Gelişmiş Arama
Ziyaret
9302
Güncellenme Tarihi: 2008/05/04
Soru Özeti
İslam Peygamberinin Kaç kızı var idi?
Soru
: İslam Peygamberinin (s.a.a) kızları sayısı hakkında tarihte farklı görüşler var olmaktadır; bazıları dört kızı var idi, bazıları sadece Hz. Zehra Onun Kızıdır demişlerdir. Lütfen tarihsel senetlerini zikir ederek bilgi veriniz.
Kısa Cevap
Araştırmacılar bu mesele hakkında ihtilafa sahiptirler. Alleme Cafer Murtaza Amuli bunlardan birisidir: “Es-Sahihu Mines – Sire” adlı kendi kitabından bu konuya değinmiş ve konuyla ilgili “peygamberlerin Kızları veya Üveyleri” adı altında müstakil bir kitap yazmıştır. Ona müracaat edebilirsiniz. Her halükarda kendisi şuna inanıyor: peygamberin (s.a.a.) sadece bir kızı var idi. o da hazreti Fatima’dir.
Ama ehli sünnetin tarihi kaynaklarında peygamber (s.a.a) için dört kız çocuk zikir edilmiştir. Şu dört kız şunlardan ibarettir: Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatimetu’z-Zehra’dir. Hepsinin de hazreti Hatice’nin kızları olduğunu savunmuşlardır.
 
Ayrıntılı Cevap
Araştırmacılar bu mesele hakkında ihtilafa sahiptirler. Alleme Cafer Murtaza Amuli bunlardan birisidir: “Es-Sahihu Mines – Sire” adlı kendi kitabında bu konuya değinmiş ve konuyla ilgili “peygamberlerin (s.a.a) Kızları veya Üveyleri” adı altında müstakil bir kitap yazmıştır. Ona müracaat edebilirsiniz. O, bu meseleyi geniş ve bütün cihetleriyle ele alıp inceledikten sonra şu neticeyi alıyor: Geçmiş konulardan anlaşılıyor ki Osman’ın kendisiyle evlendiği Rukiye Peygamberin (s.a.a.) kızı değildir. O şöyle diyor: Eğer tarihsel rivayetler üzerinde dikkatli bir şekilde hüküm edersek (Peygamberin Hatice’den dört kız olduğu farzını kabulüne göre) onların küçüklükte dünyadan gittiğini ve hiç kimseyle evlenmediğini söylememiz gerekir. Eğer Osman Rukiye ve daha sonra Ümmü Gülsüm ile evlenmiş ise bunların peygamberin (s.a.a.) kızları değil belki Osman’ın hanımı olan bu bayanların, peygamberin biset’ten önce dünyaya gelmiş ve vefat etmiş kızlarıyla isim benzerliği vardır. Bu durum bir çoğunu hataya sürüklemiş veya bazılarının, Osman’ın iki hanımı peygamberin (s.a.a.) Rukiye ve Ümmi Gülsüm ismindeki kızlarıdır demelerine neden olmuştur. Osman’ın iki hanımı Peygamberin üvey kızları olmasından dolayı bu şüphenin tekit edilmesine neden olmuş de olabilirler. Zira Araplar arasında bir kimsenin üvey kızlarını söz konusu şahsın kızları olarak sayılması meşhur bir gelenektir.[1]   
Ama ehli sünnet kaynaklarında peygamber (s.a.a.) için dört kız zikir edilmiştir.[2][3] 
Kızların İsmi;
Peygamberin büyük kızının ismi Zeynep ve en küçüğünün ismi Fatime (a.s.) ve ortanca kızlarının ismi sırasıyla Rukiye ve ümmi Gülsümdür.[4] 
Kızların Annesi:
Ehli sünnetin tarihi kaynak kitapları Peygamberin (s.a.a.) tüm kızlarının annesi Hatice olduğunu zikrediyorlar.[5]
Peygamberin (s.a.a.) Kızlarının Kocaları:
Zeynep’in Kocası Ebul As’tir.[6] Rukiye’nin ilk kocası Utbe b. Ebu Lehep idi daha onunla zifafa girmeden boşuyor. Rukiye Utbe’den sonra Affan’ın oğlu Osman ile evlendiriliyor. Ümmi Külsümün Kocası Osman idi Rukiye’nin vefatından sonra Osman’la evlendiriliyor.[7]
Peygamberin Üvey Kızları:   
 
Arapça dilinde üvey anneye Rebibe denilmektedir. Rabibe bir önceki kocadan doğan kıza denilmektedir.
1-Dürreh Ebu Selemenin kızı,[8]
2-Ümmi Gülsüm Ebu Seleme’nin kızı,[9]
3-Habibe Abdullah b. Cahş’in kızı,[10]
4-Zeynep Abdullah (Ebi Seleme) kızı.  
 

[1] “benatu’n-Nebi em Rebaibuhu” “el-Lemesetu’l-Ehire” adı altında.
[2] 1891. Sorusundan iktibas edilmiş (sayt: 2319)
[3] Yusuf b. Abdullah b. Muhammed, ibni Ebu Bekir, “el-İstiab, baskı 1, 1412; Ahamet b. Ali, ibni Hacer, “el-İsabe”, baskı 1, Beyrut:darul-Kütbul İlmiye, 1415,  c. 4, s. 4, 1818,c. 8, s. 138.
[4] “İstiab”, 4/1818; “el-İsabe”, 8/138; Muhammed b. Sad bini Munii Haşemi, “et-Tabakatül-Kubra”, Beyrut: Derul-Kütubul – İlmiye, 1410, c. 8, s. 174.
[5]  “İstiab”, 4/1818; “et-Tabakatül-Kubra”, , c. 8, s. 174.
[6] Harudin ez-Zerkeli, “el-Alamu el-Vera”, c. 5, s. 176.
[7] “et-Tabakatül-Kubra”, , c. 8, s. 174
[8] “İstiab”, 4/1835; Takiyuddin Ahmet b.Ali elMekrizi, “İmtaul-Esmai”, baskı, 1, Beyrut: “darul-Kütübül İlmiye, 1420, c. 6, s. 110.
[9] “İstiab”, 4/1953.
[10] “El-Alam”, baskı 8, Berut:Darul – İlm lilmlayin, 1989, c. 3, s. 66.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8809 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • daimi ve geçici nikâhın akdi nasıl okunuyor?
    6096 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/20
    Ayetullah Mehdevi Hadevi Tahrani Hazretleri (damet berakatuh) mezkûr sorunun cevabı hakkındaki açıklaması şöyledir: Eğer erkek bayan tarafından, bayanı kendine aktetme vekaletine sahip ise daimi akitte mihriyesini tayin ettikten sonra şu şekilde akti okuyabiliyor: a) bayan adına desin: “zevvectü müvvekkileti li nefsi ala sidaki’l malum. Yani ...
  • Ramazan ayında dövme yapmak orucun bozulmasına neden olur mu?
    32547 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Dövme, orucu bozmaz. Hatırlatılmalıdır ki orucu bozan şeyler şunlardan ibarettir: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima, 3. Mastürbasyon (insanın kendi başına meni gelmesine neden olacak bir şey yapması), 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve onun halifelerine yalan isnat etmek, 5. Boğaza katı toz ulaştırmak, 6. Tüm başı suya sokmak, 7. ...
  • Eşinin veya başkalarının verdiği hediyelerle kadına hac farz olur mu?
    5693 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/12
    Bu malların size hediye edilip sizin kabul etmenizden sonra sizin malınız olduğuna göre bunlar da sizin diğer mallarınız gibi sayılır. Sizin bu mallarla mustati (hacca gitmeye gücünüzün) olduğu farz edilmiştir. Bu yüzden sizi mustati kılacak diğer şartlar da var ise hac size farz olur. ...
  • Hermonotik nedir ve onun görecelikle ne gibi bağlantısı vardır?
    14327 Yeni Kelam İlmi 2010/12/28
    Hermonotik teriminin iki manası vardır:a) Geniş Mana: Bu kelime bu manada, bir metnin yorumu hakkındaki her türlü araştırmadır. Bu yüzden hermonotik, bu alanda bütün dinleri, hatta ilm-i usul’un lafızlar bölümünü dahi kapsamaktadır. b) Dar Mana: Bu kelimenin bu manasıyla ...
  • Akli Burhan ile Fıkhi Kıyas arasındaki fark nedir?
    12000 Düzenler 2012/11/01
    Fakihler nezdinde kıyas ıstılahı, mantık ve felsefedeki “temsil” (analoji) ıstılahıyla aynıdır. ” kıyas ve temsilden maksat birinci şeyin hükmünü ikinci bir şeye, iki şeyde nitelik benzerlik olduğundan dolayı sirayet etmektir. Burhan, mantık ilminde “kıyas” türlerinden bir ıstılahtır ki yakini mukaddimelerden (öncül) oluşur ve verdiği netice ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    48069 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Niçin Allah bütün insanları Müslüman yaratmadı?
    38415 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Allah Teala insanları Allah’ı tanıyan, tapan, akıl ve düşünce gücüne sahip, irade ve ihtiyar sahibi bir yapıda yaratmıştır. İnsanların hidayeti için de peygamberler göndermiştir. Allah kimseyi kâfir, Hıristiyan, Yahudi… olarak yaratmamıştır. Aksine insan sahip olduğu ihtiyarı kötüye kullanmak ve yaşadığı alan ve koşullar dolayısıyla yanış yola sapmaktadır.
  • Sermayenin humusu var mıdır?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Muhterem taklit mercilerinin sermayenin humusu hakkındaki görüşü şudur: Eğer bir kimse bir sermaye edinirse ve bu sermayenin humusunu vermesi durumunda kalan kısmıyla bir işe girişemezse ki bu sermayeyle geçinmeyi istiyorsa bu sermayenin humusunu vermeli midir? Tüm merciler (Ayetullah Vahit ve Ayetullah Safi dışında): ...
  • Mülk sahibi, mülkünün yarısını bir hayır kuruluşuyla sulh ediyor (anlaşıyor) ve orada veya ona bedeli olacak mekanda okul yapılmasını şart koşuyor. Bu kuruluş orada medresenin dışında bir şey yapabilir mi?
    5721 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/30
    Bu meselede üç nokta göz önüne alınmalıdır: 1. Akitteki söz konusu şarta aykırı davranmak caiz değildir. Yani o mekan veya bedel mekan okulun dışında bir şey için kullanılamaz. Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Şart, lazım akdin içindeyse ona amel etmek gereklidir ve aykırı davranmak caiz değildir.

En Çok Okunanlar