Gelişmiş Arama
Ziyaret
6309
Güncellenme Tarihi: 2009/10/22
Soru Özeti
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu doğru mudur?
Soru
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu meselesinin doğru olup olmadığını bilmek istiyorum.
Kısa Cevap

Bu mesele kelamda da bahsedilen fıkhi meselelerdendir. Bu konuda rivayetler de gelmiştir. Ama fakihlerin onun üzerinde ortak bir görüşleri yoktur. Bir grup başka deliller ve Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çeliştiği için böyle rivayetleri kabul etmezken, diğer bir grup senedin muteber oluşu ve rivayetlerin bazılarının metninde bu olayın Allah-u Teala’nın isteği ve bunun insanlar için bir rahmet olduğunu göz önüne alarak diyorlar ki, Böyle rivayetler Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çelişmemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu mesele fıkhi konulardan olup kelamla da ilgili olduğundan burada genişçe ele almak mümkün değildir. Kısaca şöyle beyan edebiliriz:

Hem Sünni, hem de Şii kaynaklarda böyle bir olayın yaşandığına dair rivayetler vardır.[1] Onların bazılarının senedi muteberdir. Örneğin değerli hadis kitabı Usul-u Kafi’de İmam Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet edilir:

Ravi diyor ki: ‘İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: ‘Allah Resulu bir gün sabah namazı vakti uykuda kaldılar ve (gerçekte) Allah-u Tebarek ve Teala güneş doğuncaya kadar onu uyuttu. Bu iş Allah’ın insanlara olan rahmetinden dolayı idi ki, biri sabah namazında uyuya kalırsa ve başkaları onu bundan dolayı kınar ve ona ‘sen namazında takvalı değilsin’ derlerse Peygamber (s.a.a)’in bu işi bir örnek ve sünnettir. Eğer biri birine ‘sen sabah namazında uyukuya kaldın’ derse o da karşılığında der ki: ‘Peygamber (s.a.a)’de namaz vakti uykuya kaldı.’ Demek ki: Peygamber (s.a.a)’in bu işi örnek ve rahmet olmuştur. Allah bununla bu ümmete rahmet etmiştir (yani Peygamber (s.a.a)’in uyukuya kalışını hatırlatarak başkalarının kınamasından kurtulur).[2]

Bu ve benzeri muteber rivayetlerin karşısında onlarla muhalif olan başka delillerde var. Örneğin:

1-Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s)’ın masum olduklarını gösteren rivayetler. Örneğin İmam Sadık (a.s), Hz Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakleder: ‘Büyük ve küçük günahlarından korunmak, yanlış fetva vermemek, soruların cevabını doğru vermek ve dünyanın hiç bir işinde yanlışlık yapmamak, unutmamak ve batıla uymamak İmamın sıfatlarındandır.’[3]

 

2-İmam (a.s)’ın gözlerinin uyuduğu ama kalbinin uyumadığını ifade eden rivayetler.[4]

3-Alimlerin, Peygamberin masumluğunu ispatlamak için getirdikleri akli deliller. Örneğin: ‘Peygamber (s.a.a), insanların hidayeti için gönderildiğinden, amelleri öyle olmalı ki, insanlar Onu tereddütsüz kabullenmeliler. En küçük bir hata veya yanlışlık Peygamberi o yüce mertebesinden aşağı düşürür ve Peygamberin gönderildiği hedef gerçekleşmez. Bu yüzden Allah-u Teala kendisiyle insanların arasında öyle bir aracı gönderir ki insanların ondan uzaklaşmasına yol açacak hiçbir yanlışlık ve hata yapmaz. Eğer Allah birinin sorgusuz, sualsiz itaat edilmesini istiyorsa Onun bütün amel, davranış ve hareketleri örnek alınabilmeli ve kendisine tabi olunabilmelidir. Hata yapan biri böyle bir özellikten yoksundur.

4-Bütün alimlerin Peygamber (s.a.a)’in hata ve yanlışlık yapmadığına dair icma vardır.

Bundan dolayı fakihler bu rivayetler konusunda ikiye ayrılırlar:

a) Bazı fakihler Peygamber (s.a.a)’in namazının kazaya kaldığını söyleyen rivayetlerin sened yönünden kesin olmadığı, ravilerin hata yapmış olabileceği veya ravilerin uydurması olacağı veya takiyye olacağı veya başka kesin delillerle muhalif olduğu için kabul etmemekteler. Cevahir’in yazarı (r.a),[5] Hadaik’in yazarı (r.a),[6] Şeyh Ensari (r.a)[7] vs. bunlardandır.

Merhum Mirza Cevad Ağa Meliki Tebrizi (r.a)[8] ve Merhum Ayetullah Seyyid Muhsin Hekim (r.a)[9] bu rivayetin reddinde diyorlar ki: Peygamber (s.a.a)’in ashabına buyurduğu ‘…Şeytanın yurdunda uykuya kaldınız’[10] rivayetinden anlaşılıyor ki, Kur’an ayeti[11] ve başka kesin delillere göre Şeytan, Peygamberden uzaktır ve Onu (s.a.a) gafil etme veya uykusuna etki etme gücüne sahip değildir. Bu yüzden rivayetteki, Şeytani telkinlerden dolayı uykuda kaldı, ibaresi bu rivayetin sahih olmadığının delilidir.

b) Diğer bazı fakihler bu rivayetleri kabul etmiş ve onu diğer delillerin muhalifi olmadığı ve Peygamber (s.a.a)’in masum oluşu ile çelişmediği görüşündeler. Örneğin Şeyh Saduk (r.a) bu rivayetlerin birini açıklarken onları şiddetle savunmakta,[12] Şeytani yanıltması ile başka durumlar arasında fark koymaktadır. Şeyh Mufid (r.a), Şeyh Saduk (r.a)’ın aksine Peygamberin gaflet dalması ve uykuda kalması arasında bir farka inanıyor. Şeyh Mufid (r.a) peygamberin dalgınlığını reddiyor ve sözlerinden Peygamberin uykuya kalmasını kabul ettiği anlaşılıyor.[13] Şehid-i Evvel’de bu rivayetlerden birini zikrederken diyor ki: “Bu rivayetlerin masumlukla muhalefeti iddiasıyla onları kabul etmeyen bir fakihi tanımıyoruz.”[14] Şeyh Bahai (r.a) diyor ki: ‘Bizim alimler bu rivayetleri kabul ettiler.’ Ve bu gösteriyor ki, Peygamber (s.a.a)’in uykusuyla dalgınlığı arasında fark koymuş ve ona göre fetva vermişlerdir. Merhum Meclisi’de bu rivayetleri kabul etmiştir.[15]

Günümüzde ki alimlerden bildiğimiz kadarıyla Ayetullah Behçet bu rivayetleri masumlukla muhalif bulmuyor.[16]

Son olarak hatırlatmak gerekir ki, yukarıda açıklananlar ışığında böyle bir şeyin gerçekleştiğine kesin olarak inanmamak gerekir, zira rivayetlerin geçerli olmamak ihtimali de vardır; Peygamber’in makamı hakkında daha fazla dikkat etmeli ve temkinli olmalı ve ihtiyat edilmelidir.



[1] -Sahih-i Müslim, c.2, s.138; Sünen-i Ebi Davud, c.1, s.107

[2] -Usul-u Kafi, c.3, s.295

[3] -Bihar-ul Envar, c.17, s.109

[4]-el- Kafi, c.1, s.388

[5] -İnsaf şudur ki, ayet ve hadislere göre böyle bir şey Onlar (a.s) için düşünülemez. Nebi’nin (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’inin (a.s) bütün kötülük ve günahlardan pak oldukları, kusur ve ayıplardan münezzeh oldukları, söz ve amelde sürçme ve zilletten masum oldukları, kemalin en üst mertebelerine ulaştıkları ve bütün hal ve amellerde kendilerinin dışındakilerden üstün oldukları nakledilmiştir. Uykudaki halleri uyanık halleri gibidir. Uyku Onlarda (a.s) idrak ve marifet yönünden bir şeyi değiştirmez, uykuda ihtilam olmazlar, Şeytanın ordusu Onlara zarar vermez… Önden gördükleri gibi arkadan da görürler. Gölgeleri yoktur, idrar ve gaitleri görülmemiştir. Yer onu örtmeye ve yutmaya emrolundu. Zamanın başlangıcından bitimine kadar her şeyi biliyorlar. Onlar insanlara şahid tutuldular. Gece ve gündüz melekleri Nebi (s.a.a)’le birlikte sabah namazına şehadet ederler. Melekler bütün namazlarda İmamlar (a.s)ın yanına gelirler; hergün, her saat ve her namazda Onlarla namaz kılmak için haber verirler. Onlar kendilerine haber veren, kendilerini doğrulayan Ruhul Kudüs’le teyit edilmişlerdir. Onlarda hadesin iki türüde görülmez. Boş şeylerle uğraşmaz, uyumaz, gafil olmazlar. Ruhul Kudüs’le arşın altından yerin altına kadar olan her şeyi bilirler ve dünyanın doğusunda ve batısında olanları görürler. Ve nakledildiği gibi bunların dışında Allah’tan başka kimsenin bilmediğini bilirler. Allah’tan başka kimse onları hakkıyla tanımaz, Allah’ıda onlardan başka kimse hakkıyla tanımaz. Onlar (a.s) namaz vakitlerinde ve gecenin sonlarında iki ayağı yerin yedinci katında, kanatları doğu ve batıyı aşan, gafiller uyansınlar diye gece şafak söktükten sonra yaptıkları tesbihlerinin sonu olan ‘Rahman olan rabbimizden başka ilah yoktur’ diyen ve meleklerden olan gök horozunun tesbih sesini duymak için feryat eden horozlardan daha az değildirler. Onlar bundan çok çok daha üstündürler. Evet eğer onların mükellefiyetlerinin farklı oldukları ispatlanırsa, uykuya kalma konusu bir yere bağlanabilirdi. (Cevahir-ul Kelam Fi Şerh-i Şerayi-ul İslam, c.13, s.73-76)

[6]-Alimlerin ittifak ettikleri gibi, Onun (s.a.a) yanlışlık yapmasının caiz olmadığının gereği bu ve benzeri hadislerin reddetmek veya onların takiyye olduğunu söylemektir. Buna Sünnilerin Katade ve bir grup sahabeden naklettikleri mezkur hadiste işaret etmektedir. Çünkü iki hüküm arasındaki red ve çelişkide gizli değildir. (el-Hadaik-un Nazire, c.6, s.273)

[7] -Şeyh Ensari, Resail-i Fıkhiye’nin 323. sayfasında, Cevahir’in yazarı Cevahir’in c.13, s.76’da bu ihtimale işaret etmiş ve onu kabul etmişlerdir.

[8] -Şeyh Cevad Tebrizi, el-Envar-ul İlahiyye-Risaletun Fi Lobs-is Sevad, s.54

[9] -Müstemsek-ul Urvet-ul Vuska, c.5, s.138

[10] -Tehzip, c.2, s.265

[11] -Nahl/100

[12] -Men La Yahduruh-ul Fakih, c.1, s.359

[13] -Risaletun Adem-i Sehv-in Nebi, s.28

[14] -Zikr-iş Şia Fi Ahkam-iş Şeria, c.2, s.423

[15] -Diyorum ki: Nebi (s.a.a)’in uykusu aynı şekildedir. Yani namazın kazaya kalması Sünni ve Şianın rivayet ettiği bir şeydir. Bu dalgınlık türünden değildir. Bu yüzden çok az kimsenin dışında dalgınlığa inanan yoktur… (Mir’at-ul Ukul Fi Şerh-i Ahbar-i Al-ir Resul c.15, s.65)

[16] -Behcet-ul Fakih, s.150

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gün batımı vakti borç ödemenin sakıncası var mı?
    5731 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/28
    Borç, bir insanın üzerinde başkasına ait olan maldır. Bununda sebebi ya borç almaktır, ya insanın kendi elinde olan başka şeylerdir (örneğin borcun, selem muamelede mal kabul edilmesi veya onun borç muamelesinde para olarak sayılması yahut kirada kira ücreti veyahut nikahta mihr, hul talakta karşılık olması vb. ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    5523 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...
  • Allah ile görüşmek, insan için tasavvur edilen en son makamdır. Hal böyleyken bazı masumlar nasıl daha üstün bir makama sahip olabilmektedirler?
    10104 Teorik Ahlak 2012/07/24
    İnsanın yaratılmasındaki temel gaye kemale ermektir. İnsanın kemali Allah’a yaklaşma ile gerçekleşir ve buna velayet ve Allah ile görüşme makamı denir. Bu bağlamda peygamberler ve masumlar insanlar arasında en belirgin bireyler sayılır. Lakin bu bireyler arasında kimlerin daha üstün bir makama sahip olduğu hakkında şu noktaya dikkat ...
  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    8171 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    11986 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesi nedir?
    12954 Eski Kelam İlmi 2010/12/22
    İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesini anlamak için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir:1. Kur’an değişik ayetlerde yüce insanlar ve din evliyalarının erdem ve ulvî sıfatlarını diri tutmayı vurgulamıştır.2. Yüce şahsiyetli Şia imamları (a.s) Kerbela hadisesini diri tutmak için matem merasimleri düzenlemeyi, ağlamayı ve ağlatmayı, şairlerin mersiye ...
  • Bakî'yi ziyaret edenler ve bunların içerisinde özellikle İranlılar, niçin ağlıyorlar?
    7355 Yeni Kelam İlmi 2008/02/17
    Bu soruya cevap verebilmek için, öncelikle ağlamanın içyüzünü ve nerelerde, nasıl kullanıldığını bilmemiz gerekmektedir.Ağlamanın bir dış yönü ve bir de iç yönü bulunmaktadır; öncelikle insanın iç dünyasında bir takım duygusal ve psikolojik etkileşimler olur, bununla birlikte beyinde bazı çalışmalar oluşur ve bu gözden yaşların dökülmesi olarak kendisini gösterir.İnsanın ...
  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    21206 Eski Kelam İlmi 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Kadınlar ailede nasıl cihat edebilir?
    3814 Hadis 2020/01/20
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10773 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...

En Çok Okunanlar