Gelişmiş Arama
Ziyaret
10367
Güncellenme Tarihi: 2011/11/13
Soru Özeti
İmam Ali (a.s) zamanında kimler humus toplamakla görevliydi?
Soru
İmam Ali (a.s) zamanında humus toplayanlar kimlerdi?
Kısa Cevap

Müslümanların tamamı, humusun ilahi farzlardan bir tanesi olduğuna inanmış ve bunu herkesin zorunlu olarak kabul etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Bu hükmün, Bedir savaşından sonra bir kanun haline gelerek sürekli uygulanmıştır. Hz. Ali (a.s)’de bu ilahi farzın uygulanmasında Peygamber (s.a.a)’in yanında yer alıp Peygamberle (s.a.a) gerekli işbirliği içinde olan ve Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra da bu hükmün uygulanmasında bir lahza bile gevşeklik göstermeyen kimselerdendir. Tarihin tanıklık ettiği kadarıyla Şialar, Emirilmüminin (a.s)’den sonra Masum İmamların (a.s) zamanında da bu vazifeye önem vermişler ve kendi mallarının humuslarını, Masum İmamlarına (a.s) vermişlerdir. Tarihi veriler esasınca Peygamber Ekrem (s.a.a), Hz. Ali (a.s) ve diğer Masum İmamlar (a.s) zamanında ganimetlerin, define ve madenler gibi ganimet olmayan şeylerin humusu alınıyor olması dikkate değer bir noktadır. Ne var ki tarih, Peygamber Ekrem (s.a.a) ve İmam Ali (a.s) zamanında elde edilen çeşitli gelirlerin humusunun toplanması hususunda bir şey nakletmemiştir. Elbette tarihi delilin olmaması, çeşitli gelirlerin humusunun olmadığına delil teşkil etmez. Çünkü kitapların birçoğu ve Müslümanlarca muteber sayılan kaynaklar, tarih buyunca çeşitli savaşlar sebebiyle ortadan kaldırılmıştır. Buna ilaveten, diğer Masum İmamlar (a.s) zamanında, humusun bu bölümü (savaş ganimetlerinin dışındaki şeylerin) açıklanmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Dini ve Kur’an’i öğretiler esasına göre,[1] humus ilahi farzlardan biridir ve Bedir savaşında ganimetlerin paylaştırılması esnasında kanunlaşmıştır. Şia ve Sünni, humusla alakalı bazı konularda ihtilaf etmekle birlikte, humusun farz oluşunda görüş birliği içindedirler. Ehl-i Sünnet, humusu yalnızca savaş ganimetleri, madenler ve definelerle sınırlamıştır, ama Şialar, söz konusu bu maddelerin yanında, yaşam için gerekli olan yıllık gelirin fazlasının humusunun olması gibi bir takım konularda da humusun farz olduğuna inanmaktadırlar. Elbette humus konusunda Şia ve Ehl-i Sünnetin ihtilaf kaynağını, humus ayetindeki “ğanemtum”[2] şeklindeki Arapça kelimesinin anlamında aramak gerekir; zira Ehl-i Sünnet, bu kelimeyi savaş ganimetleri olarak anlamlandırmıştır. Şia âlimleri ise, çalışmak ve ticareti veya maden ve dalgıçlığı da kapsayacak şekilde insan için her türlü fayda zeminesi hazırlayan şeylerin humusunun farz olduğuna inanmışlardır. Şia’nın bu inancını Kur’an’ın bu ayetiyle de (Enfal, 41.) ispatlamak mümkündür; zira “lügat Örfü”nde, işaret edilen konuların tamamına ganimet denir.[3] Şia bu inancını, Peygamber Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) sünnetinden tanıklık getirerek açıklamaktadır. Örneklendirmek gerekirse, Peygamber (s.a.a) ve İmam Ali (a.s) zamanı hususunda şöyle demek gerekir: Savaş ganimetleri dışında madenlerden, definelerden ve ayını şekilde dalgıçlıktan (dalgıçlık vesilesiyle denizlerden çıkartılan kıymetli cevherler) elde edilen şeylerden humus alınıyordu. “Süneni Beyhaki” de İmam Ali (a.s) zamanında bir şahsın define bulduğu ve İmam Ali (a.s)’nin yanına geldiği ve İmam’ın da: “Beşte dördü senin malın, beşte biri de bizim malımızdır”[4] buyurduğu, nakledilmiştir.

Aynı şekilde, Ehl-i Sünnet’in tanınmış kaynaklarından olan bu kitapta Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “ Rikaz’ın humusu vardır. Rikaz’ın ne olduğu sorulduğunda ise Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: Allah’ın yeryüzünde ilk günden itibaren yarattığı altın ve gümüştür.”[5]

“Vesailü’ş-Şia” kitabında da İmam Ali (a.s) zamanında bu konuyla alakalı uzunca bir hadis var olmaktadır ki şöyle der: Bir şahıs “Rikaz” (maden veya define) buldu, olaydan haberdar olan İmam Ali (a.s) ona şöyle buyurdu: “Onun humusunu getirip ver.”[6]

Peygamber (s.a.a) ve İmam Ali (a.s) asrında, çalışmak ve ticaretten elde edilen şeylerden de humus alınıyor muydu? Sorusu henüz cevabını bulmamıştır.

Bu sorunun cevabında şöyle demek gerekir: Peygamber (s.a.a) ve İmam Ali (a.s) asrında, çalışmak ve ticaretten elde edilen şeylerden de humus alındığına dair tarihi açık bir senet ele geçmemiştir. Ne var ki bu konu, çalışmak ve ticaretten elde edilen gelirin humusunun farz oluşuna hiçbir şekilde engel teşkil etmez. Zira başka Masum İmamlar (a.s) kanalından gelen birçok rivayet bulunmaktadır ve “Vesailü’ş-Şia” kitabının müellifi, bu rivayetleri çeşitli bablarda bir araya toplamıştır. Sırfen bu rivayetlerin çokluğu, halkın çeşitli bölümlerde humusunu verdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Biz numune unvanıyla bu rivayetlerin bazılarına işaret edeceğiz:

1. Dokuzuncu İmam (a.s)’ın ashaplarından biri, imama şöyle yazar: İnsana fayda sağlayan şeylerin tamamının ve hatta az ya da çok gelirlerin hepsinin ve aynı şekilde sanatkârların gelirinin humusu var mıdır? Ve bu humus nasıl verilecektir? Bu konuda bizi bilgilendirir misiniz?

İmam (a.s) kendi eliyle şöyle yazar: “Humus, yaşama dair harcamalardan sonradır”.[7]

Bu ibaretten, humus hakkında soran kimsenin, humusun genellik taşıyıp taşımadığı ve humusun nasıl verileceği konusunda tereddüt ettiği rahatlıkla anlaşılmaktadır ve İmam (a.s), o zamanın mektup yazama üslubuyla kısa bir cümlede her iki soruyu da cevaplandırmıştır. İmam (a.s): “Humus yaşama dair harcamalardan sonradır” buyruğu ile hem humusun keyfiyetini soran ravinin ikinci sorusuna ve hem de gelirlerin tamamında humusun farz olduğu aslıyla alakalı birinci sorusuna cevap vermiştir.

2. Ona (İmama (a.s): Sizin işlerinizle ilgilenmemi, sizin hakkınızı almamı ve bu konuyu, sizin dostlarınıza bildirmemi emrettiğinizi arz ettim. Dostlarınızdan bazıları: İmamın hakkı nedir? Diye sordular. Ben ne cevap vereceğimi bilmiyordum. İmam: Humus onlara farzdır, buyurduğunda ben, hangi şeylerin humusu farzdır? Diye sordum. İmam: Mallar ve sanayi ürünleri, dediler. Tüccarlar ve kendi eliyle bir şeyler yapanlar humus verecek mi? Diye sorduğumda İmam: Yaşama dair harcamalardan sonra imkânlarının olması suretinde humus verecekler, diye buyurdular.[8] Bu rivayetin ravisi “Ebu Ali b. Raşit” isminde özel bir şahıstır ve dokuzuncu ve onuncu İmam (a.s)’ın özel vekili ve temsilcisidir. Böyle bir kimse İmam (a.s)’a: Kendi hakkınızı almam için beni görevlendirdiniz, diyorsa, hiç şüphesiz mektubun muhatabı İmam (a.s) dır.

3. İbrahim b. Muhammed el-Hamdani İmam (a.s)’ a şöyle yazar: Ali (İbni Mehziyar) babanızın mektubunu bana okudu. Mektupta, su ve toprak sahipleri, kendi harcamalarından sonra, gelirlerinin on ikide birinin kendilerine vermeleri emredilip, su ve toprağın, kendi harcamalarına yeterli olmaması durumunda, onlar için on ikide birinin bile farz olmadığı buyrulmuştu. Birlikte olduğum kimseler arasında ihtilaflı konuşmalar var, bunlardan bazıları şöyle diyor: Su ve toprağın gelirinin olması gerekir, üstelik bu gelir, insanın eşi ve çocuklarına harcamasından sonra değil, bizzat su ve toprak için harcamalardan sonradır. İmam (a.s) ona cevaben: Böyle bir kimsenin kendisi, eşi, çocukları ve hükümet harcamalarından sonra humus vermesi gerekir, şeklinde yazdığı mektubu, Ali b. Mahziyar’da müşahede etmiştir.[9]

Senet açısından sahih ve sağlam olan bu hadiste açık olarak, halkın arazi gelirinden yaşama dair masrafın eksiltilmesinden sonra humus vermeleri emredilmiştir. Dikkat ederseniz bazı İmamlar (a.s), kendi asırlarındaki özel şartları dikkate alarak Şialarının zor durumda kalmamaları için humusun ya hepsini ya da bir kısmını onlara bağışladıklarını ve on ikide birden fazla humus almadıklarını göreceksiniz.

Yukarıda zikredilen konular, İmam Ali (a.s) veya diğer Masum İmamlar (a.s) zamanında ganimet ve ganimet olmayan şeylerden humus hükmünü uyguladıklarına tanıklık etmektedir. İmam Ali (a.s) zamanında kimlerin humus almakla görevli olduğu meselesine gelince, bu konuda tarihi veriler elimize ulaşmamıştır. Elbette tarihin açıklamaması, İmam Ali (a.s) zamanında bu hükmün uygulanmadığına delil değildir. Çünkü Şia’nın muteber kitaplarının birçoğu, savaşlarda yakılmış ya da asırlarca çeşitli delillerden dolayı ortadan kaybolmuştur. Buna binaen birçok rivayet ve önemli konular bize ulaşmamıştır. Sonuç itibariyle hükümlerin açıklanmasının, İmam Ali (a.s) ve diğer Masum İmamların (a.s) yoluyla olduğunu dikkate alarak, günümüz Şia fıkhında söz konusu edilen humus meselesinin Peygamber Ekrem (s.a.a) ya da Masum İmamların (a.s) sünnetlerinden alındığını anlıyoruz. Bu sünnet, Allah-u Teâlâ’nın ve hakiki İslam’ın kelamı olup mali farzlardan bir tanesidir.



[1] Enfal, 41.

[2] “Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir.” (Enfal, 41.)

[3] Rağıb, Müfredat, c. 1, s. 615; Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, c. 4, s. 544.

[4] Süneni Beyhaki, c. 4, s. 156.

[5] Süneni Beyhaki, c. 1, s. 156.

[6] Hurru Amuli, Vesailü’ş-Şia, Kum: Müesseseyi Âl’ul-Beyt, c. 9, Kitabu Hums, Babı şeşum, hadis 1, 1409 Kameri.

[7] Hurru Amuli, Vesailü’ş-Şia, Kum: Müesseseyi Âl’ul-Beyt, c. 9, Kitabu Hums, Babı heştum, hadis 1, 1409 Kameri.

[8] A.g.e., babı şeşum hadis 2.

[9] A.g.e, hadis 3.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar