Gelişmiş Arama
Ziyaret
9353
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
Soru
Münafıklara göre namaz ve infak nasıldır?
Kısa Cevap

 Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek için yaparlar.

Münafıklar, kendi mallarını toplumsal işlerde harcama yapmaktan kaçınmalarının yanında, başkalarını da bundan sakındırırlar. Nitekim Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: Münafıkların üç alameti vardır: Konuştukları zaman yalan söylerler, verdikleri söze amel etmezler ve kendilerine güvenildiği zaman hıyanet ederler.

Ayrıntılı Cevap

Nifak; iki yüzlülük, batın ile zahir’ın muhalefet içinde olmasıdır. Münafık; küfrünü gizleyen ve küfrün hilafını aşikâr eden kimsedir.[1] Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünürde Müslümanların yanında kendilerini iman etmiş gibi gösteren guruptur.[2]

İslam özel bir zaman diliminde, ne ihlâsı olan ve ne iman etme cesaretine sahip olan ve ne de bunlara muhalefet etme cüretini gösteren bir gurupla yüz yüze gelmiştir. Kur’an, bu gurubu “Münafıklar” olarak anar. Bu gurup, hakiki Müslümanların safına nüfuz etmişti ve Müslümanlar için büyük bir tehlike sayılıyordu. Görünüşte Müslüman olmalarından dolayı onların tanınması genellikle zordu, ama Kur’an onların ince ve canlı alametlerini açıklayarak batini çizgilerini belirlemiştir.[3] Peygamber (s.a.a)’in Medine’ye hicretinden sonra kurulan bu gurubun başkanı “Abdullah b. Ubey”dir.[4]

 

Münafıkların vasıfları:

Kur’an’ı Kerim ve rivayetlerde münafıklar için özel vasıflar açıklanmıştır ve bu vasıfların en önemlileri şunlardır:

1. Kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmezler ama taharet, evlilik, miras vb. gibi İslami hükümlerin kendi lehlerine tamamlanması için görünürde kendilerini Müslümanların yanında iman etmiş gibi gösterirler: İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler vardır.”[5]

2. Islah edici olduklarını iddia ederler, hâlbuki hakiki müfsit kendileridirler: Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ısalah edicileriz!” derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.”[6]

3. Çirkin hedeflerine ulaşmak için hile yolunu kullanarak yaklaşırlar: Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başına geçirir.”[7]

4. Onlar Allah tan uzaktırlar ve Allah’a yakarmaktan da tat almazlar: Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.”[8]

Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyurur: “Münafığın üç alameti vardır: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözüne amel etmez ve kendine güvenildiği zaman hıyanet eder”.[9]

İmam Hüseyin (a.s), münafıkların vasıfları hakkında şöyle buyurur: “Özür dileyeceğin her şeyden sakın; zira mümin kötülük yapmaz ve özür de dilemez ama münafık, her kötülüğü yapar ve özür diler.[10]

Elbette diğer ahlaki kötülüklerde olduğu gibi nifakında mertebeleri vardır ve rivayetlerde nifak olarak zikredilen şeyler, nifakın şiddetli ve zayıf mertebeleridir.

Münafıkların İtikat Ve Bakış Açıları:

Münafıkların nifakı ve ikiyüzlülüğü, inanç ve söylemleri üzerinde etki bırakarak kendilerine has görüş açısı oluşturmalarını sağlar. Buna binaen nifakın şekilleri (suretleri) şunlardan ibarettir:

1. İnançta nifak: Diliyle İslam ve Müslümanlığı savunan ama Müslüman olarak tanınmayan veya iman ediyormuş gibi gözüken ama mümin olarak bilinmeyen kimse.

2. Söylemde nifak: Konuşan ama konuştuğuna kalben iman etmeyen kimse. Bu açıklama gereğince yalancı, münafıktır zira söylemiyle kalbi bir değildir. Peygamber Ekrem(s.a.a)’den gelen bir rivayette, yalan söylemek nifakın alametlerinden sayılmıştır.[11]

3. Davranışta nifak: Zahiri ameliyle batını çelişen kimseler bunun örneğidir. Aynı şekilde görünürde kendisini namaz ehli veya emanet ehli gibi gösteren ama gerçekte beynamaz ve hain kimse de bunun örneğini teşkil eder.[12]

Münafıkların itikatları, öğretileri ve sıfatları Kur’an’ı Kerim’de tanıtılmıştır ve biz, bunların bazılarına işaret edeceğiz:

a)   Münafıklar Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları için, namaz kılsalar veya iyi ameller işleseler bile ihlâs ve temiz niyet üzere değil, riya ve gösteriş içindir. Yani onların, bu amellerdeki hedef ve hareketlerinin tamamı, şeref ve konum kazanmak uğruna halk içinde dindar gözükmek doğrultusundadır. Nitekim Kur’an’ı Kerim bu hususta şöyle buyurur: Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.[13]Bu Allah’a yapılan ibadetlerdeki nifaktır.[14] O halde bu ayet gereğince münafıklar gerçekte namazı kabul etmezler ve bu da davranışlardaki nifaktır.

b)   Kendilerini halk ve müminlerin tamamından daha akıllı, daha bilgili ve daha zeki bilirler.[15] Nitekim bu konuda Kur’an’ı Kerim şöyle buyurur: Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.”[16] Bu, inançtaki nifaktır ve dini ve toplumsal meselelerde kendilerini daha akıllı biliyor olmaları da inançtaki nifaklarının delilidir.

c)   Mallarının zekâtlarını vermez ve kalben de buna inanmazlar. Nitekim Tevbe Suresi’nde şöyle buyrulmuştur: Fakat Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onlar cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler. Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için o da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu.”[17] Bu da davranışlardaki nifaka örnektir.

Münafıklar, kendi mallarından toplumsal işlerde harcamadıkları gibi başkalarını da alıkoyarlar, nitekim Kur’an’ı Kerim, onların bu işlerini şöyle açıklar: Onlar, “Allah Resulü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar.”[18]

Buna binaen münafıkların namaz ve zekât konusuna bakışları şöyledir: Namaz kılarlar ama kalben namazı kabul etmez, gösteriş yaparlar bu ise, ibadetleri batıl eder. Zekât vermedikleri gibi, başkalarını da zekât vermekten alı korlar. Nifakın bu iki bölümü de davranıştaki nifak şeklidir.



[1] Mekarim Şirazi, NASIR, Tefsiri Numune, çapı bist yekum, Daru’l Kütübü’l İslamiye, çaphane’i Mervi, 1365, c. 1, s. 93 ve 94; Destğayp Şirazi, Seyit ABDULHÜSEYN, Kalbi Selim, çapı pencum, Kum: intişarat-i islamiye, vabeste bi camiayı müdderisin hawzayi ilmiye 1387, s. 69; Hüsyni Deşti, Seyit MUSTAFA, Mearif ve Meariif (Danistenihayi İslami), harfi mim, kelimei münafık; Mecdu’d-Din Ebu’s-Sa’adat MÜBAREK b. Muhammed, (İbni Esir), “Ennihaye”, çapı çaharum, Kum: bi, ta, (tarihsiz), c. 5, s. 98.

[2] Tefsiri Numune, c. 1, s. 93 ve 97; “Kalbi Selim”, s. 69; Maarif ve Maariif, kelime’i münafık.

[3]Tefsiri Numune”, c. 1, s. 93.

[4] Sübhani, CAFER, “tefsir-i sure’i münafıkun (Dust nemaha)”, çapı çaharum, Kum: merkezi çap ve neşri defteri tebliğat-i İslami hawzeyi ilmiye, 1386, s. 13-18. (ba tahlis).

[5] Bakara, 8.

[6] Bakara, 11-12.

[7] Nisa, 142.

[8] Nisa, 142.

[9] Şey Abdulali b. Cuma, “Tefsiri Nuru’s-Sakaleyn”, Kum: Çaphanei Hawzayi ilmiye, c. 2, s. 246.

[10] Harrani, Ebu Muhammed HASAN, “Tuhafu’l-Ukul”, s. 177; Musevi, Seyit MUSTAFA (Âli İ’timad), “Lem’atü min belağati’l Hüseyin”, Kerbela: Çapı A’alemi, s. 122.

[11]Tefsiri Nuru’s-Sakaleyn”, c. 2, s. 246.

[12] Mekarim Şirazi, NASIREmsalu’l-Kur’an (Misalhayi zibayi Kur’an)”, hazırlayıp düzenleyen Aliyyan Nejadi, Ebu’l Kasım, Medresetu’l İmami Emirilmüminin (a.s), çapı evel: İntişaratı Nesli Cevan Basım Evi, s. 32.

[13] Nisa, 142.

[14] Kalbi Selim, s. 73.

[15] Tefsiri Numune, c. 1, s. 95.

[16] Bakara, 13.

[17] Tevbe, 76,77.

[18] Münafikun, 7.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar