Please Wait
14870
Sorudaki ayetin nüzul sebebinde, Uhud savaşında Müslümanların içinde Peygamberin öldüğünün söylentisi yayıldığı görülmektedir. Birçok Müslüman savaş meydanından kaçmış, bazıları da Peygamberin ölümüyle İslam dininden çıkıp putperestlerin reislerinden güvence dilemek düşüncesindeydiler. Bu arada ayet nazil olarak savaştan kaçan Müslümanları dinlerinde sabit olmadıkları için kınamış, Peygamber yaşasa veya ölse veyahut öldürülse bile dininlerinden dönememeleri gerektiğini vurgulamıştır.
Öyleyse ayette geçen ‘Öldürülse’ kelimesi yalnızca bir faraziye olup, Peygamber öldürülse bile Müslümanlardan dinlerinden dönmemelerini, görevlerini ihmal etmemelerini istemektedir. Dolayısıyla ayette Peygamberin (s.a.a) şehadetine dair herhangi bir delil yoktur.
Resul-i Ekrem’in (s.a.a) rıhlet veya şehadeti, üzerinde tartışılan ve araştırma yapılan meselelerden olup, tarih ve hadis kitaplarından O’nun (s.a.a) şehadeti için delliller getirilmiştir.[1]
‘Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler geldi geçti. Ölürse, yahut öldürülürse topuklarınızın üzerinde (İslamı bırakıp küfür ve cahiliyete) gerisin geriye mi döneceksiniz? Topuklarının üzerinde dönen kimse Allah'a hiçbir suretle zarar vermez ve Allah şükredenlerin karşılığını yakında verecektir.’[2] ayetinin Resul-i Ekrem’in (s.a.a) şehadetine delil olması hususuna gelince, önce onun nüzul sebebine bakmak gerekir. Nüzul sebebi şöyledir:
‘Müslümanlarla putperestler arasındaki savaşın en şiddetli anında birisi ‘Muhammed öldü!’ diye bağırdı. Bu söz söylendiği sırada Amr b. Kamie Harisi adındaki kimse bir taş atarak Peygamberimizin mübarek dişinin kırılmasına, alnı ve alt dudağının parçalanmasına neden oldu. Düşman bu fırsatta yararlanıp Peygamberimizi öldürmek istedi. İslamın bayraktarlığını yapanlardan biri olan Mus’ab b. Ümeyr, saldırıları önlerken şehid oldu. O Peygambere çok benzediği için düşman Peygamberin toprağa düştüğünü zannederek bu haberi yüksek sesle savaş meydanının her tarafına yaydılar.[3]
Haberin yayılması putperestlere moral verirken, Müslümanlarıda büyük bir sarsıntıya uğratmıştı. Müslümanların büyük çoğunluğu şaşkınlığa uğramış ve meydandan hızla kaçmışlardı. Bazıları da Peygamberin ölümüyle İslam dininden çıkıp put perestlerin reislerinden güvence dilemek düşüncesindeydiler. Ama onların içinde Ali (a.s), Ebu Dücane, Talha gibi birkaç sahabe kaçmayarak, fedakarca mücadele veriyor ve diğerlerini de istikamete davet ediyorlardı. Sonunda anlaşıldı ki Resul-i Ekrem (s.a.a) yaşıyor ve bu haber yanlışlıkla veya yalan olarak ortaya atılmıştır. Bu arada ayet nazil oldu ve savaştan kaçan Müslümanları dinlerinde sabit olmadıkları için şiddetle kınıyordu.[4] Söz konusu ayet, İslam dinin şahıslara bağlı olmadığını ve eğer Peygamber savaş meydanında öldürülse bile Müslümanların vazifesinin tereddütsüz olarak mücadeleye devam etmeleri ve dinlerinin üzerinde sabit kalmaları manasını ortaya koymaktadır. Zira Peygamberin ölümü veya şehadetiyle İslam sona ermez. Aksine İslam hak din olup ebede kadar kalacaktır.[5]
Demek ki ayette geçen ‘Öldürülse’ kelimesi yalnızca bir faraziye olup, Peygamber öldürülse bile Müslümanlardan dinlerinden dönmemelerini, görevlerini ihmal etmemelerini istemektedir. Dolayısıyla ayette Peygamberin (s.a.a) şehadetine dair herhangi bir delil yoktur.
[1] -Bkz: Dizin: İslam Peygamberinin (s.a.a) Şehadet ve Rıhleti: Soru:4073 (Site:4348)
[2] -Al-i İmran/144
[3] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.3, s.115, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.
[4] -a.g.e.
[5] -a.g.e. s.116; Fahr u Razi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer, Mefatihu’l-Ğayb, c.9, s.377, Dar-u İhyai’t-Terasi’l-Arabiyye, Beyrut, HK.1420.