Gelişmiş Arama
Ziyaret
8033
Güncellenme Tarihi: 2011/09/28
Soru Özeti
Acaba Allah’u Teâlâ her Peygamber (s.a.a.) için bir Şeytan karar kılmış mıdır ki o, Peygamberi (s.a.a.) vesveselendirmek için Allah tarafından görevlendirilmiş olsun?
Soru
Acaba Allah u Teâlâ her Peygamber (s.a.a.) için bir Şeytan karar kılmış mıdır ki o, Peygamberi vesveselendirmek için Allah tarafından görevlendirilmiş olsun? Bu bir durum söz konusu ise acaba o Şeytan görevli ve mazur olabiliyor mu?
Kısa Cevap

Kur’an’ı kerimin ayetleri esasınca yaratılış nizamını ve ondaki hayır ile şer tekabülünü açıklanmasında cinler ve insanlardan olan Şeytanlar sadece insanlara karşı hile ve tuzak kurma ve Allah’ın dostlarına (velileri) karşı düşmanlık yapma iznine sahip olduğu belirtilmektedir. Ama kesinlikle tekvini olan bu izin Allah tarafından bunlar bununla görevlendirilmiş, dolayısıyla yaptıkları amellerinde mazur ve sorumlu değildirler şeklinde algılanmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru hac suresinin 52. Veya An’ama suresinin 112. Ayetlerinin yanlış anlaşılmasından kaynaklandığı muhtemeldir. Bu ayetler Peygambere (s.a.a.) hitaben şöyle buyuruyor: “Senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir”. [1]

İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak”. [2]

Birinci Ayet : Bu ayet hakkında yapılmış bütün tefsirleri bir kenara bırakırsak [3] ayeti kerime Şeytanın kendi amelini ve onun yapmak istediği şeyleri açıklamaya yöneliktir. Şeytanın Allah tarafından görevlendirdiğine delalet edecek hiçbir nişane bulunmamaktadır. Ama ikinci ayette var olan “cealna” (karar kıldık) kelimesinden böyle istinbat yapıldığı ihtimali var olmaktadır: Allah u Teâlâ “bu şeytanları Peygambere düşman olarak biz karar kıldık” diyor. Buna binaen Onlar Allah’ın kendilerine icrasını istemiş olduğu hükümleri icra etmek için görevlidirler. Dolayısıyla bu bağlamda onlar mazurdur. Bu şüpheye cevap vermek için şunu bilmeliyiz: Kuranda ortaya atılan genel usullere aşina olmak ve bu semavi kitapta lügat, kelime, kinaye ve istiarelerden nasıl istifade edildiği hakkında bilgi edinmek ve bu ayetlere benzer ayetlerden yararlandıktan sonra ancak kuran metni hakkında izharı nazar edebiliriz. Bu esas gereğince ve son neticeyi almadan önce konuyla bağlantısı muhtemel olan aşağıdaki ayetleri gözden geçiriyoruz:

1-   Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları “kılmışızdır ””. [4]

2-   İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı “kıldık”. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar”. [5]

3-   Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol karar “kıldık”. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı ”. [6]

4-   Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler “(çektik)”, kulaklarına ağırlık “kararlaştırdık ””. [7]

5-   İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler ”. [8]

Zikredilen beş ayette dikkat edilirse her beşinde de “kıldık” (cealna) kelimesi kullanılmış. Eğer sorulan sorudaki anlayışı ve bu soruda zikredileni görüşü kabul edersek imansız kimseleri şeytanla yaptıkları arkadaşlıkta, İsrail oğullarını ilahi peyamı tahrif etmekte, yol ve yöntemlerde insanların düştükleri ihtilaf, çelişkilerde, Allah’ın kelamını anlamamakta ve nihayet her mıntıkanın suçlularını kendi mıntıkasında yapmış oldukları suçlarında, izlemiş oldukları hile ve tuzaklarında ve…sorumlu tutmamak lazım. Zira bütün bunları Allah tarafından kendilerine verilmiş görev doğrultusunda yapmış oluyorlar ve bunların hepsi yaptıkları bu işlerde mazur, dolayısıyla işaret edilen bu insan sınıflarından hiçbirisi işlemiş oldukları bu kötü eylemlerinden dolayı cezalandırılmamalıdır!

Ama gerçekten öyle midir, ve kura’nı kerim “cealna” (kıldık) kelimesini kullanarak bu insanların mazur olduklarını mı beyan edip cebir anlayışını mı terviç etmek istiyor?! Kesinlikle hayır! Böyle bir durum söz konusu olamaz. Allah u Teâlâ bu ayetlerle insanların sahip oldukları seçme yetisini nefiy etmiyor. Onların gerçekleştirmiş oldukları eylemleri kendine nisbetlendırmıyor. Belki bu ayetlerle insanın dünyadaki yaşam tarzlarını anlatıyor. Burada şer ile hayrın karşı karşıya olduğunu beyan etmek istiyor. Allah’ın zikrettiği ayetlerden maksadı şu; biz dünya yaşamını öyle bir şekilde düzenlemişiz ki eğer insan veya seçme yetisine sahip olan diğer varlıklar, seçimiyle hayatını Allah’a itaat eder şeklinde tanzim eder ve bu mesirde hareket ederse emniyetli bir mekânda yer almış olacaktır. [9] Allahın dostluğu ve Allah’ın mehabeti onu, Allahın göndermiş olduğu peygambere tabi olmaya davet eder. [10] Ve... . Ama eğer aynı kişi heva ve hevesine tabi olur ve seçimini Allah’a itaat eder şeklinde değil bilakis O’na isyan eder şeklinde düzenler ve Allah’a muhalif olan bir mesire koyulursa bir Şeytana tebdil olacaktır. Büyük ihtimalle bu soruya kaynaklık eden ayeti kerime esasınca da Şeytana tebdil olan kimseler ilahi Peygamberlere düşmanlık yapmayı yaşamının bir parçası konumuna getirirlerdir. Elbette dikkat edilmesi gereken nokta şu ki birinci grupta yer alan kimselerin Allah’a itaat etmeleri ve Ondan düstur almaları mecburi ve cebri olmadığı gibi ikinci grupta yer alan kimselerin de Şeytanlığı ve isyanı tabiatlarından ve hava ve heveslerine tabi olmaktan hâsıla gelmiştir. Açıktır ki bu iki gruptan hiçbirisi Allah’ın izni olmaksızın hiçbir iş yapamaz. Bu bakımdan varlık âliminde gerçekleşen ve şekillenen her eylemi Allaha nisbetlendirebiliriz. [11] Bu eylemler ister iyi ister kötü olsun!. Zira hiçbir peygamber Allah’ın izni olmadan bir mucize getiremezdi. [12] Ve hiçbir kimse O’nun izni olmadan iman getiremez. [13] Ve hiçbir şeytan O’nun izni olmadan bir kimseye ne hile yapabilir ne zarar verebilir. [14]

Sonuç itibariyle : Şeytanlar tekvini olarak hile ve tuzaklara başvurabilir ve Peygamberlere karşı düşmanlık yapma iznine sahiptirler. [15] Zira kuranın başka yerinde de belirtildiği gibi büyük Şeytan veya iblis [16] Âdem’e karşı secde etmeyerek Allah’ın emrine karşı geldiği için lanetlendikten sonra Allah’a şöyle dedi: “Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.” Allah, şöyle dedi: “Çekil, git.” Onlardan kim sana uyarsa, kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır. “(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun... [17] . Açıktır ki emir şeklinde zikredilen yerlerde Şeytana emretme ve düstur verme anlamında değil, bilakis (onun isteği doğrultusunda kendisine verilen) tekvini izin anlamındadır. İnsanlar da hayır veya şer mesirini seçme bağlamında tekvini izne sahip oldukları gibi. [18] Ve biliyoruz ki Allahın teşrii izni sadece hayır mesiniri seçmelerine taalluk etmiştir. [19]

Ama Allah neden Şeytana bu tekvini izin vermiş olması farklı bir sorudur ki bunun cevabının bir kısmını 2391. (sayt: 2546) sorunun cevabında bulabilirsiniz.



[1] Ve ma erselnamin kablike mir rasuliv ve la nebiyyin illa iza temenna elkaş şeytanü fi ümniyyetih fe yensehullahü ma yulkiş şeytanü sümme yuhkimüllahü ayatih vallahü alimün hakim”. (hac 52).

[2] Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvven şeyatiynel insi vel cinni yuhiy ba'duhüm illa ba'din zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbüke ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun” (en’am 12).

[3] Ehlisünnet’in bazı Müfessirleri bu ayet için yanlış bir tefsir sunmuşlardır. Mürted Selman Rüstünün “şeytani ayetler” adındaki kitabı da bu tefsirden alıntı yapılmıştır. Ama Şia’ların inandıkları Masum İmamları (a.s.) ve bu mektebin Müfessirleri de baştan beri bu şekildeki tefsire muhalif idiler.  

[4] inna cealneş şeyatiyne evliyae lillezine la yü'minun” (A’raf, 27).

[5] Fe bima nakdihim misakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh yüharrifunel kelime ammevadiihi” (maide, 13).

[6] Li küllin cealna minküm şir'atev ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmetev vahideten” (maide, 48).

[7] Cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fi azanihim vakra”, (enam 25).

[8] Ve kezalike cealna fi külli karyetin ekabira mücrimiha li yemküru fiha”. (enam 123).

[9] İnnel müttekiyne fi mekamin emiyn” (duhan, 51).

[10] Kul in küntüm tühibbünellahe fettebiuni yuhbibkümüllahü” (ali İmran, 31).

[11] kul küllüm min indillah” (nisa 78).

[12] ve ma kane li rasulin ey ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah ” (Mü’min, 78).

[13] “Ve ma kane li nefsin en tü'mine illa bi iznillah” (Yunus, 100).

[14] “ve leyse bidarrihim şey'en illa biiznillahi” (Mucadele, 10).

[15] Bkz. İbni Şehraşub-i Mazenderani, “ müteşabihu’l-kur’an ”, intişarati bidar, 1328 şemsi, c. 1, s. 169-168.

[16] İblisin diğer Şeytanlardan farklı olduğu noktasında aşağıdaki adrese bakabilirsiniz. “porsış 9214 (sayt: 9207).

[17] Vestefziz menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veidhüm ve ma yeidühümüş şeytanü illa ğurura”, (isra, 62-65).

[18] İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura”, (insan, 3).

[19] Vettebiu ahsene ma ünzile ileyküm mir rabbiküm…” (zümer, 3).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    5848 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Keramet (Değerlilik ve onurluluk) nedir? Onurluluk nasıl kazanılır? Değerli ve onurlu insanların Allah katındaki makamı nedir?
    17191 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Keramet (onurlu olmak) aşağılık ve alçaklıktan uzak olmak ve her türlü zillet ve aşağılıktan uzak olan temiz ve değerli ruha kerim (onurlu) insan denir. Kerim (onurlu) sözcüğünün karşıtı seciyesiz anlamında leim’dir. Onurluluk ve saygınlığın zirvesine varmak için insanın takvayla donanması gerekir. Takva kişinin ...
  • Günlük birçok meşguliyetle birlikte nasıl ibadet yapılabilir?
    10700 Yeni Kelam İlmi 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Mukaddes şeriat açısından, bankalar yahut borç veren kurumların kredilerinden yararlanmanın hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
    6287 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize ...
  • İslam ve imanın şartları nelerdir?
    11195 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/17
    İslamın ve imanın dereceleri vardır. Şehadetyni yani ‘Eşhedü en la ilahe illallah’ ve ‘Eşhedü enne Muhammeden Resulullah’ı söyleyen herkes Müslümandır ve bu İslamın ilk derecesidir. Dolayısıyla kendisinin ve çocuklarının bedeninin pak olması, Müslüman kadınla evlenmesi, Müslümanlarla yaptığı ticaretin doğru oluşu, mal, can ve ırzının haram ve özel ...
  • Daru’l-harp ne demektir ve nerelere Daru’l-harp denir?
    5740 Cihat 2020/02/12
     Öncelikle konunun ihtilaflı bir konu olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır. Zira söz konusu kavramların ilk dönem İslam uleması tarafından  incelendiği zaman diliminde İslam toprakları bir bütün olarak yönetilmekte ve Müslümanlar bu topraklarda yaşamaktaydı. Ülkeler arasında günümüzde olan anlaşmalarda söz konusu değildi. Bu anekdot ışığında ilk dönem yapılan ...
  • Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
    10466 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    Şia inanıyor ki:1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5913 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir?
    28058 Pratik Ahlak 2012/08/12
    “Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Her ne kadar yüce ...

En Çok Okunanlar