Gelişmiş Arama
Ziyaret
11478
Güncellenme Tarihi: 2009/06/17
Soru Özeti
Niçin Hz. Ali (a.s) kendi hilafeti döneminde Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri vermedi.
Soru
Hz. Ali (a.s), Fedek’i kendi hilafeti döneminde Hz. Fatıma’nın evlatlarını geri verdi mi? Niçin?
Kısa Cevap

Fedek, Hayber Kalesinin Müslümanlarca fethedilmesine müteakip hicretin yedinci yılında askeri bir taarruz olmadan sahiplerinin antlaşma yaparak kendi istekleri üzere Peygamber’e teslim ettikleri verimli bir arazinin adıdır. Bu bölge askeri bir girişim olmadan ele geçirildiği için Peygameber’e aitti.   Peygamber (s.a.a), “Yakınlarının hakkını ver” ayeti inince Fedek’i Hz. Fatıma’ya hibe etti.

Ancak Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra Hz. Fatıma (a.s) Fedek’ten mahrum kılındı. Hz. Ali (a.s)’ın hilafet döneminde de bu bölge Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verilmedi. Bir adam İmam Musa Kazim’a (a.s) şöyle bir soru yöneltti: Niçin Hz. Ali (a.s) Fedek’i geri almadı. İmam (a.s) şöyle karşılık verdi: “Biz halkın velileri ve önderleriyiz. Onların hakkını zalimlerden alırız; ancak kendi hakkımızı (elimizin altında olan kimselerden) almaya teşebbüs etmeyiz.”

Hz. Ali (a.s)’ın bu tavrının sırrını şu cümlede hülasa etmek mümkündür: Fedek’in geri alınmasının o dönemde kişisel menfaatler yolunda yapılan bir girişim olarak değerlendirilmesi mümkündü. Bu yüzden öyle hassas bir dönemde bu gibi sorunların gündeme getirmeği maslahat icap etmiyordu. Üstelik Hz. Ali’nin hilafet dönemi kısa olmasının yanı sıra çeşitli savaşlar ve engebelerle iç içeydi ve bu durum Hz. Ali’ye çeşitli alanlarda gerekli ıslah yapmasına engel oldu.

Ayrıntılı Cevap

Fedek Hayber’e yakın verimli bir arazının ismidir. Medine’yle arası 140 kilometredir. Hicretin yedinci yılında Hayber kalesinin fethedilip Yahudilerin merkezi güçlerinin dağılması sonucu Fedek bölgesinin ahalisi telsim oldular ve Resulullah’ın huzurunda arazı ve bağlarının yarısını Peygamber’e vermeği taahhüt ettiler. Yine onlar Peygamber’in payına düşen kısmın belli bir ücret karşılığında çiftçiliğini yapmayı da üstlendiler.

Askeri bir saldırı olmadan Müslümanların eline geçen yerler Resulullah’a ait sayılır. O yerler hakkında istediği gibi karar verebilir. Buna binaen Yakınların hakkını ver…[1] ayeti inince Peygamber (s.a.a) kızı Fatıma’yı çağırdı ve Fedek’i ona verdi.[2]

Ancak Peygamber’in vefatından sonra Abubekir Fedek’i Hz. Fatıma’dan aldı.[3]

Muslim b. Heccac Neyşaburi taninmiş Sahih adlı eserinde Hz. Fatıma’nın Fedek’i isteme olayın detayıyla nakletmiştir. Ve sonra Aişe’den nakletmiştir ki “Ebubekir’in Fedek’i geri vermemekte diretmesi üzerine Hz. Fatıma ona kırıldı ve vefat edinceye kadar onunla bir kelime olsun konuşmadı.”[4]

Yine Nehcu’l-Belağa’da şöyle kaydedilmiştir:

“Göğün yeryüzüne gölgelediği şeyler içerisinde sadece Fedek bizim elimizde kalmıştı. Bir kısım insanlar ona cimrilik ettiler, bir kısmı da bu haksızlığa göz yumdular.”[5]

Ama niçin Hz. Ali kendi hilafet döneminde Fedek’i geri almadı sorusuna gelince şöyle demek gerekir: Hz. Ali (a.s) önceki halifelere olan onca tenkit ve eleştirilerine rağmen İslam toplumunun varlığını ve bekasını ilgilendiren konularda onlara destek sağlamıştır.[6] İmam kendi güzel tabiriyle bunu şöyle ifade etmektedir:

“Bizim bir hakkımız vardır bize verilirse pekala, verilmezse süre uzasa bile devenin ardına ikinci binici olarak binmeyi tercih ederiz.”[7]

Gerçekte İmam otoriteyi hedef değil bir araç olarak görüyor. Bu yüzden ister önceki halifeler isterse kendi döneminde bir çok konularda susmayı ve bu hususlarda yargıyı tarihe ve gelecek nesillere bırakmayı tercih etmişlerdir.

Ancak İmam kendi hakimiyet döneminde kendi görüşüne uygun olmayan bir takım icraatı niçin değiştirmediler sorusuna gelince şu olaya dikkat çekmek ilginçtir ki İmam bir defasında Teravih namazının cemaatle kılınmasına karşı çıktılar ancak bir çokları önceki halifelerin yolu yöntemi değiştiriliyor diye İmam’ın bu emrine karşı direndiler bunun üzerine İmam onları kendi hallerine bırakın, dedi.[8]

Yine İmam Ebu Musa El-Aşari’nin hakem olmasına razı değildi ama halkın ısrarı İmam’ın bunu onaylamasına sebep oldu.

Gerçekte İmam, İslam toplumu yirmi beş yıl boyunca önceki halifelerin yürüttükler propaganda etkisinde fikirleri şekillendikten sonra başa geçmişti. Bu yüzden bazı alanlarda İmam’ın önceki gidişata muhalefet etmesi ters tepkilerin oluşmasına sebep oluyordu. Böyle bir dönemde Fedek’i geri çevirmek de şahsi çıkarları korumak için yapılan bir girişim olarak telakki edilebilirdi.

Şu noktaya da dikkat etmek gerekir ki Fedek’in ilk halife döneminde Ehl-i Beyt’in elinde olmasının önemi o dönemde Ehl-i Beyt için bir mali kaynak olması ve bu vesileyle sosyal ve kültürel hareketleri şekillendirmeleri içindi. Ancak Ehl-i Beyt, Hz. Ali’nin hilafeti döneminde artık böyle bir malı kaynağa muhtaç değildiler.

Bu yüzden bu tür konulara gündeme getirmek maslahatla bağdaşmıyordu.

Ayrıca Hz. Ali’nin hilafet dönemi kısa bir dönemde gerçekleşti bu dönem çeşitli savaşlar ve muhalefetlerle birlikteydi Bütün bu sorunlar İmam’ın bir çok alanda gerçekleştirmek istediği ısla ve düzeltmelerine engel oluyordu.[9]

Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen hadisler de çeşitli yönlerden bu konuyu ele almışlardır:

1- Bu olayın zamanının geçmiş olması ve Hz. Ali’nin artık bu konuyu ele almasının gereksiz oluşu.

Ebu Besir İmam Cafer Sadık’tan şöyle nakleder: İmam’a niçin Hz. Ali (a.s) yönetime geldikten sonra Fedek’i geri almadı? Diye sordum. İmam şöyle dedi: “Çünkü zalim ve mazlum her ikisi de dünyadan gitmiştiler ve Allah zalimi cezalandırmıştı ve mazluma da mükafat vermişti.” Hz. Ali (a.s) gasıbın cezasını çekip ve hakkı gasp edilenin mükafatlandırıldığı bir şeyi geri almak istemedi.”[10]

2. Genel maslahatlardan dolayı özel haklarından geçmesi

İbn-i İbrahim Kerhi şöyle diyor: Bir adam, İmam Sadık (a.s)’a Niçin Hz. Ali yönetime geldikten sonra Fedek’i geri almadı? dedi. İmam şöyle dedi: Peygamber Mekke’yi fethedince ona kendi evine dönmüyorsun mu? Dediler Peygember şöyle dedi: Bizim evimizi Akıl satmıştır. Niçin orayı geri almıyorsun? Dediler. Peygamber: Biz öyle bir aileyiz ki bizden haksızlıkla bir şey alınırsa (güçlü olduğumuzda) onu geri almayız. İşte Hz. Ali (a.s) de Peygamber’e uyarak Fedek’i geri almadı.”[11]

Bir adam İmam Musa Kazım’a Niçin Ali (a.s) Fedek’i geri almadı? dedi. İmam şöyle cevap verdi: Biz öyle bir aileyiz ki bizim velimiz Allah’tır. Bizim hakkımızı yalnız O alır. Ama biz halkın velileriyiz ve onların hakkını zalimlerden biz alırız. Ancak kendimiz için olanı geri almayız.”[12]

Fakat Hz. Ali’nin şehit oluşundan sonra Fedek’le ilgili gelişmeleri inceleyelim.

Tarihin kaydettiğine göre Muaviye başa geçince Fedek’i üç kısma bölerek Mervan ve Amr b. As ve oğlu Yezid’e verdi. Mervan’in hilafeti döneminde Fedek’in tümüne sahip oldu. O Fedek’i oğlu Abdu’l-Aziz’e verdi. Abdu’l-Aziz, Fedek’i oğlu Ömer’e verdi Ömer b. Abdu’l-Aziz, Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Ömer b. Abdu’l-Aziz’in ölümünden sonra Fedek diğer halifelerin eline geçti. Ve Emevilerin hakimiyeti süresince onların elinde kaldı. Abbas oğullarının dönemi başlayınca Saffah Fedek’i Abdullah b. Hasan’a verdi. Seffah’tan sonra gelen Mansur Devaniki Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarından geri aldı. Ancak Mensur’un oğlu Mehdi Fedek’i takrak Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Mehdi’den sonra Musa ve Harun yeniden Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarından geri aldılar. Memun’un halifelik dönemi olunca o resmi olarak Fedek’i tekrar Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verdi. Memun’dan sonra da yine Fedek’in durumu aynı şekildeydi; bazı halifeler onu alıyor ve bazıları tekrar onu Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri veriyordular.

Hatta onların döneminde Fedek bir siyasi içerik kazanmıştı. Emevi ve Abbasi halifeleri maddi olarak Fedek’in gelirine ihtiyaçları yoktu. Ancak Ömer b. Abdu’l-i Aziz Fedek’i Hz. Fatıma’nın evlatlarına geri verince onu kınadılar ve dediler ki: Sen bu işinle Abubekir ve Ömer’i suçladın.[13]

Sonunda Mütevekkil döneminde Fedek tekrar Faitimi’lerden geri alındı. Ve Abdullah b. Ömer Bazyar isimli birisinin emriyle ağaçları kesildi ve bu küstahça girişiminin ayıbı onu yapanlara adına tarihte kaydedildi. Fedek’in ağaçlarının kestirildiği zaman bu bağda Peygamber (s.a.a)’in kendi mübarek elleriyle dikmiş olduğu 11 ağaçta kesilen ağaçlar arasında yer alıyordu.

Bu ağaçları kesen kişi Bişran b. Ebi Umeyye Sakafi idi. Bu adam Basra’ya geri dönünce felç oldu.[14]

Daha fazla bilgi için bkz. şu dizinler:

-          Hz. Ali’nin susması Soru: 1585

-          Kadınların yerden irs almayışı ve Fedek Soru: 3020



[1] İsra: 26

[2] Bkz. Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, c. 3 s. 411

[3] Şerhu Nehci’l-Belağa c. 16 s. 276

[4] Sahih-i Muslim, c. 3 s. 1380

[5] Nehcu’l-Belağa (Feyzu’l-İslam) Mektup: 45

[6] Bkz. dizin: soru no: 1351

[7] Nehcu’l-Belağa, Daru’l-Hicre yayınları Kum, s. 472

[8] İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, Kitaphane-i Ayetullah Meraşi Yay. Kum, c. 12 s. 283

[9] Soru: 1585’den İktibas

[10] فَقَالَ لَهُ لِأَنَّ الظَّالِمَ وَ الْمَظْلُومَةَ قَدْ کَانَا قَدِمَا عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ وَ أَثَابَ اللَّهُ الْمَظْلُومَةَ وَ عَاقَبَ الظَّالِمَ، فَکَرِهَ أَنْ یَسْتَرْجِعَ شَیْئاً قَدْ عَاقَبَ اللَّهُ عَلَیْهِ غَاصِبَهُ وَ أَثَابَ عَلَیْهِ‏ الْمَغْصُوبَةَ.

Biharu’l-Envar c. 29 s. 395

[11] Ade Hadis: 2

[12] Ade Hadis: 3

[13] Subahani, Cafer, Furuğ-i Ebediyet c. 2 s. 669

[14] Ahmedi Miyaneci, Mekatibu’r-Rasul

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar