Gelişmiş Arama
Ziyaret
14106
Güncellenme Tarihi: 2007/01/28
Soru Özeti
Acaba ilk insanlar mağarada mı yaşıyorlardı, mağarada yaşayanlar Hz. Âdem’in (as) neslinden miydiler?
Soru
mağarada yaşayan insanlar, Hz. Âdemin (as) neslinden miydiler?
Kısa Cevap
Hz. Âdem’in neslinden olan insanların, dağları ve mağaraları kendileri için mesken olarak seçtikleri kur’an’ı kerimde teyit edilmiş bir konudur. Ama Hz. Âdem den (as) önce başka insanların yaşadığına dair oldukça fazla deliller vardır. Bu delillerin var olması ve eskiden insanların mağaralarda yaşadıkları inkâr edilmeyecek bir konu olduğu için mağaralarda yazılmış yazılara ve başka delillere dayanarak bu insanların hangi nesle ve geride bırakılan eserlerinin kimlere ait olduğu ispatlaması gerekiyor. Her halükarda bilinmelidir ki Hz. Âdem’in (a.s.) yaratılış tarihi çok eskilere dayanmıyor.
 
Ayrıntılı Cevap
Sorunun cevabını elde etmek için birkaç noktaya dikkat etmek zaruridir:
  1. Ebul Beşer olarak biline Hz. Âdem’in neslinden olmayıp ondan önce bazı insanların yaşadığına dair şahit ve deliller vardır.  Merhum Allame Tabatabai şöyle diyor: Bakara suresinin 30.ayetinden Âdem’in (as) yaratılışından önce insanların yaşadığını çıkarabiliriz. Melekler daha önce yaşamış olan insanlar hakkında sahip oldukları zihniyetten dolayı, Allah yeryüzüne halife karar kılacağım dediği vakit “fesat çıkaracak ve kan dökecek bir kimseyi mi yeryüzüne yerleştireceksin”[1] şeklinde bir soruyu cenabı Haktan soruyorlar.    
Tevhidi Saduk kitabında da imam Sadıktan nakledilmiş ki imam şöyle diyor: “siz, Allah sizden başka kimseleri yaratmadığını mı sanıyorsunuz? Bilakis binlerce Âdem yaratmış ki siz en son Âdem’in (a.s.) neslindensiniz.[2]   İ
  1. Mağaralarda bulunan mevcut el yazıları ve haritalara dayanarak mevcut nesilden olup mağaralarda yaşadığını ispatlayabiliriz.[3]   Ancak mevcut eserler hali hazırda yaşamakta olan insan nesline mi ait yoksa başka bir nesle mi ait ispatlanması gerekiyor.[4]  Elbette kur’an’ın bazı ayetlerinin zahirinden istifade ediliyor ki hali hazırda yaşamakta olan nesil, Hz. Âdem’e (as) ve onun eşi Havaya dayanmaktadır.[5]
Örneğin: Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır”.[6] Biz şu noktayı biliyoruz ki kuran bütün beşer içindir ve hitabı bütün beşere aittir.
Veya başka bir ayette şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir”.[7]
Buna binaen eğer mağaralarda kalmış olan eserlerden bu eserlerin tarihi milyonlar yıllara döndüğü anlaşılırsa bu eserlerin şimdi yaşamakta olan nesle ait değil başka bir nesle ait olduğunu kabul etmek gerekiyor. Zira zahiren Hz. Âdem’in yaratılış destanı 7000 bir zamana aittir.[8]
Ama eğer bu eserlerden, 7000 senelik bir tarihe ait olduğu anlaşılırsa denilebilir ki bu eserler başka bir nesle ait değil, bilakis bu nesle aittir. Zira bu nesilden olup mağarada yaşayan insanlar da var idi.
Elbette günümüzdeki binaların yapılışı kadim binalara mukayese edildiği vakit bizi şu noktaya götürüyor: eski zamanlarda ev yapma meselesi çok sade idi. Hatta ilk insan nesli, kendini soğuktan, sıcaktan, vahşi hayvanların saldırısından korumak için çok sade meskenlerde ve hata kayaların arasında bulunan aralıklarda veya doğada var olan mağaralarda yaşayarak koruyorlardı. O dönemlerde ev yapma imkânlarının olamayışı çok doğal bir şeydir. Kuranı kerimde de buna işaret edilmektedir.
Kuranı kerim şöyle buyuruyor: “dağlarda da sizin için barınaklar var etti”.[9] Ayetin orijinal şekli şöyledir: “ve cealna lekum minel cibali eknanen”. “enkan” sözcüğü “cin” vezninde “kin”in cemi ve kapatma, hıfzetme ve koruma vesilesine deniliyor. Bu cihetle dağlarda mevcut olan saklanılacak, barınacak, aralıklara şeklindeki yerlere ve mağaralara “eknan” deniliyor. Burada açık bir şekilde dağlarda bulunan barınak ve mağaralara dikkate değer bir nimet olarak yâd edildiğini görmekteyiz.[10] Hata ev yapma sanatını elde ettikten sonra bile bazı milletler tarafından dağların dibini ve mağaraları mesken ve menzil olarak kendileri için seçmeleri revaçta idi ve medeniyetlerinin nişanesiydi. Kur’an’ı kerim bazı kavimlerden dağlardan evler yontuyor ve oralarda yaşadıklarından haber veriyor.[11]
Buna binaen Hz. Âdem’in (as.) neslinden olup mağaralarda yaşayan kavimlerin var olduğu uzak değil ve bunun hiçbir işkâlı da söz konusu değildir.
 

[1] Allame Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “el-Mizan Tefsiri”, farsça Tercümesi, c. 4, s. 223.
[2] Age., s. 231.
[3] Bazıları hali hazırda yaşamakta olan insanlardan bazılarının mağaralarda yaşandıkları kesin olduğunu savunuyor. “Dairetül Mearıf-i New”, . 4, s. 331.
[4] “Tercüme-i el Mizan”, baskı, Camiatul müdderisin, c. 4, s. 223.
[5] “Tercüme-i el Mizan”, baskı, Camiatul müdderisin, c. 4, s. 223.
[6] Araf 27.
[7] Nisa, 1.
[8] Daha fazla bilgi edinmek için bkz., endeks: Ömr-i Nevi Beşer ez Menzer Kuran”, (kurana açıdan beşerin Ömri), suru: 701.
[9] Nahl, 81
[10] Bkz. “Tefsiri Nümüne”, c. 11, s. 346.
[11] Şuara 149.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İkinci iş yapma hakkında fetva var mıdır? Veya ikinci işten elde edilen mal, dünyaya düşkünlük sayılır mı?
    6377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    İslam açısından iş sahibi veya ikinci bir işe sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur. İslam dini açısından beğenilmeyen, kınanan şey dünyaya düşkünlük, ona bağlanmak, maneviyat ve ahiretten uzaklaşmaktır ki bunlar bir işe sahibi olanlarda da görülebilir. Bir işi ve az bir geliri olanların içinde de dünayaya daha fazla ...
  • Eğer meseleyi bilmemeden ötürü ölüyü tahnit etmeksizin toprağa gömerlerse ne yapılmalıdır?
    7445 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Gusül aldırıldıktan sonra ölüyü tahnit etmek farzdır; yani ölünün alnı, el avuçları, diz kapakları ve ayaklarının büyük parmaklarının ucuna kâfur sürülmelidir.[1] Ama defin işleminden sonra ölünün tahnit edilmediğinin farkına varılırsa, beden kabirde kokmamış ve dağılmamışsa, kabrin açılıp kabirde tahnit işleminin yapılması fazdır ve onun ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9745 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • İslam’ın intihar hakkındaki hükmü nedir?
    9073 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Kesinlikle her insanın hayatında dünyayı gözünde karanlık ve boş kılan rahatsızlıklar ve yenilgiler meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar iki türlüdür: Bir grup bu sorunlar yumağından başı dik çıkmakta, tüm zorluklara göğüs germekte ve Allah’a tevekkül ederek yeniden yapılanmaya başlamaktadır. Bunun karşısında yer alan diğer grup ise eğilmekte, inzivaya çekilmekte ...
  • İslam dininin büyük ve görkemli evler hakkındaki görüşü nedir? Nasıl insanları ev yaparken ölçülü olmaya davet edebiliriz?
    2804 Hadis 2020/01/19
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3852 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Acaba “aşura gününde insan kedisi için dua yapmamalıdır” şeklindeki iddia doğru mudur?
    6103 Pratik Ahlak 2012/09/15
    Dua kulun fakirane bir şekilde hak Teâlâ’yla irtibat kurup dünyevi ve uhrevi ihtiyacını gidermek için dilekte bulunmaktır. Her durumda kendine ve başkalarına dua yapmak beğenilmekte ve oldukça fazla fazileti ve sevabı vardır. Aşura gününde kedin için dua yapmanın hiçbir işkâlı yoktur. Bilakis aşura gününde yapılması ...
  • Hz. İsa’nın evlenmemesinin özel bir nedeni mi vardı?
    26719 Eski Kelam İlmi 2012/05/30
    Hz. İsa’nın evlenmesi konusunda dini öğretilerde işaret edilen bazı meselelere bakıldığında ilk anda Hz. İsa’nın evliliğe karşı olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ancak Kur’an ve rivayetlerin önemle yaptıkları tavsiyeler göz önüne alındığında ve Hz. İsa’nın (a.s) yaşamı incelediğinde Onun evliliğe karşı olmadığı görülecektir. Onun evlenmemesinin nedeni kendi özel yaşamının ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5567 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...

En Çok Okunanlar