Please Wait
12318
Rivayetlerde gelen karinelere göre İmam Zaman’ın (a.f) kıyamının at ve kılıçla olması kinaye olup, kahır ve sulta etme manasına gelmektedir. Nitekim Kur’an’da ki ‘kuvvet ve bağlanmış atlar hazırlayın’ ayetinden maksat ister mızrak, ister füze vs. olsun insanın, düşmana hamle etme gücü veren her türlü silaha sahip olmasıdır. Dolayısıyla at ve kılıcın bir özelliği yok ki modern silahların karşısında etkisiz kalacakları düşünülsün.
Konunun daha iyi anlaşılması için önce İmam Zaman’ın (a.f) kıyamının at ve kılıçla olması hakkındaki rivayetlerin incelenmesi gerekir. Böylece Onun, modern silahlar karşısında nasıl duracağı meselesi de anlaşılmış olur.
Ravi diyor ki: İmam Sadık’ın (a.s) yanında idim. Mualla bin Huneys İmam’dan: ‘İmam Zaman’ın (a.s) sireti Hz. Ali’nin siretiyle farklı mı olacak?’ diye sorduğunda: ‘Evet’ diye buyurdu, ‘Çünkü Ali (a.s), kendisinden sonra Şiasının düşmana mağlup olacağını bildiği için, sireti minnet etmek ve (muhaliflerinden) el çekmek idi. Ama Kaim İmam kıyam ettiği zaman kılıç kullanacak ve esir edecektir. Çünkü kendisinden sonra Şialarının düşmana asla mağlup olmayacağını biliyor.’[1]
Yine İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Hz. Mehdi kıyam ettiğinde Bedir savaşındaki melekler Onun yardımına gelecekler. Onların üçte biri beyaz atlara, üçte biri alaca atlara ve üçte biri de kırmızı atlara binecekler.’[2]
Şimdi rivayetleri gözönüne alarak bazı noktaları inceleyebiliriz:
1. Rivayetlerde gelen karinelere göre İmam Zaman’ın (a.f) kıyamının at ve kılıçla olması kinaye olup, kahır ve sulta etme manasına gelmektedir. Nitekim Kur’an, Müslümanların düşmana karşı hazırlıklı olması konusunda şöyle buyuruyor: ‘Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar Allah'ın düşmanını ve sizin düşmanlarınızı... yıldırmak üzere kuvvet ve bağlanmış atlar hazırlayın.’[3]
Müfessirler ‘kuvvet’ kelimesinin tefsiri hakkında diyorlar ki: İster mızrak, ister füze vs. olsun insanın, düşmana hamle etme gücü veren her türlü silaha sahip olmasıdır. ‘Kuvvet’ yani ‘güç’ kelimesinden maksat kıyamete kadar yapılacak her çeşit silah, savaş ve savunma gücü olabilir. Çünkü Kur’an nazil olduğu dönemde savaşın en büyük güç göstergesi savaş atları olduğundan onun adı zikredilmiştir.
İmam’ın (a.f) kıyamında at’tan faydalanmakta kinayedir. Zira İmam Sadık’ın (a.s) ‘Bedir savaşındaki melekler atlara binerek Onun yardımına gelecekler.’ buyruğundan amaç ilahi güçtür.
2. Peygamberler ve Masum İmamlar ilahi öğretileri aktarırken halkın aklı ölçüsünde konuşmakla yükümlü olduklarından İmamın (a.f) kıyamı konusunda da aynı metodu uygulamışlardır. Yani o zaman ki insanlar savaş aletlerinden neyi anlıyorduyslar o ölçüde konuşmuşlardır.
İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Allah Resulü (s.a.a) insanlarla akılları ölçüsünde konuşmuştur.’ Sonra şöyle buyurdu: ‘Allah Resulü (s.a.a) buyuruyor: Biz peygamberler insanların aklı ölçüsünde konuşmakla görevliyiz.’[4]
Dolayısıyla o dönemde savaş aletlerinin at ve kılıçla sınırlı olması, modern silahların keşfedilmemesi ve insanlar yeni silahların ne demek olduğunu bilmedikleri için İmamın kıyamı bu şekilde anlatılmıştır.
Kaldı ki İslami kaynaklara göre Allah’ın İmam Zaman’a (a.f) vereceği yetki ve imkanlar at ve kılıçla sınırlı olmayacağı için böylesine az imkanlarla gelişmiş silahların önünde nasıl durulacak şüpheside ortadan kalkar. Rivayetlerdeki karinelere göre günümüzdeki aletler İmamın hedeflerini yerine getirmek için kullanılabilir. Zira Allah, bütün alemde adaletin Onun vesilesiyle uygulanmasını irade etmiştir. Allah neyi irade etse o olur; sebepler insanın normal işlerine aittir.
3. Son olarak diyoruz ki günümüzde bilimin gelişmesiyle insanlar her türlü silaha rahatça ulaşmalarına rağmen bazı ülkelerde emniyetin sağlanması için at ve kılıç gibi ilkel araçların da kullanıldığını görmekteyiz. Bu yüzden İmam Zaman zuhur ettiğinde at ve kılıç, Peygamberin (s.a.a) zamanındaki silahların sembolü olarak modern silahlarla beraber kullanılabilir.
[1] -Tusi, Muhammed b. Hasan, Tehzibu’l-Ahkam, c.6, s.154, Hadis:2, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.
[2] -Numani, Muhammed İbrahim, el-Gaybet, s.244, Hadis:44, Mektebetu’s-Saduk, Tahran, HK.1397.
[3] -Enfal/60
[4] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.1, s.23, Hadis:15, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, 4. Baskı, HŞ.1365.