Gelişmiş Arama
Ziyaret
6096
Güncellenme Tarihi: 2011/04/20
Soru Özeti
Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
Soru
Müminin bir ferdin mutlu bir çehresinin olduğu, ancak hüzün ve gamını kalbinde sakladığı; gam ve hüznünü, kendi eşine karşı gizleyip yalnızca Rabbiyle kendi arasında gündeme getirdiği dikkate alındığında, böyle bir kimsenin gam ve hüzün hissini eşiyle paylaşması daha iyi değil midir? Size göre hangisi daha tercihli ve daha iyidir?
Kısa Cevap

Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine karşı duygusal bağı ve sevgilerinin şiddetli olması halinde birbirlerinin sorunlarını daha iyi bileceklerini ve musibetleri gizlemenin de bir delilinin olmadığını söylememiz gerekir. Zira mutlu görünüp hüzünlerin gizlenmesinden maksat, eşler arasındaki var olan sevgi ve muhabbetin artmasını icat etmektir ve eşler arasındaki sırlardan haberdar olunması, onların sorunlarının kaldırılmasında birbirlerine yardım etmelerine sebep olur.

Elbette bu konu, ortak yaşamda ahlaki ve şer’i temellere riayet eden eşler için geçerlidir ve eğer Allah göstermesin, eşlerin birbirlerine karşı ahlaki ve dini kaygıları yoksa onlar arasında böyle bir irtibatın olmaması daha iyidir.

Ayrıntılı Cevap

Bizim ilerleyip gelişmemizde çok olumlu işlerden birisi güzel ahlaktır ve Peygamber’in (s.a.a) bi’setinin güzel işlerin tamamının illeti olmasından ötürü bu konu, ödevlerin başında yer alır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurur: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[1] Bu buyruğunda Peygamber onca güzel hasletler içinde halka güzel ahlaklı ve güler yüzlü davranmayı örnek davranışlardan birisi olduğuna işaret etmektedir ve rivayetlerde böyle bir ahlaktan, aşağıdaki ibaretlerde şöyle anılmıştır:

Müminin hasleti,[2] hür ve kerim kimselerin özelliği, iyiliğin ilki, düşmanlık ateşinin söndürücüsü, dostluğun bağı, sevgi ve muhabbetin sebebidir ve tıpkı misafirin ağırlanması gibidir, zira güler yüzlülüğün misafir ağırlama gibi sevabı vardır.[3]

Dini öğretilerin bir diğerinde müminin hüzün ve musibetlerini kalbinde tutup başkalarından saklamasına işaret edilmiştir. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şu buyruğu bunun örneklerinden birisidir, İmam (a.s) şöyle buyurur: “Dört şey paha biçilmez hazinelerdendir: İhtiyacını gizleyip haysiyeti korumak, sadakayı gizlemek, hastalığı gizlemek ve musibet ve sorunu gizlemek.”[4]

Söylenmesi gerekir ki, erkeğin eşini kendi içsel gam ve hüznünden haberdar etmesi, bir tür eşlerin birbirlerine karşı ilgi ve alakalarına bağlıdır. Eşlerin her birinin itikadi ve ahlaki açıdan birbirlerine yakınlıkları ölçüsünde sorunların bildirilmesi faydalıdır, zira eşler birbirlerinin yaşamlarına ortak oldukları sürece, karşılıklı yardımlaşmayla yaşamın olumsuzluklarını kaldırabilirler ve daha şirin bir yaşama sahip olabilirler.

Sözüne bağlı ve yaşam sorunları içinde İslami vazifelerine aşina bir kimsenin, sorun ve hüznünü eşine bildirmesi, ailesel yaşamın güçlenmesine sebep olur ve Allah’ın rızası ve cennete girilmesi de bunun bir sonucudur. Bu alanda şu rivayete dikkat ediniz: Adamın birisi Peygamber’in (s.a.a) yanına gelerek şöyle arz etti: Ya Resulallah! Öyle bir eşim var ki; eve geldiğimde beni karşılar, dışarı gideceğim zaman beni uğurlar ve beni hüzünlü gördüğünde şöyle der: Üzülme, eğer geçim için tasalanıyorsan Allah-u Teâlâ onu kendi sorumluluğuna almıştır; ahiret için gamlanıyor ve bunu düşünüyorsan, Allah-u Teâlâ senin bu gam ve düşünceni arttırsın. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdular: “Onu cennetle müjdele ve ona, Allah-u Teâlâ’nın görevli memurlarından birisi olduğunu ve her gün yetmiş şehit sevabı verileceğini söyle.”[5]

 


[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biahru’l Envar, Beyrut: 1404 h. k, Müessesetü’l Vefa, c. 67, s. 371.

[2] -a.g.e. c. 64, s. 305

[3] -Âmedi, Abdu’l Vahit, “Gureru’l Hikem”, Kum: 1366 h. k, İntişarati Defetri Tebligat,  c. 1, s. 434.

[4] -“Biharu’l Envar”, c. 75, s. 175.

[5] -Tabersi, Hasan b. El-Fazl, Mekarimü’l Ahlak, Kum: 1412 h. k, İntişarati Şerifi Razi, c. 1, s. 200.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar