Gelişmiş Arama
Ziyaret
8646
Güncellenme Tarihi: 2011/04/21
Soru Özeti
Hangi tarihi belge İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğunu ispatlıyor? Niçin İmam Hasan Askeri (a.s) annesini malları hususundaki vasisi olarak belirledi?
Soru
İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğuna dair rivayetler var mı? İmam, annesini malları hususunda vasisi kılmış mı?
Kısa Cevap

İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğuna dair bir çok rivayetler vardır. Bu konu Ehl-i Sünnet'in kitaplarında da geçmektedir.

İmam, bir rivayet göre kendi bağlılarına annesine müracaat etmeği emretmiştir. Ancak bu emirde malları hakkında bir şey söz konusu değildir. Bu emrin sebebi İmam Hasan Askeri'nin, kendi gerçek vasisi ve halifesini düşmanlardan gizlemektir. Nitekim Hz. İmam Hüseyin (a.s) da İmam Zeynelabidin olmasına rağmen onu korumak için Hz. Zeyneb'e başvurulmasını emretmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Şia'nin rivayet kaynaklarında Hz. İmam Hasan Askeri'nin erkek evladı olduğunu gösteren bir çok rivayet vardır. Bu rivayetlerin sayısı tevatür haddine varacak derecededir. Bu rivayetlerin görmek ve araştırmak için El-Kafi gibi hadis kitaplarına başvurabilirsiniz. (el-Kafi, kitabu'l-hücce, Babu'l-İşare ven-Nas ila Sahibi'd-dar ve bab-i Fitesmiyet-i men veraehu veya Biharu'l-envar, Kitabu'l giybe)

Örneğin Kafi'de, senet yönünden muteber ve ifadesi de açık bir rivayeti nakledelim:

Muhammed b. Yahya, Ahmed b. İshak'tan o da Ebi Haşim Caferi'den nakletmiştir ki şöyle dedi:

Ben İmam Hasan Askeri'ye sizin yüksek makamınız size bir şeyi sormama engel oluyor, eğer müsaade ederseniz sizden onu sorayım, dedim. İmam, sor, dediler. Ben sizin erkek çocuğunuz var mı? dedim İmam evet dedi …[1]

Bu hadisin senedinde yer alan üç kişi şunlardan ibarettir:

1- Muhammed b. Yahya el-Attar.

Onun hakkında Necaşi (Büyük rical alimlerindendir) ve Allame Hilli şöyle demiştir: O bizim Şia alimlerinin büyüklerinden ve güvenilir bir şahsiyettir.[2]

2- Ahmed b. İshak b. Abdullah b. Sa'd el-Aş'ari

Hadisin senedinde yer alan ikinci şahsiyettir. Büyük rical alimlerinden olan Keşi, Şeyh Tusi, Allame Hilli onu güvenirlik yönünden teyit etmişlerdir.[3] Şeyh Tusi onun hakkında şöyle demiştir. "Onun büyük makamı vardır, İmam Hasan Askeri (a.s)'nin özel ashabındandır. O Hz. Mehdi'yi (a.s) görmüştür Kum alimlerinin büyüğüdür." [4]

3- Davud b. el-Kasım el-Ca'feri

Necaşi, Şeyh Tusi ve Allame Hilli onu güvenilirr bilmenin yanı sıra şöyle demişlerdir: "O İmamların yanında değerli ve yüksek makama sahipti."[5]

Görüldüğü gibi hadisin senedinde yer alan bütün kişiler, rical ilmi yönünden güvenilir kişilerdir ve vasıtasız biri diğerinden almışlardır. Böyle bir hadise hadis ilminde belirlenen ölçülere göre müsnet ve sahih hadis denir. Buna göre bu hadisin senedi hiçbir kuşku götürmez. İfade ve anlam yönü de açıktır. Fakihler ve büyükler böyle bir hadisi muteber bilmekte ve uyarınca hüküm vermekteler.

üstelik küçük gaybet döneminde yaşayan ve dört özel naip ile çağdaş olan Küleyni (r.a) değerli el-Kafi kitabının mevlidu's-Sahip babının başında: "Hz. Mehdi (a.s) Hicri 255 yılının Şaban ayının on beşinin gecesinde dünyaya gelmiştir." demiştir. Küleyni (r.a) üstün kişiliği ve güvenirliği hakkında ise hiçbir alimimizin kuşkusu yoktur.[6] Eğer Hz. Mehdi'nin dünyaya geldiği hakkında bu tanıklıktan başka hiçbir delil olmasaydı bile yeterdi. Çünkü o, bizzat Hz. Mehdi'nin insanlarla özel naipleri ile irtibat halinde olduğu döneminde yaşamıştır.

Bu konu Şia kaynaklarından başka yazarları Ehl-i Sünnet'ten olan bazı meşhur kitaplarda da yer almıştır. Biz örnek olarak bazılarına işaret edelim:

1- Zehebi kendi tarihinde şöyle diyor: Onun oğlu (İmam Hasan Askeri'nin oğlu) Muhammed b. Hasan'dır rafiziler onu Kaım ve halef ve hüccet olduğuna inanıyorlar. O 258 veya diğer bir görüşe göre 256 yılında dünyaya gelmiş ve babasından sonra iki yıl yaşamış ve sonra kaybolmuştur…[7]

Elbette o bu rivayetin senedinde bir eleştiri yöneltmeden reddetmiş ve bu rivayeti alaya almıştır. Büyük bir tassup içinde olan Zehebi'nin bu tür tutumunu yadırgamamak gerekir.

2- İbn-i Esir, el-Kamil adlı eserinde İmam Hasan Askeri'nin hakkında şöyle diyor: O Muhammed'in babasıdır. Şialar onun Samira'nın alt katında gaybete çekildiğine inanıyor ve onun zuhurunu bekliyorlar.[8]

Sizin sorunuzun ikinci bölümünü ise Ahmet b. İbrahim'in rivayetinden anlamak mümkündür. Rivayette şöyle nakledilir: Hicri 262 yılında (İmam Hasan Askeri'nin şahadetinden sonra Hakime Hatun'un yanına geldim. Şia'lar kime müracaat ediyorlar? O İmam Hasan Askeri'nin annesine, dedi. Ben: Bir kadına vasiyet eden kimseye mi uyayım? dedim O: Evet dedi, nitekim Hüseyin b. Ali gibi, O da zahirde bacısı Zeyneb'e vasiyet etti. Ali b. Hüseyin'den meydana gelen ilim bacısı Zeyneb'e isnat edilmiştir.[9]

Bu rivayet ışığında birkaç nokta aydınlık kazanır:

1- İmam Hasan Askeri kendi takipçilerini annesine müracaat etmeğe emretmiştir.

2- İmam Mehdi'nin gizliliğinin delili İmam'ın kendisinin ve ailesinin canını Abbasi'lerin ve diğer zalimlerin zulüm ve eziyetlerine karşı korunmasıydı.  

İmam'ın malları konusunda annelerine vasiyet etmesi söz konusu edilememiştir. Sadece bu rivayette İmam'ın kendi annesini vasi kıldığı yer almıştır.



[1] Küleyni, el-Kafi, Kitabu'l-Hücce, Hadis, 2 c. 1 s. 328 dördüncü baskı Tahran, Hicri 1407

مُحَمَّدُ بْنُ یَحْیَى عَنْ أَحْمَدَ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ أَبِی هَاشِمٍ الْجَعْفَرِیِّ قَالَ قُلْتُ لِأَبِی مُحَمَّدٍ (ع) جَلَالَتُکَ تَمْنَعُنِی مِنْ مَسْأَلَتِکَ فَتَأْذَنُ لِی أَنْ أَسْأَلَکَ فَقَالَ سَلْ قُلْتُ یَا سَیِّدِی هَلْ لَکَ وَلَدٌ فَقَالَ نَعَمْ ...

[2] Rical-i Necaşi, s. 353, Hulase-i Hilli, s. 157

[3] Rical-i Keşşi s. 558, Rical-i Tusi, s. 397

[4] Fihrist-i Tusi, s. 63

[5] Rical-i Necaşi, s. 156, Fihrist-i Tusi, s. 182, Rical-i Tusi, s. 375, Hulase-i Hilli, s. 68

[6] El-Kafi, c. 1 s. 514

[7] Zehebi, Şemsu'ddin, Muhammed b. Ahmed, Tarih-i İslam c. 19, s. 113, 2. baskı, Yayınlayan, Daru'l-Kitab el-Arabi, Beyrut, Hicri 1413

[8] İzzu'd-din, Ali b. Esir, Tercüme-i el-Kamil, Abbas Halili, ve Ebu'l-Kasim Halet, c. 18 s. 129, İlmi Yay. Tahran

[9] Allame Meclisi, Biharu'l-Envar, c. 46, s. 19, ve c. 51 s. 363, el-Vefa yay. Beyrut, Hicri 1404; Şeyh Saduk, Kemalu'd-din, c. 2 s. 501 ve 507; Şeyh Tusi, el-Gaybe, s. 229

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar