Gelişmiş Arama
Ziyaret
12800
Güncellenme Tarihi: 2013/01/14
Soru Özeti
Ebu Derda’nın şahsiyeti nasıl idi? Ehli Beytin onun hakkındaki görüşü neydi? Ondan nakledilen hadislerin hükmü nedir?
Soru
Ebu Derda’nın şahsiyeti nasıl idi? Ehli Beytin onun hakkındaki görüşü neydi? Ondan nakledilen rivayetlerin hükmü nedir?
Kısa Cevap
Daha çok Ebu Derda lakabıyla tanınan Hazrecin torunlarından olan Uveymir b. Malik, Hz Peygamber’in sahabelerinden idi. O Hazreç kabilesinin bireylerinden bir fert olarak Medine’de yaşıyordu ve Hz Peygamber’in Medine’de ikamet etmeye başlamasından birkaç ay sonra onun yanına gelmiş ve Müslüman olmuştur. İmam Ali’nin (a.s) Muaviye’den üstün olduğuna inanan Ebu Derda Ebu Hüreyre ile birlikte Muaviye’nin yanına gitmiş, onu İmam Ali’ye itaat etmeye çağırmış, ama Muaviye Osman’ın öldürülmesini bahane etmesi ve onun katillerini Ali’den (a.s) istediği üzerine Ebu Derda ve Ebu Hureyreyi İmam Ali’nin (a.s) yanına yollamış ve ondan Osman’ın katillerini istemiştir. Böylece bu işiyle savaşın bitmesini hedeflemiştir. O ikisi de bu işi üstlenmiş ve İmam Ali’nin (a.s) yanına gelmişlerdir. Ama Malik-i Eşter onların ikisine karşı tavır almış ve sert bir şekilde kendilerini kınamıştır. Bunun üzerine onlar İmam Ali ile görüşmekten vazgeçmişlerdir. İmam Ali’ye (a.s) isteklerini bildirdikleri ikinci günde ise kendilerini Osman’ın katilleri olarak bilen on bin kişi ile karşılaşmışlardır. Bu yüzden ümitsiz olmuş, şehirlerine dönmüş ve Abdurrahman b. Osman’ın serzenişine maruz kalmışlardır. Her halükarda hakkın hükümetine karşı almış olduğu tavır hakkında onu İmam Ali’nin (a.s) bazı fertler bağlamında buyurduğu şu cümlesinin bir örneği olarak değerlendirmek mümkündür: “Onlar ne hakka yardımcı oldular ve ne de batılı zelil ettiler.” Ehli Sünnet ve Şii hadis kaynaklarında Ebu Derda’nın Hz Peygamber’den (a.s) nakletmiş olduğu bir takım rivayetler vardır. Bir grup tarihçi onun ölümünü Sıffin’den sonra[i]  ve başka bir grup ise Osman’ın ölümünden iki yıl önce bilmişlerdir.
 

[i] İbni Hacer, Ahmet bin Ali bin Haceri’ Askalani, El- İsabetu fi Temyizi’s Sahabeti, c: 4, s: 622, Beyrut, Daru’l Kitabi’l İlmiye, 1415 h.k.
 
Ayrıntılı Cevap
“Uveymir bin Malik” Hazreç’in torunlarından[1] ve Peygamber’in sahabelerindendir ve kendisi daha çok Ebu Derda lakabıyla tanınmaktadır. [2]  O, Hazreç kabilesinin bireylerinden biri olarak Medine yaşıyordu ve sonra Müslüman oldu. Onun Müslüman oluşu şöyle gerçekleşti: Bir gün kendisinin üvey kardeşi olan Abdullah bin Revaha Ebu Derda’nın evine gelir ve baltayı eline alıp Ebu Derda’nın putunu kırmaya ve parçalamaya başlar ve bu esnada da şu beyti okur: Tüm şeytanlardan uzak dur ki Allah ile birlikte kendisine ibadet edilen her şey batıldır. Ebu Derda eve döndüğünde, eşi Abdullah’ın yaptığı işi kendisine haber verir. Ebu Derda bir saat düşünür ve sonra şöyle der eğer bu puttan bir hayır olsaydı kendisini savunabilirdi. Netice Ebu Derda Abdullah bin Revaha ile Hz Peygamberin huzuruna çıkar ve Müslüman olur.[3] Elbette Ebu Derda Hz Peygamber’in Medine’de ikamet ettiği ilk aylarda Müslüman olmamış birkaç ay geçtikten sonra Peygamberin yanına gelmiş ve Müslüman olmuştur. Onun Müslüman oluşu hakkında bazı tarihçiler kendisinin Hendek savaşında yer aldığını ve ondan sonrasından söz etmiş ve Hendek savaşından önce onun Müslüman olmadığını belirtmişlerdir.[4] Hz Peygamber (s.a.a) savaşların birinde Ebu Derda’ya bakmış ve şöyle buyurmuştur: İbn. Umeyr güzel binici ve çeviktir.[5] Ehli Sünnet bu nakle ek olarak onu öven Hz Peygamberden (s.a.a) başka hadisler de nakletmişlerdir. Bu cümleden olmak üzere Ebu Derda’yı ümmetin bilgesi olarak bildiğini Hz. Peygamber’e isnat etmektedirler.[6] Aynı şekilde nakledildiği üzere Hz Peygamber (s..a.a) Ebu Derda ve Salman-i Farisi arasında kardeşlik ahdini gerçekleştirmiş ve bu ikisi birbirinin dini kardeşi sayılmıştır.[7] Onunla Salman arasındaki ilişki sonraları da sürdü; öyle ki Ebu Derda Şam’a yolculuk ettikten sonra bile Irak’ta olan Salman ile yazışmış ve kendisine şöyle yazmıştır: Yüce Allah burada bana mal ve evlat bahşetti ve ben kutsal bir bölgede konakladım. Salman’da şöyle cevap yazmıştır: Bana mal ve evlat sahibi olduğunu yazmışsın, bil ki saadet mal ve evlat çokluğunda değildir.[8] Ebu Derda ikinci halifenin dönemine kadar Medine’de idi ve halifenin emri ile bir memuriyeti yerine getirmek için Medine’den ayrıldı ve Şam’a gitti. İkinci halife yargıyı yönetme ve Şam’da namaz kılma işini Ebu Derda’nın sorumluğuna bıraktı.[9] Ebu Derda yargı sorumluluğuna atandığı esnada halk kendisini kutluyordu ve kendisi şöyle demiştir: Yargı için beni kutluyorsunuz, oysaki ben bir uçurumun kenarında durmuş bulunuyorum ve onun derinliği buradan Aden şehrine kadar bulunan uzaklıktan daha çoktur.[10] Eğer halk yargıda ne gibi bir zorluğun olduğunu bilirse, ondan kaçar, herkes onu birbirine teslim eder ve eğer ezan söylemede ne gibi bir sevabın olduğunu bilirse ona yönelik eğilim ve temayülden dolayı onu birbirinin elinden alır.[11] İmam Ali’nin (a.s) Muaviye’den üstün olduğuna inanan Ebu Derda Ebu Hüreyre ile birlikte Muaviye’nin yanına gitmiş ve onu İmam Ali’ye (a.s) itaat etmeye çağırmıştır. Ama Muaviye Osman’ın öldürülmesini bahane etmiş ve onun katillerini Ali’den istemiştir. Ebu Derda ve Ebu Hureyreyi İmam Ali’nin yanına yollamış ve ondan Osman’ın katillerini istemiş ve böylece savaşı sonlandırmayı hedeflemiştir. O ikisi de bu işi üstlenmiş ve İmam Ali’nin (a.s) yanına gelmişlerdir. Ama Malik-i Eşter ikisine karşı tavır takınmış ve kendilerini sert bir şekilde azarlamıştır ve onlar İmam Ali’yi (a.s) görmekten vazgeçmişlerdir. Bu isteği Ali’ye (a.s) bildirdikleri ikinci gün ise kendilerini Osman’ın katili olarak değerlendiren on bin kişi ile karşılaşmışlardır. Bu yüzden ümitsiz olmuş, şehirlerine dönmüş ve Abdurrahman b. Osman’ın kınamasına maruz kalmışlardır.[12] Elbette bu hikâye, Ebu Derda’nın ölümünü Sıffin’den sonra bilmemiz durumuna mutabıktır. Ama bazı tarihçilerin görüşüne göre ise kendisinin ölümünü Müminlerin önderinin hâkimiyetinden önce bilirsek, artık bu hikâyeyi kabul edemeyiz. Kendisinin hakkın hükümetine yönelik aldığı tavır hakkında onu İmam Ali’nin bazı fertler için buyurduğu şu cümlesinin bir örneği olarak değerlendirebiliriz: “Onlar ne hakka yardım etmiş ve ne de batılı zelil etmişlerdir.”[13] Ebu Derda Ehli Sünnet arasında Hz Peygamberin (a.s) büyük sahabelerinden biri olarak tanınmış ve kendisi için büyük bir makam göz önünde bulundurulmuştur; Bu yüzden Ehli Sünnet kendisinden rivayet nakletmiştir. Aynı şekilde Şii hadis kaynaklarında da Ebu Derda’dan sınırlı sayıda rivayet nakledilmiştir; örneğin Şeyh Tusi “Hilaf” kitabında kendisinden bir takım fetva ve rivayetler nakletmiştir.[14] Ebu Derda’nın ölüm tarihi hakkında görüş ayrılıkları vardır. Bir grup tarihçi onun ölümünü Sıffin’den sonra bilmiş[15]  ve başka bir başka grup Ebu Derda’nın Osman’ın ölümünden iki yıl önce öldüğünü söylemiştir.[16]
 

[1] Uveymir bin Malik bin Zeyd bin Gays bin Umeyyeti’bni Amir bin Adiy bin Kaab ibni’l Hazreç ibni’l Haris bin El- Hazreç.
[2] El- Haşimi El- Basri, Muhammed bin Sa’d bin Meni’i, Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274, Abdu’l Kadir Ata, Muhammed, Daru’l Kitabu’l İlmiye, Beyrut, 1410 / 1990; Hüseyni Tefrişi, Seyyid Mustafa, Nakdu’r Rical, Müessesei A’lul Beyt (a.s), Kum, çapı evvel, 1418 h.k.
البته در نسب او قول های دیگری نیز وجود دارد: عده ای نام پدر او را عامر می دانند و عده ای عامر را به عنوان نام خود او دانسته و عویمر و عامر را در مورد او استفاده کرده اند. از جمله کتاب:
İbni Esir, Ebu’l Hasan Ali ibni Muhammed, Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 4, s: 18, Beyruti Daru’l Fikr, 1409 h.k.
[3] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274 – 275.
[4] Ebu Amr Yusuf bin Abdullah bin Muhammed bin Abdu’l Bir, El- İstiyab fi Marifeti’l ashap, c: 3, s: 1228, Daru’l Ceyl, Beyrut, 1412 / 1992.
[5] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274.
[6] Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 5, s: 97.
[7] a.g.e, , c: 2, s: 268.
[8] a.g.e, , c: 2, s: 268.
[9] Belazeri, Ahmed bin Yahya, Futuhu’l Bildan, s: 204, Mütercim, Tevekkül, Muhammed, Tahran, Neşri Nogre, 1337 h.ş; Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 275.
[10] Yemen ülkesinin meşhur şehirlerinden biri.
[11] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 275.
[12] İbin Kuteybe Ed- Diynuri, Ebu Muhammed Abdullah bin Müslim, El- İmame ve’s Siyaseti’l Maruf bitarihi’l Hulefa, c: 1, s: 128, tahkik, Şiri, Ali, Beyrut, Daru’l Ezva, 1410 h.k.
[13]لَمْ ینْصُرَا الْحَقَّ وَ لَمْ یخْذُلَا الْبَاطِلَ” İmam Ali (a.s), Nehcü’l Belağa, Pedid avernde: Seyyid Rezi, Musahhih: Atarudi, Azizullah, s: 461, Bonyadı Nehcü’l Belağa, Bica, çapı evvel, 1372 h.ş.
[14] Şeyh Tusi, El- Hılaf, c: 1, s: 376; s: 380; c: 2, s: 168, …, Neşri Camiayı Müderrisin, Kum, çapı evvel, 1407 h.k.
[15] İbni Hacer, Ahmet bin Ali bin Haceri’ Askalani, El- İsabetu fi Temyizi’s Sahabeti, c: 4, s: 622, Beyrut, Daru’l Kitabi’l İlmiye, 1415 h.k.
[16] Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 4, s: 20.
 
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar