Gelişmiş Arama
Ziyaret
7864
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
Evlilik süresinde ahde yaptığım vefasızlığı nasıl telafi eder ve Allah’ı razı edebiliriz?
Soru
Ben yirmi sene önce bir aileyle tanıştım ve birkaç sene sonra onların kızıyla irtibatımı devam ettirdim ve gizli gelip gitmeler neticesinde onunla evlenme kararı aldık. Birkaç sene geçtikten sonra kızla kendi aramızda geçici nikâh akdini okudum (sığayı muvakkat)! Elbette kız bakire olduğu için, babasının izni olmaksızın bir şey yapamayacağımızı söyledi ama ben, bazı müçtehitlerin fetvasına göre babanın izni gerekli değildir diyerek onu ikna ettim. Kıydığımız akitten sonra yakın ilişkiye girdik. Kıza evlilik sözünden sonra 13 sene geçti ve şuan sözümde durmayarak başka bir kızla evlendim! Şimdi o kız benden çok rahatsız. Düğünden önce kapıma geldi ve annemle karşılaştı. Ben ve annem onu fahişelikle tehdit ederek şikâyet edeceğimizi söyledik ve kapıdan uzaklaştırdık, oda haysiyetli bir kız olduğu için gitti. Elbette ben karakola şikâyet ettim ama şikâyetimin üstüne düşmedim. Şimdi o çaresiz kızın başına böyle bir bela getirdiğimiz için kendimin ve ailemin dünya ve ahiretteki durumumuzun ne olacağını bilmiyorum. Allah bizden nasıl razı olacak?
Kısa Cevap

Siz sözünüzde durmamakla bir insanın geleceğini söndürmüşsünüz! Kötü sözlülüğünüzün etkisiyle, o kızın ruhunda telafi edilemeyecek yaraların oluşması mümkündür ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bundan dolayı siz, ona borçlusunuz ve boynunuzda insan hakkı gibi büyük bir vebal var.

Buna izafeten siz, bu haksızlığın yanında onu fahişelikle suçlamış ve şikâyet ederek bu yaptığınızla onun, ailesinin ve akrabalarının haysiyetini tehlikeye atmışsınız ve bunun için şiddetle ona borçlusunuz. Bu gibi durumlarda, ilk etapta doğru ve şer’i yolla o kızın ve ailesinin rızasını almanız, Allah-u Teâlâ’nın huzurunda gerçekten tövbe etmeniz ve Allah’a bir daha böyle büyük bir günaha bulaşmayacağınıza dair söz vermeniz durumunda, Allah sizden razı olacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Kendinizin de açıkladığı gibi daimi nikâh sözü vererek o kızla şer’i ölçüler içinde bir ilişki olsa bile (sığayı muvakkat) uzun bir müddet birlikte olmuşsunuz. O kızda sizin sözünüze itimat ederek geçici nikâha boyun eğmiştir. Sizin şer’i ve ahlaki olarak delikanlılık yaparak sözünüzde durmanız gerekiyordu.

Ama müteessifine ahdinize vefa etmeyerek sözünüzü ayaklar altına alıp bir insanın geleceğini karartmışsınız! Kötü sözlülüğünüzün etkisiyle, o kızın ruhunda telafi edilemeyecek yaraların oluşması mümkündür ve bunun sorumlusu sizsiniz ve bundan dolayı siz, ona borçlusunuz ve boynunuzda insan hakkı gibi büyük bir vebal var.

Sizin ondan ayrılmak için geçerli sebebiniz olsa bile söz vermeniz hasebiyle, karşınızdaki kimseye verdiğiniz sözü ve açtığınız hasarları telafi etmeniz gerekiyor. Zira kul hakkının sadece tövbe etmekle bağışlanmayacağı, tövbenin yanında, hakkı ayaklar altına alınan kimsenin şahsi rızası ve zararların telafi edilmesinin de gerekli olduğu son derece açıktır.

Kötü sözlülüğünüz ve hakka tecavüz etmenizin yanında onu fahişelikle suçlamış ve şikayet etmekle ve fahişelik iftirasıyla haysiyetini ayaklar altına alarak onun kalbini kırmış, tehdit etmiş ve korkutmuşsunuz!!!

Dolayısıyla siz ona birkaç yönden şiddetle borçlusunuz. Özellikle bir ferdin, bir ailenin ve akrabalarının haysiyetini ayaklar altına alındığı namus meselesi ortadadır!! Bu gibi durumlarda, ilk etapta doğru ve şer’i yolla o kızın ve ailesinin rızasını almanız, Allah-u Teâlâ’nın huzurunda gerçekten tövbe etmeniz ve Allah’a bir daha böyle büyük bir günaha bulaşmayacağınıza dair söz vermeniz durumunda, Allah sizden razı olacaktır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar