Please Wait
41120
Elma birçok gıdasal özelliklerinin yanı sıra ilaç özelliği de taşır. Birçok eski ve yeni tıp uzmanları onun hakkında sözler söylemiş ve yazılar yazmışlardır. Elmanın özellikleri ve faydaları hakkında doktorların görüşlerine ek olarak, hadis metinlerinden masumlardan da rivayetler nakledilmiştir. Bu rivayetlerden birisi de soruda sorulan rivayettir: Elmayı aç karnına yiyin; zira o mideyi temizler.[1] Bu rivayet İmam Ali’den şu metin ile nakledilmiştir: Elma yiyin; zira elma mideyi temizler. Belirtilen rivayet Mekarimu’l Ahlak’taki senede ek olarak, Meclisi’nin Biharu’l Envar ve Nuri’nin Müstedrek’inde de nakledilmiştir. Aynı şekilde İmam Sadık (a.s) elmanın özellikleri hakkında şöyle buyurmuştur: “Eğer halk elmanın hangi özelliklere sahip olduğunu bilseydi, hastalarını sadece elma ile tedavi ederdi.”[2] Bu rivayetler senet silsilelerine bakılmaksızın, elmanın inkâr edilmez özellik ve faydalarını beyan etmektedir. Bu rivayet ve benzerleri hakkında sizin şaşırmanıza zahiren sebep olan şey, Hz Peygamber ve imamların döneminde Arabistan’da bu tür bir meyvenin bulunmasıdır. Bu meyvenin yeni keşfedilmediğini söylemek gerek. Dolayısıyla din önderlerinin onun hakkındaki sözlerine şaşırmamak gerekir. Bu meyvenin tarihte uzun bir ömrü vardır. Arabistan bölgesinin sıcak bir bölge olması nedeniyle, Arap halkının elmanın rengini görmemesi diye bir şey söz konusu değildir. Arabistan yarımadasının da uygun su ve havaya sahip bölgeleri bulunmakta ve bu bölgelerde çiftçilik yapılmakta ve de elmada bu çiftçiliğin mahsullerinden sayılmaktaydı. Hakeza başka bölgelerde yaşayan şahısların Hz Peygamber’den bu meyve hakkında soru sormuş olmaları ve Hz Peygamberin de yanıtta bu noktaya işaret etmiş olması da muhtemeldir. Eğer hadis kitaplarını inceleyecek olursanız, içinde elma adının bulunduğu birçok rivayete rastlayacaksınız. Örneğin bin yıl önce telif edilen Kâfi kitabında “Elma Babı” adıyla bir başlığın bulunduğu ve orada ondan fazla rivayetin yer aldığı gözlenmektedir.[3]
[1] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, c: 63, s: 177, Müessesei El-vefa, Beyrut, 1404 h.k; Nuri, Mirza Hüseyin, “Müstedrekü’l Vesail”, c: 16, s: 397, Müessesetu A’lul Beyt, Kum, 1408 h.k.
[2] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, “Kâfi”, c:6, s: 356, Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1365 h.ş,
قالَ الصّادِقُ علیه السلام: «لَوْ یعْلَمُ النّاسُ ما فِی التُّفّاحِ ما داوُوا مَرْضاهُمْ إِلاّ بِهِ».
[3] a.g.e, s: 355