Gelişmiş Arama
Ziyaret
6890
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
Ölüm tehlikesi olduğunda kutsal türbelere gitmek haram olmaz mı?
Soru
Ölüm tehlikesinin olduğu yerlere gitmenin caiz olmadığı ve bunun haram olduğu yönünde hadisler var. Bu hüküm, Irak’taki durumlar göz önüne alındığında oradaki kutsal türbelere gitmek içinde geçerli midir? (Oralara gitmek günah sayılırsa namazlarında tam kılınması gerekmez mi?)
Kısa Cevap

Masum İmamların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Zira bu ziyaretlere gitmek, Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini yaşatmak demek olup, insan bundan sevapta almaktadır. Böyle ziyaretlere gidildiğinde can tehlikesi söz konusu olursa bu tehlikenin İslamın ve teşeyyünün korunmasında, Masum İmamların (a.s) adının, hatırasının ve eserlerinin yaşatılmasında ne gibi etkileri olur hesap edilmesi gerekir. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Ama günümüzde Ehl-i Beyt’in (a.s) mektebi yayıldığından ve önceki şartlar olmadığından İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı bir şekilde sınırdan geçilir ve şartlar, değerli taklit merciilerinin ve İslam cumhuriyeti yetkililerinin izin vermeyecekleri şekilde olursa yolculuk günah yolculuğu olacaktır; dolayısıyla oralara gidildiğinde namazların tam kılınması gerekir. Yolculukları kanuna aykırı olmayan ziyaretçiler, büyük bir tehlikede yoksa kutsal türbelere gittiklerinde tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük sevaplara nail olurlar.     

Ayrıntılı Cevap

Masum İmamaların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Çünkü Ehl-i Beyt’in (a.s) düşmanları Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini hep yoketmeya çalışmışlardır. Ehl-i Beyt’in (a.s) Şiileri ve sevenlerinin bu ziyaretleri, düşmanların çabalarını etkisiz kılmıştır. Tabi bu ziyaretler genellikle tehlikelerle dolu olmuştur.

Ziyaretlere gitmenin doğuracağı tehlike, İslamın ve teşeyyünün korunması, Masum İmamların (a.s) ad, hatıra ve eserlerinin yaşatılmasında ne kadar etkili olur bunun bir değelendirmesi yapılmalıdır. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise o zaman oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Tarihçiler şöyle yazar: Abbasi halifelerinden Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrininin ziyaret edilmesini engellemek için oraya gideceklerin kollarını kesmekle tehdit ediyordu. Ama Şiiler bu tehdide aldırmadılar; hatta bazıları bu uğurda kollarının ikisini birden verdiler. Halife baktı olmayacak sonunda pes etmek zorunda kaldı.

Böyle bir fedakarlık o zamanlar gerekliydi; çünkü Teşeyyü’nün yaşaması ve korunması Şiilerin Hüseyni mezarın ziyaretine gitmelerine bağlıydı. Ehl-i Beyt mektebi günümüze kadar gelebilmişse bu, o zamanki insanların fedakarlığının sonucudur.

İşin fıkhi boyutuna gelince, fıkhi açıdan tehlikeli zamanlarda kutsal türbelere gitmek mevzuyu tesbit etme türündendir. İslamı korumak için kutsal türbelere gitmek kesin olarak gerekliyse oralara gidilmelidir. Ama günümüzde teşeyyü mektebi yayıldığı için böyle bir gereklilik hissedilmemektedir. Böyle yolculuklar İslam Cumhuriyetinin yetkilileriyle koordineli bir şekilde olmalıdır.

Dolayısıyla sınırdan geçmek İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı olur ve hiçbir taklit merciî buna cevaz hükmü vermezse bu durumda yolculuk günah yolculuğu olacaktır.[1]

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, böyle kimselerin namazı hakkında şöyle buyuruyor: ‘Kanunlara aykırı olursa, bu ve benzeri yolculuklarda namazları tamdır (seferi değildir). Zira yolculukları günah yolculuğudur ve ilmihallerde günah yolculuğunda namazın tam kılıncağına dair fetva verilmiştir.’[2]

Yolculuklar kanunlara uygun olur ve büyük bir zararda öngörülmezse oralara gidenler tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük bir sevaba nail olurlar.


[1] - İmam Humeyni (r.a), Rehber Ayetullah Hamanei ve diğer taklit mercileri, mukaddes İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarının aksine hareket etmenin şer’i olarak caiz olmadığını ve haram olduğunu buyurmuşlardır.

[2] - İslam İnkılabı rehberi Ayetullah Hamanei’nin Kum’daki bürosu, Telefonla İstifta - Dini Sorulara Cevap Kısmı

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar