Gelişmiş Arama
Ziyaret
12842
Güncellenme Tarihi: 2010/06/19
Soru Özeti
Kimler İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat halindedirler?
Soru
Kimler İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat halindedirler?
Kısa Cevap

İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibat halinde olmanın teorik temelleri ve bunun değişik türleri kendi yerinde incelenmelidir. Bununla birlikte Şia ulemasının bazı muteber kitaplarında Mukaddes-i Erdebili, Seyit Bahru’l-Ulum, Seyit b. Tavus ve başka birçok büyük şahsiyetin görüşmeleri belirtilmiştir. Aynı şekilde birçok birey de İmam-ı Zaman (a.c.f) ile özel bir irtibat içinde olan ve bu bireylere yardım etmek için ortaya çıkan kimseler ile görüşme başarısını elde etmiştir. Bir bakışa göre İmam-ı Zaman (a.c.f) ile özel bir irtibatı olan fertler pir, abdal ve gayp erleri olarak adlandırılırlar. Pir, abdaldan bir mertebe daha üstte yer alır ve bunların Hz. İsa (a.s), Hızır, İlyas ve İdris (a.s) gibi İmam-ı Zamana (a.c.f) en yakın sayılan bireyler olduğu belirtilmiştir. Abdal ve arifler silsilesi bunlardan sonra gelir. Bu bireyler genel olarak insanlar tarafından tanınmazlar ve kendilerinin sayısı hakkında da özel bir görüş birliği mevcut değildir. Bununla birlikte rivayetlerde kendilerinin bazı karakteristik özelliklerine işaretlerde bulunulmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Gıyap döneminde İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibata geçmenin imkânı hakkında her zaman iki genel düşünce var olmuştur: Bir grup gıyap döneminde İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibatın mümkün olmadığına inanmakta, diğer grup ise böyle bir irtibatın imkân dâhilinde olduğuna, reel âlemde de bunun gerçekleştiğine,  bireylerin İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile bir tür irtibata geçmek için çalışmaları ve bu husustan gaflet etmemeleri gerektiğine inanır. Elbette bu irtibattan kastedilen şey, bunun mümkün olduğunu iddia edenler ile bunun imkânsızlığına inananlar arasında ortak bir husus değildir. Eğer irtibat bağlamında bir takım özel manaları göz önünde bulundurursak ve bu cümleden olmak üzere halkın açıkça ve ihtiyari olarak İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibat kurması kastedilirse -ki bu gıyap meselesi ile çelişir- tüm âlimlerin görüş birliğiyle imkânsız sayılır. Gıyapta olma ve görünmeme ile birlikte manevi irtibat kurmak gibi başka irtibat anlamları ise imkân dâhilîde değerlendirilmiştir. Mülakat olarak da tabir edilen İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat türleri arasında aşağıdaki hususlara işaret edilebilir:

1. İmam-ı Zamanı (a.c.f) görüp ama tanımamak (bazı rivayetlerde buna işaret edilmiştir[1]).

2. Mülakat ederek veya İmam-ı Zamanı (a.c.f) tanıyarak hissi ve zahiri bir şekilde görmek.

3. İmam-ı Zaman (a.c.f) ile şuhudi bir hal ve durumda mülakatta bulunmak (bu irfani yolculuğun hâsılıdır).

Mahiyetinin ipham taşıması nedeniyle İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurmanın üçüncü anlamı hakkında reddedilme veya kabul edilme noktasında âlimler az görüş bildirmiştir. İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurma hakkında bulunan görüş ayrılığı daha çok fiziki ve zahiri (ikinci anlamıyla) irtibat ve mülakata matuftur. Bununla birlikte İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurma hakkında bazı büyük şahsiyetlerin sözleri irfani ve şuhudi manaları çağrıştırmaktadır. Ayetullah Seyit Ali Ağa Kazım ve Ayetullah Ensari Hemadani’den İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurmak hakkında nakledilen sözler, daha çok batıni irtibata işaret etmektedir.[2] Genel olarak birçok arifin sözlerinde az veya çok bu tür sözler dile getirilmiştir. Merhum Muhaddis Nuri[3] “en-Necmu’s-Sakıp” kitabında bazı Şia büyüklerinin İmam-ı Zaman (a.c.f) ile kurdukları irtibata değinmiştir. Bu kitap bu alanda en kapsamlı ve en muteber eser sayılabilir. Bu kitapta bu konunun nazari ve ilmi temelleri yazılmıştır. Aynı şekilde İmam-ı Zaman (a.c.f) ile mülakat etme imkânını reddeden bazı âlimlerin delilleri incelenmiştir. Kendi, İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibatın gerçekleşmesi ve güvenilirlikleri hususunda bir şüphe bulunmayan birçok büyük şahsiyet tarafından bunun nakledilmesinin böyle bir hadisenin gerçekleşme olasılığına en önemli delil teşkil ettiğine inanmaktadır. Mukaddesi Erdebili, Seyit Bahru’l-Ulum, Seyit b. Tavus ve aynı şekilde özel bir yer taşımakla birlikte büyük şöhreti olmayan birçok başka bireyin görüşme detayları bu kitapta ayrıntılı bir şekilde beyan edilmiştir. Aynı şekilde birçok birey de İmam-ı Zaman (a.c.f)   ile özel bir irtibat halinde olan ve bu bireylere yardım etmek için ortaya çıkan kimselerle görüşme başarısını elde etmiştir.[4]

Pir ve Abdal

İmam-ı Zaman (a.c.f) ile beraber olan bireyler hakkında bir takım rivayetler nakledilmiştir ve bu rivayetlerden bazı bireylerin İmam-ı Zaman (a.c.f) ile yakın bir ilişki içinde oldukları anlaşılabilir. Lakin bu bireyler her zaman halktan gizli kalmışlardır. İmam Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “İmam Mehdi (a.c.f) zorunlu olarak uzlette olacaktır ve uzlet zamanında güç taşıyacaktır. O, yanında bulunan otuz kişi ile dehşet ve yalnızlıktan kurtulmuş olacak ve kendisinin hiçbir korkusu olmayacaktır.”[5] Bir bakışa göre İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile beraber olan bu grup abdallardan ibarettir; bu bireylerden her biri dünyadan göçünce yerini başkası alır. Abdal ve pir konusu irfanda geniş bir bahsi teşkil eder ve bazı rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Abdalın varlığının esası, böyle bireylerin yaratılış âlemindeki özel konumu ve aynı şekilde onların İmam-ı Zaman (a.c.f) ve zuhur meselesi ile olan irtibatı, ilgili rivayetler mecmuasından anlaşılabilir. Lakin onların sayısı hakkında her zaman âlimler arasında görüş ayrılığı bulunmuştur. Rivayetlerde de kesin bir görüşe rastlamak olanaksızdır. Bazı rivayetlerde kırk kişiye işaret edilmiş[6] ve bazı rivayetler ise İmam-ı Zaman (a.c.f) ile birlikte olan kimseleri otuz kişi olarak belirtilmiştir. Nitekim İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen mezkûr rivayette buna işaret edilmiştir. Hz. Ali’den (a.s) nakledilen bazı rivayetlerde de Şam’da bulunan abdallar açıkça belirtilmiştir.[7] Son olarak pirin abdaldan bir mertebe daha üstte yer aldığı ve bir görüş esasınca pirlerin İmam-ı Zamana (a.c.f) en yakın bireyler olan Hz. İsa (a.s), Hızır (a.s), İlyas (a.s) ve İdris’in (a.s) olduğu ve arifler silsilesinin ise bunlardan sonra geldiğini belirtmek gerekir.

Abdalların Bazı Sıfatları

İslam Peygamberinden (s.a.a) nakledilen bazı rivayetlerde abdalların özelliklerine işaret edilmiştir ve aşağıda onlardan bazılarına işaret edilecektir:

1. Abdal İbrahim’in (a.s) kalbi gibi bir kalbe sahiptir.[8] (Bu benzerlikten kastedilen şey onların Allah’ın dininde kararlılık, mertlik, tevazu ve direniş konularında Hz. İbrahim (a.s) gibi oldukları olabilir.)

2. Abdal insanları beladan koruyan ve Allah’ın aracılıklarıyla belaları insanlardan uzaklaştırdığı kimselerdir.[9]

3. Onlar, kendilerine zulüm edenlere iyilik ve ihsan eder, kendilerine kötülük edenlere fedakârlıkta bulunur.

Onlar, her zaman ilahi kazaya razı olup her türlü haramdan kendilerini temiz tutar ve Allah için gazaplanırlar.[10]4.İbn. Mesud İslam Peygamberinden (s.a.a) şöyle nakletmiştir: Biliniz ki bunlar (abdal) asla bu makamı namaz kılmak, oruç tutmak ve sadaka vermekle kazanmamışlardır. Sahabeler, ey Allah’ın Resulü o halde hangi vesile ile onlar bu makama ermiştir diye sormuş ve Hz. Peygamber de (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar için cömertlik, bağışta bulunmak ve hayır istemek vesilesi ile bu makama ermişlerdir.”[11] Bir başka rivayette de şöyle nakledilmiştir: “Benim ümmetimin abdalları ameller vasıtası ile cennete girmezler, onlar Allah’ın rahmeti, cömertlik, kalp arılığı ve tüm Müslümanlara yönelik şefkat beslemeleri sayesinde cennete girerler.”[12]

Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki cevaplara müracaat edebilirsiniz:

7795 (Site: 7901).

1405 (Site: 1425).

8544 (Site: 8550).

15344 (Site: 15057).

 


[1] Bazı rivayetler bu konuya delalet etmekte ve göründüğü kadarıyla bu hususta alimler arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hz. Ali’den nakledilen şu rivayet bunlardan biridir: “Hakkın hücceti yeryüzünde bulunur. Caddelerde hareket eder, evlere girer, dünyanın doğu ve batısına gider, halkın konuşmalarını duyar, halk topluluğuna selam verir, görür ama görünmez.” El-Ğıybe en-Numani, s. 144.

[2] Ağa Seyid Haşim Haddad şöyle demiştir: “Hz. Ağa Ayetullah Kazi sözlerinde, oturup kalkmalarında ve genel olarak bir halden başka bir hale geçişte özellikle “ya Zamanın Sahibi” kelimesini çok dile getirirdi. Bir gün bir şahıs kendisinden asrın velisi (ruhumuz ona feda olsun) ile gürüştünüz mü diye sorar ve kendisi “her sabah kalktığında ilk bakışta zamanın imamını görmeyen göz kör olsun” der. Usve-i Arifha (Gofte Ve Ne Gofteha Der Bare-i Merhum Kazi (r.a)), s. 109, Sadık Hasan Zade, Muhammed Tayyar Muraği. Aynı şekilde Ayetullah Şeyh Mahammed Cevad Ensari Hemedani, İmam-ı Zamanı gıyap devrinde görmek mümkün müdür sorusuna şöyle cevap vermiştir: Allah’ı görmenin mümkün olduğu bir yerde O’nun mahluku olan imam nasıl görülmez. Bir başka yerde İmam-ı Zaman ile görüştünüz mü sorusuna yakinim artmadı, cevabını vermiştir. (Kuyi Bi Nişanha, Seyri Der Zınddegi Arif-i Billah Ve Salik.)

[3] Allame Hacı Mirza Hüseyin Muhaddis Nuri, alimler arasında “hatemü’l-muhaddisin” lakabını kazanmıştır. Ayetullah Mirza Bozorg-i Şirazi, “Maş’aş Merhum Muhaddis Nuri” kitabına düştüğü notta onu zamanın allamesi ve devrin nadir şahsı olarak adlandırmıştır. O, alimler arasında Allame Nuri, Muhaddis Nuri, Mirza Nuri ve Haci Nuri olarak adlandırılmıştır.

[4] Muhaddis-i Nuri’nin “Necmu’s-Sagıb” kitabına müracaat edilsin.

[5] Muhammed b. Yakup el-Kâfi, c. 1, s. 340, Şeyh Tusi, Kitabu’l-Giybe, s. 102; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 52, s. 153, hadis 6.

[6] İbn. Asakir, 1/60.

[7]« الْأَبْدَالُ يَكُونُونَ بِالشَّامِ وَهُمْ أَرْبَعُونَ رَجُلًا كُلَّمَا مَاتَ رَجُلٌ أَبْدَلَ اللَّهُ مَكَانَهُ رَجُلًا ...», İbn. Asakir, 1/60; İbn. Esir, 107; İbn. Hanbel, 112.

[8] Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 322.

[9] Taberani, el-Mucemu’l-Kebir, c. 10, s. 324.

[10] Hilyetu’l-Evliya, c. 1, s. 8.

[11] Taberani, a.g.e, c. 1, s. 224.

[12]« إن أبدال أمتي لم يدخلوا الجنة بالأعمال ، ولكن إنما دخلوها برحمة الله ، وسخاوة الأنفس ، وسلامة الصدور ، ورحمة لجميع المسلمين»

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bakî'yi ziyaret edenler ve bunların içerisinde özellikle İranlılar, niçin ağlıyorlar?
    7583 Yeni Kelam İlmi 2008/02/17
    Bu soruya cevap verebilmek için, öncelikle ağlamanın içyüzünü ve nerelerde, nasıl kullanıldığını bilmemiz gerekmektedir.Ağlamanın bir dış yönü ve bir de iç yönü bulunmaktadır; öncelikle insanın iç dünyasında bir takım duygusal ve psikolojik etkileşimler olur, bununla birlikte beyinde bazı çalışmalar oluşur ve bu gözden yaşların dökülmesi olarak kendisini gösterir.İnsanın ...
  • Eğer yanlış hayallere dalarak ya da namahrem birisiyle çet yaparak insandan bir su çıkarsa ona gusül etmesi farz olur mu?
    8793 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Ehl-i Beyt’ten gelen hadislere dayalı olarak değerli taklid mercilerinin yazmış oldukları fetva ve ilmihal kitaplarında meninin tespiti için birkaç belirti ve alamet zikredilmiştir. Taklid mecileri şöyle demişlerdir:“Eğer insanın meni olup olmadığını bilmediği bir sıvı ondan çıkarsa şu belirtileri taşıdığı takdirde meni olduğuna hükmedilir:
  • İslami öğretiler acısından ’Kısas’ mı yoksa af ve bağışlama mı daha üstündür?
    2860 عفو و بخشش 2020/01/19
  • ilim ve bilginin önemliliğine değinen ayetleri açıklar mısınız?
    15158 Tefsir 2011/07/19
    Kuranı kerim saadet ve kemale hidayet ve kılavuzluk yapan bir kitaptır. Hidayet etme konusu da akıl ve ilim yoluyla ancak mümkündür. Bunun dışında hidayetin gerçekleşmesi imkânsızdır. Bu nedenle ilim ve bilgi kuran nezdinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu önemlilik o denlidir ki kuranı ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6538 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Ayat namazı kılarken Bismillahirrahmanirrahim’i surenin bir ayeti sayarak bir bölüm olarak okuyabilir miyiz?
    7456 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/28
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Akıl din ile neden çelişir?
    11906 Yeni Kelam İlmi 2010/07/24
    Akıl, insanların içsel hücceti olup kemal yolunda kendilerine rehberlik eder. Şeriat (din) ise kirlilik girdabından insanları kurtarmak ve onları insanî kemal ve saadete sevk etmek için dışsal bir hüccettir. Buna göre zahir ve batın hüccetlerin birbiriyle çatışır olması mümkün değildir. Akıl bir fenomen ve her fenomen ...
  • Kura bağlı az su kur hükmünü taşır mı?
    5741 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Kur suyu kapsamayan leğen suyu az sudur ve şehrin (kur veya akan) boru suyuna bağlı olan az su temizlemede ve necis olmada kur suyu hükmünü taşır; yani necis eşyaları (necasetin kendisi bertaraf olduktan sonra) bir defa yıkamayla temizler. Aynı şekilde onun sıçramaları temizdir ve necaset ile temas etmeyle necis ...
  • İslam dini zor ve çetin bir din midir?
    9904 دین اسلام 2015/06/29
    En kâmil ilahi din olan İslam’ın temeli kolaylık ve yumuşaklık üzerine kurulmuştur. Kolaylık ve yumuşaklık İslam’ın hüküm ve kanunlarında mevcuttur. İslam’ın temellerinin apaçık ve kavramlarının da basitliği her akıllı ve uygar insan için anlaşılır niteliktedir ve her temiz ve sağlıklı fıtrat onun basit, anlaşılır, mantıklı ve makul ...

En Çok Okunanlar