Gelişmiş Arama
Ziyaret
7963
Güncellenme Tarihi: 2011/01/24
Soru Özeti
Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Soru
Allah bizim yaratıcımızdır. Her kesten bizler için daha Rauf ve merhametlidir. Bizi herkesten daha iyi bilir. Nazir ve basirdir. Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Kısa Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakılıyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”.[1] İmam Rıza’dan (a.s.) böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Diye sordular. Hazret şöyle buyurdu: “Allah unutmuyor, Allah hakkında sehiv ve nisyan anlamsızdır. Allah mutlak ilimdir, unutkanlık Allah hakkında anlamsızdır. İnsan bir şey hakkında sahip olduğu ilim ve bilgiden gafil kalabilir. Sahip olduğu o bilgi aklından gidebilir. Öyle ise Allah hakkında sehiv ve nisyan ne anlama geliyor? İmam şöyle buyurdu: Anlamı şudur ki onlar dünyada Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamette unuttur; yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakıyor”.[2]   

Burada birkaç noktayı hatırlatmak zaruridir:

  1. Kıyametten bahis edildiği vakit zihnimize şöyle bir tasavvurun şekillenmesi mümkündür ki kıyamet tarihin ileriki dönemlerde tahakkuk bulacak bir hadisedir. Bizim şimdiki günümüzle irtibatı yoktur. Bu konu bir anlamda doğrudur ama bir başka anlamda ise doğru değildir. Bir anlamda kıyamet bu dünyanın batınıdır ve bizim kıyametimiz şimdi şekillenmiş durumdadır. Zira bizim işleyeceklerimiz amel ve eylemlerin batını şimdide var olmaktadır. Buna binaen eğer insan Allah ı unutur ve ondan gafil kalırsa bu gaflet zamanın geçmesiyle açığa çıkacaktır. İnsan defi olarak yoldan çıkıp sapmıyor. –Elbette birisi istisnaen böyle olabilir-. İnsan yavaş yavaş haktan fasıla alır. Sonra çok uzaklaşır. Bu nedenle eğer şöyle denilirse; “insan her lahzada Allaha teveccüh etmeli ve eğer (Allah göstermesin) kendisi için bir lahza gaflet hâsıl oldu hemen onu cübran ve telafi etlmelidir”,  şunun içindir ki Allah ile olan zaviye ve açının fazlalaşmaması içindir. İnsan denen varlık hata ve nisyan merkezidir. Daimi olarak hata yapar ve aklından gider. Zaten bunun içindir ki rabbimiz tarafından tövbe teşri edilmiştir.
  2. Tövbe daimi yapılması gereken bir eylem ve ameldir. Yani insanın işleyeceği her günah için tövbe de yapması gerekir. Rivayet tabirince hiçbir günahı tövbesiz bırakmayınız. Yani her ne zaman insan günah işlemeye müptela olursa tövbe etmelidir. Tövbe ne demektir? Tövbenin manası pişmanlıktır; yani ben yapmış olduğum amel ve eylemden pişmanım ve daha o işi yapmamak için karar aldım anlamındadır. Ama eğer insanın ayağı bir daha kayar ve günaha bulaşırsa tekrar tövbe etmelidir. İnsan tövbe ettiği her seferinde zahiri bir tövbe yapmak için değil gerçek bir tövbe etmek için uğraşmalıdır. Hazret Ayetullah-il Uzma Behauddin’in (rh.a) tabirince Allahın cilvesiyle oynayıp tövbe, tövbenin figan edecek (değersiz) duruma getirilmemelidir.  Tövbe, nesuh ve gerçekçi bir tövbe olmalıdır. Tövbe insanın Allahtan fasıla almasını engelliyor. Ama eğer insan yavaş yavaş açısını ve zaviyeyi genişletse öyle bir yere varıyor ki artık Allah ı unuttur ve Allah’tan gafil kalır. Artık Allaha olan ihtiyaç hissini kayıp eder. Allaha muhtaç olduğu hissini kayıp eden insan hakikatte varlığının ve vücudunun tamamı Allaha muhtaçlığın kendisi olduğunun farkında değildir. “Ey insanlar siz fakir ve Allaha muhtaçsınız ve Allah zengin ve Hamit (övülür hamt edilen) tir”.[3] Bizim bütün vücudumuz fakrın aynısıdır. İnsan o kadar zayıftır ki en küçük bir şey onu ayaktan edebilir. Tarihte şöyle nakledilmiştir ki bir sivrisinek Nemrud’un burnuna girdi sahip olduğu tüm güce rağmen onu yok etti. Bu insanın ne kadar zayıf olduğu için ap açık bir delildir. Evet! İnsan Allahtan gafil ve Allah ı unutabilir. Allah da onu unutur. İşte Allahın insanı unutması insan için en büyük ilahi bir azaptır. Hazreti Ayetullahi’l - Uzma Behauddin’in (rh.a) bu bağlamda şöyle buyuruyor: “Eğer biz bir lahza kendi halimizle baş başa bırakılır en kötü insanlardan daha iyi olacağımız kesinlikle belli olmaz. Yani eğer biz iyi isek ve bazı iyi yönlerimiz var ise ilahi muhafaza ve ilahi fazl sayesindendir ki Allah bize inayet etmiştir. Eğer Allah bir lahza bizi bize bıraksa bizde yıkılacağız.

İlgili İndeksler:

توبه از گناه و محبوب خدا شدن؛ سؤال 18369 (سایت: 17923).

توبه در آخرین لحظات؛ سؤال 16101 (سایت: 15848).

مفهوم فراموشی خداوند؛ سؤال 8065 (سایت: 8149).        

 


[1] Tevbe, 67.

[2] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l-Envar”, Beyrut: Müesesetu’l-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 64.

[3] Fatır, 15.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar