Gelişmiş Arama
Ziyaret
5810
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
Soru
acaba fakirlere, hastalara, camilerin yapılmasına vb. gibi yerlere yardım etmek namazın kılınmamasını telafi ediliyor mu?
Kısa Cevap

Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi olması gerekir. Bu nedenle sorduğunuz yukarıdaki sorunun[1] cevabı noktasında ayet ve rivayetlere bakıp ayet ve rivayetlerin söylediği neyse onu ancak yapabiliriz. Onun ötesine gitmek doğru olmadığı gibi sorumluluk getiriyor. Yapılan araştırma neticesinde şunu diyebiliyoruz: fıkıhta tahyiri; yani insan iki amel karşısında seçenek sahibi kılınmış, ikisinden her hangi birisini seçip yerine getirebiliyor şeklinde bazı vacipler var olmaktadır. Örneğin orucun kefareti bağlamında altmış gün oruç tutmak ile altmış fakirin karnını doyurmak veya bir müd (yaklaşık 750 gr.) değerinde yiyecek vermek arasında muhayyer ve onlardan her hangi birisini seçip yerine getirebiliyor.[2] Ama farz olan namazlar hakkında böyle bir durum söz konusu değildir. Yani hiçbir şey namazın yerini dolduramıyor. Hatta diğer iyi amellerin kabul görülmesi, namazın kabul olunmasına bağlayan rivayetler var olmaktadır. Aşağıdaki rivayet gibi ki, şöyle buyuruyor: namaz kabul görülürse diğer ameller de kabul görülecek, namaz kabul görülmese diğer amellerde kabul görülmeyecektir.[3]  

Her halükarda başka amellerin namaza alternatif olabileceği noktasında kurandan veya rivayetten her hangi bir delil olmadığı halde sanılarımıza dayanarak amel edemeyiz. Aksi takdirde Allah katında hüccetsiz kalırız. Farklı hastalıklara sahip olan bir kimse, doktora müracaat etmiş, doktor her hastalığı için has bir ilaç uygun görmüş. Hasta olan kimse has hastalığı ( örneğin kalp hastalığı) için uygun görülmüş ilacı değil, başka bir hastalığı (örneğin diyabet hastalığı) için uygun görülmüş ilacı defalarca içemeyeceği gibi, nafileleri yerine getirmek (müstahap olan şeylerle meşgul olmak) bahanesiyle temel ve çok önemli olan namaz gibi farz olan ilahi emirden gafil kalıp başka bir şeyi onun yerine koyamayız.

Ama kazaya kalmış müstahap bazı namazlar; örneğin kazaya kalmış gece namazı gibi, sadaka vererek telafi edilmesi mümkündür.[4]    



[1]  Acaba fakirlere, hastalara, camilerin yapılmasına vb. gibi yerlere yardım etmek namazın kılınmamasını telafi ediliyor mu?

[2] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 2, s. 928.

[3] Muhadis-i Nuri, Müstedrekü'l-Vesail, c. 3, s. 25.

[4] Günlük namazlara bağlı nafile (sünnet) namazları (geşmiş ise) kaza olarak yerine getirilmesine tekit edilmiş nafilelerden sayılmakta ve şöyle rivayet edilmektedir: "dünyayla meşgul olup nafileyi terk eden kimse, Allah Resulünün sünnetini hafife almış, önemsememiş ve zayi etmiş bir kimse olarak Allahın huzuruna varır. (Tümünü) kaza edemiyorsa her iki rekât yerine bir müd (yaklaşık 750 gram) kefaret versin. İki rekât için bir müd veremiyorsa dört rekât için bir müd versin, dört rekât için veremiyorsa, gece namazı için bir müd, gündüz nafileleri için de bir müd, bunu da veremiyorsa (en azında) günlük nafileleri için bir müd verisin. Elbette (bilinmelidir ki,) kaza etmek sadaka vermekten daha faziletlidir. (er-revdetu'l-Behiyye fi Şerhi'l-Luma'i-d-Dimişkiye, (eski çap), c. 2, s. 109).    

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar