Gelişmiş Arama
Ziyaret
15518
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
Soru
Neden Hz. Âdemin işlemiş olduğu hata yüzünden günaha bulaşma imkânı olan bu yer küresinde cezalandırılmamız gerekir?
Kısa Cevap

Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup daha önceden belirlenmiş bir şeydi; sadece Allah (c.c) bu yolla Hz. Âdemi (a.s) yeryüzüne göndermesini diledi. Diğer taraftan insanın yeryüzüne gönderilmesi, yeryüzünün cezalandırma yeri değil, sınama yeri olduğu içindir.

Allah (c.c) Hz. Âdem ve onun neslini (yalnız salih ve iyi amellerin yeri olan cennetin tersine) iyi ve kötü amellerin yeri olan yeryüzüne sınamak için gönderdi. Onlar günah ve masiyet işlemeye kadir oldukları halde salih ve iyi ameller yerine getirebilirlerse, onları mükâfatlandırır ve hatta onlardan enbiya gibi bazı kimselerini mukarrep olan meleklerden de üstün kılar. Öyle ise semavileşmek için yeryüzüne inmek gerekirdi.

Ayrıntılı Cevap

Yaratılış hikâyesi hemen hemen dinlerin tüm kitaplarında konu edilmiş, çekici ve öğretici bir hikâyedir. Tevrat ve İncil’de yaratılış hikâyesini ele almışlar, ancak Kur’an’a ve Masum imamların hadislerine göre adı geçek kitaplardaki öykü birçok yönden eleştirilebilir. Yaratılışın gerçek hikâyesi Kuran’da en güzel ve inandırıcı bir şekilde beyan edilmiştir. Sorunun cevabını bulmak için birkaç noktaya dikkat etmek lazım:

1- Hz. Âdem (a.s) ilahi ve yüce nebilerden olduğu ve nebilerin de günah ve hatalardan uzak ve masum oldukları bilinmelidir. Dolaysıyla gerçekleşmiş bir olay varsa da günah türünden bir şey değildir. Bir şahıs imam Rıza’dan (a.s), sizce enbiya masum mudur? Şeklinde bir soru sorduğunda, imam cevabında: evet, dedi. Şahıs, öyle ise neden Allah (c.c) Kuran-ı Kerim’de “Adem isyan etti”[1] diye buyurmuştur, dedi. Hz. Rıza (a.s) buyurdu: yazıklar olsun sana! Allah’tan kork, kötü ve çirkin amelleri nebilere isnat etme... Allah (c.c), Hz. Âdem’i kendi halifesi ve hücceti olsun diye yeryüzüne yerleştirdi, cennette kalması için değil, Onun emre muhalefeti yeryüzünde değil, cennette olmuştur...

Allame Tabatabai bu hadise şöyle bir not düşmüştür: İmam (a.s) Hz. Âdemin muhalefeti cennete iken gerçekleşmiştir demesi, ağaçtan yememe emri mevlevi[2] değil, bilakis irşadi olduğuna işarettir. Zira cennette henüz dini teklifler koyulmamıştı, dini tekliflerin yeri, Allah’u Taala daha önceden Adem (a.s) için takdir etmiş olduğu yeryüzüdür. Dolayısıyla Adem (a.s) tarafından yapılan muhalefet ve masiyet mevlevi emre olan muhalefet değil, irşadi emre olan muhalefet ve masiyettir…[3] Yani Allah Taala onlara Şeytanın emrine kulak vermenin insan için ne gibi sorunlara neden olacağını anlatmak istemişti.

Aslında Hz. Âdemin (a.s) yasaklanmış ağaçtan yemesinden kaynaklanan zorluklar yine  Âdem’in (a.s) kendisine dönen bir eylemdi; bir babanın çocuğuna yalın ayakla yol yürüme, ayaklarına çivi batabilir demesine benzer. Hz. Âdem ve Hz. Hava (a.s.) da Allah’a muhalefet etmediler, onlar günah işlemediler, onlar kendi nefislerine zulüm ettiler ve kendilerini cennetten mahrum bıraktılar. Ayriyeten; Hz. Âdem’in (a.s) işlemiş olduğu bu eylem mevlevi emre karşı yapılmiş bir isyan ve günah olmuş olsaydı tövbesi kabul olunduktan sonra kendi ilk makamına (yani cennete) geri dönmesi gerekirdi. Zira mevlevi emre karşı işlenmiş olan isyandan dolayı yapılan tövbe kabul olunduktan sonra günahın tüm eserleri temizlenir ve tövbesi kabul olunmuş şahıs, daha önce bulunduğu mertebeye geri döner. Oysa Adem’in (a.s), işlemiş olduğu eylemden dolayı yapmış olduğu tövbesi kabul edildiği halde, daha önce bulunduğu mertebeye (cennete) geri dönmedi. Dolayısıyla buradaki yasaklık Mevlevi değil, irşadi olduğu anlaşılmaktadır. Yani buradaki yasaklık Hz. Âdemin (a.s) iyiliğini istemekten başka bir şey değildi. Bu nedenle buradaki muhalefet günahdan sayılan muhalefet türünden değildir.[4]

İsteklerin çatışması, günaha bulaşma ihtimali sadece maddi dünyanın özelliği değil, akıl ve şehvet bileşiminden meydana gelen insanın kendisinde de bu özellik vardır.[5]

2- Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi, ilahi kaza ve kaderiydi. Eğer Hz. Âdem bu ağaçtan yememiş olsaydı, O ve Onun nesli yeryüzüne gönderilmeyecekti şeklinde bir durum söz konusu değildi. İmam Rıza’dan (a.s) naklettiğimiz rivayette, açık bir şekilde bu konuya değinilmiştir.[6]

Alleme Tabatabai (r.a) bu konuyla ilgili şöyle diyor: Ayetlerin akışından, insan baştan beri yeryüzünde yaşamını sürdürüp ve yeryüzünde ömrünü tüketip bitirmek istenildiği anlaşılmaktadır. Eğer birkaç günlüğüne Allah Taala onu (daimi olmayan) bir cennete yerleştirmiş ise,  onu imtihana tabi tutmak içindir.[7]

Bir rivayette İmam Bakır’dan (a) şöyle nakledilmiştir: “Allah’a yemin ederim ki, Allah’u Taala ,Hz. Ademi dünyada için yaratmıştır”.[8]

3- Dikkat edilmesi gerekir ki, insan sadece yeryüzünde doğup orada yaşayıp ve oraya gönderdiği için cezalandırılmıyor. Dünyaya gelmek kendi başına cezalandırmak değil, insan bu dünyada Salih bir insan ve bir veli gibi kendi yaşamını ilahileştirebilir. Allah Teala insanı kendisi için halife seçti ve onu meleklerden daha üstün kıldı. Meleklerin itirazına karşı ise, insanı savundu ve şöyle buyurdu: “Sizin bilmediğinizi ben biliyorum”[9]

Bütün bunlar bu içindir ki, insan melekler gibi salt akıldan değil, bilakis akil ve şehvet bileşiminden meydana gelmiştir. (Günah işleyebildiği halde) günah işlemiyor böyleli bir varlık, kesinlikle günah işlemeye müsait olmayan varlıklardan daha üstündür. İnsan için sözkonusu olan bu üstünlük ve kemal ancak iki yol; akıl ve cehl… Üzerinde yer alıp imtihana tabi tutularak gerçekleşebilir. Bu ilahi imtihan, ortamı ve yeri olmaksızın olanaklı olamaz. Ortamı ve yeri de ancak yeryüzü olabilir, onun dışında başka bir yerde olamaz. Dolayısıyla yer yüzüne indirildiğimiz için Allah dan memnun kalmamız gerekir. Zira yeryüzündeki sınava katılarak gökyüzlü olmayı kazanabiliriz.



[1] Taha 121.

[2] Mevlevi teklif, muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektiren teklif türüdür. Başka bir ifadeyle Mevla’nın yasamada kendi yetkisini kullanarak koyduğu tekliftir. İrşadi teklif ise bunun tersine muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektirmez. Sadece bir şeye doğru giden yollardan en kolay ve zahmetsizini gösterir türündendir. Başka bir ifadeyle irşadi teklifteki emir bir bilgilendirme mahiyetini taşır.

[3] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin, el-Mizan (farsça) tercümesi, c 1, s 219.

[4] Age.

[5] Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor; Allah Teala melekleri şehvetsiz sadece akıllı yarattı, hayvanları akıldan yoksun şehvetli, İnsanı ise akıl ve şehvetin bileşiminden yarattı. Aklın buyruğuna kulak verirse meleklerden üstün, şehvete yenik düşerse hayvanlardan daha aşağı olur. Saduk, İlelu’ş-şeraii S.15.bab 6.

[6] Rivayette şöyle denilmişti: Hz. Âdemin emre uymayışı dünyada değil cennette olmuştur.

[7] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizah (farsça) tercümesi, s 196.

[8] Age. C 1, s 225.

[9] Bakara 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar