Gelişmiş Arama
Ziyaret
6555
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
İslam’ın doğuşunda Allah tarafından tesis edilen ya da imzalanan siyasal-toplumsal hüküm ve kanunlar, ebedi kanunlar sunulması anlamına mı gelmektedir?
Soru
Bazıları şöyle inanmaktadır: İslam’ın doğuşundan önce aile ilişkileri ve de yargı ve hâkimiyet gibi toplumsal konularda bir takım kanunlar bulunmaktaydı ve İslam’ın doğuşuyla onların tümü ya da bir kısmı İslam’da yer edinmiştir. İslam onlara müdahale ederek bazılarını ıslah etmiş, bunlar kitap ve sünnette yer almış ve yasalar sıfatıyla kendilerine uyulmuştur. Bu teori sahibine göre, İslam’ın bu tür örneklere olan müdahalesi ve ilk asırda onlar ile amel etmek kanun oluşturmak için değildi, bilakis İslam Peygamberi böyle örnekleri ıslah ve onlarla amel ederek o asırdaki halkın insanî üstünlüğü ve tevhide dayalı ilerleyişini koruma hedefini gütmekteydi. Bu nedenle kitap ve sünnette ailevî ve de devlet ve yargı gibi toplumsal ilişkiler hakkında yer alan ve teyit edilen şeyler, ebedi kanunlar sunmak hedefini gütmemekteydi. Bu hususta ebedi olan şey, sadece her çağın halkının istekleriyle mutabık olması gereken ve zamanın geçmesiyle değişen değersel usullerdir. Bu teorinin sahibi şöyle demektedir: “… Kitap ve sünnette müdahalesiz imzalar veya ıslah edilmiş ve dengelenmiş imzalar sıfatıyla yer alan ailevî ilişkiler, toplumsal ilişkiler, devlet, yargı, cezalar, muamelat ve bunlara benzer şeyler, ailenin hukukî bağları veya toplumun hukukî ilişkileri yahut devlet veyahut buna benzeri hususlar için, ebedi kanunlar tayin etmek hedefiyle kitap ve sünnet tarafından yaratılan şeyler değildir… Belirttiğimiz usul ve neticeler bizi şu temel konuya ulaştırmaktadır: Her çağda Müslüman toplumda amel edilen ve istinatta bulunulan aile ve toplumun hukuksal ilişkileri, devlet, devlet şekli, hadler, diyetler, kısas, muamelat ve buna benzer hususlar ile ilgili kanun ve kurumlar, halkın tevhide dayalı hareketiyle ne kadar uyuştuğu veya uyuşmadığı ölçüsüyle incelenmelidir.”
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

1. Belirtilen teorinin sahibi bu bakışla İslam’ı sadece ibadet hükümleriyle sınırlamaktadır. Bu teori kuşatıcılık ve kemali reddetmek gibi menfi neticeler ortaya çıkarabilir. Oysaki İslam dininin kuşatıcı ve kâmil bir din olduğu hakkında detaylıca açıklama yapıldı.[1]

2. Teori sahibi İslam’ın kanunlarının geçici ve sadece değersel usullerin ebedi olduğuna dair naklî ve din içinden hiçbir delil getirmemektedir. Her asırda insanın ilahi kanunları zedeleyebileceği iddiasına dönük hiçbir delil öne sürülmemiştir. Gerçekte öne sürülmesi de mümkün değildir. Bilakis bu iddianın aksine delil mevcuttur; yani herkes İslam Peygamberi (s.a.a) ne diyorsa onu almakla mükelleftir:

"ما اتاکم الرسول فخذوه ما نهاکم عنه فانتهوا و اتقوا الله ان الله شدید العقاب"[2]Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.” Allame Tabataba bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Taşıdığı siyaka bakmaksızın bu ayet Allah Resulü’nün (a.s) tüm emir ve yasaklarını kapsamaktadır, sadece elde edilen malları vermek ve vermemekle sınırlı değildir. Onun belirttiği tüm emir ve yasakları içermektedir.”[3] Ayetin sonundaki “Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir” ifadesi Müslümanları aziz İslam Peygamberinin emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakındırmaktadır.[4] Peygamberin (s.a.a) emir ve yasaklarına uymayı vurgulayan emri nadide addetmek, İslam kanunlarını zamanlık ve asrî telaki etmek ve her asırda yeni kanunlar yapmak nasıl mümkün olabilir?

3. Bu teorinin sahibi, İslam kanunlarının her asırdaki halkın tevhide dayalı hareketiyle uyuşması gerektiğine inanmaktadır.[5] Her asırda halkın tevhide dayalı hareketinin değişmesiyle ilahi kanunlar da değişmelidir. Cevap olarak şöyle söylemek gerekir: İslamî kanunların halkın tevhide dayalı hareketiyle bağdaşmadığı nereden anlaşılmaktadır? Bazı İslam kanunlarının halkın tevhide dayalı hareketiyle uyuşmadığı sadece akıl ile tespit edilebilir mi? Bu şekilde İslam kanunları değiştirilebilir mi? Eğer insan akıl ile İslam kanunlarını aşabiliyorduysa, dine ne ihtiyaç vardı? Çünkü İslam’ın açık kanunlarını aşabilecek bir akıl din yerine insanın hidayet edicisi de olabilir. Oysaki durum böyle değildir. Akıl, dinin kaynağı olan vahyin karşısında eğitime ihtiyaç duyan bir ilkokul çocuğu gibidir. Belirtilen hususlar esasınca şu neticeye ulaşılabilir: İslam’ın nihaî hedefi Allah’a tapmak ve tağuttan uzak durmaktır[6], lakin vahiy metinlerinden anlaşıldığı üzere ilahi peygamberler nihaî hedefe ek olarak bir takım ön hedefler de taşımaktadır ve bu ön hedeflere ulaşmadan nihaî hedeflere ulaşmak müyesser olmayacaktır. Toplumsal adalet, devlet ve yargı meseleleri ve de bunlarla ilgili detaylar tümüyle gerçek tevhide ulaşmanın ve tağuttan uzak durmanın altyapısını hazırlayan ön hedeflerdendir. Bu nedenle toplumsal ilişkiler, devlet, yargı ve hadler ile ilgili kanunlar hiçbir zaman zamanın değişmesi ve halkın tevhide dayalı hareketiyle aşınamayacaktır.[7]



[1] Bu hususta şu adrese müracaat edebilirsiniz: !7. Soru (Site: 217) ve 386 (Site: 399).

[2] Haşr, 7.

[3] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, Musevi Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, c. 19, s. 353 ve 354, Naşir: Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, çap-ı pencom, 1374 ş.

[4] Bkz: a.g.e., s. 354.

[5] Müçtehid Şebisteri, Muhammed, İman Ve Azadi, s. 87.

[6] Nahl, 36: "لقد بعثنا فی کل امة رسولاً ان اعبدوا الله و اجتنبوا الطاغوت"

[7] Bkz: Hadevi Tahranî, Velayet-i Fakih, s. 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar