Gelişmiş Arama
Ziyaret
7663
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Neden Şialar, Yalancı Cafer’in, “kardeşimin çocuğu yoktu” şeklindeki iddiasını kabul etmiyor. Ama Osman b. Said’in iddiasını kabul ediyor?
Soru
Gıybetteki imamın babası Hasan Askerinin kardeşi olan Cafer şöyle diyor: Kardeşimin (Hasan Askerinin) oğlu yoktu. Şialar onun bu iddiasını kabul etmiyor. Zira Cafer Şiaların anlayışına göre masum değildir. Ama Osman b. Sait’tin, “Hasan Askeri’nin çocuğu vardı” şeklindeki iddiasını kabul ediyor. Oysaki Osman’ın kendisi de masum değildir! Bu çelişki nasıl tevcih edilebilinir?
Kısa Cevap

İmam-i Zamanın doğumu farklı yollarla ispatlanmış. Masum olan babası tarafından açık bir şekilde oğlunun var olduğunu söylemesi, bir çok mümin kimseler tarafından (ki Osman b. Sait onlardan birisidir) buna şahitlik etmesi ve ehlisünnetin bazı âlimlerinin bunu itiraf edip kabul etmeleri, söz konusu yollardan bir kaçıdır. İmam Hasan Askerinin kardeşi olan Cafer masum değildir. Masum olmamakla birlikte ahlaki açıdan fasit ve o dönemin hükümetiyle irtibatı söz konusuydu. Dolayısıyla böyleli töhmetler altında olan bir kimse tarafından imam Mehdinin varlığını inkâr edilmesi yönündeki iddiası kabul edilemez. Onun yapmış olduğu bu iddianın bu bağlamda var olan kesin ve sağlam delillerin karşısında çok değersiz kalır. Öyle ki teveccüh edilmeye bile değmez.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermek için iki noktaya dikkat etmek lazım: Bir: Söz konusu Cafer zamanın hükümetiyle gizli irtibat içinde ve ahlaki açıdan da fasitti. Onun bu iki hususa sahip olması, İmam Hasan Askerinin (a.s) kendi çocuğunun; yani imam Mehdinin (a.s) doğumunu ondan gizli tutmasını gerekçelendirmek için yeterlidir. Dolayısıyla bu doğumun Cafer’den gizli tutulmasının nedeninin takkiye olduğunu söyleyebiliriz. İki: İmam Mehdinin doğumu birçok yollarla ispatlanılması mümkündür. Var olan bu yollardan her hangi birisiyle bu doğum ispatlanılırsa Cafer’in söylediklerinin faydasız ve teveccüh edilmeyecek kadar anlamsız olduğu ortaya çıkar. Onun yalancı özelliğine sahip oluşu, o derecededir ki yalancılık vasfıyla vasıflandırılmış ve bu vasıf onun için lakap konumuna gelmişti. Onun bu durumu dikkate alındığında imam Mehdinin (af.) doğumu hakkında ortaya attığı iddianın ne kadar itibarsız olduğu ve neden Şialar onun bu iddiasına itina etmediği ortaya çıkar.   

 

İmam Zamanın Doğumunu İspatlayan Yollar:[1]

Bir: İmam Hasanın kendi çocuğunun doğumu hakkında söylemiş olduğu açık sözler. Muhammed b. Yahya el-Atar, Ahmet b. İshak’tan, Ahmet b. İshak’ta Ebu Haşim-i Caferi’den sahih bir rivayeti naklediyor. Bu sahih rivayette şöyle denilmektedir: Ben Ebu Muhammed’e (İmam Hasan Askeri’ye(a.s)), heybetinizden dolayı sizden soru sormaktan çekiniyorum. Sizden soru sormama izin veriyor musun? Dedim. Sor dedi. Çocuğunuz var mıdır? Dedim. Evet dedi. Hakkınızda her hangi bir olay gerçekleştiğinde onun yanına gitmek için nerelerde onu aramalıyız? Dedim. Medinede dedi”.[2] Bu türden olan rivayetler bizim rivayi kitaplarımızda çoktur. Bu bağlamdaki Rivayi kaynaklara müracaat edebilirsiniz.[3]

İki: Onun doğduğu esnada bazı kadınların orada hazır bulunması: İmam Cevad’dın kızı hazreti Aleviye Hekime Hatun gibi. Bu hanım İmam Hadi’nın (a.s.) kız kardeşiydi. İmam Mehdinin Annesi Nergis Hanım İmam Mehdiyi doğurduğu esnada bu hatun kendisine hizmet ediyordu.[4][5] Bunun yanı sıra ebecilik görevini yapan bazı kadınlarda orada bulunup Nergis hanıma yardım ediyorlardı. İmam Askerinin hizmetçisi olan Mariye ve Nesime[6] ve hakeza Ebu Ali Hizrani’nin cariyesi olup İmam Askeri’ye hediye ettiği kadına, güvenilir ravi olan Muhammed b. Yahya gibi ravilerin bu bağlamda açık bir şekilde söylemiş olduğu sözlere[7] işaret edebiliriz.

Üç: İmam Mehdiyi gördüklerine şahitlik eden imamların yakın olan ashapları ve başkaları: Bu bağlamda (dört naip anlamında olan) nevvabi arbaa olarak bilinen kişilerin (ki Osman b. Sait bunlardan bir tanesidir) Onu görüp yaptıkları şahitliğe işaret edebiliriz. Bunların yapmış oldukları şahitliği küçük gıybet anlamında olan gaybeti sugra döneminde yaşayan Küleyni (usulü’l-kafi sahibi) ve bu dönemin birkaç yılını derk eden Şeyhi Saduk’un yazmış oldukları kitaplarda rastlayabiliriz.[8]

Elbette bu ziyaret dört naip dışında başkalarına da nasip olmuştur. İmam’ı (af.) ziyaret eden kimselerin isimleri Şia’nın kaynak kitaplarında zikredilmiştir. Bu bağlamda yazılan kitaplara müracaat edebilirsiniz.[9]

Dört: İmam’ı (af.) gördüklerine şahitlik yapan hizmetçiler, cariyeler ve köleler: Tarif hadim (hizmetçi),[10] kendi sahibiyle imamın (af.) ziyaretine giden İbrahim b. Abdu-i Nişaburi’nin[11] hadimesi, Ebu el-Adyani Hadim[12], Ebu Ganımi hadim[13] gibi hizmetçiler imam zamanı (af) ziyaret edip Onu görenler arasındadırlar. Daha önce de işaret ettiğimiz gibi Nesime, Mariye ve başkaları da imamı zamanı ziyaret etmişlerdir.

Beş: İmam Mehdinin (af.) doğumunu itiraf eden ehlisünnetin âlimleri: İbn. Esiri Cezri (İzeddin vf. 630)[14], ibn. Halkan (vf. 681),[15] Şebravi Şafii (vf. 1171),[16] ve Hayrettin Zarkeli (vf. 1396)[17] gibi ehlisünnet âlimleri bu itirafı yapanlardan bazılarıdır.

Bunlardan Hayrettin Zarkeli’nin bu bağlamdaki sözleriyle yetiniyoruz: (El-mehdi el-muntazar) (256 – 275 hc. = 870 – 888 m.) Muhammed oğlu Hasan-i Askeri (el – halis) b. Ali Hadi, ebu el – Kasım, Şiaların on iki imamlarının sonuncusudur. O onların yanında Mehdi, Sahibe ez–zaman, Muntazar, el–hücce ve… gibi isimlerle meşhurdur. Kendisi beş yaşında iken babası vefat ediyor…

İbn. Halkan şöyle diyor: Şiiler ahiru’z-zamanda Onun zuhurunu beklemektedirler.[18]  

Saydıklarımız âlimler dışında birçok âlim daha vardır ki, Hasan-i Askerinin oğlu olan Mehdiyi vaat edilen Mehdi olarak kabul etmiyor olsalar bile bu tarihi gerçeğe işaret etmişlerdir.

Dolayısıyla var olan bütün bu tarihi deliler ve gerçekler dikkate alındığında Cafer’in imam Mehdinin doğumunu inkâr etme yönündeki iddiasının ne kadar değersiz olduğu ve neden Şialar tarafından onun bu iddiası kabul edilmediği de anlaşılıyor.



[1] Daha fazla bilgi edinmek için bkz. 534 nolu soruya. (saytŞ 582) (dlili akli ve nakli zende buden imam zaman af.).

[2] KULEYNİ, “usuli kafi”, Tahran: çap-i mektebetu’l – mektebetu’l – islamiye, 1388 h. c. 1, s. 328.

[3] a. g. e.

[4] SADUK, “ikmalu’d – din” İran: müesesei neşr-i İslam, 1405 h. c. 2, s. 424.

[5] Kafi,c. 1, s. 330.

[6] İkmalu’d – din, c. 2, s. 430.

[7]  a, g, e. s. 431.

[8] Bkz. “Kafi”, c. 1, s. 329 - 331; “İkmalu’d – din”, c. 2, s. 441, 435, 502.

[9] Bkz. El – AMİDİ, Seit samir ve ALİ ZADE, Mehdi, baskı 2, , “Der intizari kafnus kavuşi der kalemruyi mevud şınası ve mehdi baveri”, merkezi intışarati müesesei amuzeşi ve pejohişi hlhl Humeynis. 152 – 154.

[10] “Kafi”, c. 1, s. 332; “İkmalu’d – din”, c. 2, s. 441, 435.

[11]Kafi”, c. 1, s. 331.

[12]İkmalu’d – din”, c. 2, s. 475.

[13] a. g. e., s. 431.

[14] İZZEDDİN EBU’l – HASAN, Ali b. ebu’l- kerem, (ibn. Kesir), “el-kamil-u fi’t – tarih”, Beyrut: daru sadır, 1399 h. c. 7, s. 274.

[15] ŞEMSUDDİN, Ahmet b. Muhammed, “vefiyatul ayan ve enbauz zaman” tahkik: dr. İhsan AYAS, Beyrut: daru sadır, 1398 h. c. 4, s. 176.

[16] EŞ-ŞEBRAVİ EŞ- ŞAFİİ, Abdullah b. Muhammed, “el – ithafu bi hubbi’l-eşraf”, Mısır: el – metbaatu el – edeb, s. 68.

[17] ZARKELİ, Hayruddin, “el – aalam”, baskı 7, Beyrut: daru’l - ilm lilmelayin, 1986, c. 6, s. 80.

[18]el aalam lil-Zarkali”, c. 6, s. 80.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar