Gelişmiş Arama
Ziyaret
12896
Güncellenme Tarihi: 2011/06/20
Soru Özeti
Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
Soru
Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
Kısa Cevap

Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:

1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir.

2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.

3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ve maddeden yaratıldığını bilmekte ve bu yüzden insanın kan akıtacağını ve bozgunculuk çıkaracağını öngörmekteydiler.

4. Bazı müfessirler de meleklerin başka âlemlerde veya bu âlemde bulunan Hz. Âdem’den önceki insanları gözlemleyerek bu öngörüde bulunduklarına inanmaktadır.

Bu tefsirler birbirleriyle pek çelişmemektedir; yani bu hususların tümünün meleklerin bu konuya odaklanmasına sebep olmuş olması muhtemeldir.

Ayrıntılı Cevap

Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz demişlerdi.” Ama Allah burada onlara açıklaması sonraki merhalelerde aşikâr olan üstü kapalı bir cevap verdi: “Ben sizin bilmediğinizi bilirim.”![1]Sözlerinden anlaşıldığı üzere melekler insanın bozgunculuk çıkaracağını, kan akıtacağını ve yıkım yaratacağını sezmişlerdi. Ama bunu nerden anlamışlardı?![2] Bu konuda bir takım ihtimaller öne sürülmüştür:

1. Yüce Allah daha önce insanın geleceğini meleklere özetle açıklamıştı ve bu iki şekilde beyan edilmişti:

A. Melekler Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağını ve kan akıtacağını öğrenmişlerdi. Bu yüzden şaşkınlık içinde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kan akıtacak birini mi yaratacaksın diye sormuşlardı.[3]

B. İlahi haberler yoluyla bunu öğrenmişlerdi; yani Yüce Allah meleklere bu Âdem’in çocuklarının bozgunculuk çıkaracak ve kan akıtacak kimseler olduğunu bildirmişti. Allah Âdem’i yaratınca da melekler Allah’ın bahsettiği zürriyetinin bozgunculuk çıkaracağı kimse bu mudur, değil midir diye öğrenmek için sordular.[4]

2. Bir grup, meleklerin bu konuyu “Allah’ın ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” sözünden anladığı kanısındadır. Melekler, sınırlı imkânlar taşıyan yeryüzünde egemenlik kurmanın Âdem neslinde bir takım çelişkileri beraberinde getireceğini ve bu çelişkilerin de çekişmelere ve son olarak da bozgunculuk ve kan akıtmaya dönüşeceğini anladılar.[5] Gerçekte toprak ve maddeden yaratılmış insan ve onların tabii çelişkilerinden hareketle, bulunmuş oldukları öngörü sayesinde insanın bozgunculuğu ve kan akıtacağını sezmişlerdi.[6] Başka bir ifadeyle melekler bu konuyu yeryüzü kelimesinden çıkarıp anlamışlardı; zira onlar insanın topraktan yaratıldığını ve maddenin taşıdığı sınırlılık nedeniyle doğal olarak çelişki ve çekişmelerin merkezi olacağını bilmekteydiler. Netice itibariyle sınırlı maddi dünyanın her zaman daha fazlasını isteyen insan doğasını doyurması imkânsızdır. Hatta tüm dünyayı bir ferde verseler dahi yine doymaz. Bu durum yeterli bir sorumluluk hissi ile beraber olmazsa bozgunculuk ve kan akmasına sebep olur.[7] Allame Tabatabai şöyle buyuruyor: Melekler şunu bilmekteydiler: Yerli insan maddi olması nedeniyle gazap ve şehvet yetilerinden teşkil olmuştur ve yeryüzü cihetleri çelişkili ve sınırlı bir mahal olması sebebiyle de orada çelişkiler çok olacaktır. Unsurları yok olmaya yüz tutacak, düzen ve ıslahı bozgunculuk ve yok olma durumunda kalacaktır. Orada yaşamak türsel ve toplumsal yaşam şekli dışında gerçekleşmeyecektir. Toplumsal yaşam olmadan beka kemal haddine ulaşamayacaktır. Bu tür bir yaşamın neticede bozgunculuk ve kan akıtmayla sonuçlanacağı malumdur.[8]

3. Bazı müfessirler de meleklerin başka âlemlerde veya bu âlemde[9] bulunan Hz. Âdem’den önceki insanları gözlemleyerek bu öngörüde bulunduklarına inanmaktadır. Yani meleklerin öngörüsü, Âdem’in yeryüzündeki ilk mahlûk olmamasından kaynaklanıyordu. Bilakis ondan önce çekişen ve kan akıtan başka varlıklar bulunmaktaydı ve onların kötü sabıkları meleklerin Âdem nesline karşı kötü zanda bulunmasına neden olmuştur![10]

Bu tefsirler birbirleriyle pek çelişmemektedir; yani bu hususların tümünün meleklerin bu konuya odaklanmasına sebep olmuş olması muhtemeldir. Gerçekte de onların belirttiği bu husus bir hakikatti ve bu yüzden Yüce Allah cevap verirken asla onları inkâr etmedi, sadece bu hakikatin yanında insan ve onun makamı hakkında daha önemli hakikatlerin olduğuna ve meleklerin bundan haberi bulunmadığına işaret etti! Onlar eğer hedef ubudiyet ve kulluk ise biz bunun en kâmil örnekleriyiz, sürekli ibadet etmekteyiz ve herkesten daha çok hilafete layığız diye düşünmekteydiler. Oysaki şehvet, gazap ve değişik isteklerin kendi varlıklarında olmamasından ötürü kendilerinin ibadetleri ile temayül ve şehvetler tarafından kuşatılmış ve şeytanın her taraftan vesvese verdiği insanın ibadet ve kulluğu arasında büyük bir fark olduğundan gafildiler. Tufana maruz kalmış bu varlığın itaat ve boyun eğmesi nerde, sakin sahile ulaşmış ve yükü hafif olanların ibadeti nerde?! Onlar bu Âdem’in neslinden Hz. Muhammed (s.a.a), İbrahim (a.s), Nuh (a.s), Musa (a.s) ve İsa (a.s) gibi peygamberlerin ve de Ehli Beyt imamları (a.s) gibi salih kulların ve aynı şekilde canlarını feda eden şehitlerin ve tüm varlıklarını âşıkane bir şekilde Allah yolunda takdim edenlerin de varlık sahnesine ayak basacaklarını nerden bilebilirlerdi? Onlardan bazılarının bir saatlik düşünmesi meleklerin yıllarca ibadet etmesine eşittir.[11]    



[1] "قالُوا أَ تَجْعَلُ فِیها مَنْ یُفْسِدُ فِیها وَ یَسْفِکُ الدِّماءَ"

[2] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 1, s. 173, Daru’lKütübi’l-İsmailiye, Tahran, çap- 1374 ş, çap-ı evvel.

[3] Tabersi, Fazl b. Hasan, Tercüme-i Cevamiu’l-Cami’, c. 1, s. 62, Tahkik: Ayetullah Vaizzade Horasani, Naşır Bonyad-ı Pejuheşhay-ı İslamî Astan-ı Kuds-i Rezezi, çap-ı 1377 ş, çap-ı dovvom.

[4] Bkz: a.g.e., Tefsir-i Nur, c. 1, s. 87.

5] Caferi, Yakub, Kevser, c. 1, s. 122, 133.

[6] Tefsir-i Nur, c. 1, s. 87.

[7] Tefsir-i Numune, c. 1, s. 173-175. Müterciman, Tefsir-i Hidayet, c. 1, s. 136, Naşır, Bonyad-ı Peşuheşhay-ı İslamî Astan-ı Kuds Rezevi, Meşhed, 1377 ş, çap-ı evvel.

[8] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tercüme-i el-Mizan, c. 1, s. 177, Tercüme-i Tefsir-i el-Mizan, Mütercim Musevei Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, Naşır, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-ı Müderrisin Hovze-i İlmiye-i Kum, Kum, çap 1374 ş, çap-ı pencom.

[9] Tefsir-i Nur, c. 1, s. 87.

[10] Daha fazla b ilgi için “Hz. Adem’in Yaratılışı Ve Bilginlerin Buluşları” başlığı, 2999. Sayılı soruya (Site: 3297) müracaat ediniz.

[11] Tefsir-i Numune, c. 1, s. 173-175.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar