Gelişmiş Arama
Ziyaret
14874
Güncellenme Tarihi: 2007/01/28
Soru Özeti
Acaba ilk insanlar mağarada mı yaşıyorlardı, mağarada yaşayanlar Hz. Âdem’in (as) neslinden miydiler?
Soru
mağarada yaşayan insanlar, Hz. Âdemin (as) neslinden miydiler?
Kısa Cevap
Hz. Âdem’in neslinden olan insanların, dağları ve mağaraları kendileri için mesken olarak seçtikleri kur’an’ı kerimde teyit edilmiş bir konudur. Ama Hz. Âdem den (as) önce başka insanların yaşadığına dair oldukça fazla deliller vardır. Bu delillerin var olması ve eskiden insanların mağaralarda yaşadıkları inkâr edilmeyecek bir konu olduğu için mağaralarda yazılmış yazılara ve başka delillere dayanarak bu insanların hangi nesle ve geride bırakılan eserlerinin kimlere ait olduğu ispatlaması gerekiyor. Her halükarda bilinmelidir ki Hz. Âdem’in (a.s.) yaratılış tarihi çok eskilere dayanmıyor.
 
Ayrıntılı Cevap
Sorunun cevabını elde etmek için birkaç noktaya dikkat etmek zaruridir:
  1. Ebul Beşer olarak biline Hz. Âdem’in neslinden olmayıp ondan önce bazı insanların yaşadığına dair şahit ve deliller vardır.  Merhum Allame Tabatabai şöyle diyor: Bakara suresinin 30.ayetinden Âdem’in (as) yaratılışından önce insanların yaşadığını çıkarabiliriz. Melekler daha önce yaşamış olan insanlar hakkında sahip oldukları zihniyetten dolayı, Allah yeryüzüne halife karar kılacağım dediği vakit “fesat çıkaracak ve kan dökecek bir kimseyi mi yeryüzüne yerleştireceksin”[1] şeklinde bir soruyu cenabı Haktan soruyorlar.    
Tevhidi Saduk kitabında da imam Sadıktan nakledilmiş ki imam şöyle diyor: “siz, Allah sizden başka kimseleri yaratmadığını mı sanıyorsunuz? Bilakis binlerce Âdem yaratmış ki siz en son Âdem’in (a.s.) neslindensiniz.[2]   İ
  1. Mağaralarda bulunan mevcut el yazıları ve haritalara dayanarak mevcut nesilden olup mağaralarda yaşadığını ispatlayabiliriz.[3]   Ancak mevcut eserler hali hazırda yaşamakta olan insan nesline mi ait yoksa başka bir nesle mi ait ispatlanması gerekiyor.[4]  Elbette kur’an’ın bazı ayetlerinin zahirinden istifade ediliyor ki hali hazırda yaşamakta olan nesil, Hz. Âdem’e (as) ve onun eşi Havaya dayanmaktadır.[5]
Örneğin: Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır”.[6] Biz şu noktayı biliyoruz ki kuran bütün beşer içindir ve hitabı bütün beşere aittir.
Veya başka bir ayette şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir”.[7]
Buna binaen eğer mağaralarda kalmış olan eserlerden bu eserlerin tarihi milyonlar yıllara döndüğü anlaşılırsa bu eserlerin şimdi yaşamakta olan nesle ait değil başka bir nesle ait olduğunu kabul etmek gerekiyor. Zira zahiren Hz. Âdem’in yaratılış destanı 7000 bir zamana aittir.[8]
Ama eğer bu eserlerden, 7000 senelik bir tarihe ait olduğu anlaşılırsa denilebilir ki bu eserler başka bir nesle ait değil, bilakis bu nesle aittir. Zira bu nesilden olup mağarada yaşayan insanlar da var idi.
Elbette günümüzdeki binaların yapılışı kadim binalara mukayese edildiği vakit bizi şu noktaya götürüyor: eski zamanlarda ev yapma meselesi çok sade idi. Hatta ilk insan nesli, kendini soğuktan, sıcaktan, vahşi hayvanların saldırısından korumak için çok sade meskenlerde ve hata kayaların arasında bulunan aralıklarda veya doğada var olan mağaralarda yaşayarak koruyorlardı. O dönemlerde ev yapma imkânlarının olamayışı çok doğal bir şeydir. Kuranı kerimde de buna işaret edilmektedir.
Kuranı kerim şöyle buyuruyor: “dağlarda da sizin için barınaklar var etti”.[9] Ayetin orijinal şekli şöyledir: “ve cealna lekum minel cibali eknanen”. “enkan” sözcüğü “cin” vezninde “kin”in cemi ve kapatma, hıfzetme ve koruma vesilesine deniliyor. Bu cihetle dağlarda mevcut olan saklanılacak, barınacak, aralıklara şeklindeki yerlere ve mağaralara “eknan” deniliyor. Burada açık bir şekilde dağlarda bulunan barınak ve mağaralara dikkate değer bir nimet olarak yâd edildiğini görmekteyiz.[10] Hata ev yapma sanatını elde ettikten sonra bile bazı milletler tarafından dağların dibini ve mağaraları mesken ve menzil olarak kendileri için seçmeleri revaçta idi ve medeniyetlerinin nişanesiydi. Kur’an’ı kerim bazı kavimlerden dağlardan evler yontuyor ve oralarda yaşadıklarından haber veriyor.[11]
Buna binaen Hz. Âdem’in (as.) neslinden olup mağaralarda yaşayan kavimlerin var olduğu uzak değil ve bunun hiçbir işkâlı da söz konusu değildir.
 

[1] Allame Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “el-Mizan Tefsiri”, farsça Tercümesi, c. 4, s. 223.
[2] Age., s. 231.
[3] Bazıları hali hazırda yaşamakta olan insanlardan bazılarının mağaralarda yaşandıkları kesin olduğunu savunuyor. “Dairetül Mearıf-i New”, . 4, s. 331.
[4] “Tercüme-i el Mizan”, baskı, Camiatul müdderisin, c. 4, s. 223.
[5] “Tercüme-i el Mizan”, baskı, Camiatul müdderisin, c. 4, s. 223.
[6] Araf 27.
[7] Nisa, 1.
[8] Daha fazla bilgi edinmek için bkz., endeks: Ömr-i Nevi Beşer ez Menzer Kuran”, (kurana açıdan beşerin Ömri), suru: 701.
[9] Nahl, 81
[10] Bkz. “Tefsiri Nümüne”, c. 11, s. 346.
[11] Şuara 149.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar