Gelişmiş Arama
Ziyaret
9935
Güncellenme Tarihi: 2010/09/04
Soru Özeti
Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
Soru
Merhum şeyh Abbas Kummi'nin “Sefinetu'l-Bihar” ve “Medinetu'l-Ahkâm ve el -Asar” adlı kitaplarında yer alan İmam Hüseyin (a.s)'ın Acem ve Arap ile ilgili sözleri hakkında ki görüşünüz nedir?
Kısa Cevap

Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. Çünkü bu hadisi rivayet eden bazı ravilere güvenilmemektedir. Zahiri anlam bakımından bu rivayet Kur’an, diğer birçok rivayet ve akılla çelişki içermektedir. Zira üstünlük kıstası yalnızca takva ve imandır. Irksal farklılıklar ayrıcalık doğurmaz. Buna ek olarak Peygamber Efendimiz ve Masum İmamlarımız şöyle buyurmaktadırlar: "Eğer açıkça Kur’an ve kesin sünnetle çelişen bir hadis bizden size ulaşırsa onu kabul etmeyin.

Elbette bu durum bu hadisin zahiri manasının Arap ve Acem olması durumunda geçerlidir. Zira Arap dilinde Arap ve Acem kelimeleri her zaman kabile ve ırk anlamı taşımaz. Bazen bu kelimeler belli sıfat ve özellikler işaret sayılır.

Bu özelliklerin belirli bir kabile ve ırkta belirgin olması mümkündür. Örneğin: Arap’tan maksat asil ve köklü olmak ve Acemden maskta ise temelsiz ve asil olmayan olabilir. Bu durumda bu rivayet senet acısından güçlü olmasa dahi muhteva acısından sorun taşımaz. Zira bilinmektedir ki birçok rivayette sahip oldukları iman, Salih ameller, bağlılık ve fedakârlıkları yüzünden Arap olmayan kabilelere övgülere yer verilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Merhum şeyh Abbas Kummi “Sefinet ul- Bihar” adlı kitabının 164’üncü sayfasını “acem” kelimesine özgü kılarak bu kelimenin geçtiği hadisleri bir araya toplamıştır. Bu bölümde İmam Hüseyin (a.s)'e nispet edilen bir hadise rastlanılmamıştır. Ebu Ebdillah (a.s)'a ait bir hadis mevcuttur ki bundan maksat İmam Caferi Sadık (a.s)'dır. Bahsi geçen rivayet şu şekildedir: Zeris ibni Abdul Melik şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık(a.s)'tan duydum ki “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız Araptır, düşmanlarımız ise Acem”.[1]

Böyle bir hadisin incelenmesinde aşağıdaki nüktelere dikkat edilmesi gerekir.

1.     İlk olarak dikkat edilmesi gereken şey rivayetin senedi ve sıhhatidir. Rivayeti nakil eden bütün raviler tanınmış ve muteber şahsiyetler midir? Bu rivayetin senedinde “Seleme ibni Hatip” adlı bir şahıs bulunmaktadır. Rical ilmi uzmanları bu şahsı muteber olmayan ve zayıf bir ravi olarak tanımaktadırlar.[2] Buna ek olarak rivayeti nakil eden iki ravi arasında fazlaca bir zaman farkı bulunmaktadır. Buna göre senette ravi halkalarından bazılarının adı gelmemiştir. Sonuç olarak bu durum bu hadisi muteber olmaktan çıkarır ve artık bu hadis sayılmaz.

2.     Daha sonra hadisin muhteva olarak Kur’an ve kesin hadislerle mutabık olup olmadığına bakılır. Bu rivayetin zahiri anlamı[3], Kur’an da bulunan ayetlerle[4] birçok hadisle[5] ve akılla çelişki içerisindedir. Zira üstünlük kıstası yalnızca takva ve imandır. Irksal farklılıkları ayrıcalık doğurmaz . Buna ek olarak Peygamber Efendimiz ve Masum İmamlarımız şöyle buyurmaktadırlar: "Eğer bizden açıkça Kur’an ve kesin sünnetle çelişen bir hadis ulaşırsa onu kabul etmeyin.[6] Öyleyse bu hadisin zahiri anlamı senet acısında sorun taşımasa dahi kabul edilemez.

3.     Elbette bu durum bu hadisin zahiri manasının Arap ve Acem olması durumunda geçerlidir. Zira Arap dilinde "arap" ve "acem" kelimeleri her zaman kabile ve ırk anlamı taşımaz. Bazen de bir takım özelliklere işaret eder. Bu özelliklerin belirli bir kabile ve ırkta belirgin olması mümkündür. Örneğin: Arap’tan maksat asil ve köklü olmak ve Acemden maskta ise temelsiz ve köksüz olabilir. Bu durumda bu rivayet senet acısından güçlü olmasa dahi muhteva acısından sorun taşımaz.

Bu konuyu daha detaylı açıklayacak olursak: Kullanılan kelimelerin anlamının anlaşılmasında, hadisin geçtiği zaman, var olan ortam ve her terimin hangi anlamda kullanıldığının aydınlığa kavuşması gerekir. Çünkü her dilde zaman aşımı, kelimelerin anlamında değişikliğin yaşanmasına yol açmaktadır. Bahsi geçen rivayette bulunan arap ve acem kelimeleri için de bu geçerlidir. Arap kelimesi ana dili Arapça olan insan ve Acem kelimesi de ana dili Arapça olmayan kimse anlamlarının yanı sıra arap kelimesi açık konuşan veya neşeli anlamlarında da kullanılmıştır. [7] Acem kelimesi ise açık konuşmayan anlamında da kullanılmıştır. Hatta bu şahıs arap bile olsa bu özelliği taşıyorsa ona acem denmektedir. Acem kelimesi bazen şu manada da kullanılmıştır: dört ayaklı laftan anlamayan hayvan.[8] Hatta bir rivayette şöyle mana ediliyor acem: inek, koyun, güvercin anlamındadir.[9]

Yukarıda verilen bilgiler ışığında İmamın, arap ve acem kelimelerinin hangi manasında kullanıldığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için de diğer rivayetlerde bu kelimeler hangi anlamında kullanılmış veya bu rivayete benzer rivayetlerde hangi muhtevadadır; bunların araştırılması gerekir.

Bu konuda bizlere ulaşan diğer rivayetlerden anlaşıldığı üzere arap kelimesi bu tür rivayetlerde “asil, köklü, açık konuşan” anlamlarında kullanılmıştır.[10] Acem kelimesi ise “asil olmayan, soysuz, akılsız, çabuk yön değiştiren” anlamlarında kullanılmıştır. Bütün bu anlamlar bu kelimelerin asıl anlamıyla da bir ilişki taşımaktadırlar.

Bu iki kelimenin asıl ve yan anlamları arasındaki ilişki şu yüzden dile getirilmiştir: O zamanın dünyasında arap toplumu kişinin hangi ırktan olduğuna asil arap olup olmadığına çok önem vermekte idi. Asil bir arap’ın makamı diğer arapların arasında daha yüksek idi. İşte İmam (a.s) bu yanlış düşünceyi ıslah etmek ve arap’ın arap olmayanlardan üstün olduğu düşüncesini yok etmek için bu şekilde buyurmuştur. Gerçek üstünlük hak olan mektebin izleyicisi olmaktır. Bizim Şialarımız araptır asil ve köklüdür demekle bu yanlış düşüncelerle savaşmıştır.

“Biz arap’ız ve bizim Şialarımızda bizdendir”[11] rivayeti ve “Her Müslüman arap doğar”[12] rivayeti bu görüşü desteklemektedir.

Bu konuyu dikkate alırsak en köklü arap kabilesi olan Kureyş ise en köklü, en asil anlamında kullanılmış olur. Bahsi geçen rivayeti de şu şekilde mana edebiliriz: “Biz insanların en asilleri ve bizim Şialarımızda asil ve köklü insanlardır. Düşmanlarımız ise soysuz ve köksüz insanlardır”.

4.     Bütün bunlara ek olarak birçok rivayette arap olmayan kabilelerin iman, Salih amel ve sebatları övülmüştür. Bunlardan sadece bir kaçını örnek olarak zikredelim:

İmam Muhammet Bakır(a.s) Hz. Mehdi(a.c.f)’ın yarenlerinin bir kısmının Acem evladı olacağının haberini veriyor.[13]

Müminlerin Emir’i Hz. Ali(a.s)’dan nakil edilmektedir ki: “Öyle biz zaman yetişecek ki Acemler küfe mescidinde kendilerine yerler yapacak ve Kur’an ı nazil olduğu gibi insanlara öğretecekler”.[14] Yani Kur’an ı doğru anlayıp doğruda anlatacaklar.

Müminlerin Emir’i Hz. Ali(a.s)’den nakil edilmektedir ki. Farslar hakkında araplara şöyle denilmektedir: “Kur’an nazil olduğu için siz onlarla savaştınız. Ama dünya sona ermez onlar Kur’an ın tefsiri ve batını (hakikati) için sizlerle savaşırlar”.[15] Yani sizler Kur’an ın tefsirini bırakacaksınız ama onlar ona bağlı kalacaklar.



[1] Rivayetin asıl kaynağı: Meaniu'l-Ahbar, s:404.

[2] Hoi, SeyitE ebu'l-Kasım, Mucemu'l-Rical, c:4, s:9.

[3] Yani arap, acem ve kureyşten maksadın belli ırkları bildiren meşhur anlamları

[4] Hucurat, 13.

[5] Meaden ul -Cevahir, s:21.

[6] Kâfi, c:1, s:69.

[7] Lisanu'l*Arap, c:1, s:589.

[8] Lisanu'l-Arap, c:12, s:386.

[9] Mecmeu'l-Bahreyn, c:6, s:112.

[10] Meani'l-Ahbar, s:404.

[11] Ade.

[12] Ade.

[13] Sefinetu'l-Ahbar, c: 2, s:164.

[14] Ade.

[15] Kurbu'l-İsnad, s: 52, Biharu'lEnvar, c:64, 174.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar