Please Wait
6807
Rüyalarda hikaye, tatmin ve mizac deyimleri[1] bizim (Şia) rivayetlerde gelmemiştir. Ama yalan rüya veya perişan rüyanın tersi olan sadık rüya rivayetlerde görülmektedir.
Konunun anlaşılması için belirtelim ki uyku sırasında insanın nefsi dış dünyayla meşgul olmadığı için kendi alemine yönelmektedir; ve nefs, maddi alemle olan ilişkisini ne kadar çok keserse o ölçüde manevi alemle olan bağı şeffaf olur.
Kimi zaman, beyin hülya alemiyle çok meşgul olmasından dolayı manevi alemle irtibat kurulamıyor. Sonuçta da insanın rüyaları beynindeki oyunlardan başka bir şey olmuyor. Bazı zamanlar ise bu irtibat bir dereceye kadar çıkabiliyorsa da nefsin elde ettiği şeyler kişisel şuuraltının etkisinde kaldığı için değişime uğramaktadır. Bazende bu irtibat öyle bir şekildedir ki nefs, bütün hayal ve düşüncelerden sıyrılmış olarak bir ayna gibi amel eder.[2]
Rüyaları çeşitli kısımlara ayırmanın nedeni budur. Nitekim rüya tabiri kitaplarında ‘Perişan’ ve ‘Doğru/Sadık’ rüyalar olmak üzere iki genel kısıma ayırılmıştır.[3] Perişan rüya, bir Kur’an deyimi olup insan beyninin faaliyetleri sonucu üretilen rüyalardır.
Ancak bazı rüylarda nefs, hülyalardan daha fazla uzaklaştığından manevi alemle irtibat kurabiliyor. Bu irtibat öyle bir şekildedir ki nefs, manevi alemin suretler, nurlar, öğretiler ve hakikatlerini aldıktan sonra beyin ve düşünce yoluyla onları derk ediyor. Bu aşamada beyinin rüya görmesi bir ayna gibi manevi alemin hakikatlerini seyretmesi demektir. Bu tür rüyalar sadık rüyalardır ama tabire ihtiyaçları vardır. Tabir edildikten sonra alemdeki hakikatlerden haber verecektir. Tıpkı Kur’an’da Hz. Yusuf’un tabir ettiği rüyalar gibi.
[1] -Rüya türleri ve konularına göre çeşitli bölümlere ayrılmaktadır. Örneğin, rüya gören bazen kendi rüyasını, bazen de başkalarının rüyalarını anlatır. Bunlara ‘hikaye edilen’ rüyalar denir. (Bkz: Dr. Mansur Servet, Rüya ve Nakş-ı An Der Mutun-u İrfani, Neşriye-i Danişkede-i Ulum-i İnsani-i Danişgah-ı Tebriz, Yıl:52, sayı:211)
[2] -Kutbuddin Şirazi, Şerh-i Hikmeti’l-İşrak, s.503’den alınmıştır, İntişarat-ı Encümen-i Asar-ı Mefahir-i Ferhengi.
[3] -Seccadi, Seyyid Cafer, Ferheng-i Maarif-i İslami, c.1, s.231, İntişarat-ı Danişgah-ı Tehran.