Gelişmiş Arama
Ziyaret
14121
Güncellenme Tarihi: 2009/05/17
Soru Özeti
Acaba Peygamber Efendimiz (s.a.a), Hz. Mehdi’nin (a.f.) gaybet ve kıyamı konusunu açıklamış mıdır?
Soru
Mehdilik konusu Peygamber Ekrem (s.a.a) tarafından açıkça buyrulmuş mu?
Kısa Cevap

İslam dininin ortaya çıkışından beri, mehdeviyet konusu, Müslümanların şek ve şüphe etmeyecekleri bir şekilde açık ve netti. Peygamber Ekrem (s.a.a), Hz. Mehdi (a.f.)’nin varlığını, onun bazı sıfatlarını, tevhit ve adalet hükümeti kurmasını, zulmün kökünü kazımasını, İslam dininin bütün dinlere üstün geleceğini ve Hz. Mehdi (a.f.)’nin eliyle yapılacak olan bazı düzeltmeleri Müslümanların bütün geneline açıklamıştır ve onları bu gibi müjdelerle bu konuya ısındırmıştır.[i]

Hz. Mehdi (a.f.)’nin varlığı, kıyamı ve zuhuru hakkında, Sünni ve Şia’nın naklettiği Peygamber Ekrem (s.a.a)’in birçok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler üzerinde dikkatlice inceleme yapan birisi, Peygamber (s.a.a) zamanında Hz. Mehdi (a.f.) konusunun Müslümanlar arasında çok açık olduğunu, Hz. Mehdi (a.f.)’nin gelecek bir zamandaki varlığı inancının insanlar arasında yaygın olduğunu, sadece onun hakkında bazı ayrıntıların (örneğin: soyu, ismi, künyesi, kıyam zamanı, zuhur alametleri, gaybetin illeti vb.) sorulduğunu ve Peygamber Ekrem (s.a.a)’den cevap alındığını anlayacaktır. Peygamber Ekrem (s.a.a) Hz. Mehdi (a.f.)’nin varlığından haber vererek onun hakkında şöyle buyurmaktaydı: Vaat edilen Mehdi benim soyumdan ve Hz. Fatıma (s.a)’nın oğlu Hz. Hüseyin (a.s)’nin evlatlarından dünyaya gelecektir. Onun ismini ve künyesini açıklamış ve başka özellik ve alametlerini beyan etmişlerdir.[ii]

Bu hadisler, Şia kaynaklarına ilave olarak, Ehl-i Sünnet’in muteber kaynaklarında yer almıştır Hz. Mehdi’inin on ikinci imam olduğu ise Ehl-i sünnetin “Feraidu’simtayn” “Yenabi’ul Meveddet” gibi kitaplarında yer alır.



[i] İbrahim Eminî, Dad Gösteriyi Cihan, s: 92.

[ii] Aynı kaynak, s: 40.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Peygamber Ekrem (s.a.a) ve imamların her birisinden, Hz. Mehdi (a.f)’nin doğumu, gaybeti, zuhuru, cihansal kıyamı ve diğer özellikleri hakkında birçok rivayet nakledilmiştir. Aslında, Hz. Mehdi (a.f)’nin doğumundan yıllar önce, onun Hz. Peygamber (s.a.a)’in ailesinden, Hz. Fatıma (s.a)’nın çocuklarından, İmam Hüseyin (a.s)’in soyundan olduğu, cihansal kıyamıyla yeryüzünü adaletle dolduracağı önceden haber verilmişti. Bu rivayetlerin sayısı o kadar çoktur ki; İslamî konuların çok azı hakkında bu kadar rivayet nakledilmiştir.[1] Öyle ki; bu mesele Şia mezhebinin (On iki İmam (s.a) Şiası) gerekliliklerinden sayılmaktadır.[2] Ayetullah Safî Gülpeygânî, bu hadislerin bir kısmını “Muntehab’ul Eser” adlı değerli eserinde bir araya getirmiştir.

Biz burada, Şia’nın ve Ehl-i Sünnet’in muteber kaynaklarındaki Hz. Peygamber Ekrem (s.a.a)’den Hz. Mehdi (a.f) hakkında rivayet edilen hadislere ve konulara ayrı ayrı işaret edeceğiz.

Şia Kaynaklarında İmam Mehdi (a.f)

Hz. Mehdi (a.f)’nin gaybeti ve kıyamı, İslam dininde öyle kesin ve sabitleşmiş bir konudur ki; onun hakkında birçok kitap yazılmış ve bu kitapların bazılarının yazılma tarihi, Hz. Mehdi (a.f)’nin doğumundan yıllar önceye dönmektedir. Örneğin; Şia’nın güvenilir hadis yazarlarından biri olan Hasan b. Mahmut Zerrad, “El-Meşihe” kitabını, gaybet-i kübradan (büyük gaybet) yüz yıl önce yazmıştır ve İmam Mehdi (a.f)’nin gaybeti ile ilgili olan rivayetleri bu kitabında nakletmiştir.[3] Aynı şekilde İbrahim Eminî, “Dadgösteriyi Cihan” kitabında “Rical-i Neccaşî” den naklen, Hz. Mehdi (a.f)’nin doğumundan önce gaybet hakkında kitap yazmış olan yedi kişinin ismini zikretmiştir.

Allame Muzaffer (r.a) “Akaid’ul İmamiyye” kitabında şöyle yazmaktadır: Eğer mehdeviyyet düşüncesi Hz. Peygamber Ekrem (s.a.a) tarafından Müslümanlara aşikâr olmasaydı ve söz konusu edilmeseydi, Keysaniyye, Abbasiler gibi birinci devrin yalancı iddiacıları, kendilerinin vaat edilen Hz. Mehdi (a.f) oldukları iddiasında bulunmazlardı.[4]

Aynı şekilde Şeyh Saduk (r.a) “Kemal’ud Din ve Temam’un Nimet” adlı değerli kitabında sadece Hz. Resulullah (s.a.a)’dan (diğer masum imamlardan değil) toplam kırk beş rivayet nakletmiştir ve bu rivayetler, Hz. Mehdi (a.f)’nin var olduğunun yanı sıra onun özelliklerine de işaret etmektedir.[5]

Örneğin; Abdullah b. Abbas Hz. Resulullah (s.a.a)’dan şöyle rivayet etmektedir:

"Allah-u Teala yeryüzüne baktı ve onların arasından beni seçti ve peygamber yaptı, daha sonra ikinci kez baktı ve Ali’yi seçti ve onu imam karar kıldı, daha sonra bana, onu kendimin kardeşi, velisi, vasisi ve halifesi olarak karar kılmamı emretti. Buna göre Ali, bendendir ve ben de Ali’denim. O, kızım Fatıma’nın eşi ve iki torunum Hasan ve Hüseyin’in babasıdır. Biliniz ki; Allah-u Teala beni ve onu kullarına hüccet olarak karar kılmıştır ve Hüseyin’in çocuklarından ise benim risaletimi devam ettirmeleri için (benim getirdiğim dini yürütmeleri ve vasiyetimi korumaları için) imamları karar kılmıştır. Onların dokuzuncusu; şekli, sözleri ve davranışları herkesten bana en çok benzeyen, Ehl-i Beyt'imin kaimi ve ümmetimim hidayet edicisidir. O, uzun bir gaybetten ve sapıklığa sebep olan bir şaşkınlıktan sonra zuhur edecek ve Allah-u Teala’nın dinini galip kılacaktır..."[6]

Başka bir yerde İbn-i Abbas Hz. Resulullah (s.a.a)’dan şöyle rivayet etmektedir: "Allah’ın yarattıklarına olan halifeleri, vasileri ve hüccetleri benden sonra on iki kişidir. Onların birincisi benim kardeşim ve sonuncusu benim çocuklarımdandır. Hz. Resulullah (s.a.a)’a kardeşinin kim olduğunu sorulduğunda, Ali b. Ebi Talip’tir cevabını verdi. Çocuğunun kim olduğu sorulduğunda ise şöyle buyurdu: Mehdi’dir. O, yeryüzünü, zulümle dolduğu sırada adaletle dolduracaktır. Beni hak olarak peygamberliğe seçene yemin olsun ki; eğer dünyanın ömrünün bitmesine bir gün kalsa bile, Allah-u Teala o günü oğlum Mehdi (a.f) zuhur edinceye kadar uzatacaktır. O gün İsa b. Meryem gökten yeryüzüne inerek onun arkasında namaza duracaktır ve onun hükümeti bütün batı ve doğuya ulaşacaktır."[7]

Şunu da söylemek gerekmektedir ki; Şia’nın diğer kaynaklarında da bu konuyla ilgili onlarca hadis bulunmaktadır.

Ehl-i Sünnet Kaynaklarında İmam Mehdi (a.f)

Hz. Mehdi (a.f)’nin varlığı ve o hazretin zuhur edeceği konuları, Şia mezhebine has konular değildir. Aksine, Ehl-i Sünnet’in büyük hadis yazarları da Hz. Mehdi (a.f)’ye ait konuları birçok sahabe ve tabiin kanalıyla kendi kitaplarında nakletmişlerdir. Sadece Şia kaynakları değil, aksine diğer İslamî mezheplerin (Hanefî, Şafiî, Malikî ve Hanbelî) kitap ve eserleri de, Peygamber (s.a.a)’den Hz. Mehdi (a.f) ve onun zuhuru ile ilgili nakledilen hadislerle doludur.[8]

Birçok büyük araştırmacının araştırmalarına göre, Ehl-i Sünnet hadis yazarları Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili olan hadisleri, Peygamber (s.a.a)’in otuz üç sahabesi kanalıyla kendi kitaplarında nakletmişlerdir. Ehl-i Sünnet’in meşhur âlimlerinden yüz altı tanesi Hz. Mehdi’nin (a.s) zuhuru ile ilgili olan haberleri ve hadisleri kendi kitaplarında nakletmişlerdir ve onlardan otuz iki tanesi Hz. Mehdi (a.f) hakkında ayrıca kitap yazmışlardır.[9]

Müsned-i Ahmet b. Hanbel (vefat: 241 hk.) ve Sahih-i Buharî (vefat: 256 hk.), Hz. Mehdi (a.f) doğmadan önce yazılan ve onun hakkında hadislerin nakledildiği Ehl-i Sünnet’in meşhur kitaplarındandır. Ahmet b. Hanbel’in naklettiği hadislerden birisi şu hadistir: Peygamber (s.a.a) buyurmuştur:

"Eğer dünyanın ömrünün bitmesine bir gün kalsa bile, Allah-u Teala kesinlikle o günde bizden –bizim ailemizden – olan birisini ayağa kaldıracaktır ve o yeryüzünü, zulümle dolduğu sırada adaletle dolduracaktır."[10]

Buhari ve Muslim’de kendi Sahih adli eserlerinde Hz. Mehdi (a.f) hakkında şu hadisi naklederler: Resulullah şöyle buydular: Sizin durumunuz ne olur o zaman ki Meryem’in oğlu (İsa a.s gökten) iner ve imamınız sizden olur [1]

Bu hadis açıkça Hz. Mehdi’nin kıyam edeceği dönemde Hz. İsa’nın da gökten ineceğini ve Hz. Mehdi’ye uyacağına açıklamaktadır. Dikkat edilmesi gereken nokta şu ki bu hadis Hz. Mehdi Hz. İsa (a.s)’nın hazır bulunduğu bir sırada bile imamlık görevinin üstleneceğini açıklaması ve Hz. İsa’nın ona uyacağını göstermesi yönünden de Hz. Mehdi’nin sıradan bir kişi olamayıp yüce bir makama sahip masum imam olduğunu göstermektedir. Çünkü masum olan birisine gayri masumun önder olması asla mümkün olamaz.

Mütezile âlimlerinden olan İbn-i Ebi’l Hadid, bu konu hakkında şöyle yazmaktadır: Bütün İslamî fırkalar, dünyanın ömrünün Hz. Mehdi (a.f)’nin zuhuruyla son bulacağı konusunda görüş birliği içerisindedirler.[11]

Ehl-i Sünnet’in meşhur âlimlerinden olan Şeyh Süleyman Kundûzî, “Yenabi’ul Meveddet” adlı kitabında şöyle nakletmektedir:

“Ne’sel adında Yahudi bir adam Peygamber (s.a.a)’in yanına gelerek ondan bir takım sorular sordu. Sorularının arasında, ondan sonra kimlerin vasi ve halife olacağını da sordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) onları şöyle tanıttı: Benim vasim Ali b. Ebi Talip’tir. Ondan sonra, onun iki oğlu Hasan ve Hüseyin’dir. Hüseyin’den sonra dokuz imam onun neslindendir. Yahudi adam “onların isimleri nedir?” diye sordu. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Hüseyin bu dünyadan gittikten sonra onun oğlu Ali gelecektir ve Hüseyin’in oğlu da bu dünyadan gittikten sonra onun oğlu… ve Hasan bu dünyadan gittikten sonra onun oğlu Hüccet Muhammed’il Mehdi gelecektir. Bunlar on iki imamlardır.”[12]

Şunu da bilmek gerekmektedir ki; Şia’ya en aşırı karşı olan gruplar –Vahhabiler – bile bu konuyu (mehdeviyyet) kabul etmektedirler. Arabistan’ın önemli dinî merkezlerinden biri olan “Rabitat’ul Alem’il İslamî” adındaki kuruluşu, bu konu hakkında bir beyanname yayımlamıştır. Bu beyannamede şöyle geçmektedir:

“O, Peygamber (s.a.a)’in sahih hadislerde haberini verdiği on iki Hulefa’yı Raşidin’in sonuncusudur ve Hz. Mehdi (a.f) hakkında Peygamber (s.a.a)’in birçok sahabesinden hadis nakledilmiştir… Hadis hafız ve yazarlarından olan bir topluluk açıkça, Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili olan hadislerin, hem sahih ve hem de hasen hadis türünden ve bunların toplamının kesinlikle mütevatir olduğunu, Hz. Mehdi (a.f)’nin kıyamına inanmanın vacip olduğunu, bu inancın Ehl-i Sünnet’in ve cemaatin kesinleşmiş inançlarından olduğunu ve bunu sadece cahil ve bidat ehli kişiler dışında hiç kimsenin inkâr etmediği bir gerçek olduğunu söylemişlerdir.”[13]

Sonuç olarak bazı İslamî konular araştırmacıları, bu konu hakkında Ehl-i Sünnet kanalıyla ulaşan rivayetlerin sayısının iki yüz hadis olduğunu tahmin etmektedirler. Oysaki bu konu hakkında Şia kanalıyla ulaşan rivayetlerin sayısı belki 500 hadisten daha fazladır.[14]

Şunu da söylemek gerekmektedir ki; bu konu hakkında Ehl-i Sünnet hadislerinin Şia’nın hadislerinden az olmasının nedenlerinden biri de; Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine masum imamların rivayetlerini tıpkı Hz. Resulullah (s.a.a)’ın rivayetleri gibi hüccet bilmektedir, ancak Ehl-i Sünnet sadece Hz. Resulullah (s.a.a)’ın rivayetlerini muteber bilmektedir.

Yukarıdaki konuların toplamından elde edilen şudur: Hz. Resulullah (s.a.a) mehdeviyyet konusunu tıpkı İmam Ali (a.s)’nin velayeti konusu gibi Gadir-i Hum’da ümmetine açıkça beyan etmiştir. Ancak Ehl-i Sünnet, tıpkı Hz. Resulullah (s.a.a)’ın ilk halifesi konusunda Şia mezhebiyle ihtilafta oldukları gibi bu konuda da ihtilaftadırlar ve onu başka türlü beyan etmektedirler.

Buna göre, Hz. Mehdi (a.f) konusu, Hz. Resulullah (s.a.a) tarafından açıkça beyan edilmiştir, bu da, bu konunun oldukça önemli olmasından kaynaklanmaktadır.



[1] Buhari Kitabu Bedu’l-halk c. 4 s. 143; Sahih-i Muslim Bab- Nuzul-i İsa c. 1 s. 94



[1] Pişvayî, Mehdi, Sire-yi Pişvayan, s: 693

[2] Bakınız: Harrazî, Seyit Muhsin, Bidayet’ul Mearif’ul Âlihiyye,

[3] Pişvayî, Mehdi, Sire-yi Pişvayan, s: 695

[4] İçerikten naklen: Bakınız: Harrazî, Seyit Muhsin, Bidayet’ul Mearif’ul Âlihiyye, Akidet’ul Tenafî fi’l Mehdi babı

[5] Şeyh Saduk, Kemal’ud Din ve Temam’un Nimet, 24 ve 25. bablar

[6] Aynı kaynak, 24. bab, 2. hadis

[7] Şargî, Muhammed Ali, Usul-ü Vâfi, s: 226

[8] Pişvayî, Mehdi, Sire-yi Pişvayan, s: 697

[9] Aynı kaynak

[10] Aynı kaynak

[11] Aynı kaynak, s: 700

[12] Mekarim Şirazî, Nasır, Gençler için 50 Usul-ü Akaid dersi, s: 306

[13] Aynı kaynak, s: 320

[14] Mekarim Şirazî, Nasır, Hükümet-i Cihani-yi Hazreti Mehdi, s: 151

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar