Please Wait
8360
- paylaşmak
Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi mezarlığa gidebileceği neticesine ulaştırmıştır. Şiiler de hadis toplama ve tahlil etmedeki farklı kıstaslarına dayanarak, kâmil anlamda bunun yasak olduğuna dair bir delil görmemektedir. Elbette mezarlıklarda bulunmadan muhtemelen kaynaklanacak olumsuzluklardan sakınılması gerektiğine dikkat etmek gerekir.
Ehlisünnetin hadis kaynaklarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasını bir tür yasaklayan birtakım hadisler mevcuttur. Amr b. As’ın oğlu Abdullah’ın naklettiği bu hadislerden birinin içeriği şudur: Biz, Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte bir yolda hareket ediyorduk, aniden Hz. Peygamber (s.a.a) bizim yabancı sandığımız bir kadını gördü. Lakin kendisi onun tarafına gidince biz o kadının Fatıma Zehra (s.a) olduğunu anladık. Hz. Peygamber (s.a.a) ey Fatıma (s.a) neden evinden dışarı çıktın diye kızından sordu. Fatıma Zehra (s.a), bir aileden bir şahıs vefat etmiş idi ve ben onlar için üzüldüm ve kendilerine başsağlığı dilemek için onlar ile birlikte hareket ettim diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) mezarlığa kadar onlar ile birlikte miydin diye sordu! Fatıma (s.a), ben bu işin kötülüğü hakkında sizden duyduklarım tüm şeyler ile birlikte nasıl mezarlığa gidebilirdim diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) bu yanıtı duyunca şöyle buyurdu: Eğer oraya gitmiş olsaydın asla cennete giremezdin![1] Bir başka rivayette de Ebu Hüreyre şöyle nakletmektedir: Peygamber (s.a.a) sürekli mezarlıklarda bulunan kadınlara[2] lanet etmiştir.[3] Şii mezhebinde hadis mefhumunu (diraye) ve hadisi nakleden bireyleri (rical) tanımaya dönük bulunan tümel kaideler esasınca, belirtilen rivayetler her iki açıdan da yani rical ve diraye bakımında kabul edilir değildir. Ehlisünnetin bakışında da altı sahih kitabın yazarlarından biri olan Tirmizi, ikinci hadisin altına şöyle bir not düşmüştür: Bazı âlimler, Hz. Peygamberin (s.a.a) sonları kabir ziyaretini caiz kıldığına ve onun onayının erkek ve kadınları içerdiğine inanmaktadırlar.[4] Ehlisünnetin birçok fakih ve âlimleri açısından ilk hadis de zayıf sayılmaktadır.[5] Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretlerinden men edilişleri hakkında bulunan diğer rivayetler, senet açısından bu iki rivayetten daha güçlü sayılamaz. Bu hususta sözü edilen konuların bir bölümünü Ehlisünnete eğilimli Zeydi düşünürlerden biri olan Şevkani’nin nakliyle aktarıyoruz. Şevkani Ehlisünnet kitaplarında nakledilmiş hadisleri ve kadınlar tarafından kabirlerin ziyaret edilmesi ile ilgili konuyu inceleyerek şöyle demiştir: Âlimlerin çoğunluğu, fitne ve başka bir sorunun çıkmamasından emin olunduğu takdirde kabirlerin ziyaret edilebileceğinin caiz olduğuna fetva vermişlerdir. Çünkü Sahih-i Müslim’de Ayşe’den nakledilen bir hadis mevcuttur. Bu hadiste Ayşe, Hz. Peygamberden (s.a.a) kabirleri ziyaret ederken hangi duayı okuyayım diye sorar ve Hz. Peygamber de (s.a.a) ona bir dua öğretir (ve onu kabirleri ziyaret etmekten men etmez.).[6] Başka bir yerde de Sahih-i Buhari’nin nakliyle Hz. Peygamber (s.a.a) bir kabir kenarında oturan ve ağlayan bir kadına hitap etmiş ve onu kabirleri ziyaret etmekten men etmeksizin kedisine sabır ve takva tavsiye etmiştir.[7] Buna ek olarak Hâkim Nişaburi, Fatıma Zehra’nın (s.a) her hafta amcası Hz. Hamza’nın kabrini ziyaret ettiğini, orda namaz kıldığını ve ağladığını nakletmektedir.[8] Ardından Ehlisünnetin meşhur müfessiri Kurtubi’den şöyle bir söz nakleder: Bu hadisler, kabir ziyaretlerinin ölümü hatırlatması ve bu hususta erkek ile kadın arasında bir fark bulunmaması gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, fitneye sebep olacak etkenlerin olmaması durumunda kadınların kabirleri ziyaret etmesinin önünde herhangi bir engelin olmadığı gözükmektedir. Şevkani, en sonda bu görüşü mevcut en güçlü inanç olarak değerlendirmekte ve kabullenmektedir.[9] Ehlisünnet düşünürlerinin kitaplarına müracaat etmeyle onlardan çoğunun da Şevkani’nin kitabında bulunan görüşe yatkın olduklarını gözlemlemekteyiz.[10] Elbette bunun karşısında Ehlisünnetten bir grup ve bu cümleden olmak üzere Vahabiler kadınlar için kabir ziyaretini men eden başka görüşlere inanır. Bu görüşler, onların bir numunesi cevabın başında belirtilen, senet ve yapı açısından zayıflığı belli olan ve daha güçlü hadisler ile çelişen hadislere inanmalarından kaynaklanır. Son olarak şu noktaya dikkat etmek gerekir: Şia rivayetleri esasınca, toplum bireylerine yönelik insani vazifeyi eda etme gayesiyle kadınların cenazelerin defnedilmesinde, kabirlerde ve hastaları ziyaret etmede yer almaları sakınca taşımaz, hatta bu masum önderler tarafından vurgulanmıştır. Aşağıdaki rivayete dikkat ediniz:
Abdullah Kahili İmam Kazım’a (a.s) şöyle dediğini aktarır: Eşim arkadaşlarımdan birinin eşiyle matemlere katılmaktadır ve ben her zaman o ikisini bu işten sakındırmaktayım. Bir gün eşim bana eğer bu iş haram ise ve meşru değil ise bu merasimlere bundan sonra katılmamamız için bize söyle, lakin haram değilse neden bizim matemlere katılmamıza engel oluyorsun diye söyledi. Eğer biz başkalarının taziyelerine gitmezsek, onlar da bizim taziyelerimize gelmez! İmam bu sözleri duyunca yanıt olarak şöyle buyurdu: Senin sorun toplumsal gerekler ile irtibatlıdır. Babam (İmam Sadık (a.s)) annem ve Ümmü Ferve’yi (İmamın diğer bir eşi) her zaman Medine halkına yönelik kendi toplumsal görevlerini yerine getirmeleri için değişik yerlere yollardı![11] Elbette hanımlar bu yer ve merasimlerdeki varlıklarının tam bir metinlik ile gerçekleşmesine ve sağlıklı toplumsal aktiviteler ile pek uyuşmayan girişimlerden sakınmaya özen göstermelidirler. Bu doğrultuda Ehlisünnet hadis kitaplarında bulunduğu gibi Şia hadis kitaplarında da kadınları cenaze defin merasimine katılmaktan ve kabirlerde bulunmaktan men eden hadislerin[12] bulunduğu bilinmelidir. Lakin Hz. Fatıma Zehra (s.a) gibi bireylerin ameli yaşam tarzı ve de bu tür hususları caiz sayan hadislerin varlığına binaen, men edici rivayetlerin İslami edebe yeterli derecede riayet etmeyen veya kabirleri kendilerine yer edinen bazı kadınlar hakkında olduğu söylenebilir.[13]Bu esas uyarınca Şiiler ve birçok Ehlisünnet mensubunun otak görüşü şudur: Bayanlar cenazeler defnedilirken ve de kabir ziyaretleri yapılırken şer’i sınırlara riayet etmekten gafil olmamalı veya doğal hayattan fasıla alıp kabirlerde yaşamamalıdırlar. Lakin kabir ziyaretlerinde bulunan olumlu faydalar kadınları da içerir ve bu yüzden onlar kabir ziyaretinden mahrum kılınmamalıdır.
[1] Müsned-i Ahmet bin Hanbel, c. 2, s. 168 – 169, Darı Sadır, Beyrut.
[2] “Zıvarat” tabirinin “zairat” yerine kullanılması, mezarlıkta daimi bir şekilde bulunma anlamına işaret eder, mezarlığı normal bir şekilde ziyaret etmeyi ifade etmez.
[3] Süneni Tirmizi, c. 2, s. 259, Daru’l Fikir, Beyrut, 1403 h.k.
[4] a.g.e.
[5] Muhyi’d Din En- Nevevi, El- Mecmu fi şerhi’l-Mühezzeb, c. 5, s. 278, Daru’l Fikir, Beyrut.
[6] Sahih-i Müslim, c. 3, s. 64, Daru’l-Fikr, Beyrut.
[7] Sahih-i Buhari, c. 2, s. 73, Darul-Fikr, Beyrut.
[8] Niaşburi, Hakim, Müstedrek, c. 1, s. 377, Daru’l-Marifet, Beyrut, h.k. 1406.
[9] Eş- Şevkani, Muhammed bin Ali bin Muhammed, Neyli’lEvtarminEhadisiSeyyidi’lEhyar, c. 4, s. 165-166, Daru’l Celil, Beyrut.
[10] El- Gazi ebi’lFazl Ayaz El- Yahsibi, Eş- Şifa bi tarifi Hukuku’l Mustafa, c. 2, s. 84, Daru’l Fikir, Beyrut.
[11] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi, c. 3, s. 217, hadis 5, Daru’lKutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.
[12] Hürr’üAmuli, Vesailu’ş Şia, c. 3, s. 239-240, hadis 3512, 3513, 3514, MüessesetuA’lu’lBeyt, Kum, 1409 h.k.
[13] a.g.e, c. 20, s. 210, hadis 25452.