) şahadetin kırkıncı gününü anmaktır. İmam Hasan Askeri (a.s) bir hadiste müminin alametlerinin altı tane olduğunu buyurmuştur: Elli bir rekât namaz, kırk duası, sağ ele yüzük takmak, toprağa secde etmek ve namazda ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    14755 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • Bid'at nedir ve onunla ilgili İslam'ın hükümleri nelerden ibarettir?
    8276 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/01/13
    Bid'at, sözlük manası olarak yeni yapılan ve geçmişi olmayan iş demektir ve ıstılahta ise; "Dinde olmayan bir şeyi dine sokmak demektir" yani aslında dinde ve şeriatta olmayan bir şeyi dine ve şeriata mal etmektir. Bid'at koymak dinde büyük günahlardan sayılmıştır. Onlara ait mekânları ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7375 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10338 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • Müslüman ülkelerin kadınları başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler?
    6385 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Din alimlerinin çoğu kadının yüzünü örtmesini gerekli görmemelerine rağmen, birçok Müslüman kadın kendi isteğiyle yüzünü örtüyor ve daha fazla hicaplı olmayı tercih ediyorlar. Biz inanıyoruz ki ilgi duymak yalnızca dış güzelliği dayalı olsa ve daha önemli ölçüler göz ardı edilse böyle bir ilgi genel olarak fazla uzun ...
  • Hz Yusuf’un (a.s) bedeni babasına saygısızlık etmesi nedeniyle mi çürümüştür?
    27521 Tefsir 2012/06/16
    Hz Yusuf’un (a.s) babası Hz Yakup’a (a.s) yönelik saygısı hakkında yer alan ayetlere bakıldığında onun attan geç inme nedeniyle babasına saygısızlık ettiği gözlemlenmemektedir. Bu hususta iki rivayet aktarılmıştır ve her ikisi de senet zayıflığından güvenilir sayılmamaktadır. Müfessirler de böyle bir şeyi kabul etmemişlerdir. Bu nedenle Hz Yusuf’un ...
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28084 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir?
    7896 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden örnek, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiştir. Bu seçim delilsiz değildir. Şöyleki, Allah’ın halifesi olma yeteneği bütün insanlara verilmiş, ama bu yetenek herkeste fiiliyata geçmemiştir; sadece bir kısım insan tam bir teslimiyetle ilahi ...

En Çok Okunanlar