Gelişmiş Arama
Ziyaret
7057
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
Ölüm tehlikesi olduğunda kutsal türbelere gitmek haram olmaz mı?
Soru
Ölüm tehlikesinin olduğu yerlere gitmenin caiz olmadığı ve bunun haram olduğu yönünde hadisler var. Bu hüküm, Irak’taki durumlar göz önüne alındığında oradaki kutsal türbelere gitmek içinde geçerli midir? (Oralara gitmek günah sayılırsa namazlarında tam kılınması gerekmez mi?)
Kısa Cevap

Masum İmamların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Zira bu ziyaretlere gitmek, Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini yaşatmak demek olup, insan bundan sevapta almaktadır. Böyle ziyaretlere gidildiğinde can tehlikesi söz konusu olursa bu tehlikenin İslamın ve teşeyyünün korunmasında, Masum İmamların (a.s) adının, hatırasının ve eserlerinin yaşatılmasında ne gibi etkileri olur hesap edilmesi gerekir. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Ama günümüzde Ehl-i Beyt’in (a.s) mektebi yayıldığından ve önceki şartlar olmadığından İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı bir şekilde sınırdan geçilir ve şartlar, değerli taklit merciilerinin ve İslam cumhuriyeti yetkililerinin izin vermeyecekleri şekilde olursa yolculuk günah yolculuğu olacaktır; dolayısıyla oralara gidildiğinde namazların tam kılınması gerekir. Yolculukları kanuna aykırı olmayan ziyaretçiler, büyük bir tehlikede yoksa kutsal türbelere gittiklerinde tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük sevaplara nail olurlar.     

Ayrıntılı Cevap

Masum İmamaların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Çünkü Ehl-i Beyt’in (a.s) düşmanları Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini hep yoketmeya çalışmışlardır. Ehl-i Beyt’in (a.s) Şiileri ve sevenlerinin bu ziyaretleri, düşmanların çabalarını etkisiz kılmıştır. Tabi bu ziyaretler genellikle tehlikelerle dolu olmuştur.

Ziyaretlere gitmenin doğuracağı tehlike, İslamın ve teşeyyünün korunması, Masum İmamların (a.s) ad, hatıra ve eserlerinin yaşatılmasında ne kadar etkili olur bunun bir değelendirmesi yapılmalıdır. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise o zaman oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Tarihçiler şöyle yazar: Abbasi halifelerinden Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrininin ziyaret edilmesini engellemek için oraya gideceklerin kollarını kesmekle tehdit ediyordu. Ama Şiiler bu tehdide aldırmadılar; hatta bazıları bu uğurda kollarının ikisini birden verdiler. Halife baktı olmayacak sonunda pes etmek zorunda kaldı.

Böyle bir fedakarlık o zamanlar gerekliydi; çünkü Teşeyyü’nün yaşaması ve korunması Şiilerin Hüseyni mezarın ziyaretine gitmelerine bağlıydı. Ehl-i Beyt mektebi günümüze kadar gelebilmişse bu, o zamanki insanların fedakarlığının sonucudur.

İşin fıkhi boyutuna gelince, fıkhi açıdan tehlikeli zamanlarda kutsal türbelere gitmek mevzuyu tesbit etme türündendir. İslamı korumak için kutsal türbelere gitmek kesin olarak gerekliyse oralara gidilmelidir. Ama günümüzde teşeyyü mektebi yayıldığı için böyle bir gereklilik hissedilmemektedir. Böyle yolculuklar İslam Cumhuriyetinin yetkilileriyle koordineli bir şekilde olmalıdır.

Dolayısıyla sınırdan geçmek İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı olur ve hiçbir taklit merciî buna cevaz hükmü vermezse bu durumda yolculuk günah yolculuğu olacaktır.[1]

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, böyle kimselerin namazı hakkında şöyle buyuruyor: ‘Kanunlara aykırı olursa, bu ve benzeri yolculuklarda namazları tamdır (seferi değildir). Zira yolculukları günah yolculuğudur ve ilmihallerde günah yolculuğunda namazın tam kılıncağına dair fetva verilmiştir.’[2]

Yolculuklar kanunlara uygun olur ve büyük bir zararda öngörülmezse oralara gidenler tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük bir sevaba nail olurlar.


[1] - İmam Humeyni (r.a), Rehber Ayetullah Hamanei ve diğer taklit mercileri, mukaddes İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarının aksine hareket etmenin şer’i olarak caiz olmadığını ve haram olduğunu buyurmuşlardır.

[2] - İslam İnkılabı rehberi Ayetullah Hamanei’nin Kum’daki bürosu, Telefonla İstifta - Dini Sorulara Cevap Kısmı

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininin kadına bakış açısı nasıldır ve onun için nasıl bir konum belirlemiştir? Onlar tıpkı erkekler gibi midirler?
    24977 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/05/20
    İslam, insanın tekâmülünü hedef edinmiştir. Bu açıdan da kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur. İslam açısından önemli olan kadınlık veya erkeklik değil, kendini yetiştirme ve Allah’a yakın olmaktır. Kadın ve erkek insanlığın iki temel unsurunu teşkil etmeleri nedeniyle, İslam’da bazen kadından ve bazen de erkekten söz ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    7110 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Haset hastalığını nasıl yok edebiliriz?
    16585 Pratik Ahlak 2009/12/20
    Haset, eziklik ve kendisini küçük görme psikolojisidir ve bu yüzden haset eden kimse başka birisinde olan bir nimetin onun elinden çıkmasını arzu eder. Bu psikolojik hastalığın tedavisi ...
  • Lanetleşmenin bir şartı var mıdır? Hangi konuda lanetleşmek mümkündür? Lanetleşmek kesin olara gerçekleş midir?
    19167 مباهله 2012/05/27
    Lanetleşmek, batıl yolda olan kimsenin ilahi gazaba uğraması ve hak yolda olan kimsenin de tanınması ve böylece hak ve batılın birbirinden ayrılması için iki tarafın birbirine lanet etmesinden ibarettir. Lanetleşmek bir tür duadır ve kendine ait özellik ve şartlara sahiptir. Biz onların bazılarına işaret edeceğiz: İnsanın üç ...
  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10337 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • İslam’ın Hakkaniyetinin Aklî Delilleri
    21090 Yeni Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar bugün dünyada gözlemlenen dinlerde bir takım hakikatler yer alsa da, gerçek tevhit olan kamil hakikat sadece İslam’ın çehresinde gözlemlenebilirdir. Bu iddianın en büyük delili, diğer dinlerin muteber senetlerinin olmayışı ve metinlerinde tahrif ve aklî çelişkilerin bulunması ve bunun karşılığında Kur’an’ın senet taşıması, ...
  • Defalarca tövbesini bozmuş kimse şimdide Allah ve Masum İmamlar (a.s) hakkında şüpheye düşmektedir. Acaba Allah onu kendin uzaklaştırmış mıdır? Ve Allah’a yakınlaşmanın yolu nedir?
    36346 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Günah, insanı alteder. Günahtan tövbe etmeye ciddi karar almak kurtuluşa yönelmek demektir. Şeytan, insanın düşmanıdır; onun böyle vesveseler vermekten amacı, insanları ümitsizliğe düşürmek, salih kulları merhametli olan Allah’tan uzaklaştırmaktır. Oysa Allah, ister günahkar olsun, ister zalim, bütün kullarını sever, onların hidayetini ve saadetini ister. Yalnız kaldığınızda Allah’tan ...
  • Ayakkabı giymenin adabı nedir?
    20961 Pratik Ahlak 2012/05/12
    İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir. Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her halükarda İslam dininin hakkında nazar vermiş ve adap belirlemiş ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    23693 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11686 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

En Çok Okunanlar