Gelişmiş Arama
Ziyaret
7277
Güncellenme Tarihi: 2012/09/01
Soru Özeti
Acaba İslam’da, bir başkasının çocuğunun velayetini üstlenerek evlatlık noktasında bir sınırlılık var mıdır?
Soru
Acaba İslam’da, bir başkasının çocuğunun velayetini üstlenerek evlatlık noktasında bir sınırlılık var mıdır?
Kısa Cevap
Sorumlusu olmayan veya sorumlusu olup bakımından aciz ve tam rızasıyla başkasına çocuğunu teslim etmek isteyenlerin çocukların sorumluluğunu üstlenip terbiye etmek şer’i olarak her hangi bir işkâlı yoktur. Ama ülkelerin kanunlarında yeterli ihtiyara sahip olmayan çocukların durumunu dikkate alarak konuyla ilgili (kısır olup başka çocukların sorumluluğunu üstlenmek isteyen eşler için) bazı kanunlar koymuşlardır.
İslam dini, öz evlat ile evlatlık edinmiş çocukların hüküm ve hukukları eşit ve aynı olduğunu kabul etmemiştir. Hatta kur’an’ı kerimde bu noktaya işaretle şöyle buyurmaktadır: “Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır”. Bu nedenle evlat edinmiş çocuklarla ilgili mesellerden birisi bu çocuğun, kendi etrafındakilerle ilişki ve irtibatı şeklidir. Şöyle ki; evlatlık çocuğun anneliğe ve babalığa oranla irtibatının mahreme dönüşme meselesidir ki bunların bir birine mahreme dönüşmesi için bazı yöntemler ortaya koymuşlardır.
 
Ayrıntılı Cevap
  1. Sorumlusu olmayan veya sorumlusu olup bakımından aciz ve tam rızasıyla çocuğunu başkasına teslim etmek isteyenlerin çocukların sorumluluğunu üstlenip terbiye etmek bağlamında şeran her hangi bir işkâlı yoktur. Belki İslam dininde bu iş çokta övülmüştür. Öyle ki İslam peygamberi (s.a.a) yetim olan bir kimsenin sorumluluğunu ve velayetini üstlenen kimseler için şöyle buyurmuşlardır: “bu tür insanlar cennette benimle birliktedirler”.[1]
  2. Ülkelerin kanunlarında yeterli ihtiyara sahip olmayan çocukların durumu dikkate alınarak konuyla alakalı has kanunlar koyulmuş. Bu kanunlardan bazısı, (kısır olup başka çocukların sorumluluğunu üstlenmek isteyen eşler için) için vaz edilmiştir. Yoksa şeran çocuk sahibi olan eşler bile -çocuk sahibi oldukları halde- başka çocukların sorumluluklarını alarak evlatlık edebilirler.
  3. Elbette İslam dini öz evlat ile evlatlık çocuklarının hüküm ve hukuklarını eşit ve aynı olduğunu kabul etmiyor. Hatta kuranı kerimde bu noktaya işaretle şöyle buyurmaktadır: “Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır”.[2] Şöyle ki; cahiliye döneminde evlatlık edinmek normal, toplum içinde oturmuş bir durum idi ve öz çocukları için var olan tüm hak ve hukuklar evlatlığa da veriliyordu. Onun, babalıktan ve babalığın da ondan irs götürme, annelik ve babalık olanlarla evlenememeleri gibi hükümler evlatlıkla devreye geçerdi. İslam dini mantıksız ve hurafe olan bu kuralları kabul etmedi ve kaldırdı. Hatta nebiyi ekremin (s.a.a) kendisi bu yanlış geleneği bastırıp yok etmek için evlatlığı olan Zeyd b. Harise’nin hanımıyla –Zeyd boşandıktan sonra- evlendi.[3]
  4. Evlatlık hakkında söz konusu meselelerden birisi evlatlık olarak alınmış çocuğun etrafındakilerle olan ilişki ve irtibat meselesidir. Bu bağlamda çok sorulan sorulardan birisi şudur: evlatlık olarak alınmış çocuk, sorumluluğunu üstlenmiş olan annelik ile babalık için mahremliği nasıl geçekleşebilir? Bazı fakihler bu bağlamda birkaç çözüm yolunu ortaya koymuşlardır:
  1. Eğer çocuk süt emiyor bir kız çocuksa aşağıda zikir edileceklerden birisinin (konuyla ilgili şartlar dâhilinde)[4] sütünü emerse onunla erkek (babalık) arasında mahremlik oluşuyor. Sütü, söz konusu mahremliğe neden olan kimseler şunlardır: babalığın eşi, annesi, bacısı, kız kardeşi, yeğeni (bacının veya erkek kardeş), kardeşinin hanımı. Bunlardan her hangi birsinden evlatlık olan kız çocuk (ilgili şartlar dâhilinde) süt emerse babalık için mahrem olur.
  2. Eğer kız çocuk süt emecek birisi değil veya süt emecek birisi ama mezkûr kişilerden hiçbirisi yoksa babalık veya babalığın babasıyla geçici nikâh kıyarak bu mahremlik gerçekleşebilir. Bu durumda bu çocuk babalığın veya babasının eşi olmuş oluyor. Ama dikkat edilmesi gerekiyor ki eğer çocuk buluğ çağında değilse kıyılacak nikâh çocuğun şer’i velisi kimse onun izniyle olması lazım. Eğer şeri veli yoksa gerekli şartlara haiz olan müçtehitten izin alınmalıdır. Her halükarda mahremlik için okunan akıt kesinlikle çocuk için zarara ve fesada neden olacak bir muameleye neden olmamalı. Yapılacak her muamele tamamen çocuğun maslahatını içerecek şekilde olmalıdır.
  3. Eğer evlatlık süt emen erkek çocuksa (ilgili şartlar dahilinde) aşağıdakilerden birisinin sütünü içerse çocukla annelik arasında mahremlik hasıl olur. Sütü söz konusu mahremliğe neden olan kimseler şunlardır: annelik, kocası, bacısı, yeğeni (erkek kardeşten kız kardeşten), kardeşinin hanımı. Mezkur kişilerden herhangi birisinin sütünü emerse (ilgili şartlar dahilinde) çocuk annelik için mahrem oluyor.[5]
  4. Ama eğer erkek çocuk süt emecek birisi değil veya süt emecek birisi ama mezkûr kişilerden hiçbirisi yok ve annelik ve babalık olanların kız çocuğu varsa bu kız çocuğu evlatlık olan erkek çocuk için geçici nikâh yaparak anneliği çocuğun kaynanası duruma sokarak mahremlik sağlanılabilinir. Ama eğer evlatlık edilen çocuğun babası yaşıyorsa babalık kendi hanımını boşayarak iddesi dolduktan sonra çocuğun babası annelik olacak bayanla (duhul yapmama şartıyla da olsa)  geçici nikâh kıyar, müddeti (ve iddesi)  dolduktan sonra babalık kendi eski hanımını yeniden nikâh ederek anneliği çocuk için mahrem edebilirler. Ama bu yöntemle evlatlık çocuk, anneliğin kızı için mahrem olamıyor.[6] Evlatlık çocuğu, kızı için mahreme dönüştürecek başka hiçbir yöntem de yoktur.[7]
  1. Son olarak şu noktayı hatırlatmak gerekir ki her ne kadar evlatlık fıkhi ve hukuki açıdan insanın öz çocuğu olamıyor ama evlatlık edinmek ve onun sorumluluğunu üstlenmesi mahremlik veya çocuklara mahsus olan diğer hükümleri çözmeye bağlı değildir. Belki insan şer’i ve ahlaki olan has bir program ve müdüriyetle bu sorunları çözebiliyor. Hakeza, çocuğun kendisinin kişinin öz evladı olmadığından haberdar edilmeli. Elbette çocuk haberdar edilirken ruhiyesine zarar vermeyecek bir üslupla yapılması lazım. Dolayısıyla bu konuda kesinlikle ilkin psikologlarla istişare edilmesi gerekiyor.
 
[1] Humeyri, Abdullah b. Cafer; “Kurbul Esnad”, baskı, 1, Kum: müesesei Alulbeyt, (a.s), 1413, kemeri, s. 9, hadis no: 315.
[2] Ahzab, 4.
[3] Mekarim Şirazi, Nasır, “Tefsir-i Numune”, baskı, 1, Tahran: darul kutubul İslamiye, 1374, şemsi, c. 17, s. 196.
[4] Bkz. Endeks: “şereyiti şir daden ve mehremiyet den nezer şia ve ehli sünnet”, soru 2293.
[5] Fazıl Lenkerani, Muhammed, “Camiul Mesail”, baskı, 11, Kum: intişarai emi kalem, baskı tarihi yok; c. 1, s. 408. 
[6] Tebrizi, Cevad, “İstiftaat-i Cedid”, baskı, 1, Kum: int. Yok, c. 1, s. 336; Mekarm-i Şirazi, Nasır, “Ehkam-i Banıvan”, baskı, 11, Kum: intişarati medrese-i İmam Ali, b. Ebi talip, (a.s.), 1428, kameri, s. 157.
[7] “Ehkami Banvan”, age. S. 157.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar