Gelişmiş Arama
Ziyaret
14806
Güncellenme Tarihi: 2011/07/19
Soru Özeti
ilim ve bilginin önemliliğine değinen ayetleri açıklar mısınız?
Soru
İlim ve bilgi konusuna değinen ayetleri açıklamanızı rica ederim.
Kısa Cevap

Kuranı kerim saadet ve kemale hidayet ve kılavuzluk yapan bir kitaptır. Hidayet etme konusu da akıl ve ilim yoluyla ancak mümkündür. Bunun dışında hidayetin gerçekleşmesi imkânsızdır. Bu nedenle ilim ve bilgi kuran nezdinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu önemlilik o denlidir ki kuranı kerimin bir çok ayetlerinin ilim ve bilginin değerine ve onu elde etmek için gerekli araç ve gereçlerine; tefekkür, tedebbür, teakkul, te’emmul ve.. gibi değindiğini görüyoruz. Yaklaşık kuranın dördünden birisinin bir şekilde ilim, bilgi ve bilime değindiğini görüyoruz. Bu kesinlikle delilsiz ve cihetsiz değildir. Bu acayip bir durumda değildir. Zira peygamber efendimize (s.a.a.) inen ilk ayetler okumak, ilim, bilim ve bilgi hakkındadır: “Oku! Rabbinin adıyla, O öyle bir Rabdir ki (varlığı) yaratı, insanı (da O) alak’tan yaratı. Oku! Ve Rabbin en kirim (herkes den daha ikram eden)dir. O, öyle bir Rabdir ki kalemle öğretmiş. İnsana (da) bilmediği şeyleri öğretti”,(alak, 1-5). Kuranı kerim bunun da ötesine giderek esasen insanın yaratılışı ilim ve bilgiyle yoğrulduğunu söylemektedir. Kuranı kerim bu gerçeğe işaretle şöyle buyurmaktadır: “daha sonra bütün (yaratıkların sırlarını ve varlıkların) isimlerini Âdeme öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve şöyle dedi: eğer gerçekten doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana bildiriniz”. (Bakara 30).

Bu nedenle kolayca bütün bu ayetleri saymamız mümkün değildir. Bundan dolayı bu ayetleri kısımlandırarak bazı kısımlarına gücümüzün dâhilinde işaret edeceğiz.

1-   Allahın ilmiyle alakalı ayetler.

2-   İslam Peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetler.

3-   İlim ve bilginin değeri ve önemliliğiyle alakalı ayetler.

4-   İlim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme mutabık olan ve ilim ve bilgi anlamı taşıyan kelimeleri içeren ayetler. Detaylı cevapta örnek teşkil edecek şekilde bunların bir kısmına değineceğiz.  

Ayrıntılı Cevap

İlim ve bilgi insanın yaratılmasıyla eşitlik ediyor. Beşer denen insan sürekli anlamak, derk etmek, bilmek istemiştir. İlim ve bilginın, insanın yaşamında özel bir konumu var olmaktadır. İlmin insan yaşamındaki üstlenmiş olduğu rol çok büyüktür. Zira ilim ve bilgi insana saadeti, kemali, yapımı ve onarmayı öğretiyor. İlim insana güç verir. İlim insana geleceği istediği şekilde yapmasını öğretir. İlim insanın ihtiyarına verilen bir araçtır. İnsan istediği şekilde bu araca emir ve direktif verir doğayı insanın istediği şekle sokacak ve onaracaktır. İslam Peygamberi takipçilerine ilim ve bilgiyi öğrenmeye ve bilgi toplamaya teşvik ediyordu. Ashabının çocuklarını ilim ve bilgi elde etmeye sevk ediyordu. Bazı yaranlarına Süryanice öğrenmelerini istemişti. Peygamberin (s.a.a.) bu tekitleri ve teşvikleri Müslümanları eşsiz ve büyük bir himmet ve suratla dünyanın her yerinde ilim peşinde koşmalarına neden oldu. İlmi eserleri nerelerde buldularsa getirip tercüme ettiler ve kendileri araştırmaya daldılar. Bu yolla eski Yunan’ın, Roma’nın, İran’ın, Mısır’ın, Hindistan’ın ve diğer medeniyetlerin arasında irtibat halkasını oluşturmasının yanı sıra medeniyetlerin ve kültürlerin en büyüğünü de kendileri icat etmiş oldular. Dünyada bu medeniyet ve kültür İslam medeniyeti ve kültürü olarak tanındı ve tanımaktadır.

Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar”.[1] İslam dininde ilmin önemliliği o denlidir ki, onu talep etmek her Müslüman üzerinde farz kılınmıştır. Peygamber efendimiz (s.a.a.) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “talebul ilmi faridetun ala külli müslimin, yani ilim peşinde gitmek ve ilim tahsil etmek her Müslüman üzerinde farzdır”.[2] Hadisin manası şudur: İslami farz ve vaciplerinin kenarında farz ve vacip kılınanlardan biriside ilim tahsil etmektir. Hadis kitaplarında sürekli “bab-u vücub-i telebil ilm, yani ilmin talep edilmesinin vacipliği babı” başlık atılmış veya buna benzer bir başlık var olmuş. Şöyle diyor: Her Müslüman üzerinde ilim talep etmesi vaciptir. Burada hiç kimse; ne erkek ne kadın istisna edilmemiştir. Bu hadis şunu söylemektedir ki ilim tahsil etme farzı herkesi kapsayan umumi ve genel bir farzdır. Her hangi bir tabakaya veya sınıfa veya cinsiyete has bir durum değildir.

İslam mektebinde ilim ve bilginin yerini ve ehemmiyetini anlatan bu mukaddimeden insanlara kılavuzluk yapmak iki cihanın saadetini insanlara kazandırmak için gelen İslam dininin semavi kitabı unvanıyla bu önemli konuya özellikle teveccüh ve değineceği çok açık olmalı. Kuranı kerimin kendisi farklı farklı yerlerde bu konuya değinmiş ve ortaya atmış.

Kuranı kerimde ilim ve bilgi meselesini açıklamak, detaylıca bu konuyu ele almamızı ve bu bağlamda birkaç kitap tedvin etmeyi gerektirir. Kuranın ayetlerinde biraz tefekkür ve teamül edilirse ilim kelimesi türevleriyle ve ilmi tahsil etme araçlarının; kalpler anlamında kulup, akıllar anlamında ukul, düşünme anlamında teakkul tefekkür anlamında tedebbür ve…gibi araçlarının kuranı kerimin nezdinde özel bir yeri var olduğuna inanıyor ve bunu aynı zamanda müşahede ediyoruz. Kuran ayetlerinin dörtten birisinin ilim ve bilgi hakkında olduğunu iddia edersek abartmış olmuyuruz. Bu nedenledir ki Allahın resulüne inen ilk ayetler ilim, bilgi, okuma, tanıma ile alakalı olması da acayip bir durum değildir. Kuranı kerim şöyle buyuruyor: Oku! Rabbinin adıyla, O öyle bir Rabdir ki (varlığı) yaratı, insanı (da O) alak’tan yaratı. Oku! Ve Rabbin en kirim (herkes den daha ikram eden)dir. O, öyle bir Rabdir ki kalemle öğretmiş. İnsana (da) bilmediği şeyleri öğretti[3] Kuranı kerim bunun da ötesine giderek esasen insanın yaratılışı ilim ve bilgiyle yoğrulduğunu söylemektedir. Kuranı kerim bu gerçeğe işaretle şöyle buyurmaktadır: “daha sonra bütün (yaratıkların sırlarını ve varlıkların) isimlerini Âdeme öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve şöyle dedi: eğer gerçekten doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana bildiriniz”.[4]

Bu nedenle kolayca bütün bu ayetleri saymamız mümkün değildir. Bundan dolayı bu ayetleri kısımlandırarak bazı kısımlarına gücümüzün dâhilinde işaret edeceğiz.

1-   Allahın ilmiyle alakalı ayetler.

2-   İslam Peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetler.

3-   İlim ve bilginin değeri ve önemliliğiyle alakalı ayetler.

4-   İlim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme mutabık olan ve anlamları ilim ve bilgi olan kelimeleri içeren ayetler.

Birinci kısım: Allahın ilmiyle alakalı ayetler:  Açıktır ki Allahın nitelik ve sıfatlarından birisi âlim olmasıdır. Kuranı kerimde birçok ayet buna ihtisas edilmiştir. Bu bağlamda diğer ayetler insanların eylemlerine ve günlük davranışlarına taalluk eden Allahın ilmiyle alakalıdır. Kuranın muhtelif ve müteaddit ayetlerinde farklı münasebetlerden ötürü 32 defa zikredildiğini bilmek calip gelmesi gerek. Örnek olarak aşağıdaki ayetlere bakabilirsiniz: Bakara süresinin 32, 127, 187, ve 235. Ayetleri, Ali İmran suresinin 35. Ayeti, Maide suresinin 76. Ayetine, Anam suresinin 13, 80, 96 ve 115. Ayetlerine, Enfal suresinin 32 ve 61. Ayetlerine, Yusuf suresinin 34 ve 83. Ayetlerine, Yunus suresinin 65. Ayetine, Kehf suresinin 22 ve 109. Ayetlerine, Araf suresinin 187. Ve… bu bağlamdadırlar.

İkinci kısım: İslam peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetlerdir. Bu ayetlerde Allah u Teâlâ Peygamberlere farklı ilimler öğrettiğini anlatırlar. Necm suresinin 5. Ayeti, Yusuf suresinin 22, 62, 68. Ayetleri, Enbiya suresinin 74, 79 ve 80. Ayetleri, Araf suresinin 62. Ayeti, Enam suresinin 75. Ayeti peygamberlerin ilmiyle alakalı olan ayetlerden bir bölümüdür.

Üçüncü kısım: ilmin kedisi ve değeri ve konumu hakkında olan ayetleridir. Kuranı kerimde ilmin değerini, ilim ve bilginin konumunu, ilmin insanın yaşamında sahip olduğu rolü, insanın farklı yaşam alanındaki; bireysel, toplumsal yönlerindeki etkisi ve semeresini anlatan ayetlerdir. Bu makalede bir bölümüne işaret edilecekti:

1-  Bazı ayetler insanları bazı makamlara tayin etmek meselesi için göze alınan ölçü ilim ölçüsü olduğunu anlatmaktadırlar. Bakara suresinin 247. Ve zümer suresinin 9. Ayetleri bu konuya işaret etmektedirler: “Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı.” Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir”. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar”.

2-  İman ile ilim arasındaki rabıtayı ve bu rabıtanın gevşemeyecek kadar sıkı olduğunu anlatan ayetlerdir. Ali İmran 7. Nisa 162. İsra 107. Hac 54. Ankebüt 49. Seve 6. Ayetleri bu bağlamda örnek teşkil etmektedirler.

3-  Allah tan korkmak ilmin mesulüdür. “Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar huşu sahibidirler”[5]

4-  İlim Allah’ı ispatlamak için bir mukaddimedir. “Sana (hz. Mesih hakkında) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefislerimizi ve nefislerinizi çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[6]

5-  İnsanlar üzerinde hücceti tamamlayan ilimdir. “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır”.[7]

6-  İlim kıyametin azabından insanı kurtaran amillerinin zeminesini oluşturu: “Kendilerine ilim verilenler ise şöyle derler: Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”. “Şüphesiz bugün rezillik, aşağılık ve kötülük kâfirlerin üzerinedir.”[8]

7-  Âlimleri ve bilginlerin şahitliği Allahın ve meleklerin şahitliğiyle ayni dengede tutulmuştur: “Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir”.[9]

8-  İlim sahibi olanlar tabi olunmaya daha layıktırlar. “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim”.[10]

9-  İlim ve bilgi basiret ve insanlara hakikati gösteren bir unsurdur: “Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur” dediler”.[11]

10-           Özetle söylemek gerekirse ilim ve bili o denli önemlidir ki ulul azm olarak bilinen bir  peygamber kendi bilgisini artması için çok tehlikeli ve meşakkatli bir yolculuğu cani gönülden kabul ediyor. Bu kıssa kehf suresinin 65. Ayetinden 76. Ayetine kadar hz Musa ve hz. Hızır kısasında anlatılmaktadır. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi”.[12]

Dördüncü kısım: ilim kelimesini değil, ilim kelimesinin anlamını taşıyan kelimeleri içeren ayetlerdir: ilim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme tatbik edilen kelimeler kendilerinden istifade edilmiş ayetleridir. Misak ayetleri gibi. Allah tarafından kendilerine kitap vermiş (peygamberlerden) onu iblağ etmeleri için onlardan misak alımış. Ve… Bu makalede bu kadarıyla yetiniyoruz. Ama daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız aşağıdaki adrese müracaat etmenizi öneriyoruz.

ABDULBAKİ, Muhammed Fuad, “mucemul-mufehrist-i elfaz-i kuran”.  

 



[1] Zümer, 9.

[2] Usul-i kafi”, c. 1, s. 30.

[3] Alak, 1-5.

[4] Bakare, 30.

[5] Fatır, 28.

[6] Ali İmaran, 63.

[7] Bakara, 120.

[8] Mücadele, 11 ve nahl, 27.

[9] Ali İmran 18.

[10] Meryem, 43.

[11] Kasas, 80.

[12] Bu ayetler ilim öğretmen değerini, konumunu ve öğrencinin haklarını anlatma konumunda oldukları açıktır. Hakeza ilim peşinde olanların sahip olması gereken liyakatleri de anlatmaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için lokman suresi ve onun tefsirlerine müracaat edebilirsiniz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar