Gelişmiş Arama
Ziyaret
18837
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
Soru
Kendileri diri olmasa ve yaşamasalar bile her iyi ve güzel (hayır) ameli anne ve babama yönelik yerine getirebilir miyim?
Kısa Cevap

Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu yanıtlarken ilkönce anne ve babanın iman açısından farklılıklarına bir göz atacak, sonra onlara iyilik yapmada evlatların rolünü inceleyecek ve en sonda da onların yaşam ve ölüm zamanı arasında bir farkın olmadığına değineceğiz. Anne ve babaya iyilik yapmak İslam dininde çok vurgulanmış buyruklardandır. Öyle ki onlara şükranda bulunmak Allah’a şükranda bulunmak kategorisinde yer almıştır.[1] Kur’an’da anne ve babaya hoş davranmak ve onlar için bağışlanma talebinde bulunmak hakkında birçok tavsiyede bulunulmuş ve onların çoğu da peygamberlerin dilinden aktarılmıştır.[2] Ama bu hususta mümin ve takvalı olan ve evlatlarının gelişmesi ve yücelmesinde rol üstlenen anne ve babalar ile hak yolunda olmayan anne ve babalar arasında fark olduğunu söylemek gerekir. İlk varsayım hususunda esasen insanın mutluluklarından birisinin kendi güzel terbiyesiyle salih bir evladı topluma kazandırması olduğunu söylemek gerekir.[3] Bu durumda iyi bir evladın güzel amelleri otomatik olarak anne ve baba için de göz önünde bulundurulacaktır. Hatta iyi işler yapmanın artık olanaksız olduğu ölümden sonra bile geride bırakılan salih evlat, ilim ve bu yolda harcanan mal aynı şekilde ölen şahsın amel defterine işlenecektir.[4] Peygamberden (s.a.a) nakledilen bir rivayette şöyle belirtilmiştir: İmanlı Kur’an okuyan anne ve babaya iki süslü elbise giydirilecek ve onlara bu mükâfat evlatlarınıza Kur’an öğretmenizden dolayıdır, diye söylenecektir.[5] Gördüğünüz gibi bu varsayımda bir şahıs anne ve babasına bağışlamak için hayırlı bir amel yapmamış olsa bile Yüce Allah onların zahmetlerini karşılıksız bırakmamak için kendileri için sevap yazacaktır. İkinci varsayım, anne ve babanın kendi evlatlarının imanında bir rolü olmaması, hatta bazı durumlarda onun imanına muhalefet etmeleri, ama salih evladın kendi amellerinin sevabını onlara bağışlayarak kendilerine yardım etmek istemesidir. Böyle bir durumda da iki varsayım bulunmaktadır: Birinci varsayım: Anne ve baba mümin olmamakla beraber müminlere karşı inat ve husumet taşımış ve hak yolunda engel çıkarmıştır. Bu varsayımda mümin evlatlar kâfir anne ve babalarından tümüyle yollarını ayırmalıdır. Bu hususta Hz. İbrahim’in (a.s) babasına (amcası)[6] karşı tavrı bu iddia için iyi bir delildir. O, babası için uzun bir müddet Allah’tan bağışlama diledi[7], ama babasının Allah’ın düşmanı olduğu kendisi için belirginleşince ondan uzak olduğunu ilan etti.[8] Bundan dolayı insanın anne ve babası Allah’ın düşmanı olursa ve bu yolda inat ederlerse, onları cehennem ateşinden kurtarmada evlatların iyi işleri ve dualarının bir rolü olmayacaktır. Elbette bazı rivayetlerden hatta bu varsayımda bile evladın duasının tamamıyla etkisiz olmadığı ve en azından onların azaplarının azalmasına neden olacağı anlaşılmaktadır.[9] İkinci varsayım: İnsanın anne ve babasının mümin olmamakla beraber müminlere karşı gözle görülür bir düşmanlık ve inat taşımamaları ve onların yanında normal ve olağan bir şekilde yaşamlarını sürmüş olmalarıdır. Birçok kez mümin olmayan bireyler böyledir ve direkt olarak müminler ile cidal ve mücadeleye girişmemektedirler. Sadece evlatlarını bir takım deliller nedeniyle muhtemelen iman etmekten alıkoymaktadırlar. Bu hususta Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme.”[10] Aynı şekilde bu konuyla ilgili Muammer b. Halad şöyle demektedir: İmam Rıza’ya (a.s) anne ve babamın hak yolunda olmadığını söyledim ve kendilerine dua edebilir miyim diye sordum? İmam şöyle cevap verdi: He ne kadar onlar hak yolunda olmadıysalar da sen onlar için dua et, onlar tarafından sadaka ver ve eğer yaşıyorlarsa onlara karşı güzel davran; çünkü Peygamber (s.a.a) Allah beni irtibatı kesmek ve memnuniyetsizlik üzerine değil, rahmet ve şefkat üzerine göndermiştir[11], diye buyurmuştur. Dolayısıyla bu tür anne ve baba tarafından da iyilik yapılabilir ve onlar için kerim olan Allah’tan bağışlanma ve af dilenebilir. Zira İmam Bakır (a.s) bir rivayette salih bir evladın anne ve babası için yaptığı duayı, Allah ulaşmada vasıtaya ihtiyacı olmayan beş duadan biri saymıştır.[12] Bu esas uyarınca, adil ve kerim olan Yüce Allah’ın düşünsel olarak geri bırakılmış olan ve iman etmek için daha az zeminleri bulunan bir anne ve babayı evlatlarının duası ve hayırlı amelleri sebebiyle bağışlaması ümit edilmektedir. Yaşayan bireyler ve bu cümleden olmak üzere anne ve baba için iyi ameller yapılabilir mi sorusu hakkında ise iyi işlerin sevaplarını başkalarına bağışlama hususunda insanların diri veya ölü olmaları arasında bir fark olmadığını söylemek gerekir. Sadece farz ibadetler bağlamında birçok hususta şahıslar hayattayken onlara farz kılınan amelleri kendilerinin yerine yapmak olanaksızdır. Örneğin, bir fert yaşadığı müddetçe yerine getirmediği farz namaz ve orucu bizim yerine getirmemiz olanaksızdır ve sadece onun ölmesinden sonra biz bu işi yapabiliriz. Ama müstehaplar hususunda birçok rivayet bulunmaktadır ve biz onlara isnatta bulunarak böyle bir ameli özel bir yerleri olan anne ve babaya ek olarak arkadaş ve yakınlarımız gibi başkalarını da bağışlayabilir ve onları yapılan hayırlı işlere ortak kılabiliriz. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayette insanın bir başkasının naibi olarak gerçekleştirdiği haccın bile, şahsın kendisinin, anne ve babasının, kız ve oğlunun, amca ve halasının ve de dayı ve halasının bağışlanmasına neden olduğu ve bunun Allah’ın sonsuz kerem ve bağışlayıcılının enginliğinden kaynaklandığı belirtilmiştir.[13] Bu nedenden ötürü genellikle Mekke’yi ziyaret eden hacılar ister ölmüş olsun, ister yaşıyor olsun dost ve tanışları yerine müstehap tavaf yapmaktadırlar. Bu hususta İmam Sadık’tan nakledilen başka bir rivayet bulunmaktadır ve onda yapılan iyi işlerin sevabının hatta hayattayken bile anne ve babaya bağışlanabileceği açıkça vurgulanmaktadır. İmam şöyle buyurmaktadır: İnsanlar anne ve babalarına iyilik yaptıklarında onlar ister yaşıyor olsun ve ister ölmüş olsun kim buna engel olabilir. Onların yerine (müstehap) namaz kılabilir, onlar için sadaka verebilir, hac yapabilir, oruç tutabilir ve bunların sevabını onlara bağışlayabilirler. Bu durumda bu amellerin sevabı anne ve babaya yazılacak ve bağışlayan şahsın kendi anne ve babasına yönelik iyimser olmasından ve sile-i rahim yapmasından ötürü, onun için de aynı sevap yazılmakla birlikte amelinin mükâfatının üstüne birçok iyilik daha ilave edilecektir.[14] Bu esas uyarınca, sorunuzun cevabının müspet olduğu, iyi işlerinizin hem kendiniz, hem anne ve babanız ve hem de istediğiniz başka her şahıs için faydalı olacağı neticesini almaktayız. Bu, Allah’ın engin rahmeti karşısında hayret edilecek bir husus değildir.



[1] Lokman, 14: (ان اشکر لی و لوالدیک)

[2] İbrahim, 41; Nuh, 28; Şuara, 86.

[3] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, c. 21, s. 359, h. 27296; Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 2, s. 22, rivayet. 65, Müessese-i el-Vefa, Beyrut,1404 h.k.

[5] Vesailü’ş-Şia, c. 6, s. 179, rivayet. 7684.

[6] Kur’an’da “babası” kelimesinden kastedilenin İbrahim’in (a.s) babası oluşu hakkında müfessirler hakkında görüş ayrılığı mevcuttur (Bir grup Ehli Sünnet mensubu müfessir Azer’i İbrahim’in (a.s) gerçek babası bilmektedir. Oysaki Tüm Şia müfessir ve âlimleri Azer’in İbrahim’in (a.s) babası olmadığına inanmaktadır. Bazıları onu İbrahim’in annesinin babası ve birçoğu da amcası bilmiştir. Bkz: Tefsir-i Numune, c. 5, s. 304). Ama her surette bundan alınan neticede bir farklılık doğmamaktadır.

[7] Mümtehine, 4; İbrahim, 41.

8] Tevbe, 114.

[9] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 2, s. 111, rivayet. 1567, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1408 h.k.

[10] Ankebut, 8; Lokman, 15.

[11] Vesailü’ş-Şia, c. 21, s. 490, rivayet. 27667.

[12] a.g.e., c. 7, s. 116, rivayet. 8892.

[13] a.g.e., c. 11, s. 165, rivayet. 14535.

[14] a.g.e., c. 8, s. 276, rivayet. 10647.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden İdeolojimizin ve dünya görüşümüzün bazı gerekliliklerini terk etmemiz yanlış karşılanmaktadır?
    4349 چیستی دین 2020/01/22
    Aslında İdeoloji sözlükte inanç bilimi olarak geçer. Ama inanç ve düşünce sistemi yerine istimal edilmektedir.Terminolojik olarak ise bazen genel anlamda Teorik ve pratik düşünceler bütünü olarak istimal edilmekte; bazen ise özel anlamda dünya görüşünün karşısında kullanılmaktadır.İkinci anlamında kullanılacak olursa İdeoloji, insan ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    25209 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Neden Enfal sorusuna Kuran, onun mülkiyeti ile cevap veriyor?
    5988 Tefsir 2012/01/23
    Eldeki mevcut şahit ve koşullar dikkate alındığında ve Şii ve Ehli Sünnet tefsirleri incelendiğinde “Enfal”in ne olduğu bu ayetin nüzulünden önce hatta İslam’ın ortaya çıkışından önce bilindiği sonucuna ulaşıyoruz. Onun hakkında da sorunun yersiz olduğu ortaya çıkıyor. Enfal suresinin ilk ayetinde işaret edilen soru sadece Enfal’in taksimi ...
  • Neden Hz Fatıma’ya masume lakabını vermişlerdir? Kendisi masum muydu?
    8788 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Hz Masume’nin adı Fatıma’dır. Rivayet ve tarih kitaplarında da ondan Musa bin Cafer’in kızı Fatıma olarak söz edilmiştir. Hz Masume peygamberler ve imamlar hakkında kullanılan kelam literatüründeki manasıyla masum değildir, ama kendisi yüksek bir ruh temizliği ve manevi kemale sahip idi. Masumiyetin nispi bir husus olduğu hatırlatılmalıdır. ...
  • Evrendeki şerlerin arazî olarak Allah’a isnat edilmesinin nedeni nedir?
    6954 İslam Felsefesi 2011/11/21
    Şer olarak anılan şeyler soyutlar âleminde mevut değildir ve bu konu madde âlemiyle ilişkilidir. Hayır ve şerrin manasının tahlilinde şöyle denmiştir: Hayır, her şeyin kendi doğası hasebince talep ettiği, sevdiği ve birkaç husus arasında tereddüt ettiğinde onların en iyisini seçtiği şeydir. Şer ise hayrın karşısındadır. Eşya hayır ve şer ...
  • Tevazu nedir? Tevazu nasıl bir esere sahiptir? Tevazu ile zillet arasındaki fark nedir?
    2413 فضایل اخلاقی 2020/01/19
  • Neden altın tabakları kullanmak haramdır?
    6647 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/01/14
    İlahi kanunların değişik felsefe ve hikmetleri vardır ve bu kanunlar, bilmesek dahi hiçbir zaman gelişigüzel ve hikmeti olmaksızın bir hüküm karar kılınmamışlardır. Hekim ve adil olan Allah Teâlâ hiçbir hükmü hikmeti olmaksızın insanlar için karar kılmayacağı için, Kur’an, hadis, akıl ve kesin ilimler çerçevesinde elimize gelen her ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    10919 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • Maliki Eşter'in oğlu İbrahim Eşter nerede ve nasıl öldü? Muhtar'ın şehadetinden sonra durumu ne oldu?
    24947 خونخواهان حسین ع 2014/05/18
    İbrahim b. Eşter Ehlibeytin sahabe ve dostlarından idi. O, kendi taifesinde önemli bir yere sahipti ve kendisinden cesur, çalışkan ve fasih bir şair olarak söz edilmiştir. Siffin savaşında babası Malik ile birlikte müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) ordusunda yer almış ve Muhtar’ın kıyamında onun ordusunun komutanlarından olmuştur. ...
  • Rükuda ‘Azim’, secdede ‘A’la’ isimlerinin söylenmesinin nedeni nedir?
    48961 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Rükuda Subhane Rabbiye’l-Azimi ve Bihamdih ve secdelerde Subhane Rabbiye’l-A’la ve Bihamdih dememizin asıl nedeni Allah’ın emri olması ve rivayetlerde bunları söylemeye emrolunmamızdan dolayıdır. Ama onları söylemeye emrolunmanın hikmetlerini de bulabiliriz. Rüku Allah’ı tazim etmektir. Her rükuyla Allah’ı tazim ediyoruz. Bir şeyi tazim etmek o şeyin ...

En Çok Okunanlar