Gelişmiş Arama
Ziyaret
8902
Güncellenme Tarihi: 2011/04/21
Soru Özeti
Hangi tarihi belge İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğunu ispatlıyor? Niçin İmam Hasan Askeri (a.s) annesini malları hususundaki vasisi olarak belirledi?
Soru
İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğuna dair rivayetler var mı? İmam, annesini malları hususunda vasisi kılmış mı?
Kısa Cevap

İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğuna dair bir çok rivayetler vardır. Bu konu Ehl-i Sünnet'in kitaplarında da geçmektedir.

İmam, bir rivayet göre kendi bağlılarına annesine müracaat etmeği emretmiştir. Ancak bu emirde malları hakkında bir şey söz konusu değildir. Bu emrin sebebi İmam Hasan Askeri'nin, kendi gerçek vasisi ve halifesini düşmanlardan gizlemektir. Nitekim Hz. İmam Hüseyin (a.s) da İmam Zeynelabidin olmasına rağmen onu korumak için Hz. Zeyneb'e başvurulmasını emretmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Şia'nin rivayet kaynaklarında Hz. İmam Hasan Askeri'nin erkek evladı olduğunu gösteren bir çok rivayet vardır. Bu rivayetlerin sayısı tevatür haddine varacak derecededir. Bu rivayetlerin görmek ve araştırmak için El-Kafi gibi hadis kitaplarına başvurabilirsiniz. (el-Kafi, kitabu'l-hücce, Babu'l-İşare ven-Nas ila Sahibi'd-dar ve bab-i Fitesmiyet-i men veraehu veya Biharu'l-envar, Kitabu'l giybe)

Örneğin Kafi'de, senet yönünden muteber ve ifadesi de açık bir rivayeti nakledelim:

Muhammed b. Yahya, Ahmed b. İshak'tan o da Ebi Haşim Caferi'den nakletmiştir ki şöyle dedi:

Ben İmam Hasan Askeri'ye sizin yüksek makamınız size bir şeyi sormama engel oluyor, eğer müsaade ederseniz sizden onu sorayım, dedim. İmam, sor, dediler. Ben sizin erkek çocuğunuz var mı? dedim İmam evet dedi …[1]

Bu hadisin senedinde yer alan üç kişi şunlardan ibarettir:

1- Muhammed b. Yahya el-Attar.

Onun hakkında Necaşi (Büyük rical alimlerindendir) ve Allame Hilli şöyle demiştir: O bizim Şia alimlerinin büyüklerinden ve güvenilir bir şahsiyettir.[2]

2- Ahmed b. İshak b. Abdullah b. Sa'd el-Aş'ari

Hadisin senedinde yer alan ikinci şahsiyettir. Büyük rical alimlerinden olan Keşi, Şeyh Tusi, Allame Hilli onu güvenirlik yönünden teyit etmişlerdir.[3] Şeyh Tusi onun hakkında şöyle demiştir. "Onun büyük makamı vardır, İmam Hasan Askeri (a.s)'nin özel ashabındandır. O Hz. Mehdi'yi (a.s) görmüştür Kum alimlerinin büyüğüdür." [4]

3- Davud b. el-Kasım el-Ca'feri

Necaşi, Şeyh Tusi ve Allame Hilli onu güvenilirr bilmenin yanı sıra şöyle demişlerdir: "O İmamların yanında değerli ve yüksek makama sahipti."[5]

Görüldüğü gibi hadisin senedinde yer alan bütün kişiler, rical ilmi yönünden güvenilir kişilerdir ve vasıtasız biri diğerinden almışlardır. Böyle bir hadise hadis ilminde belirlenen ölçülere göre müsnet ve sahih hadis denir. Buna göre bu hadisin senedi hiçbir kuşku götürmez. İfade ve anlam yönü de açıktır. Fakihler ve büyükler böyle bir hadisi muteber bilmekte ve uyarınca hüküm vermekteler.

üstelik küçük gaybet döneminde yaşayan ve dört özel naip ile çağdaş olan Küleyni (r.a) değerli el-Kafi kitabının mevlidu's-Sahip babının başında: "Hz. Mehdi (a.s) Hicri 255 yılının Şaban ayının on beşinin gecesinde dünyaya gelmiştir." demiştir. Küleyni (r.a) üstün kişiliği ve güvenirliği hakkında ise hiçbir alimimizin kuşkusu yoktur.[6] Eğer Hz. Mehdi'nin dünyaya geldiği hakkında bu tanıklıktan başka hiçbir delil olmasaydı bile yeterdi. Çünkü o, bizzat Hz. Mehdi'nin insanlarla özel naipleri ile irtibat halinde olduğu döneminde yaşamıştır.

Bu konu Şia kaynaklarından başka yazarları Ehl-i Sünnet'ten olan bazı meşhur kitaplarda da yer almıştır. Biz örnek olarak bazılarına işaret edelim:

1- Zehebi kendi tarihinde şöyle diyor: Onun oğlu (İmam Hasan Askeri'nin oğlu) Muhammed b. Hasan'dır rafiziler onu Kaım ve halef ve hüccet olduğuna inanıyorlar. O 258 veya diğer bir görüşe göre 256 yılında dünyaya gelmiş ve babasından sonra iki yıl yaşamış ve sonra kaybolmuştur…[7]

Elbette o bu rivayetin senedinde bir eleştiri yöneltmeden reddetmiş ve bu rivayeti alaya almıştır. Büyük bir tassup içinde olan Zehebi'nin bu tür tutumunu yadırgamamak gerekir.

2- İbn-i Esir, el-Kamil adlı eserinde İmam Hasan Askeri'nin hakkında şöyle diyor: O Muhammed'in babasıdır. Şialar onun Samira'nın alt katında gaybete çekildiğine inanıyor ve onun zuhurunu bekliyorlar.[8]

Sizin sorunuzun ikinci bölümünü ise Ahmet b. İbrahim'in rivayetinden anlamak mümkündür. Rivayette şöyle nakledilir: Hicri 262 yılında (İmam Hasan Askeri'nin şahadetinden sonra Hakime Hatun'un yanına geldim. Şia'lar kime müracaat ediyorlar? O İmam Hasan Askeri'nin annesine, dedi. Ben: Bir kadına vasiyet eden kimseye mi uyayım? dedim O: Evet dedi, nitekim Hüseyin b. Ali gibi, O da zahirde bacısı Zeyneb'e vasiyet etti. Ali b. Hüseyin'den meydana gelen ilim bacısı Zeyneb'e isnat edilmiştir.[9]

Bu rivayet ışığında birkaç nokta aydınlık kazanır:

1- İmam Hasan Askeri kendi takipçilerini annesine müracaat etmeğe emretmiştir.

2- İmam Mehdi'nin gizliliğinin delili İmam'ın kendisinin ve ailesinin canını Abbasi'lerin ve diğer zalimlerin zulüm ve eziyetlerine karşı korunmasıydı.  

İmam'ın malları konusunda annelerine vasiyet etmesi söz konusu edilememiştir. Sadece bu rivayette İmam'ın kendi annesini vasi kıldığı yer almıştır.



[1] Küleyni, el-Kafi, Kitabu'l-Hücce, Hadis, 2 c. 1 s. 328 dördüncü baskı Tahran, Hicri 1407

مُحَمَّدُ بْنُ یَحْیَى عَنْ أَحْمَدَ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ أَبِی هَاشِمٍ الْجَعْفَرِیِّ قَالَ قُلْتُ لِأَبِی مُحَمَّدٍ (ع) جَلَالَتُکَ تَمْنَعُنِی مِنْ مَسْأَلَتِکَ فَتَأْذَنُ لِی أَنْ أَسْأَلَکَ فَقَالَ سَلْ قُلْتُ یَا سَیِّدِی هَلْ لَکَ وَلَدٌ فَقَالَ نَعَمْ ...

[2] Rical-i Necaşi, s. 353, Hulase-i Hilli, s. 157

[3] Rical-i Keşşi s. 558, Rical-i Tusi, s. 397

[4] Fihrist-i Tusi, s. 63

[5] Rical-i Necaşi, s. 156, Fihrist-i Tusi, s. 182, Rical-i Tusi, s. 375, Hulase-i Hilli, s. 68

[6] El-Kafi, c. 1 s. 514

[7] Zehebi, Şemsu'ddin, Muhammed b. Ahmed, Tarih-i İslam c. 19, s. 113, 2. baskı, Yayınlayan, Daru'l-Kitab el-Arabi, Beyrut, Hicri 1413

[8] İzzu'd-din, Ali b. Esir, Tercüme-i el-Kamil, Abbas Halili, ve Ebu'l-Kasim Halet, c. 18 s. 129, İlmi Yay. Tahran

[9] Allame Meclisi, Biharu'l-Envar, c. 46, s. 19, ve c. 51 s. 363, el-Vefa yay. Beyrut, Hicri 1404; Şeyh Saduk, Kemalu'd-din, c. 2 s. 501 ve 507; Şeyh Tusi, el-Gaybe, s. 229

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar