Gelişmiş Arama
Ziyaret
6315
Güncellenme Tarihi: 2011/10/15
Soru Özeti
Müslüman ülkelerin kadınları başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler?
Soru
Müslüman ülkelerin kadınları tanınmamak için başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler? Acaba ebeveynlerinin beğendikleri kimselerle evlenmeye mahkum mu olacaklar?
Kısa Cevap

Din alimlerinin çoğu kadının yüzünü örtmesini gerekli görmemelerine rağmen, birçok Müslüman kadın kendi isteğiyle yüzünü örtüyor ve daha fazla hicaplı olmayı tercih ediyorlar. Biz inanıyoruz ki ilgi duymak yalnızca dış güzelliği dayalı olsa ve daha önemli ölçüler göz ardı edilse böyle bir ilgi genel olarak fazla uzun sürmez. Güzelliğin kaybolmasıyla veya daha güzel birini görmekle bu ilgi bitecek, bazende yerini nefrete bırakacaktır. İslam ülkelerindeki gençler kendilerine eş seçmek için daha iyi yollara sahiptirler. Ebeveynin önerisi ve son kararı kendilerinin vermeleri bu yollardan biridir.

İslam fıkhı erkeğe evlenmek istediği kızı görme izni vermektedir. Bir şartla ki, ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra sadece evlenmek kastıyla kızı görebilir. Gördükten sonra hoşlanırsa evlenir, hoşlanmazsa evlenmez.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu birkaç kısıma ayırmak mümkündür:

1- Müslüman kadınlar yüzlerini örtmek zorundalar mı? Böyle bir zorunluluk olursa kız ve oğlan evlenmek isterlerse birbirlerini nasıl görecekler?

2- gençelerin birbirlerine alaka duymaları için dış güzellik tek başına yeterli midir?

3- Müslüman gençler yalnızca ebeveynlerinin seçimlerine göre mi evlenirler?

Şimdi yukarıdaki sıralamaya göre konuyu inceleyelim:

1- Ahzap suresi 59. ayetini tefsir ettiğimiz zaman şu gerçeği görüyoruz: Hicap, kadınların elini kolunu bağlayan bir sınırlama değildir; hicap kötü niyetli erkeklerin sataşma ve eziyetlerinden korunmak için konulmuş bir kanundur. Başka bir ifadeyle hicap tanınmamak için değil iffetli tanınmak içindir. [1] İmanlı kadınlar Kur’an’ın bu tavsiyesine uymaya çalışır, özellikle evli kadınlar bu alanda kendi istekleriyle daha çok ihtiyat ederek yüzlerini de örterler. Ayet ve rivayetler incelendiğinde böyle bir ihtiyatın lazım ve farz olmadığı ortaya çıkmaktadır. Müslüman kadınlar makyaj yapmamak şartıyla yüzlerini ve bileklere kadar ellerini örtmeyebilirler. [2] Bu şekilde Müslüman ve imanlı kimseler, karşı cinsi gördükten ve fiziki olarak birbirlerini beğendikten sonra araştırma yaparak evlilik için adım atabilirler. Masum İmamlarımızdan bazıları da bu yolla eşlerini seçmişlerdir. Örneğin İmam Seccad’ın (a.s) bir kadını Mekke’nin bir semtinde görmüş, onu beğenmiş sonrada elçiliğe giderek onunla evlenmiştir. [3] Veya Resul-i Ekrem (s.a.a) evlilik çağına gelmiş kızlara uygun bir rızka ulaşsınlar diye fıtır ve kurban bayramlarına katılmalarına izin vermiştir. [4] İmamlarımızdan bazıları ‘rızkı’ evlilik diye tefsir etmişlerdir. [5] Rivayetin metin ve içeriğine baktığımızda başka tefsirin olmasının uzak bir ihtimal olduğunu görmekteyiz. Hatta söz konusu tefsirin rivayetin bir parçası olma ihtimalide vardır. Nitekim İmam Sadık (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) sözünden böyle bir anlam çıkarmıştır. Bundan İslamın kızların evliliklerine yardımcı olacak toplumlara iffetleriyle çıkmalarına muhalif olmadığını anlıyoruz. Bu yüzden kadınların çarşıya, pazara, sokağa çıkmalarına engel konulmamıştır. Ama onlara  yolun kenarından gitmeleri tavsiye edilmiştir, zira bu, iffet ve vakarın bir göstergesidir. [6] Dolayısıyla kız ve oğlanların İslami toplumlarda da iffetlerini koruyarak birbirlerine ilgi duyup evlenebilmelerinde sakınca yoktur. Ayrıca erkek araştırma yaptıktan sonra evlenmeye ciddi bir şekilde karar vermişse ve gönül eğlendirmek ve zevk almak kastı olmaksızın istediği kızı evlilik kesinleşmeden -evlendikten sonra eşine eziyet etmek için bir özrü ve bahanesi kalmaması için- daha özgür ve dikkatli bir şekilde bir kere daha görebilir. [7]

2- Dış güzellik her ne kadar evlilik için bir neden olsa, İslam açısından engel teşkil etmese ve mustakbel eşi belirlemekte güzellik göz önüne alınsa da dinimizin, insaniyet ve güzel ahlaka güzellikten daha çok önem verdiğini bilmemiz gerekir. Bu yüzden güzelliği ilgi duymanın asıl nedeni olarak görmeyelim.

Resul-i Ekrem (s.a.a) temiz ve imanlı eşe sahip olmayı dünya ve ahiret saadeti olarak görüyor, [8] ashabını güzel ama kötü ortamda yetişen kadınlarla evlenmeyi sakındırıyor [9] ve şöyle buyuruyor: ‘Bir kadınla güzelliği için evlenen kimse onun hakkında sandığı şeye ulaşamaycaktır. Allah bir kadınla malı ve serveti için evlenen kimseden lütuf nazarını çeker ve yalnızca o serveti onun desteği yapar. Öyleyse müstakbel eşinizin dindarlığına bakın.’ [10] Bir başka rivayette de yalnızca güzelliği için bir kadınla evlenmenin sıkıntıdan başka bir şey doğurmayacağı belirtilmiştir. [11] Doğal olarak alaka sadece güzellikten kaynaklanırsa daha güzel birini gördüğünde bu alaka bitecek ve yerini kin ve nefret alacaktır. Veya hayatta her insanın başına gelebilecek bir nedenden dolayı eşi güzelliğini kaybederse, kadın değerini kaybedecektir.

Bu yüzden güzellik tek başına kızla oğlanın biribirine alaka duyması için bir ölçü olarak algılanamaz. Aksine bilgi, aile asaleti, iffet vb. gibi çok daha önemli ölçülerde vardır. Bunları göz önüne almak evliliği daha başarılı yapabilir.

3- Gençlerin İslam ülkelerinde eşlerini kendilerini seçememeleri, anne babalarının seçtiği kimseleri kabullenmek zorunda kalmaları konusuna gelince diyoruz ki: Bizim ülkemizde ve diğer bazı ülkelerde şu anda uygulanan yöntem, önce oğlanın anne babası bir kızı belirlemesi, sonra evliliğin diğer merhalelerine geçilmesi şeklindedir. Bunu İslam dini Müslümanlara böyle bir şey öngörmemiştir. Bu örfi bir şey olup zaman içinde şekillenmiştir. Bu yüzden onun meziyet ve ayıplarını İslam’ın hesabına yazamayız. Bu sürecin tersine olması içinde herhangi bir engel yoktur. Yani oğlan ve kız önce kendileri birini seçer, sonra ebeveynleriyle konuşarak son kararlarını verirler.

Bununla birlikte şu noktayıda göz ardı etmemek gerekir: Örfe göre eş seçimini ebeveynin yaptığı durumlarda bile birçok yerde seçim ebeveynin dediği gibi olmuyor. Onlar tecrübelerini ve çocuklarının karakter ve isteklerini göz önüne alarak birini önerebilirler, ama sonunda çocuklardır ki birbirlerini görerek ve konuşarak, zaaf ve kuvvet noktlarını inceleyerek son kararı verecek olanlar. Buna göre bu sistemde bile ebeveyn seçen değil, öneride bulunandırlar.

Böyle bir örf galiba günümüz dünyasında müşterek yaşamın başlangıcı için en uygun yoldur. Çünkü bu yol ile hem kızla oğlanın tevafuku göz önüne alınmış olunur, hem de ebeveynin rıza ve desteği. Bu da ailenin temelini sağlamlaştırır.

Son olarak şu noktayıda zikretmek gereklidir: Allah, dini öğretilere uyan ve kendisine tevekkül ederek evlenme girişiminde bulunan çiftlerin kalbine sevgi ve muhabbeti rahatlıkla yerleştirebilir. [12] Hatta çiftler evlenmeden önceden birbirlerini tanınmamış olsalar bile. Zira daimi sevgi ve muhabbet, belli bir süre geçtikten, çiftler birbirlerinin ahlak ve özelliklerini tanıdıktan sonra ortaya çıkar. Yoksa evlenmeden önce ve sokak tanışan çiftler, hatta evliliğin başlarında öyle rol yapıyorlar ki birbirlerinin özelliklerini ve olumsuz yönlerini bilemiyorlar. Başka bir ifadeyle aralarında her an dağılma riski olan bir çeşit yapmacık ve yalancı alaka oluşacaktır. İslam böyle sarsıntılı alakayı onaylamıyor, aksine çiftlerin dünya ve ahiret hayırlarının içinde olduğu aileyi düşünüyor.

İslam fıkhına göre oğlan evlenmek istediği kızı görebilir. Ancak ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra o da (beğenir ve) evlenmek kastıyla olursa kızı görebilir. Eğer hoşlanırsa onunla evlenebilir.    



[3] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, Vesail-uş Şia, c.20, s.75, h.25072, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1409

[4] -Şeyh Tusi, Tehzib-ul Ahkam, c.3, s.287, h.14, Daru’l Kütüb-ü İslamiyye, Tahran, HŞ 1365; Dokhteran-ı Dem-i Baht, Rivayette geçen ‘Li’nnisa-il Avatik’ cümlesinin tercümesi. Bkz: Lisanu’l Arap, c.10, s.235  

[5] -Muhaddis-i Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c.6, s.145, h.6656, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1408; Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.87, s.374, Müessesetu’l-Vefa, Beyrut, HK 1404 vs.

[6] -Şeyh Tusi, Emali, s.659-660, h.1364, İntişarat-ı Daru’s-Sakafe, Kum, HK. 1414

[7] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.87, Bab:36, (bu babda bu alanda birçok rivayet vardır); yine Evlenmeden Önce Kızları Görmek, cevap:3825 (site:4066)’de de faydalı bilgiler vardır.

[8] - Muhammed Bagır Meclisi, a.g.e, c.100, s.237, h.38

[9] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.35, h.24963.

[10] -a.g.e. c.20, s.35, h.25007.

[11] - a.g.e. c.20, s.52-53, h.25014.

[12] - Ve merhamet ihsan etmiştir. (Rum/21)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuran’da hangi ayet kurtuluş yolunu açıklamaktadır?
    2880 Tefsir 2020/01/20
  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10266 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • Kuran’ın kaç suresi peygamberlerin adını taşımaktadır?
    36343 Tefsir 2012/08/11
    Kuranı kerim’in altı tane suresi peygamberlerin adını taşımaktadır. Bu sureler şunlardan ibarettir: Nuh, İbrahim, Yunus, Yusuf, Hud ve Muhammed. Elbette müfessirler bazı rivayetleri göz önünde bulundurarak Taha[1], Yasin[2], Muddessir[3], Müzzemmil[4] gibi surelerin Peygamberimize delalet ettiği ...
  • Neden Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini 1000’den 50 yıl az olarak ilan etmiştir?
    7409 Tefsir 2019/10/21
    Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresi hakkında şöyle buyuruyor:«وَ لَقَدْ أَرْسَلْنا نُوحاً إِلى‏ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاماً فَأَخَذَهُمُ الطُّوفانُ وَ هُمْ ظالِمُونَ» “Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı, sonunda haksızlık etmekte olan ...
  • Ehlisünnet’in görüşünü dikkate alarak Şia fıkhına göre yolculukta namazı kasır etmek ruhsat mıdır yoksa vacip midir?
    9899 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/10
    Kesin ve tartışmasız olan şu ki beş vakit namaz ilkin iki rekâtlı şeklinde teşri ve farz kılınmıştır. Şunda da şüphe yok ki ikametgahta (haderde/ kendi memleketi ve vatanında) kılınan namazlara ikişer rekât izafe edilmiştir. Şu halde zihinlere takılan soru şu: Yolculukta kılınan namazlara da iki rekât izafe ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9341 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Kalbi selimden maksat nedir?
    15779 Pratik İrfan 2012/04/07
    ''Selim'' sözcüğü ''silm'' ve ''selamet'' kökünden gelir. Zahiri ve batini afetlerden uzak olmak anlamı verir. İmam Sadık (a) bu kelimenin manası hakkında şöyle buyurmuştur: “Selim kalp, Rabbıyla mulakat ederken rabbi dışında hiçbir şey kendisinde barındırılmış olmayan kalptir”. Kur'an mufessirleri ''kalbi selim'' hakkında muhtelif yorumlar yapmışlardır ...
  • Ahd duası gibi bazı duaları belirlenen ölçüden az veya çok okumanın özel bir etkisi var mıdır?
    17234 Teorik Ahlak 2010/01/14
    Her güzel amel, fiili ve öznel olmak üzere iki tür güzellikten oluşmaktadır. Yani hem doğru olan ve hem de ilahi niyet ve Allah rızası için yapılan bir iş Allah katında kabul olur. Rivayetlerde niyetin, üzerinde durularak amellerin ruhu diye tabir edilmiştir. Birçok ...
  • Doğru alışverişin şartları nelerdir?
    6638 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Bu soru çok geneldir; zira alışveriş kavramı fıkıh ve örfte değişik manalara sahiptir: Genel anlamıyla alışveriş/muamele, özel anlamıyla muamele ve özel ve genel arasında bulunan orta manasındaki muamele bu kabildendir. Genel anlamıyla muamele, yakınlık kastinin muteber olmadığı ve elbise ve bedeni temizlemek, alıveriş, nikâh ve boşanmak gibi ...
  • SMS kanalıyla okunan talakın hükmü nedir?
    7708 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar