Gelişmiş Arama
Ziyaret
9542
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
Soru
Bazıları taklit ilkesini kabul etmektedir. Ama kendilerinin neden özellikle bir mercii taklit etmek gerektiği hususunda şüpheleri bulunmaktadır. Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
Kısa Cevap

Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Sizin sorunuzdaki hususu kesin ve katî addettiğinizi ve sonra delilini istediğinizi söylemeliyiz. Bu esas uyarınca ilkönce birçok büyük fakihin inancına göre özel şartlarda mercilerin farklı olmasının sakıncasız olmakla kalmayıp bazı hususlarda hatta lazım ve farz olduğunu açıklamak gerekir. Bundan ötürü, bu konuyla ilgili fetvaları bilginize sunacak ve sonra da bu meselenin delillerini belirteceğiz. İmam Humeyni (r.a) şöyle fetva vermektedir: Eğer iki müçtehit ilimde eşit olursa, bireyler istediklerine müracaat edebilirler ve aynı şekilde bazı meselelerde birini ve bazı meseleler de diğerini taklit edebilirler.[1]Rehberlik makamı ise şöyle demektedir: Taklitte ayırım gözetmek sakıncasız olmakla kalmayıp mercilerin her birinin belirli mevzularda daha bilgili olması durumunda kendilerinin uzmanlık alanlarına göre taklit edilmesi lazım ve farzdır.[2] Bir başka yerde ise şöyle yer almaktadır: Birinin ibadetlerdeki bilgisi ve diğerinin de muamelattaki bilgisi çok olan iki müçtehidin bulunduğu yerde ihtiyat gereği her ikisini taklit etmek gerekir.[3] Aynı şekilde şöyle beyan edilmiştir: Eğer iki müçtehit bilgi açısından eşit olursa mukallit istediği birini taklit edebilir veya eğilimi olması halinde bazı meselelerde birini ve bazı diğer meselelerde de ötekini taklit edebilir.[4] Bundan dolayı, tüm meseleler hakkında bir müçtehidi taklit etme gerekliliğiyle ilgili olarak belirttikleriniz, birçok âlim tarafından ret edilen bir husustur. Ama ayırım gözetmek ile dönmek arasında fark gözetmek ve bu ikisini eşit görmemek gerekir. Bu konuda kısa bir açıklama da yapacağız. Belirtilen noktaların açıklığa kavuşması için birkaç hususa değinmek lazımdır:

1- Fıkha ait her konu hakkında taklit etmek maksadıyla her şahsın özel bir müçtehidi seçmesi gerekliliği hakkında belirtilen delil şöyle açıklanmıştır:

A. Biz bu konu hakkında genel bir şekilde olsa da imamların (a.s) bir hükmünün olduğunu kesinlikle biliyoruz.

B. Din âlimleri ve hadis aktarıcılarının imamlar (a.s) tarafından hüccet olarak ve bu gibi meseleleri açıklayan otoriteler sıfatıyla atandıklarını da bilmekteyiz.[5] 

C. Rivayetlerden de belli olduğu üzere (büyük gıyap zamanında) özel bir bilgin bu iş için tayin edilmemiştir, sadece ilgili bilginlerin özellikleri belirtilmiştir.

D. Biz tüm âlimlerin mukallidi olamayız; çünkü onların bazı meselelerde görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Aynı şekilde biz tanınmayan bir şahsın mukallidi de olamayız; çünkü tanınmayan birey gerçekte yoktur. Kendi başına ve taklitsiz yapılan amel de akıl ve Müslümanların süregelmiş geleneklerine aykırıdır. Bu esas uyarınca rivayetlerde belirtilen özelliklere dikkat ederek onlardan birini taklit etmek maksadıyla seçmemiz gerekmektedir ve bu seçimimiz çok önemlidir.

 

E. Bir şahsı seçtikten ve bir konuda onu taklit ettikten sonra aynı mevzu hakkında bir başka şahsı taklit edemeyiz; çünkü bir konuda iki farklı taklit mümkün değildir. Elbette ikinci şahsın fetvası birinci şahsın fetvası gibi olabilir veya ikinci şahsın birinci şahıstan daha bilgili olduğu ve önceki taklit fiilimizin esasen doğru olmadığı ortaya çıkabilir.[6] 

2. Taklitte ayırım gözetmek ile taklit etmekten dönmek arasındaki fark hakkında ise şöyle söylemeliyiz:

A. Ayırımın manası: Âlimlerin eşit olduğu veya bazılarının bir takım konularda uzman ve diğer bazılarının da başka konularda uzman olduğu bir yerde bizim baştan itibaren sayılı bazı meselelerde bir müçtehidi ve bir dizi başka meselede de bir başka müçtehidi taklit etmemize denir. Belirtilen fetvalara göre bu taklit biçiminin bir sakıncası yoktur.

B. Dönmenin manası: Bir konuda geçmişte belirli bir müçtehidi taklit ediyorken, şimdi aynı konuda bir başka müçtehidi taklit etmemize denir. Bu husus önceki meseleye benzememekte ve fakihlerin çoğunlunun görüşüne göre bir takım özel durumlar dışında caiz değildir. İmam Humeyni (r.a) bu hususta şöyle buyuruyor: Yaşayan bir müçtehitten dönmek ve yaşayan bir başka müçtehidi taklit etmek için iki olasılık var olabilir: Ya ikincisi birincisiyle eşittir ki bu durumda dönmek caizdir ya da ikincisi birincisinden daha bilgilidir ki bu durumda da mukallidin kendi müçtehidini değiştirmesi farz olur.[7] Tabii olarak ikinci müçtehidin daha bilgili veya en azından birinci müçtehidin düzeyinde olduğundan emin değilsek, delilsiz bir şekilde taklitte değişikliğe girişemeyiz. Bazı fakihler bu meseleyi şöyle açıklamışlardır: Meseleyle amel etmeden önce merci değiştirmenin bir sakıncası yoktur, ama ondan sonra caiz değildir. Bu hususta bu sitedeki 1335. soruya müracaat edebilirsiniz.

3. Şu noktanın da açıklanması gerekmektedir: En bilgili müçtehidi taklit ederken kendisinin belirli bir konu hakkında fetva vermediğine ve belirtilen konu hakkında ihtiyata inandığına rastlarsak, böyle durumlarda belirli şartlar çerçevesinde daha aşağı bir seviyede yer alan ve de ilgili hususta açık fetvası bulunan başka müçtehitlere müracaat edebilir ve onların fetvalarına göre amel edebiliriz.[8] Bu yöntem de azıcık bir toleransla taklitte bir çeşit ayırım olarak telaki edilebilir.

4. Dikkat edilmesi gereken son nokta şudur: Mümin bireyler değişik müçtehitleri taklit etmenin caiz oluşu hususunu bahane edip her konuda şahsi temayüllerinin bulunduğu özel bir fetvaya yönelmemeli ve gönüllerindeki fetvayı veren müçtehide müracaat etmemelidir. Örneğin biz saygın bir müçtehidi taklit ediyorsak ve kendisi sigara içmenin oruca bir zarar vermediği fetvasına sahipse, biz de belirtilen fetva esasınca amel ederiz ve bunun hiçbir sakıncası da olmaz. Ama sigara içmenin orucu bozduğu fetvasına sahip olan bir müçtehidi taklit ediyorsak, lakin sigara içmeye olan temayülümüzden ötürü onu caiz gören bir başka müçtehide yönelir ve kendisini taklit edersek, gerçekte böyle bir davranışı taklit olarak adlandıramayız ve bu yöneliş sadece kendi amellerimize bahane bulmak için olacaktır.[9]              



[1] Humeyni, Seyid Ruhullah, Tahrirü’l-Vesile, c. 1, s. 6, mesele. 8, Müesseset-ü Dari’l-İlim, Kum, çap-ı dovvom.

[2] Hamaney, Seyid Ali, Ecubetü’l-İstiftaat, c. 1, s. 10, soru. 17, Daru’n-Nebe lil-Neşr ve’t-Tavzi’, çap-ı evvel, 1420 h.k.

[3] Yezdî, Seyid Kazım, el-Urvetu’l-Vuska, s. 38, mesele. 47, Müessesetü’n-Neşri’l-İslamî, 1420 h.k, çap-ı evvel.

[4] Hekim, Seyid Muhsin, Müstemseketü’l-Urveti’l-Vuska, c. 1, s. 31, Mektebetü’s-Seyidi’l-Maraşi, 1404 h.k.

[5] Hür Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, c. 27, s. 140, rivayet. 33423, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k.

[6] Bu delil, Müstemesekü’l-Urve kitabının birinci cildi 13 ve 14. Sayfalarda yer alan merhum Seyid Muhsin Hekim’in açıklamalarının bir özetidir.

[7] Tahrirü’l-Vesile, c. 1, s.11, mesele. 4.

[8] a.g.e., c. 1, s. 11, mesele. 34.

[9] Tütün meselesi sadece bir numune olarak beyan edilmiştir, yoksa buna benzer birçok örnek bulunmaktadır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar