Gelişmiş Arama
Ziyaret
14932
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
Soru
Neden Hz. Âdemin işlemiş olduğu hata yüzünden günaha bulaşma imkânı olan bu yer küresinde cezalandırılmamız gerekir?
Kısa Cevap

Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup daha önceden belirlenmiş bir şeydi; sadece Allah (c.c) bu yolla Hz. Âdemi (a.s) yeryüzüne göndermesini diledi. Diğer taraftan insanın yeryüzüne gönderilmesi, yeryüzünün cezalandırma yeri değil, sınama yeri olduğu içindir.

Allah (c.c) Hz. Âdem ve onun neslini (yalnız salih ve iyi amellerin yeri olan cennetin tersine) iyi ve kötü amellerin yeri olan yeryüzüne sınamak için gönderdi. Onlar günah ve masiyet işlemeye kadir oldukları halde salih ve iyi ameller yerine getirebilirlerse, onları mükâfatlandırır ve hatta onlardan enbiya gibi bazı kimselerini mukarrep olan meleklerden de üstün kılar. Öyle ise semavileşmek için yeryüzüne inmek gerekirdi.

Ayrıntılı Cevap

Yaratılış hikâyesi hemen hemen dinlerin tüm kitaplarında konu edilmiş, çekici ve öğretici bir hikâyedir. Tevrat ve İncil’de yaratılış hikâyesini ele almışlar, ancak Kur’an’a ve Masum imamların hadislerine göre adı geçek kitaplardaki öykü birçok yönden eleştirilebilir. Yaratılışın gerçek hikâyesi Kuran’da en güzel ve inandırıcı bir şekilde beyan edilmiştir. Sorunun cevabını bulmak için birkaç noktaya dikkat etmek lazım:

1- Hz. Âdem (a.s) ilahi ve yüce nebilerden olduğu ve nebilerin de günah ve hatalardan uzak ve masum oldukları bilinmelidir. Dolaysıyla gerçekleşmiş bir olay varsa da günah türünden bir şey değildir. Bir şahıs imam Rıza’dan (a.s), sizce enbiya masum mudur? Şeklinde bir soru sorduğunda, imam cevabında: evet, dedi. Şahıs, öyle ise neden Allah (c.c) Kuran-ı Kerim’de “Adem isyan etti”[1] diye buyurmuştur, dedi. Hz. Rıza (a.s) buyurdu: yazıklar olsun sana! Allah’tan kork, kötü ve çirkin amelleri nebilere isnat etme... Allah (c.c), Hz. Âdem’i kendi halifesi ve hücceti olsun diye yeryüzüne yerleştirdi, cennette kalması için değil, Onun emre muhalefeti yeryüzünde değil, cennette olmuştur...

Allame Tabatabai bu hadise şöyle bir not düşmüştür: İmam (a.s) Hz. Âdemin muhalefeti cennete iken gerçekleşmiştir demesi, ağaçtan yememe emri mevlevi[2] değil, bilakis irşadi olduğuna işarettir. Zira cennette henüz dini teklifler koyulmamıştı, dini tekliflerin yeri, Allah’u Taala daha önceden Adem (a.s) için takdir etmiş olduğu yeryüzüdür. Dolayısıyla Adem (a.s) tarafından yapılan muhalefet ve masiyet mevlevi emre olan muhalefet değil, irşadi emre olan muhalefet ve masiyettir…[3] Yani Allah Taala onlara Şeytanın emrine kulak vermenin insan için ne gibi sorunlara neden olacağını anlatmak istemişti.

Aslında Hz. Âdemin (a.s) yasaklanmış ağaçtan yemesinden kaynaklanan zorluklar yine  Âdem’in (a.s) kendisine dönen bir eylemdi; bir babanın çocuğuna yalın ayakla yol yürüme, ayaklarına çivi batabilir demesine benzer. Hz. Âdem ve Hz. Hava (a.s.) da Allah’a muhalefet etmediler, onlar günah işlemediler, onlar kendi nefislerine zulüm ettiler ve kendilerini cennetten mahrum bıraktılar. Ayriyeten; Hz. Âdem’in (a.s) işlemiş olduğu bu eylem mevlevi emre karşı yapılmiş bir isyan ve günah olmuş olsaydı tövbesi kabul olunduktan sonra kendi ilk makamına (yani cennete) geri dönmesi gerekirdi. Zira mevlevi emre karşı işlenmiş olan isyandan dolayı yapılan tövbe kabul olunduktan sonra günahın tüm eserleri temizlenir ve tövbesi kabul olunmuş şahıs, daha önce bulunduğu mertebeye geri döner. Oysa Adem’in (a.s), işlemiş olduğu eylemden dolayı yapmış olduğu tövbesi kabul edildiği halde, daha önce bulunduğu mertebeye (cennete) geri dönmedi. Dolayısıyla buradaki yasaklık Mevlevi değil, irşadi olduğu anlaşılmaktadır. Yani buradaki yasaklık Hz. Âdemin (a.s) iyiliğini istemekten başka bir şey değildi. Bu nedenle buradaki muhalefet günahdan sayılan muhalefet türünden değildir.[4]

İsteklerin çatışması, günaha bulaşma ihtimali sadece maddi dünyanın özelliği değil, akıl ve şehvet bileşiminden meydana gelen insanın kendisinde de bu özellik vardır.[5]

2- Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi, ilahi kaza ve kaderiydi. Eğer Hz. Âdem bu ağaçtan yememiş olsaydı, O ve Onun nesli yeryüzüne gönderilmeyecekti şeklinde bir durum söz konusu değildi. İmam Rıza’dan (a.s) naklettiğimiz rivayette, açık bir şekilde bu konuya değinilmiştir.[6]

Alleme Tabatabai (r.a) bu konuyla ilgili şöyle diyor: Ayetlerin akışından, insan baştan beri yeryüzünde yaşamını sürdürüp ve yeryüzünde ömrünü tüketip bitirmek istenildiği anlaşılmaktadır. Eğer birkaç günlüğüne Allah Taala onu (daimi olmayan) bir cennete yerleştirmiş ise,  onu imtihana tabi tutmak içindir.[7]

Bir rivayette İmam Bakır’dan (a) şöyle nakledilmiştir: “Allah’a yemin ederim ki, Allah’u Taala ,Hz. Ademi dünyada için yaratmıştır”.[8]

3- Dikkat edilmesi gerekir ki, insan sadece yeryüzünde doğup orada yaşayıp ve oraya gönderdiği için cezalandırılmıyor. Dünyaya gelmek kendi başına cezalandırmak değil, insan bu dünyada Salih bir insan ve bir veli gibi kendi yaşamını ilahileştirebilir. Allah Teala insanı kendisi için halife seçti ve onu meleklerden daha üstün kıldı. Meleklerin itirazına karşı ise, insanı savundu ve şöyle buyurdu: “Sizin bilmediğinizi ben biliyorum”[9]

Bütün bunlar bu içindir ki, insan melekler gibi salt akıldan değil, bilakis akil ve şehvet bileşiminden meydana gelmiştir. (Günah işleyebildiği halde) günah işlemiyor böyleli bir varlık, kesinlikle günah işlemeye müsait olmayan varlıklardan daha üstündür. İnsan için sözkonusu olan bu üstünlük ve kemal ancak iki yol; akıl ve cehl… Üzerinde yer alıp imtihana tabi tutularak gerçekleşebilir. Bu ilahi imtihan, ortamı ve yeri olmaksızın olanaklı olamaz. Ortamı ve yeri de ancak yeryüzü olabilir, onun dışında başka bir yerde olamaz. Dolayısıyla yer yüzüne indirildiğimiz için Allah dan memnun kalmamız gerekir. Zira yeryüzündeki sınava katılarak gökyüzlü olmayı kazanabiliriz.



[1] Taha 121.

[2] Mevlevi teklif, muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektiren teklif türüdür. Başka bir ifadeyle Mevla’nın yasamada kendi yetkisini kullanarak koyduğu tekliftir. İrşadi teklif ise bunun tersine muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektirmez. Sadece bir şeye doğru giden yollardan en kolay ve zahmetsizini gösterir türündendir. Başka bir ifadeyle irşadi teklifteki emir bir bilgilendirme mahiyetini taşır.

[3] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin, el-Mizan (farsça) tercümesi, c 1, s 219.

[4] Age.

[5] Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor; Allah Teala melekleri şehvetsiz sadece akıllı yarattı, hayvanları akıldan yoksun şehvetli, İnsanı ise akıl ve şehvetin bileşiminden yarattı. Aklın buyruğuna kulak verirse meleklerden üstün, şehvete yenik düşerse hayvanlardan daha aşağı olur. Saduk, İlelu’ş-şeraii S.15.bab 6.

[6] Rivayette şöyle denilmişti: Hz. Âdemin emre uymayışı dünyada değil cennette olmuştur.

[7] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizah (farsça) tercümesi, s 196.

[8] Age. C 1, s 225.

[9] Bakara 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8750 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Sebr ve taksim burhanı ne şekildedir ve nasıl uygulanır?
    13092 İslam Felsefesi 2012/03/11
    Sebr ve taksim burhanı, çeşitli ilimlerde olduğu gibi usul-u fıkh’ta da kullanılan ve birçok yerde hüccet olan bir burhandır. Ancak ona her zaman güvenilmez; zira mantık kitaplarında gelen dört şekil ispat metotlarından yoksundur. Bu konuda önce bu burhandaki sözcüklerin açıklamasını yapacağız: Sebr, denemek, taksim ise ...
  • Bankadan alınan kredi, bankayla yapılan anlaşmanın dışında bir yerde kullanılırsa hükmü nedir?
    5672 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İslam inkılabı rehberi Hz. Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre alınan para borç mahiyetinde olursa her türlü harcama doğrudur ve o para borcu alanın malı olduğu için onu, belli bir yerde harcama şartı koşulsa bile o bunu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifi hükümolarak o şarta amel etmesi farzdır ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    11800 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
    10265 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan ...
  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3654 Hadis 2020/01/20
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    8980 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    7133 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
    10480 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/09
    Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ...

En Çok Okunanlar