Gelişmiş Arama
Ziyaret
7254
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
Soru
Merhaba. İnsanın üstünlüğünü zedeleyen etkenler nelerdir? Cevabınızı lütfen Kur’an ve referanslar ile beyan edin.
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini yüce insanî üstünlükten düşüşün nedeni olarak tanıtmaktadır. Bu ayetlere göre, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve uymamak Allah yanındaki üstünlüğü yitirmeye neden olmaktadır. İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetlerde de fakirlik, dalkavukluk ve yağcılık vb. insanın üstünlük ve şahsiyetini zedeleyen etkenler olarak tanıtılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

İnsanın üstünlüğü, insan hakikatinin en önemli özelliklerindendir ve bu yüzden Allah meleklere onun karşısında secde etmelerini emretmiştir. İnsan, en güzel şekil ve tarzda yaratılan bir varlıktır. Bu yüzden onun başına üstünlük tacı konmuş ve onun evrendeki birçok varlıktan üstün olduğu ilan edilmiştir. Kur’an-ı Kerim bir taraftan varlık aleminde insanın makamı hakkında şöyle buyurmaktadır:

[1]"وَ لَقَدْ کَرَّمْنا بَنی‏ آدَمَ وَ حَمَلْناهُمْ فِی الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ وَ رَزَقْناهُمْ مِنَ الطَّیِّباتِ وَ فَضَّلْناهُمْ عَلى‏ کَثیرٍ مِمَّنْ خَلَقْنا تَفْضیلا"Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Bu ayet insanın birçok mevcuttan kesinkes üstün olduğunu bildirmektedir. Öte taraftan bu üstünlüğü tartışmaya açan ve reddeden başka ayetler mevcuttur. Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerden alınan dinsel öğretilere göre, insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır ve bu kısa makalede bu etkenlerin bazılarına işaret ediyoruz:

1. Gaflet Ve Kendine Yabancılaşma: Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

[2]"وَ لَقَدْ ذَرَأْنا لِجَهَنَّمَ کَثیراً مِنَ الْجِنِّ وَ الْإِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لا یَفْقَهُونَ بِها وَ لَهُمْ أَعْیُنٌ لا یُبْصِرُونَ بِها وَ لَهُمْ آذانٌ لا یَسْمَعُونَ بِها أُولئِکَ کَالْأَنْعامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولئِکَ هُمُ الْغافِلُون‏"  Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” Bir başka yerde ise şöyle buyuruyor: [3]"إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُکْمُ الَّذینَ لا یَعْقِلُونَ" “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” Bu iki ayet, insanların akıl ve düşünceyi kullanmama ve onların gerekleriyle amel etmeme yüzünden kınandığını ve hayvanların veya onlarınkinden daha alçak bir makama düştüklerini dile getirmektedir.

2. Nefis Hevesi: Bazı Kur’an ayetleri, nefis hevesini insanî yüce makamdan düşmenin etkeni olarak tanıtmaktadır. Tıpkı, “kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme”[4] ayeti gibi. Nefis hevesi, insan kalbini çalar ve onun için bir kalp ve imanın gireceği bir mahal bırakmaz. Nefis hevesine uymak insanı öyle bir yere ulaştırır ki Kur’an şöyle buyurur: [5]ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلینَ” “Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.”

3. Dünyaya Tapmak: Maddi aşırı eğilimler ve dünyaya tapmak insanı her sapmaya ve günaha bulaştırır; zira insanın dünyadan kötü istifade etmesi ve ona gönül bağlaması, kandırılmayı, mağrur olmayı ve ahiretten gafil olmayı peşinden getirir. “Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.”[6] Şeytan nefsani hevesler ile insana sızar, onun iş ve çabasını onaylar, kötü işlerin bakışında güzel gösterir, onları yapmak için kendisine vesvese verir ve yalan vaatler ve gelecekten korkutmak ile onu hayırlı işleri yapmaktan alıkoyar. “Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”[7] Bu nedenle, insan üstünlüğünü zedeleyebilecek ciddi amillerden birisi, insan aklının nefis hevesinin isteklerine esir olmasıdır. Aklı, emreden nefsin ve nefsani isteklerin esaretinde olan bir kişi, insan üstünlük ve makamından nasıl yararlanabilir? Bu ayetler, insan üstünlüğünün ayaklar altına alınması ve Allah’ın halifeliğinden en aşağı hayvani ve ondan daha alçak dereceye düşmenin nedenlerinden birisini, aklı kenara koymayı ve nefsani heveslere körü körüne uymak olarak beyan etmektedir. O halde insanın üstünlüğü Allah’a itaat etmededir. Üstünlük cevheri zarar görmemesi ve kendi kemal ve rüştüne ermesi için insan, Hak Teala dışında hiç kimsenin karşısında baş eğmemeli ve O’nun dışında kimseye kulluk etmemelidir. İnsan, Yüce Allah’a itaat ederek ruhsal yüceliğe ulaşır, alçaklık ve seviyesizlikten arınır. Gerçek üstünlük, Hak Teala’ya itaat ve kulluk etmede, Allah’tan sakınmada, ilahi haramlardan uzak durmada ve takva edinmededir:

"إِنْ تَجْتَنِبُوا کَبائِرَ ما تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُکَفِّرْ عَنْکُمْ سَیِّئاتِکُمْ وَ نُدْخِلْکُمْ مُدْخَلاً کَریم"[8] [9]"وَ مَنْ یُهِنِ اللَّهُ فَما لَهُ مِنْ مُکْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ یَفْعَلُ ما یَشاءُ"  

Bu nedenle, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve itaatsizlik etmek Allah yanındaki üstünlüğü kaybetmeye sebep olmaktadır. Saygın bir insan, en üstün olan ve üstünlük ve bağışın bizzat kendisi olan bir ilaha itaatsizlik etmez ve üstünlük cevherini günaha satmaz. Nitekim İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "من کرمت علیه نفسه، هانت علیه شهواته"[10] Her kim nefsini üstün görürse, onun yanında şehvet ve nefsani eğilimler alçalır ve basitleşir. İmamlar (a.s) da rivayetlerde insan şahsiyeti ve üstünlüğünün zedelenmesine yol açan bazı amil ve nedenlere işaret etmiştir ve biz onlardan birini numune olarak belirtmeyle yetiniyoruz:

4. Fakirlik: Belki de hiçbir fenomen fakirlik kadar izzet-i nefsin zedelenmesine yol açmaz. Bu mesele inkar edilmeyen bir gerçektir; çünkü el darlığı ve fakirlik vesilesiyle şahsiyetin üstünlüğü ve insanlık onuru sarsılmaktadır. Bu yüzden Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "اللهم صن وجهی بالیسار، ولاتبذل جاهی بالاقتار"[11] Ey Allahım! Haysiyetimi ihtiyaçsızlık ile koru ve fakirlik ile benim toplumsal konumumu alçaltma. Veya şöyle buyuruyor:

"انّ الفقر مذلّة للنفس..."[12] ve " الفقر موت الاکبر"[13] Rivayetlerde [14]"کاد الفقر ان یکون کفراً" diye belirtilmiş olması, belki de bu noktaya işarettir. İmamın bu sözü, fakirliğin müminin haysiyetini ortadan kaldırdığını ve onun saygınlık ve onurunun zedelenmesine yol açtığını açıkça belirtmektedir. Fakir insan, izzet ve onurunun cevherini ayakaltına almaya, Allah’ın kullarına göz dikmeye ve onlardan lütuf ve merhamet beklemeye mecbur kalmaktadır. İşte burada fertleri övme ve onlara dalkavukluk etmenin altyapısı oluşur ve insan onur ve saygınlığı yağcılık ve dalkavukluk ile büyük ölçüde elden gider. Elbette Allah’ın evliyaları ve seçkin insanlar için fakirliğin izzet ve erginleşme vesilesi olduğu hatırlatılmalıdır. Ama toplumda insanların kaçta kaçı böyledir ve fakirlik ve yoksulluk vahşeti karşısında tahammül edebilmekte ve onu nefsin tekamül ve yükselişinin merdiveni karar kılabilmektedir? Eğer böyle olsaydı, fakirliği kınayan ve eleştiren bunca rivayet nakledilmezdi. Fakir ve geri kalmış toplumlar arif, mümin ve takvalı insanlar ile dolmalıydı. Oysaki böyle değildir ve hatta durum tersinedir.

4. Tamah: İnsan üstünlüğüne ulaşmanın temel engellerinden birisi, tamah etmektir. Tamahkar bir insan isteklerine ulaşmak için, kendini her şey karşısında alçak ve zelil kılabilir; bu yüzden İmam şöyle buyuruyor:   

"من طمع ذل و تعنی"[15] Her kim tamah ederse, zelil olacaktır.

Netice:

Kur’an ve rivayetlerin bakışında insan saygınlığı ve şahsiyetini bekleyen ve onu ciddi şekilde tehdit eden tehlikeler çoktur ve onlardan bazıları gaflet, kendine yabancılaşma, nefis hevesine uymak, dünyaya tapmak, fakirlik ve tamahtan ibarettir…   



[1] İsra, 70.

[2] A’raf, 179.

[3] Enfal, 22.

[4] Kehf, 28.

[5] Tin, 5.

[6] Yunus, 7 ve 8.

[7] Neml, 24.

[8] Nisa, 31.

[9] Hac, 18.

[10] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c. 67, 78.

[11] Nehcü’l-Belağa, 225.

[12] Temimi Amedi, Abdülvahid, Ğürerü’l-Hikem, s. 365, el-Faslu’l-Evvel, Zımmu’l-Fakr, Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1366 ş.

[13] Nehcü’l-Belağa, hikmet. 154.

[14] Kuleyni, Muhammed. Yakub. Kâfi, c. 2, s. 307, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[15] Ğurerü’l-Hikem, s. 297.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8750 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Sebr ve taksim burhanı ne şekildedir ve nasıl uygulanır?
    13092 İslam Felsefesi 2012/03/11
    Sebr ve taksim burhanı, çeşitli ilimlerde olduğu gibi usul-u fıkh’ta da kullanılan ve birçok yerde hüccet olan bir burhandır. Ancak ona her zaman güvenilmez; zira mantık kitaplarında gelen dört şekil ispat metotlarından yoksundur. Bu konuda önce bu burhandaki sözcüklerin açıklamasını yapacağız: Sebr, denemek, taksim ise ...
  • Bankadan alınan kredi, bankayla yapılan anlaşmanın dışında bir yerde kullanılırsa hükmü nedir?
    5672 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İslam inkılabı rehberi Hz. Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre alınan para borç mahiyetinde olursa her türlü harcama doğrudur ve o para borcu alanın malı olduğu için onu, belli bir yerde harcama şartı koşulsa bile o bunu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifi hükümolarak o şarta amel etmesi farzdır ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    11800 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
    10265 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan ...
  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3654 Hadis 2020/01/20
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    8980 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    7133 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
    10480 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/09
    Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ...

En Çok Okunanlar