Gelişmiş Arama
Ziyaret
10179
Güncellenme Tarihi: 2007/08/23
Soru Özeti
Acaba din ile bilim arasında çelişki var mıdır?
Soru
Acaba din ile bilim arasında çelişki var mıdır?
Kısa Cevap

Dini olmayan ilimler belli aşamaları katederek dinin hizmetine alınırlar. Şöyleki fakih sabit unsurlar ve uzmanların, özellikle de sosyal ve davranış bilimleri uzmanlarının yardımıyla değişken unsurları teorize edebilir.

Ayrıntılı Cevap

İlahi din; sabit ve değişken olmak üzere iki çeşit unsurdan oluşur. Bu iki çeşit unsur arasındaki irtibat çok önemlidir ki bu meselinin izahı din ve bilim arasındaki irtibatı çözmemizi sağlayacaktır. Meseleyi kısaca şöyle açıklayabiliriz:

Biz dindeki sabit unsurları arıyoruz ve şuna inanıyoruz ki son din bütün toplumsal sahalarda gerekli olan bütün sabit unsurları sistematik bir şekilde sunmuştur. Bu sistematik düşünce kalıpları islami kaynaklardan Ehl-i Beytin (as) temellerini attığı yöntemlere dayanarak elde edilir. İnsan hüviyetinin sabit yönü ve dinin sabit unsurları elde edilirken dini olmayan ilimler, fakihin yolunu aydınlatıcı bir rol oynasalar da hiç şüpesiz fakihe köklü bir faydası olmaz. Yani hiç bir zaman dini olmayan ilimlerdeki sabit unsurlardan birisi fakihin delilinin metninde yer almaz.

Ancak değişken unsurlarla ilgili bölüm tamamen modern ilimlerle alakalıdır. Çünkü değişken unsurlarla ilgili alanda; karar verme, yol tayini ve yol göstermek için durum ve şartların tanınması gerekir. İster bu şartlar iktisatla ister eğitimle ister kültürle ve isterse siyasetle ilgili olsun fark etmez. İşte bu aşamada dini olmayan ilimler dini bir oluşum ve sürecin hizmetine alınırlar. Şöyleki fakih sabit unsurlar ve uzmanların; özelliklede sosyal ve davranış bilimler uzmanlarının yardımıyla değişken unsurları teorize edebilir. Elbette değişken unsurlar bu şekilde teorize edilirken uyulamsı gereken mantık ve izlenilmesi gereken yolun belirlenmesinin kendisinin geniş açıklamalara ihtiyacı var ki “İslam ve sistematik düşünce teorisi” adı altında ona şahit olacağız.

 

Daha fazla bilgi için kaynaklar:

1. Mehdi Hadevi Tahrani , Velayet ve Diyanet, “Hikmet Ocağı” Kültür kurumu, Kum, 2. Baskı 2001

2. Mehdi Hadevi Tahrani , İnançlar ve sorular, “Hikmet Ocağı” Kültür kurumu, Kum,1. Baskı 1999

3.Konu: İslam ve Sistematik Düşünce Teorisi

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar