Gelişmiş Arama
Ziyaret
5594
Güncellenme Tarihi: 2012/10/14
Soru Özeti
Ben, Allah’a ermiş ve yolu kat etmiş olan bir irfan üstadının peşindeyim.
Soru
Ben, Allah’a ermiş ve yolu kat etmiş olan bir irfan üstadının peşindeyim.
Kısa Cevap
Üstat talebinde bulunmak Şia’da en temel arayışlardandır ve gerçekte İmamı talep etmektir.[1] Birey tamamıyla ilim, amel ve kemal iddiasından vazgeçmeyinceye ve kendi bağımsız arayışlarında çıkmaza girmeyinceye dek ne bir üstatla mülakat eder ve nede mülakat etmesi durumunda üstadın müridi olabilir; çünkü henüz kendi nefsinin müridi sayılır. Hakeza arif olmak amacıyla irfan üstadı arayışına giren kimseler bile kendi nefislerinin müridi sayılırlar; çünkü bu kimselerin arif olmak hakkında hiçbir tasavvurları bulunmaz ve sadece irfanî yüce bir makama ermeyi kendi hedefleri haline getirirler. Bunlar kâmil bir üstada ulaşmakta başarısız olurlar. Kamil üstat, Allah dışındaki herkesten ümitsiz olan ve varlığı Allah’a ulaşma sancısıyla debelenen ama ona ulaşamayan kimsenin yolunda bulunur. Eğer bir mürit bu makama ulaşırsa, üstat da ortaya çıkar. Mükemmel bir irfan üstadı bulmak, bir ömür mücahade, aşk ve talebin semeresidir. Her ne kadar kimi bireyler bazen kolay bir şekilde ermiş bir arife ulaşsalar da kendileri talep bazında yetkin olmadıklarından basit bir şekilde bu fırsatı yitirirler. Elbette iradeleri kâmil olması durumunda durum değişir. Son sözümüz şudur: Bu yolda ümitsiz olmamak gerekir ve yola düşmenin maksada varmak olduğu unutulmamalıdır. Çabalama ve araştırmalara devam edilmeli ve dürüstlük, ihtiyaç ve ihlâsla Allah’tan istenmelidir. Elbette insanı bu yüce hedefe ulaştırabilecek güç ermiş arifte bulunur.
Daha fazla bilgi edinmek için 5508 sayılı soruya (Site: 624) müracaat ediniz.  
 

[1] Hancani, Ali Ekber, İrfani Seyri Süluk, haller, merhaleler ve makamlar, Makale: “Sen olabilirsin”, s. 209
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    7711 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Ali (a.s.) hangi hutbede kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına gelmelerinin nitelliği açıklamıştır?
    9797 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/02
    Ali (s.a) kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına oturmalarının nasıllığını “nehcül – balaga”nın üçüncü hutbesinde anlatmış. Bu hutbe, hazreti Ali’nin (bu hutbenin sonunda söylemiş olduğu) sözlerinden yararlanarak “Şıkşıkiyye” adı verilmiş ve bu adla tanınmıştır. Şıkşıkiyye hutbesi, İmam Ali'nin (a.s.) hilafet hakkında yapmış olduğu şikâyetini, kendi hakkının gasp ...
  • Kur’an ve hadisler bakımından ihtiyari ölüm nedir?
    12172 Pratik İrfan 2012/07/21
    İslami irfanda “mevt-i ihtiyari” teriminin asıl kaynağı ve mebdei İslam peygamberinin (s.a.a.) buyurmuş olduğu şu sözünün: “mutü kalbe en temutü”[i] ölmeden önce ölünüz” olduğunu söylemek mümkündür. Bu kelamda birinci olarak “ölünüz” denmekle “ölüm”, ihtiyari bir amel olarak ortaya atılmış ve ikinci olarak “ölünüz” denmekle ...
  • Neden kutsal ziyaretgâhlar ve imamların kabri altın madeniyle kaplıdır? Neden onları fakir ve muhtaçların ihtiyaçları için harcamıyorlar?!
    6480 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Bu soruya değişik açılardan cevap verilebilir:1. Bu gibi meselelerin makul bir dayanağı vardır; tüm dünyada ve tüm dinler arasında yüce şahsiyetleri anmak ve onların eserlerini ihya etmek olağan ve normal bir husustur ve bunun aklî hiçbir engeli yoktur.2. İmamlar (a.s) dünyayı terk etmiştir ama onun tüm imkânlarını ...
  • Eğer Muaviye kâfir idiyse o halde neden İmam Hasan Mücteba (a.s) onun ile barış yaptı ve hilafeti ona devretti?
    10825 Masumların Siresi 2010/08/22
    Muaviye, Ehli Sünnet kitaplarının tanıklığıyla şeriat karşıtı işlere ve şarap içmek, “iki bayram” namazı için ezan okutmak bidati ve Cuma namazını Çarşamba günü kılmak gibi birçok bidate mürtekip olmuştur. Bu nedenle ona karşı hiçbir müsamaha ve tolerans gösterilemez. Öte taraftan tarihin tanıklığıyla İmam Hasan’ın (a.s) Muaviye ...
  • Mümin karı ve koca ölümden sonra da birlikte yaşayacaklar mıdır?
    71751 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    İnsanın ahiretteki yaşam şeklinin tüm detayları, masum zatlar (a.s) dışında hiç kimse için malum değildir. Bununla birlikte erkek ve kadın arasındaki evlilik ilişki ve sözleşmesi dünya hayatıyla ilgilidir ve mümin kadınlar ahirette de dünyadaki eşleriyle yaşama mecburiyetinde değildir. Elbette isterlerse onlarla yaşayabilirler. Aynı şekilde bu dünyada kocası bulunmayan veya ...
  • Neden kötü bir olay yaşandığında maslahatın bu olduğu söylenir?
    3562 شبهه شناسی 2020/01/20
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6222 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. Zehra’nın şahadetine delalet eden konular var mıdır?
    19010 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Tarihsel olan bu gerçek canlı bir şekilde tarihsel ve hadissel kitaplarda mahfuz kalmış. İbni Ebu Şeybe, Blazeri, ibni Kutaybe ve… gibi Ehli Sünnet’in büyük şahsiyetleri bu konuyu teyit etmişlerdir. Hz. Zehra’nın (s.a) evine yapılan saygısızlık ve şahadeti hakkında detaylı cevaba müracaat ediniz. ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9514 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...

En Çok Okunanlar