Gelişmiş Arama
Ziyaret
9069
Güncellenme Tarihi: 2009/06/06
Soru Özeti
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde hadislerin itibar derecesi ne ölçüdedir?
Soru
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde sağlam hadislerin itibar dereceleri ne ölçüdedir?
Eğer örneğin yüz üzerinden bir numara vermeli olsak Kur’an’a nazaran hadislere ne numara verilir?
Kur’an’da açıkça beyan edilen ve beyan edilmeyen konular arasındaki fark nedir? Bu konular arasındaki önem farkını mı gösterir?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Eğer bir söz doğrudan masumdan duyulsa veya onu masumun söylediği kesin olsa bu yönden o da Kur’an gibi sağlam sayılır. Buna göre onun anlamı belirlendikten sonra o anlam üzere şer’i hüküm belirlenir ve ona amel etmek gerekir. Ancak hadisin senedi kesinleşmezse elbette bu yönden Kur’an gibi muteber ve hüccet sayılmaz. Kur’an hadislerin sağlamlığını belirlemede bir kıstas sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Masumlara ulaşmanın mümkün olduğu dönemden 1200 yıla aşkın bir süre geçmektedir. Bu süre zarfında birçok sağlam hadisler kaybolmuş ve birçok hadis de uydurulmuştur. Buna göre hadislerin sağlamlığını ölçmek için elde olan en önemli kıstaslardan biri hadisleri Kur’an’la karşılaştırmaktır. Buna göre Kur’an’la çelişen hadisler geçersiz sayılır. Bu yöntem Bizzat Ehl-i Beyt imamları tarafında açıklanmıştır.[1]

Müslümanlar arasında sürekli hadis konusunda aşırılık ve ihmalkârlık diyebileceğimiz iki yanlış tavır söz konusu olmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinde Hesbuna kitabullah” (Allah’ın kitabi bize yeter) sloganı bazı kimseler tarafından gündeme geldi ve bu tavır sonucu hadislerin tedvin edilmesi göz ardı edildi. Bunlar Kur’an var iken hadise ihtiyaç olmadığını savunan hadis hakkında bu ihmalkâr tavrın tezahürüydü.   Diğer yandan yıllar sonrası Ehl-i sünnet’te “hadis bize yeter” fikrinin canlanması sayılacak bir yanlış akım meydana geldi. Bunlar hatta Kur’an’ın hadisler neshedilebileceğine inanırken hadisin Kur’an’la neshedilebilmeyeceğine inandılar.”[2] Şia’da da Ehbariler Kur’an’ın zahirinin hüccet olduğunda şüphe ettiler. Bunlara göre Kur’an’ın zahirinde açıklanan bir konu hadis vasıtasıyla teyit edilmediği sürece anlaşılması bizim için imkansız olduğunu ve Kur’an’dan doğrudan yararlanmanın tefsir bi ray olduğunu ve haram olduğunu ileri sürdüler.

Oysa Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Allah’ın kitabını ve öz soyumdan olan Ehl-i Beyt’imi bunlara sarıldığınız sürece sapmazsınız…”[3]

Yani hem Kur’an hem de masumların sözleri Müslümanlar için hüccettir ve bu ikisi dini tanımanın kaynağı ve saadet yoludurlar buna göre her ikisine de sarılmak gerekir. Fakat bazı konuların Kur’an’da özet şekilde işaret edilmiş olması ve bunun açıklamasının Peygamber ve Ehl-i Beyt imamlarının hadislerinde yer almış olması mümkündür veya bir konunun genel anlamda açıklanmış olması ve hadislerde onun tahsis ve istisnasının beyan edilmiş olması mümkündür. İşte bu görevi, Kur’an Peygamber’in (s.a.a) üzerine koymuştur. Kur’an şöyle buyurur: “Biz Kur’an’ı sana indirdik ki sen onu insanlara açıklayasın.”[4]

Bu görev yüce Peygamber’den gelen hadisler gereğince Peygamber’den sonra Ehl-i Beyt imamlarına aittir.[5] Onlar Kur’an’ın gerçek tefsiri sunarak halkın din konusundaki ihtilaflarını gidermekle görevlidirler.[6]

Kur’an-ı Kerim ve hadislerden istifade etmekte önemli olan nokta şu ki bu iki kaynaktan yararlanmanın büyük bir uzmanlığı gerektirdiğidir. Ancak böyle bir tahassüsle Kur’an’ın mensuh ayetleri nasıhlerinden mutlak ayetleri mukayyet ayetlerden muhkem ayetleri müteşabihlerden ayırt edilebilir. Yine ayet veya hadiste yer alan hüküm ile ilgili genelleme yapılıp yapılmayacağını tespit etmek için gerekli olan şartların olup olmadığını belirlemek gerekir. Bunun gibi onlarca konuya vakıf olmak gerekir Bu konular Kur’an, hadis, fıkıh ve usul-i fıkıh gibi ilimlerde ortaya konmuştur.

Ama Kur’an’da açıkça beyan edilen konuların diğer konulara oranla daha bir önemli olduğuna gelince şöyle demek gerekir: Hayır, bir konunun açıkça Kur’an’da yer alması onun öneminin fazla olduğunu göstermesi genel bir kaide sayılmaz. Elbette şunu iddia etmek mümkündür ki insanların yapmaları veya sakınmaları gereken emirler ve yasaklar ve insanların sosyal ilişkileriyle ilgili olan konular Kur’an’da genelde açıkça beyan edilmiştir. Ancak bunlardan daha önemli bazı konular var ki örneğin Allah’ın zatı ve sıfatları ve fiilleri hakkındaki konular veya ahiret hayatı, cennet ve cehennemle ilgili konular veya madde ötesi melek ve cinlerle ilgili konular - önemli olmalarına rağmen üstü kapalı şekilde işaret edilmiş ve detaylarına inilmemiştir.

İmam Ca’fer Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: Allah’ın kitabı dört kısımdır: ifadeler, işaretler , ince konular ve hakikatlerdir. İfadeler, halkın geneli ve işaretler özel sınıflar ve ince konular evliyalar ve hakikatler peygamberler içindir.[7]

Yine İmam başka bir yerde şöyle demiştir: Kur’an’ın bir zahiri bir de batını vardır. Zahiri hükümlerdir ve batını ilimlerdir. Zahiri güzel ve çekicidir ve batını derindir.”[8]

Buna göre şöyle demek gerekir. Kur’an’ın önemli ve öz konuları sedef içindeki inciler örneği ayetlerin açık ifadelerinin içinde yer alan bir takım gerçeklerdir ve bunları elde etmek için daha fazla bir çaba sarfetmek gerekir.

Son olarak şuna da işaret edelim: Bazen bir takım konuların üstü örtülü şekilde Kur’an’da yer alışı ve açıkça beyan edilmemiş olması bazı maslahatlardan dolayıdır. Buna örnek olarak Hz. Ali’nın isminin Kur’an’da yer almayışını zikredebiliriz.

Daha fazla bilgi için Bk. aşağıdaki dizinler:

1-       İmamların (a.s)’ın isimlerinin Kur’an’da yer almayışı Soru: 200

2-       Hz. Ali’nin imametinin Kur’an ile ispatı. Soru: 324.



[1] Hur Amili, Vesailu’ş-Şia, c. 11 s. 330 H. 1

[2] Ebu’l-Hasan Aş’ari Makaltu’l-İslamiyyin c. s. 251

[3] Muttaki Hindi, Kenzu’l-Ummal c. 1 s. 44

[4] Nahl: 44

[5] Hadis-i Sakaleyn ve Hadis-i Sefine gibi.

[6] Bkz. Hadevi Tehrani, Mehdi Teemmülat der Usul-i Fıkh, Kitab-i Evvel defter-i şişum, s. 75-80

[7] Feyz Kaşani Es-Safi fi tefsir-i Kur’an, Mukaddime böl.

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 92 s. 17

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar