Gelişmiş Arama
Ziyaret
11726
Güncellenme Tarihi: 2009/09/22
Soru Özeti
Her yarım saatte tuvalet ihtiyacı olan ve tekerlekli sandalyeyle amellerini yapmak zorunda olan hastanın temettü haccındaki vazifesi nedir?
Soru
Kocam temettü haccına gitmeyi çok istiyor. Ama onun prostat hastalığı olduğundan her yarım saatte bir tuvalet ihtiyacı var; öte yandan tekerlekli sandalyeyle amellerini yapmak zorundadır. Acaba bu durum ona amellerini yerine getirmekte sorun çıkarmaz mı?
Kısa Cevap

Haccın şartlarından birisi beden gücünün yerinde olmasıdır. Yani, hacca gitmek ve amelleri çok zorluk ve meşakkat olmadan yerine getirmek için yeterli güce sahip olmak gerekmektedir. Hac kocanız için zor ve meşakkati olur ve bu  dayanılmaz bir hal alırsa aslında hac ona farz değildir. Ancak bu hastalığa yakalanmadan önce hac üzerine farz olmuşsa ve onu yerine getirmemişse şu anda da hac üzerinde farzdır bu durumda mutlaka hacca gitmesi gerekir. Eğer kendisi gidemezse iyileşeceğine ümidi yoksa bir başkasını naip olarak göndermelidir.

 

Eşinizin sahip olduğu sorunlar (yani her yarım saatte bir tuvalet ihtiyacının olması, tekerlekli sandalyeyle amellerini yerine getirmek zorunda kalması) hac amellerini yerine getirmeğe engel sayılmaz bir takım hazırlıklar ve önlemler alarak haccını kendisi yerine getirmesi mümkündür. Dolayısıyla hacca gitmeye engel teşkil etmezler.

Ayrıntılı Cevap

Haccın farz olma şartlarından birisi insanın bedensel gücünün yerinde olmasıdır; yani aşırı zorluk ve meşakket olmadan hacca gitmek ve amelleri yerine getirebilmek için bedeni gücün yerinde olması gerekir. İmam Humeyni (r.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Haccın farz olmasında bedensel imkan, yolun açık ve zamanın yeterli olması şarttır. Buna göre hacca gitme gücü olmayan veya kendisi için çok zorluk olacak hastaya hac farz değildir. Yolu kapalı olan ya da hacca yetişecek kadar zamanı olmayan kimseye de hac farz değildir.’[1]

 

Dolayısıyla eğer hac eşiniz için çok zorluk ve meşakkat doğuracak ve bu tahammül edilmeyecek derecede ise hac ona farz değildir. Ama böyle bir hastalığa yakalanmadan önce hac üzerine gelmiş ve ihmalkarlık edip yerine getirmemiş ise hac onun üzerinde vardır ve onu mutlaka yerine getirmesi gerekir. Hz İmam Humeyni (r.a) bu konuda da şöyle diyor:

 

‘İmkanı olduğu halde hac amelini yerine getirmezse hac onun üzerindedir ve sonradan hacca gitmesi gerekir.’[2]

 

Hac ve umre ammellerinin içinde yanlızca tavaf ve tavaf namazını taharetle yerine getirmek şarttır. Hac ve umrenin diğer amelleri yani ihram, sa’y, taksir, Arafat, Meş’ar ve Mina’da vukuf, cemerelerin remyi ve kurbanın taharete ihtiyacı yoktur. Sa’y ve tavaf tekerlekli sandalyeyle yapılabilir. Eşinizin sahip olduğu sorunlar (yani her yarım saatte bir tuvalet ihtiyacının olması, tekerlekli sandalyeyle amellerini yerine getirmek zorunda kalması) gerekli imkanlar sağlandığı takdirde tahammül edilmeyecek müşküller değillerdir. Dolayısıyla hacca gitmeye engel teşkil etmezler. Eşiniz Allah’a tevekkül ederek ve bir kişinin refakatinde hac ve umre amellerini yerine getirebilir. İnşallah bu açıdan her hangi bir sorunla karşılaşmayacaktır. Hatta taharet şartı olan tavaf ve tavaf namazını kendisi yerine getiremezse onlar için bir naip tutabilir ve diğer amelleri kendisi yerine getirebilir. İmam Humeyni (r.a)’ın bu meseledeki fetvası da şöyledir: ‘İmkanı olanın kendisinin hacca gitmesi gerekir. Hasta veya yaşlının -ileride açıklanacağı üzere- dışında başkasının haccı onun için geçerli değildir.’[3]

 

Bu meselede sözü edilen hasta ve yaşlılar hac ve umre amellerini yerine getirmeleri mümkün olmayan veya kendileri için tahammül edilmeyecek kadar çok meşakkatli olan ve iyileşme ümidi olamayan kimselerdir. Ancak bu durumda naip tutabilirler.



[1] - İmam Humeyni, Menasik-i Hac, s.38, Mesele: 41

[2] -a.g.e. Mesele: 42

[3] -a.g.e. Mesele: 43

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar