Gelişmiş Arama
Ziyaret
6451
Güncellenme Tarihi: 2012/02/14
Soru Özeti
Dr. Şeriati gibi şahısların kitaplarını okumak nasıldır?
Soru
Dr. Şeriati gibi şahısların kitaplarını okumak nasıldır?
Kısa Cevap

Şeriati ve onun kitapları hakkında çeşitli görüşler söz konusu edilmiştir ve Şeriati’yi kabul edenler ve etmeyenler tarafından çelişik görüşler ortaya atılmıştır. İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei insaflı bir bakış açısıyla Şeriati konusunda şöyle diyor: Bana göre Şeriati mazlum konumunda olan bir kimsedir. Onun bu konuma duçar olmasına kaynaklık yapanlar ise bir taraftan onun taraftarı olan kimseler diğer taraftan da ona muhalif olan kimselerdir. Yani zamanın acayipliklerinden, belki de Şeriati’nin acayipliklerindedir ki, onun taraftarı ve onun muhalifleri tarafından yapılan ortak çalışmalar, dert sahibi ve şuur dolu böyle bir insanı tanınmaz hale getirdiler. Bu ise, ona yapılan bir zülümdür.

Şeriati, hakkında söylenen ve şimdilerde bile zannedilenin aksine, ruhaniyetin karşıtı olmadığı gibi ruhaniyetin misyonuna derinden iman eden birisiydi. Şeriati, ruhaniyetin zaruri ve tartışma götürmez temel bir kurum olduğunu ve ruhaniyetle muhalefet eden kimsenin, kesinlikle sömürücü güçlerden beslendiğini söylüyordu. Bunlar Şeriati’nin itikadıydı ve bunda hiç şüphe etmeyiniz ve bu şeyler Şeriati’nin tartışma götürmez maarifinin bir bölümüdür. Ne var ki Şeriati, ruhaniyetin omuzlarında taşıdığı misyona tam olarak amel etmediğini düşünüyordu.

Ayrıntılı Cevap

Dr. Şeriati ve kitapları konusunda çeşitli görüşler ortaya konulmuştur ve bu bağlamda onun taraftarları ve muhalifleri çelişik ve bazen sert ve aşırı görüşler beyan etmişlerdir. Ama bunlar arasında bazıları da orta yolu tutmuş ve insaflı bir bakış açısıyla bu meseleye bakmışlardır. Bunlardan birisi İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei’dir ki biz burada onun sözlerinin açıklanmasıyla yetineceğiz:

“Bana göre Şeriati mazlum konumunda olan bir kimsedir. Onun bu konuma duçar olmasına kaynaklık yapanlar ise bir taraftan onun taraftarı olan kimseler diğer taraftan da ona muhalif olan kimselerdir. Yani zamanın acayipliklerinden, belki de Şeriati’nin acayipliklerindedir ki, onun taraftarı ve onun muhalifleri tarafından yapılan ortak çalışmalar, dert sahibi ve şuur dolu böyle bir insanı tanınmaz hale getirdiler. Bu ise, ona yapılan bir zülümdür.”

“Şeriati’nin muhalifleri, onun yanlışlarını ele alıyorlar ve bu da onun olumlu noktalarını görmemelerine sebep oluyor. Bana göre Şeriati’nin yanlışları vardı ve ben hiçbir zaman bu yanlışların, küçük yanlışlar olduğunu iddia etmiyorum. Ne var ki ben, Şeriati’nin yanlışları olarak isimlendirdiğimiz şeylerin yanı sıra, onun seçkinlik ve güzelliklere de sahip olduğunu iddia ediyorum. O halde eğer onun yanlışları sebebiyle, seçkinlik ve güzelliklerini görmüyorsak, bu ona yapılan bir zülümdür. Ben unutmuyorum; Şeriati ile alakalı söylentilerin son bulduğu merhaleler olarak hesap edebileceğimiz mücadelenin şiddet bulduğu zamanlardı. İmam (r.a) sohbeti arasında birilerinin ismini söylemeksizin, Şeriati’nin durumuna ve onun etrafında olup biten muhalefetlere işaret etti. İmam’ın o zamanda yaptığı sohbetinin kaseti Necef’ten geldi ve bu kaset, ihtilaf ateşinin söndürülmesinde etkiliydi. İmam konuşmasında Şeriati’nin ismini söylemeksizin (yaklaşık olarak) şöyle diyordu: “Birkaç yanlıştan dolayı onun kitaplarını yerden yere vurmayalım.” Bu doğru değil ve bu tamamen, yalnızca Dr. Şeriati’nin şahsiyeti karşısında doğru konumda yer almayı değil, her şahsiyetin karşısında doğru konumda yer almayı göstermektedir. Şeriati’nin, zaman zaman İslam düşüncesinin temel ve köklü meselelerinde yanlışlıklar yapması mümkündür.

Bununla birlikte Şeriati taraftarlarının Şeriati’ye yaptığı zulüm, muhaliflerinin yaptığı zulümden daha az değildi ve hatta daha ezici ve daha şiddetliydi. Şeriati’nin taraftarları, onun olumlu noktalarını söz konusu edip açıklayacakları yerde, Şeriati’nin muhalifleri karşısında saflar oluşturdular ve Şeriatiye nispetle görüşler ortaya koyarak, onu mutlak bir varlık olarak göstermeye ve hatta Şeriati’nin en küçük yanlışlarını bile kabul etmemeye çalıştılar.

Şeriati, İslam hâkimiyeti için gönül yandıran bir şahsiyetti ve İslam’ın bir düşünce suretinde ve toplumsal düzen kuralı ideolojisi olarak söz konusu edilmesinden rahatsızlık duyan bir İslam davetçisiydi. Şeriati İslam’ı; yaşamı yaşam yapan bir tefekkür, toplumsal bir düzen ve hayata çözüm bahşeden bir ideoloji unvanında ortaya koymaya çalıştı.

Şeriati’nin bir girişimci olduğundan şüphe edilmemelidir. O, İslam’ı yeni neslin diliyle söz konusu etmenin başlatıcısıydı. Şeriatiden önce İslam’nın yüce düşüncesini Şeriati gibi anlayan ve günümüz kuşağını veya daha güzel bir ifadeyle söylemek gerekirse Şeriati zamanının o günkü kuşağını, yani Şeriati’nin muhataplarını oluşturan kuşağı cezp edecek cümleler kalıbında söz konusu eden insanların sayısı az değildi. Ne var ki bu insanlar, muhataplarının diliyle hakikatlerin açıklanmasında başarılı olamadılar ve onların anlayacağı şekilde meseleleri söyleyemediler.

Şeriati yüce İslam’ın keşfedilmiş meselelerini en yeni şekliyle söz konusu eden ilk girişimciydi öyle ki; o zamanın kuşağının sorularının cevaplayıcısı ve gizli ve karanlık noktaların açıklayıcısıydı.

Şeriati, hakkında söylenen ve şimdilerde bile zannedilenin aksine, ruhaniyetin karşıtı olmadığı gibi ruhaniyetin misyonuna derinden iman eden birisiydi. Şeriati, ruhaniyetin zaruri ve tartışma götürmez temel bir kurum olduğunu ve ruhaniyetle muhalefet eden kimsenin, kesinlikle sömürücü güçlerden beslendiğini söylüyordu. Bunlar Şeriati’nin itikadıydı ve bunda hiç şüphe etmeyiniz ve bu şeyler Şeriati’nin kesin maarifinin bir cüzüdür. Ne var ki Şeriati, ruhaniyetin omuzlarında taşıdığı misyona tam olarak amel etmediğini düşünüyordu.”[1]

Sonuç itibariyle sizin sorunuzun cevabında şöyle demek gerekir: Her uzmanın ve görüş sahibinin, uzmanlaştığı alanda sahip olduğu görüşünün değerli olduğu ve Merhum Dr. Şeriati’nin uzmanlık alanının Sosyoloji dalında olduğu dikkate alınmalıdır. Bu sebeple Şeriati’nin İslam hakkında ortaya koyduğu görüşleri uzmanlık dışıdır ve zaman zaman yanlışlıklar içermesinin yanında çok faydalı konuları da içermektedir. Buna binaen bu konuda gerekli görülen noktaları hatırlatacağız:

1. Şeriati’nin kitaplarının mütalaasından önce Tefsiri Numune gibi Kur’an tefsirlerinin ve Üstat Şehit Mutahhari’nin kitaplarının ve… Mütalaa edilmesi son derece uygun olur.

2. Şeriati’nin İslam’ı tanıma, İslam tarihi ve İslami konular bağlamında ortaya atmış olduğu görüşlerini Masum (a.s.) kimselerin haricindeki mütefekkirlerin yazmış oldukları konular gibi mutlak ve kesin doğru olduğu unvanıyla bakmayınız. Eğer yukarıdaki konular bağlamında Şeriati’nin görüşleri diğer İslam alimlerinin görüşlerine muhalif olursa onu dinde uzman olan düşünürlerden ve İslami kurumlardan sorunuz.

3. Açıklanan bu konular külli bir asıl olup diğer şahsiyetler hakkında da bu yöntem üzerine amel edilebilinir.

 

 



[1] Daha fazla bilgi edinmek için bakınız: İmam ve ruşenfikran, birinci bölüm; Doktor Şeriati çıgone insan-i bud ve çıra berhi ba o muhalifend ve berhi ez o himayet mi konend?

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7765 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15910 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    32339 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12865 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
    12233 Tefsir 2011/07/28
    Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır. Soruların cevabına gelince:1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.
  • Muhammed b. Hanefiye’nin naklettiği rivayette zikredilen “hucze” kelimesinin anlamı nedir?
    7388 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların ...
  • Akrabalık bağı olmayan eş'e verilen hibenin geri alınması caiz midir?
    8039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/21
    Hibe lügat literatüründe bir kimseye herhangi bir şeyi karşılıksız olarak bağışlamak anlamındadır. Hibe kavramsal olarak da hibe eden kişi kendi mülkünden olan bir şeyi karşılıksız ve bedava başka birisinin mülküne sokmak (temlik ettirme) anlamındadır. Buna atiye ve nehle de deniliyor.Eğer kişi ...
  • Allah Teala’nın kimsenin bilmediği saklı ve müste'ser isimlerinden maksat nedir?
    24486 Teorik İrfan 2010/09/04
    Ehlibeyt (a.s) kaynaklı dua ve onlardan bizlere ulaşan hadislerden anlaşıldığı üzere Allah Teala, kendine seçtiği bazı özel isimlere sahiptir. Kimse bu isimlerden haberdar değildir. Bu isimler, Esma-i Müste'ser olarak meşhur olmuştur. Hadislerden anlaşıldığı üzere bu isimler İsmi Azam'ın gayb mertebelerindendir ve ilk İlahi isimin batın ve gayp yönüdürler. ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    9039 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    21026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar