Gelişmiş Arama
Ziyaret
8481
Güncellenme Tarihi: 2012/03/14
Soru Özeti
Direkt olarak ‘Ey İmam Rıza! Bizim dileğimizi yerine getir!’ veya ‘Filan İmamın hatırına dileğimizi yerine getir!’ diyebilir miyiz?
Soru
Allah’ın selamı üzerinize olsun ve kolay gelsin. Tevessül hakkında yaptığınız açıklamanın ne manaya geldiğini gerçekten anlayamadım. Direkt olarak ‘Ey İmam Rıza! Bizim dileğimizi yerine getir.’ diyebilir miyiz? Veya direkt olarak Ehl-i Beyt’ten bir şey isteyebilir miyiz? Allah, ‘Yalnızca benden isteyin’ dediğine göre ‘İmam Rıza bana şifa ver, dileğimi yerine getir.’ dememiz doğru olur mu?
Kısa Cevap

1- Şüphesiz Allah’tan başka kimsenin direkt ve vasıtasız olarak hiç bir şeye gücü ve kudreti yetmez. Eğer bir kudret varsa da bu Allah’ın izni ve iradesiyledir.

2- Hacetlerimizin yerine gelmesini din önderlerinden ve büyüklerinden istememeliyiz, onları sadece vasıta etmeliyiz. Kimi zaman bir din büyüğünden bir dilekte bulunulduğu zaman bu, Allah’ın izni olmadan direkt olarak onun bu dileği yerine getireceği manasına gelmez. Böyle bir dilekte bulunan kimse onun vasıta olduğunu bilmektedir.

3- Allah’ın bazı kulları daha çok itaat ettiklerinden Allah katında daha çok hatırları vardır. Allah katında her hangi bir sebepten dolayı hatırı olmayan veya kendisini hatırı olandan daha düşük gören vb. kimselerin onları Allah katında vasıta etmelerinin veya onların hatırına Allah’tan bir şey istemelerinin sakıncası yoktur. 

Ayrıntılı Cevap

1- Şüphesiz Allah’tan başka kimsenin direkt ve vasıtasız olarak hiç bir şeye gücü ve kudreti yetmez. Eğer bir kudret varsa da bu Allah’ın izni ve iradesiyledir.

2- Hacetlerimizin yerine gelmesini din önderlerinden ve büyüklerinden istememeliyiz, onları sadece vasıta etmeliyiz. Kimi zaman bir din büyüğünden bir dilekte bulunulduğu zaman bu, Allah’ın izni olmadan direkt olarak onun bu dileği yerine getireceği manasına gelmez. Aksine böyle bir dilekte bulunan kimse onun vasıta olduğunu bilmektedir.

Meselenin daha iyi anlaşılması için Kur’an’dan bir örnek verip onu inceleyelim:

Allah Teala Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘(İsa’yı) İsrailoğullarına (Yakup’un oğullarına) peygamber olarak gönderdi, o da onlara dedi ki: Ben, Rabbinizden size delille geldim. Balçığı yoğurur, kuş şekline sokar, ona üflerim Allah'ın izniyle kuş olur. Anadan doğma körü ve alaca illetine tutulmuşu Allah'ın izniyle iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim, evlerinizde yediklerinizi, biriktirdiklerinizi size bildiririm. İnanmışsanız şüphe yok ki, bunlar size delildir.’[1]

Görüldüğü üzere ayet, Hz. İsa’nın Allah’ın izniyle köre ve alacalıya şifa verdiğini buyuruyor. Eğer biri Ona ‘Ey Allah’ın Peygamberi, benim hastama şifa ver.’ derse bu şirk mi olur? Ayet Hz. İsa’nın Allah’ın izniyle ölüleri dirilttiğini buyurmaktadır, eğer biri Ona ‘Ey Allah’ın Peygamberi, ölen yakınımı dirilt.’ derse bu şirk mi olur?

Böyle bir istek ne şirktir ne de tevhidle çelişir.

 3- Allah’ın bazı kulları daha çok itaat ettiklerinden Allah katında daha çok hatırları vardır. Allah katında her hangi bir sebepten dolayı[2] hatırı olmayan veya kendisini hatırı olandan daha düşük gören vb. kimselerin onları Allah katında vasıta etmelerinin veya onların hatırına Allah’tan bir şey istemelerinin sakıncası yoktur. Allah Teala Kur’an’da şöyle buyuruyor:

‘(Yakup’un Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah'tan) suçlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hataya düşenlerden olduk.' (Ya'kub:) ‘Sizin için yakında Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O bağışlayandır, esirgeyendir.’ dedi.’[3]

Yakup’un oğulları Allah’ın bağışlayıcı olduğunu halde bildikleri halde direkt olarak ondan bir şey istememiş, babalarını vasıta etmişlerdir. Acaba bu şirk midir? Acaba tevhidle çelişir mi?

Yine Kur’an Benî İsrail’in şöyle dediğini nakleder:

‘Hani demiştiniz ki: Ya Musa, biz bir türlü yemeğe katlanamayız. Rabbinden bizim için yerin yetiştirdiği şeylerden vermesini iste. Yerden sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan yetiştirsin.’[4]

Benî İsrail, peygamberlerini kendileriyle Allah arasında vasıta ettikleri ve direkt olarak Allah’tan istekte bulunmadıklarından dolayı asla kınanmamışlardır.

Allah’ın: ‘Övgü yalnızca Allah’a aittir’ diye buyurmasına gelince evet şüphesiz böyledir, ancak bunun konumuzla ilgisi yoktur. Zira dua ve af dilemek övgü manasına gelmemektedir.

Ayrıca Allah Teala Kur’an’ın hiç bir yerinde ‘benden isteyin’ diye buyurmamıştır. Hatta Kur’an’da ‘Bana dua edin’ diye buyurduğu zaman bile her şeyden önce bunun muhterem ve hatırı olan birisini vesile edip vasıta kılmamızla aykırılığı yoktur. Böyle bir şey aynı zamanda o muhterem zatları yüceltmektir. Evet, Allah’la vasıtasız olarak irtibat kurabiliyorsanız kimse size bunu yapmayın demiyor.  

 


[1] -Al-i İmran/49

[2] -İşledikleri günahlar veya tevazu vb. sebeplerden dolayı

[3] -Yusuf/97-98

[4] -Bakara/61

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar