Gelişmiş Arama
Ziyaret
30081
Güncellenme Tarihi: 2008/11/02
Soru Özeti
Şans ne anlama gelmektedir? Şans diye bir şey var mıdır?
Soru
İnsanların, “Filân kimsenin şansı var ve filân kimsenin şansı yok” demeleri ne anlama gelmektedir? Aslında şans diye bir şey var mıdır, yok mudur? Eğer varsa neden insanlar bu alanda farklıdır?
Her şeyi verenin Allah olduğuna dikkat ederek insanların, “Senin alın yazın buymuş” demeleri ne anlama gelmektedir? İnsanlar arasındaki fark günümüzde neden bu kadar çoktur?
Kısa Cevap

Halk arasında bazen kullanılan, baht, uğur ve şans sözcükleri, daha çok edebiyat ve şiirlerde bulunmaktadır. Bu sözcük iki manaya gelebilir:

1. Bir şeyin nedensiz meydana gelmesi: Bu mana; felsefî açıdan reddedilmiştir ve her şeyin kendine göre ayrı bir nedeni ve sebebi olduğu ispatlanmıştır. Elbette bu sebep iyi ve hayırlı bir sebep olmayabilir; yani adaletsizlik ve zulüm gibi bir neden, bir şeyin meydana gelmesinde rol alabilir. Ama özel bir düşünceden kaynaklanan bu gibi sözcüklere yönelmenin bazı özel sebepleri vardır ki şunlardan ibarettir:

a) Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması.

b) Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların hayattan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması.

c) Zalim hükümetler, bu tür kelimelerle propaganda yaparak kendi hükümetlerini şans ve alın yazısına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.

İslâm kaynaklarındaki rivayetler ve ayetlerde de, şans ve talihe hiç itina edilmeyerek kabul görmemiştir.

2) Alın yazısı ve ilâh-i takdir: Bu mana kabul görmektedir ve insanın başarılı olmasının, Allah’ın inayeti ve insanın kendi çabasıyla mümkün olacağı anlamına gelmektedir. Bu çabada, sosyal ve çevresel şart ve kabiliyetler önemli rol oynamaktadır ve toplumda görülen farklılıkların sırrı da budur.

Ayrıntılı Cevap

“Şans” kelimesinin aslı Fransızcadır ve fırsat anlamına gelmektedir. Ama halk arasında genellikle şans, sebebi belli olmayan olaylara denilmektedir. Bu olayların gerçekleşmesini şansa dayandırmaktadırlar. Eğer şanstan maksat, bir şeyin illetsiz meydana gelmesiyse, hiç şüphesiz İslâm felsefesine ve kesin delillere göre reddedilmektedir.[1]Biz illetleri bilmesek de, eğer illetler üzerinden perde kalkacak olursa, hiçbir şeyin rast gele olmadığını görürüz.

İyi şanslı ve kötü şanslılık, varlıkların illetlerinin bilinmemesinden daha çok her kişinin kendi hakkındaki düşüncesinin neticesidir ve kendisini her hangi bir delili göre kötü şanslı gören birisi, doğal olarak ona uygun davranışlarda bulunacaktır.

Tabiî ki bazen insanlar arasında ilah-i takdirlere de şans kelimesi kullanılabilir. Örneğin, maddî durumu iyi olan ve ticarî işlerden iyi kar elde eden birisine iyi şanslı denmektedir.

Bu konunun daha iyi değerlendirilebilmesi için, olayların nedenlerine daha geniş bir açıdan bakmak gerekir. Şahsın zahiri faaliyetlerine ilâve olarak manevî ve ruhî durumuna, hatta önceki nesillerin etkilerine, başkaların duaları ve beddualarına ve hayatın düzgün ve düzensiz olmasındaki gizli ve açık nedenlere dikkat edilmelidir. Eğer şanstan maksat bu mana ise, rivayet ve ayetlerde yeri vardır ve din açısından bu konu kabul görmektedir.[2]

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi…”[3]

İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Allah rızkları takdir etmiş ve onları az ve çok olarak adilce taksim etmiştir. Bu yolla fakir ve kudretlinin sabır ve şükrünü imtihan etmek istemiştir.”[4]

Eğer şansı, olumsuz manada yani olayların illetsiz olduğu anlamında, alırsak şöyle diyebiliriz; insanların bu gibi kelimeleri kullanmalarının bazı nedenleri şunlardır:

1)                   Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması. İnsanlar illeti gerçek olmayan bu tür olayları gördükleri zaman, hepsini şansa bağlamaktadırlar.

2)                   Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların haytan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması. Daha az bir çabayla hedeflerine ulaşmak isteyen ve amellerinin çabuk netice vermesini isteyen kimseler, çabuk kazanç sağlayamadıklarını ve başkalarının da bağış, makam ve mevkide ilerleme ve kazanç elde ettiklerini görünce bunu şans ve talihe yorumlamaktadırlar.

3)                   Zalim hükümetlerin propagandası, bu tür düşüncelerin insanlar arasında yayılmasında etkili olmuştur. Onlar, hükümete ulaşmak ve onu devam ettirmek için bu tür yorumlarla bunu kendi şans ve alın yazılarına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.[5]

Ama Kuran mantığında, insanın çaba ve gayretinin, ilâhî ve maddî nimet ve hedeflere ulaşmada özel bir yeri vardır. Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.”[6]

Lakin insanların bu verilen nimetlerden aldıkları faydaların farklı olması, Allah’ın yardımına, değişik kabiliyetlere, insanlardaki sosyal ve ruhî yeteneklere ve diğer sebeplere bağlıdır.

Elbette, dünyevî nimetlerden faydalanan herkesin, hakkının olmasına, çaba ve gayretine veya Allah’ın yardımına dayandırmak doğru değildir. Belki bunları zulüm ve zorla elde etmiş olabilir ve bu da dinde kınanmış ve reddedilmiştir.[7]



[1] Mutahhari, Murtaza, Yirmi Konuşma, s: 80–83.

[2] Daha fazla bilgi edinmek için: İnanın rızkını kazanmasındaki rolü, soru: 109 (site: 976)

[3] Nahl Suresi, 71. ayet.

[4] Nehcu'l-Belağa, 91. Hutbe.

[5] Mutahhari, Murtaza, Hüseynî Yiğitlik, c: 1, s: 326.

[6] Ra’d Suresi, 11. ayet.

[7] Daha fazla bilgi edinmek için: Farklılıkların Oluşma Felsefesi, Çirkinlikler ve Güzellikler ve Hidayet ve Sapıklık, Soru: 205 (Site: 1198)

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • daimi ve geçici nikâhın akdi nasıl okunuyor?
    4748 Evlilik Hutbesi 2015/05/20
    Ayetullah Mehdevi Hadevi Tahrani Hazretleri (damet berakatuh) mezkûr sorunun cevabı hakkındaki açıklaması şöyledir: Eğer erkek bayan tarafından, bayanı kendine aktetme vekaletine sahip ise daimi akitte mihriyesini tayin ettikten sonra şu şekilde akti okuyabiliyor: a) bayan adına desin: “zevvectü müvvekkileti li nefsi ala sidaki’l malum. Yani ...
  • Ojeli tırnakla cenabet guslü alınabilir mi?
    9621 Suyun Ulaşmasını Engelleyen Şeyler 2012/06/09
    Abdest ve guslün şartlarından biri suyun abdest ve gusül azalarına ulaşmasına engel olacak bir şeyin olmamasıdır.[1] Bu açıdan abdestle gusül arasında bir fark yoktur. Buna göre engel teşkil edecek şeyi gusülden önce gidermek gerekir. Giderildiğine emin olmadan gusül alınırsa o gusül batıldır.
  • 1- Bir Sünni erkeği nasıl şia mektebiyle tanıştırabiliriz? 2- Şia bir kız Sünni bir gençle evlenebilir mi?
    17783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Hem şia hem sünni müslümandırlar. İnanç, şer’i hükümler ve diğer konularda ortak yönleri çok fazladır. Elbette inkâr edilmeyecek bir takım faklı inanç ve görüşlere de sahiptirler. Ancak bu farklı görüşler, aralarında ihtilaf ve düşmanlığa yol açmamalı ve İslami kardeşlik temeline halel getirmemelidir.Bunun yanı ...
  • Sigara tiryakisi olan kimse hem oruç tutup hem de sigara içebilir mi?
    7703 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Taklit merciilerinin bu konuda ki görüşleri şöyledir:Farz ihtiyat gereği oruçlu kimse sigara, tütün vb. gibi şeylerin dumanını boğazına kaçırmamalıdır.[1] Ayetullah Hamanaei: Farz ihtiyat gereği oruçluyken sigara içmek caiz değildir.
  • İktisadımız hangi temeller üzerinde dönmektedir: Sermeye mi, üretim mi, dellallık mı, vs.? Hangisi?
    5298 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    İktisadın İslam’da kendine has ve bağımsız bir vasfı vardır. Onun ölçü ve değerlerini Kur’an, sünnet, icma ve akıl belirlemektedir. İslam İktisadının en önemli temelleri, ölçülü olmak, adalet, üretim, sermaye ve servet dolaşımıdır. Üretim, dağıtım ve tüketime kadar olan bir alana yayılan adalet, yukarıda sayılanların içinde İslam İktisadının önemli ...
  • Allah İle İrtibat Zamanı Ne Zamandır?
    9002 Pratik İrfan 2011/08/03
    Her ibadetin ruhu Allah ile irtibat kurmak ve O’na yaklaşmaktır. Bu husus namaz, dua ve Allah’ın dergâhına yalvarma ve yakarma ile müyesser olacaktır. Allah ile irtibat kurmak özel bir zaman ve mekâna has değildir. Elbette gece yarısı gibi bazı zamanlar Allah ile irtibat kurmak için en güzel zamanlardır veya ...
  • Şianın önemli hadis külliyatı hangileridir?
    9212 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Şii mektebi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in yani Masum İmamların (a.s) hadislerinin bereketiyle sahih hadis konusunda çok zengindir. Zira Masum İmamlar (a.s) menzilet ve zaman yönünden Peygambere (s.a.a) en yakın kimseler olup, ismet makamına sahiptiler. Hadis kitaplarında Onlardan on binlerce hadis rivayet edilmiştir. Aşağıda Şianın muteber ...
  • İmam Sadık’ın (a.s) buyurduğu: ‘İlimin 25 harfi İmam Zaman (a.f) zuhur ettiğinde ortaya çıkacaktır.’ sözünden maksat nedir?
    9331 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/18
    İmam Zaman’ın (a.f) zuhurunda ortaya çıkacak önemli meselelerden biri maddi ve manevi ilimlerin gelişmesidir. Gerek sorudaki rivayette, gerekse başka rivayetlerde o dönemde ilim en yüksek seviyesine çıkacağı belirtilmiştir.Dikkat etmek gerekir ki bu rivayet ve diğer rivayetler bütün insanların 27 harfi hemen öğreneceklerini söylemiyorlar. ...
  • Ağıt ve kederlenme konusunda Peygamber(s.a.a)’dan ve Ehlibeyt(a.s)’dan gelen rivayetler mi muteberdir yoksa Şia ulemasının görüşleri mi?
    13661 Eski Kelam İlmi 2011/09/10
    Bu konu hakkında birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekir:1- Genel hüküm yanı sıra bir özel hükümler de vardır birincisine umum ve diğerine has denir. Buna göre genel hükümlerin istisnalarını göz önünde bulundurmadan her yerde o genele sarılmak dini anlamda büyük yanlışlıklara yol açar. Genel olarak normal ölülere ağıt ...
  • Allah Samet’tir cümlesindeki Samet kelimesinin manası nedir?
    47669 Tefsir 2012/04/15
    Sözlükler, rivayetler ve müfessirlerin sözlerinde Samet kavramı hakkında birçok anlam zikredilmiştir; bu yüzden bu kısa makalede her üç gruptan bir takım numuneler aktaracağız: A. Ragıp Müfredatta şöyle demektedir: Samet efendi ve büyüklük manasında olup büyük işlerin yapılması için kendisine müracaat edilendir. Bazıları da şöyle demiştir: ...

En Çok Okunanlar