Please Wait
7318
Hayal gücü (veya Musavvire) insani nefsin içsel algılarının mertebe ve konumlarından birisidir. Sureti (nesne) algılayan ve hissedilen şeylerin tikel şekillerini koruyan bu gücün işlevini tahayyül olarak isimlendirirler.
İnsani nefis, melekût âleminin hakikatlerini şekillendirmesi için hayal gücünü bir ayna mesabesinde aklın eline verebilir, ne var ki bunun yolu doğru amel ve hayal gücünün temizliğidir. Hayal gücü, hür bir şekilde doğru ve temiz suretleri yaratabilen bir güç olduğu gibi isyan ederek şeytanın akış kanalı olur ve zamanla kalbi emri altına alarak kararmasını sağlar; isyancı ruhuyla kendi yapılanma gücünü yok eder.
Hayal gücünün yapıcı bir güç olabilmesi için temizliğe ve dizginlenmeye ihtiyacı vardır ve bundan ötürü uzun arzulardan uzaklaşma, ibadet etme ve kalbi Allah’ın zikrine yönlendirme gibi uygun şeylerden yararlanılması tavsiye edilmiştir.
Hayal gücü (veya Musavvire)[1] insani nefsin içsel algılarının mertebe ve konumlarından birisidir.[2] Sureti (nesne) algılayan ve hissedilen şeylerin cüzi (tikel) şekillerini tasavvur ve hıfzeden gücün işlevini[3] tahayyül olarak isimlendirirler.[4]
Bu suret dışsal âlemde hissedilen maddenin zihni temsili olup[5] onun kaybolmasıyla hayal gücü onu yeniden insani nefiste canlandırır.[6]
Başka bir ifadeyle, zahiri beş duyunun hissettiği şeyin suretini hayal gücü korur ve bir çeşit bu suretlerin saklandığı yerdir.[7]Gerçekte insani nefis, hayal gücü vasıtasıyla, tabiattaki varlıkların resmini çeker ve gerekli olduğu zaman kendisi için yeniden canlandırır.
İnsani nefsin zahiri ve batini güçleri arasında en serbest ve yetki sahibi olanı hayal gücüdür. Bu güç görme, işitme duyuları gibi zahiri güçlerin tersine hissedilen işlerde belli bir sınırlamayla mahdut değildir. Bu güç, cisim âleminin hissedilen şeylere yüklediği sınır ve bağları kırıp cisim âleminin ötesine uçabilir; melekût âleminin hakikatlerini şekillendirmesi için hayal gücünü bir ayna mesabesinde aklın eline verebilir, ne var ki bunun yolu doğru amel ve hayal gücünün temizliğidir.
Hayal gücü, hür bir şekilde doğru ve temiz suretleri yaratabilen bir güç olduğu gibi isyan ederek şeytanın akış kanalı olur ve zamanla kalbi emri altına alarak kararmasını sağlar; isyancı ruhuyla kendi yapılanma gücünü yok eder. Bu sebeple Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder.”[8]
Bundan dolayıdır ki; hayal gücünün temizliğe ve dizginlenmeye ihtiyacı vardır, zira hayallerin geminden kurtulmadığımız sürece ruhumuz, ilahi maarifin mekânı olamaz.
Hal böyleyken hayal gücünden uygun istifade etmek ve şeytani hayallerden uzak durmak için birkaç nokta tavsiye edilecektir:
1. Faydalı kitapları mütalaa etmek (özellikle manevi ve peygamberlerin ve velilerin yaşamlarını konu alan kitapların mütalaası).
2. Kalbi Allah’a yönlendirmek ve ona Âlemlerin Rabbi, yaratıcısı ve çekip çeviricisi karşısında olduğunu hatırlatmak ki; bu iç temrinle gerçekleşir.
3. Uzun ve erişilmesi mümkün olmayan arzulardan uzak durmak.[9]
4. Namaz gibi ibadetleri yerine getirmek, Allah’ı hatırlamak, Allah ile âşıkane söyleşide bulunmak ve… zira ibadet, zahiri ve batini güçleri, insanın hayal gücü vesilesiyle doğru ve temiz suretlere doğru adım atmasını sağlayarak “insani ve ilahi nefs”e tabi kılar.[10]
[1] Hüseyni Erdekani, Ahmet b. Muhammed, “Mirâtu’l ekvan” (Tahriri şerhi Hidayeyi Molla Sadra Şirazi), baskı, 1, Tahran: Neşri mirasi mektup, 1375 ş, Mukaddime ve tashih ve ta’lik: Nurani, Abdullah, s. 459; Hasan Zade Amuli, Hasan, “Nususu’l hikem ber Fususu’l hikem”, baskı, 1, Tahran: Neşri Reca, y. 1380, ş, s. 273.
[2] Ğaffari, Seyit Muhammed Halit, “Ferhengi ıstılahati asari Şeyh’i İşrak”, baskı, 1, Tahran: Encümeni asar ve mefahiri ferhengi, y. 1380 ş, s. 290 ve 291; “Mirâtu’l ekvan” (Tahriri şerhi Hidayeyi Molla Sadra Şirazi), s. 456; Abdürrezzak Kaşani, Kemalüddin, Mecmueyi Resail ve musannifati Kaşani, Mukaddime ve tashih ve ta’lik ez: Hadi Zade, Mecit, Tahran: Mirasi Mektup, çapı dovvum, y. 1380 ş, s. 295; Hasan Zade Amuli, Hasan, “İttihadi âkil ve makul”, Tahran 1366 ş, Neşri hikmet, çapı dovvum, s. 427.
[3] Tusi Hace, Nasiruddin, “Ağaz ve encam”, metni, mukaddime ve şerh ve ta’likat ez: Ayetullah Hasan Zade Amuli, Tahran 1374 ş, İntişarati ferheng ve irşat İslami, baskı, 4, s. 57.
[4] Hasan Zade Amuli, Hasan, “Durusi ma’rifeti nefs”, baskı, 3, metn, Kum: Neşri elif lam mim, y. 1385 ş, s. 197.
[5] Saliba, Cemil, “El-Mu’cemu’l felsefi”, Beyrut: El-Şirketu’l Alemiye lil kitap, y. 1414 k, c. 1, s. 546.
[6] “Mirâtu’l ekvan” (Tahriri şerhi hidayeyi Molla Sadra Şirazi), s. 459.
[7] Bakınız: “Mirâtu’l ekvan” (Tahriri şerhi hidayeyi Molla Sadra Şirazi), c. 459-462; Mecmueyi resail ve musannifati Kaşani, s. 295; “El-Mu’cemu’l felsefi”, c. 1, s. 546.
[8] Nur Suresi, 21.
[9] Hasan Zade Amuli, Hasan, “Risaleyi nurun ala nur der zikr ve zakir ve mezkûr”, Kum 1371 ş, Neşri Teşeyyü, çapı şeşum, s. 153.
[10] A. g. e: s. 152.