Gelişmiş Arama
Ziyaret
12211
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
Nasıl kötü düşünceleri kendimsen uzaklaştırabilir ve Allah ile irtibatımı daha iyi yapabilirim?
Soru
Allah ile irtibatımın bir müddettir zayıflamış olduğunu hissediyorum. Elbette bunun zihnime devamlı gelen düşüncelerden kaynaklandığını sanıyorum. Kendimi ne kadar kurtarmaya çalışıyorsam da bir faydası olmuyor. Bazı zamanlar ölmeyi ve bu durumdan kurtulmayı istiyorum. Ne yapmalıyım?
Kısa Cevap

İrtibat her zaman iki yönlüdür. Allah ile irtibatımızın bazen kesilmesi ve zayıflaması bizim yönümüzden kaynaklanmaktadır. Ama O her zaman ve her yerde bizimledir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: Nerede olursanız Allah sizinledir.[1] O halde Allah ile irtibatımız zayıflamış ise kusur ve noksanlığı kendimizde aramalıyız. Bir şey ile ünsiyet kurmanın yolunun onunla çok irtibat kurmak olduğu söylenmiştir. Bu konu psikolojik açıdan kesin ve inkâr edilmez bir husustur. Dolayısıyla bizi Allah’tan uzak kılan nedenleri araştırmalıyız. Bu nedenler bazen gurur, kıskançlık, istiğna ve yeri insan zihin ve düşüncesi olan diğer günahlardır. Bunlar ruhumuzun düşünce ve fikir kısmını sekteye uğratmaktadır. Bazen de insan uzuv ve organlarıyla gerçekleştirilen ve bizim ile Allah arasında perde oluşturan azalara ait günahlarıdır. Söylediğiniz gibi Allah’tan bu uzak kalışınızın bu düşüncelerden kaynaklanmış olduğu uzak bir ihtimal değildir. Çünkü insanın yaptığı her davranışın arkasında bir düşünce ve fikir yatmaktadır. Başka bir ifadeyle ilim amelin mukaddimesidir. Gönül evi kapısı önünde durulmalı ve her düşünce ve fikre girme izni verilmemelidir. Her ne kadar bu iş biraz zor olsa da çok tatlı neticeleri vardır. Bazen zihne gelen düşünceler şeytan tarafındandır. Onları edebildiğince çabuk kendimizden uzaklaştırmak gerekir; çünkü insanı çabucak amele yönlendirmektedir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: Kuşkusuz şeytanlar ve dostları vesvese verirler…”[2] O halde şeytanî düşüncelerin önünü almak gerekir. “İnsanı Allah’tan uzaklaştıran ve gaflete neden olan en büyük ve en önemli etkenlerden birisi istenmeyen bu düşüncelerdir.”[3] Bazen ilahi olmayan bu düşünceler namaz gibi en güzel ibadet hallerinde bile kalp huzuru bırakmayacak kadar insana tesir etmektedir. Bu düşüncelerin büyüyüp çoğalmasının önü baştan alınmalıdır. “Hatıralar, bir dizi sözler, duyulanlar, oturumlara katılmak ve bazı dergileri okumak vb. tedricen zihinde resimleşmekte ve çoğalıp biriktiğinde de şevke zemin hazırlamaktadır. Neticede bu düşünce ve fikirler bizim nefsanî melekelerimiz olmakta, bundan sonra kolay bir şekilde zihne gelmekte, diri ve canlı tutulmakta ve sürekli insanı Allah’tan gafil kılmaktadır. Bu nedenden ötürü maddî düşünen insanlar sürekli maddî zevk verici hususları düşünmektedirler.[4] Söylenenler bir ölçüye dek gerçeğin tahlilinden ibaretti, ama sorunun çözümünün ne olduğuna bakmak gerekir. Belirtildiği gibi bu tür düşüncelerin zihne girmesinin önünün alınması ve diğer kısmının da defedilmesi için çabalanması gerekmektedir. Kur’an’ın verdiği çözüm kendimizi ve Allah’ı anmayı kontrol etmemizdir; insan oturumları, okudukları, duydukları yedikleri ve giydiklerine dikkat etmelidir. Bu hususlara dikkat edildiği zaman tedricen Allah’ı anmak insan kalp ve nefsinde yer edinir ve güzel hatıralar zihninde canlanır. Bu yüzden Kur’an gafleti yok etmek ve hakka yakınlaşmak için Allah’ı zikretmeyi bize öğretmektedir.[5] Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler Allah’ı çok anın.”[6] Kalpte birisinin zikri çoğalırsa insan ona ilgi duyar ve bu ilgi melekeye dönüşür; öyle ki insan her halde namaz ve Allah’ı anma halinde olur. Şair ne güzel söylemiş: He zaman namazda olanlara ne mutlu. O halde Allah’ı anmayla, rahatsız edici düşüncelerin sızma kanallarını kontrol etmeyle ve onlara teveccüh etmemekle kalp sayfasının ilahi düşünceler ile temizlenme zemini meydana gelir ve insan zihin ve kalbinde güzel ilahi düşüncelerin canlanması icat edilir.



[1] Hadid, 4.

[2] Enam, 121.

[3] Cevadî Amuli, Abdullah, Merahil-i Ahlak Der Kur’an, s. 30.

[4] a.g.e., s. 32; az bir değişik ile.

[5] Merahil-i Ahlak Der Kur’an, s. 34-35.

[6] Ahzab, 41.

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar