Gelişmiş Arama
Ziyaret
8484
Güncellenme Tarihi: 2011/11/21
Soru Özeti
Filozof ve mütekellimlerin perspektifinden dirilişin niteliği ve ispat delilleri nedir?
Soru
İslam filozofları perspektifinden diriliş teorisi nasıl açıklanmaktadır? Filozof ve mütekellimler arasında ihtilaf olduğu belirtilmektedir? Onların delillerini açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Diriliş insanın öldükten sonra kalkmasıdır. İnsan yeniden dirilmekte ve yeni bir hayatta amellerinin hesabı görülmektedir. Bu inanç genel itibariyle ve detaylarından sarf-ı nazar etmeyle tüm mütekellim ve ilahi filozofların üzerinde ittifak ettiği bir görüştür ve her Müslüman Kur’an’a göre ona inanmaktadır. Ama onun niteliği bağlamında İslam’da dirilişin cismanî olduğuna vurguda bulunulmuştur. Dirilişin cismanî olması, ahrette dirilecek insanın dünya âlemindeki mevcut olan insan olması ve kıyamette dirilecek insanın dünyada cisimli olan insan olması demektir. (Ruh ve cisim bileşiğinden oluşmuş hakikat sıfatıyla). Mütekellimler cismanî diriliş hakkında sadece naklî deliller ile yetinmiş ve onu mutlak itaat edilmesi gereken bir husus olarak bilmiştir. Ama bir grup filozof ve özellikle “Meşa” ekolü takipçileri cismanî dirilişi aklî incelemelere tabi tutmuş ve cismanî dirilişe yöneltilen eleştirileri (yok olanın geri dönmesi şüphesi gibi) yanıtlayamadıklarından çaresiz olarak ruhanî dirilişe yönelmiş ve cismanî dirilişi inkâr etmiş veya onu felsefî olarak ispat edilir bilmemişlerdir. Filozofların diğer bir bölümü de cismanî dirilişi ispat etmek için özel bir yöntem kullanmıştır. Bunlardan biri olan Molla Sadra Şirazî şuna inanmaktadır: Ahirette dirilecek olan beden, latif bir beden olup bu dünyadakine benzer, ancak ebedi hayat için gerekli olan kabiliyeti taşır. O, bu beden hakkında misalî beden tabirini kullanmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Eskiden beri dinlerin, mütekellimlerin ve filozofların dikkatini çeken konulardan birisi, ahiret ve öldükten sonra dirilmedir. Dinlerin takipçilerinin tümü, ölüm sonrası hayata inanmakta ve bunu en temel dinsel konulardan saymaktadır. İslam’da diriliş, insanın öldükten sonra kalkmasıdır. İnsan yeniden dirilmekte ve yeni bir hayatta amellerinin hesabı görülmektedir. Neticede de iyilik yapanlar cennette uhrevî nimetlere nail olacak ve kötülük yapanlar da cehennemde çirkin amellerinin cezasını çekecektir. Bu inanç genel itibariyle ve detaylarından sarf-ı nazar etmeyle tüm mütekellim ve ilahi filozofların üzerinde ittifak ettiği bir görüştür ve her Müslüman Kur’an’a göre ona inanmaktadır.

Diriliş Gerçeğinin İspatı

Kelam ilmi ve felsefede diriliş gerçeğini ispat etmek için birçok delil ileri sürülmüştür ve genel anlamıyla bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadır. Burada örnek sıfatıyla bazı delillere işaret edilecektir: Diriliş zorunlu bir husus ve yaratılıştan ayrı olmayan gerekli bir hakikattir; çünkü varlık âlemindeki hareket, tıpkı insanın iradî hareketi gibi tekâmül mesirinde gayesiz olamaz. Bunun için insanın geçici hayatı yetkinlik yolunda bir hedef taşımalıdır. Aniden durup anlamsızlık ve yoklukla sona ermemelidir.  Bu husus tüm yaratılış için de ifade edilebilir. Bu açıdan, dirilecek olan sadece insan değildir, bilakis bu husus varlık âleminin tümünü kapsar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “ Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!” [1] Aynı şekilde dirilişin zorunluluğu için en önemli delillerden birisi de bunun ilahi adaletin bir gereği olmasıdır; çünkü ölümden sonra hesap, ödül ve ceza günü olmazsa, bu itaat eden ile asinin eşit olmasını gerektirecektir. Oysaki Yüce Allah bundan münezzehtir ve ilahi adalet iyilik yapanların uhrevî ödüle ve kötülük yapanların da neticede yaptıklarının cezasına ulaşmasını gerektirmektedir. Hatırlatılmalıdır ki diriliş hakkındaki bu kelamsal ve felsefî delillere ek olarak, diriliş konusuyla yakın bir ilişkisi olan önemli konulardan birisi de insanın ruh sahibi ve berzah hayatı olduğunun ispatıdır. Çünkü insanın soyut ruhunun olmasının gereği, ölümden sonra onun hareketinin durmaması ve uhrevî hayatta geçmiş amelleriyle uyuşan bir hayat sürmesidir.

Dirilişin Niteliği

Dirilişin niteliği hususunda şunu söylemek gerekir: Din sahiplerinin çoğunlukla inandıkları şey, dirilişin cismanî oluşudur. İslam’da da bu tespite vurguda bulunulmuştur. Dirilişin cismanî olması, ahrette dirilecek insanın dünya âlemindeki mevcut olan insan olması ve kıyamette dirilecek insanın dünyadaki cisimli olan insan olması demektir. Öyle ki onu kıyamette gören herkes, bu ruh ve cisim bileşiğinden oluşmuş bir hakikat sıfatıyla dünyadaki insandır diyecektir. Mütekellimlerim diriliş hakkında ileri sürüdükleri delillerin tümü, dirilişin vuku bulacağı gerçeğini ispat etmeye dönüktür. Ama bunun cismanî olması hakkında sadece naklî deliller ileri sürmüş ve meselenin uyulması gereken bir husus olduğunu belirtmişlerdir. Aynı şekilde cennet, cehennem, sırat ve tartı gibi ahiretin diğer detayları hakkında da salt bu hususların gerçekliğine inanmanın yeterli olduğuna, bunların niteliği ve aklî olarak nasıl bakılması gerektiği konusunun gereksizliğine ve bu hususlarda tartışmanın şüphelere yol açacağını inanmaktadırlar. [2] Bununla birlikte filozoflar cismanî dirilişi aklî perspektiften incelemiş ve her biri bu hususta özel bir görüş ileri sürmüştür.

Felsefede Ruhanî Ve Cismanî Diriliş

Filozoflardan bir grup ve özellikle “Meşa” ekolü takipçileri sadece ruhanî dirilişe inanmakta ve şöyle demektedirler: Öldükten sonra ruhun bedenle ilişkisi kesilmektedir. Ama ruh maddeden soyut bir varlık olduğundan onda fena ve yokluk olmaz ve beden ile ilişkisini kestikten sonra baki kalır. [3] Bu grup, cismanî dirilişe yöneltilen eleştirileri (yok olanın geri dönmesi şüphesi gibi) yanıtlayamadıklarından çaresiz olarak ruhanî dirilişe yönelmiş ve cismanî dirilişi inkâr etmiş veya onu felsefî olarak ispat edilir bilmemişlerdir. Bunlardan biri olan İbn. Sina şöyle demektedir: Dirilişi şeriat, hadis ve ayetler yoluyla ispat etmek kolayıdır. Onun akıl, kıyas ve burhan ile idrak edilebilecek kısmı nefsin saadet ve bedbahtlığıdır (ruhanî diriliş). O, ruhanî saadet ve bedbahtlık hakkında detaylı açıklama ve izahatlar yaptıktan sonra şöyle demektedir: Filozofların tartışma konusu olan cismanî diriliş akıl yoluyla ispat edilemez. [4] Filozofların diğer bir bölümü de cismanî dirilişi ispat etmek için özel bir yöntem kullanmıştır. Bunlardan biri olan Molla Sadra Şirazî şuna inanmaktadır: Ahirette dirilecek olan beden, latif bir beden olup bu dünyadakine benzer, ancak ebedi hayat için gerekli olan kabiliyeti taşır. O, bu beden hakkında misalî beden tabirini kullanmıştır. Misalî beden ile dirilişe inanan meşhur filozoflardan birisi de Şeyh Şahabeddin Sohreverdi’dir. [5] Şu farka ki; Molla Sadra’nın bu hususla ilgili teorisi, detaylı aklî öncülleri içermekte ve o bu öncüllerden hareketle insan cisminin hakikatini misalî cisim bilmiştir. Her ne kadar bazen Molla Sadra’nın sözlerinden onun dünyevî unsura dayalı bedenle dirilişe inandığı algılansa da, o eserlerinin çoğunda misalî bedene vurguda bulunmuş ve cismanî duyuların tümünün daha latif ve güçlü bir düzeyde misalî beden için tahakkuk edeceğini belirterek, uhrevî hayatın cismanî olacağını ispat etmiştir.

Diriliş konusu hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki başlıklara müracaat ediniz:

1. Cismanî Diriliş, Soru: 6234 (Site: 6492).

2. Cismanî Dirilişte Haşredilecek Beden, Soru: 6335 (Site: 6502).

3. Dirilişi İspat Eden Deliller, Soru: 13226 (Site: 12980)  



[1] Sad, 27 ve 28.

[2] Muzaffer, Muhammed Rıza, Akaidü’l-İmamiye, s. 127, İntişarat-ı eş-Şerif er-Rezi, Kum, 1411.

[3] Sübhani, Cafer, Akaidü’l-İslamî Der Pertov-i Kur’an, s.ç 582, Neşr-i Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1379.

[4] Ferheng-i Maarif-i İslamî, c. 3, s. 1816.

[5] Akaidü’l-İslamî Der Pertov-i Kur’an, s. 582.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür?
    28190 Eski Kelam İlmi 2010/05/06
    Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurulabileceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanarak yapmak mümkün değildir.Başka âlemlerle irtibat kurmak ve âlemdeki gizli sırlar hakkında bilgi edinmek için kullanılan vesileler, onların şeriata uygun olup olmadıkları ...
  • Ebu Said Hudri hakkında bilgi verir misiniz? Bu zat Ehl-i Beyt'in dostlarından mıdır? Hz. Ali'nin imametini kabul emiş midir?
    11243 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Ebu Said El-Hudri Peygamber’in yarenlerindendi ve bu zat bilgin bir kişi idi. Resulullah’tan birçok hadis ezberlemiş ve onları nakletmiştir.Ebu Said diyor ki Handek savaşında 13 yaşımda idim. Babam elimden tutup Resullah’ın huzuruna çıkardı ve “Ey Allah’ın Resulu! Bu oğlum ...
  • Genç ve evli bir bayan, evdeki durumun müsait olmayışından dolayı ramazan ayında sahura kalktığı halde gusül alamamıştır. Acaba bu bayanın vazifesi nedir?
    3546 Cenabet 2019/06/17
    Değerli okuyucumuz, evin kalabalık olması veya başkalarından utanmak geçerli bir mazeretler değildir. Böyle durumlarda gusletme imkanınız veya zamanınız yoksa teyemmüm etmelisiniz. Gusletmemiş ve teyemmüm almamışsanız ve sabah ezanına kadar cenabetli kalmışsanız orucunuz batıl olduğu gibi üzerinize kefarette gelir. Ama o zaman amelinizin doğru olduğunu düşünüyorduysanız kefaret gelmez.
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9364 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Sevgi ve muhabbetin önemi ve sınırları nedir?
    2958 Hadis 2020/01/19
  • Bir yaratıcısı olmaksızın baştan beri tanrı nasıl mevcuttur?
    11170 Eski Kelam İlmi 2012/08/21
    Tanrının baştan beri nasıl mevcut olduğu sorusu, gerçekte neden tanrı kendi başına ve zatıyla vardır ve her varlığın bir yaratıcısı ve meydana getiricisi bulunmaktadır, diye belirtilen sorunun başka bir ifadesidir. Gerçekte soru şudur: Tanrı nasıl meydana gelmiş ve kim O’nu yaratmıştır? Cevap için birkaç soruya dikkat etmeniz ...
  • Cehennem ehlinin yüzü nasıldır?
    12969 Eski Kelam İlmi 2012/07/21
    Kur’an’ı kerim ayetlerini inceleme neticesinde şöyle bir netice alınabilinir: Bir taraftan cehennemliklerin yüzü yanma neticesinde derisi kendi kabuğuna çekilir, dudakları parçalanır çok çirkin ve korkunç bir hale gelir şekilde müşahede ediliyor. Bir diğer taraftan ilahi azabın yenilenmesi ve tekrarlanması için Allah u Teâlâ karar kılmış ki beden ...
  • Allah anneden daha şefkatli ise nasıl insanı cehennem ateşinde yakabilmektedir?
    4465 دلایل عدل الهی 2018/11/17
    Dünyada gerçekleştirdiğimiz her eylemin mana âleminde bir hakikati vardır. Ahret hayatında karşılaşacağımız ceza ve mükâfatlar gerçekte bizlerin amelleri ve eylemlerinin o âlemde ki inikâsı ve ortaya çıkardığı sonucudur. Bilimsel bir ifadeyle ahret âleminde göreceğimiz ceza ve mükâfat dünya hayatında amellerimizin tecessümü(cisimleşmiş şekli)dür. İslam Peygamberinin eşi Ayşe’den şöyle ...
  • Kimler bir insanın mahremleridir; örneğin amcam benim çocuklarıma mahrem sayılır mı?
    9614 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Mahremiyet üç yolla oluşur: nesep, evlilik ve süt verme. Nesep yönünden insana mahrem olan şahıslar şunlardan ibarettir: Anne, baba ve büyükleri(büyük baba, ana anne gibi) Evlat ve küçükleri(torun, netice gibi) Erkek kardeş, kız kardeş ve küçükleri(yeğenler gibi) Amca, hala ve büyükleri(amca ve halanın anne ve babası gibi) Dayı, teyze ve büyükleri(dayı ...
  • “Zer Âlemi” Nedir?
    20845 Eski Kelam İlmi 2007/10/25
    “Zer” veya “Misak alemi” bu alemden önce olan bir dönem, aşama, sahne, yer veya alemden ibarettir. Allah Teala Hz. Âdem’in soyundan olan bütün soyları küçük zerreler halinde var etmiş ve o zerrelere ruh verdikten sonra onlardan kendisinin rablığı, peygamberlerin peygamberliği ve masum imamların velayetine inanacaklarına dair kesin ...

En Çok Okunanlar