Gelişmiş Arama
Ziyaret
7600
Güncellenme Tarihi: 2010/08/08
Soru Özeti
İkili ağ pazarlamacılığı sistemi hakkında İslam’ın görüşü nedir?
Soru
Belirlenmiş usuller esasınca olması ve hiçbir zarar etmemeleri şartıyla fertlerin ikili ve hiyerarşik türden elektronik ticarette bulunması hakkında İslam dininin görüşü nedir? Eğer cevabınız yine piramit sistemlere matufsa, dünyada yaygın olan bu yeni tarz ticareti piramit sistemleriyle mukayese etme nedeninizi ne olur belirtiniz?
Kısa Cevap

Elektronik ticaret tanımlandığı üzere müşterinin gerçek eşya yahut bir takım servisleri vasıtasızca internet aracılığıyla satın almasından ibaret olan ticarete denmektedir. Bu tür ticaret elektronik, sade ve ulaşılması hızlı olması cihetiyle hiçbir sakınca taşımaz. Bu, İslamî Şura Meclisi’nde tasvip edilmiş ve Anayasa Koruyucular Konseyi’nin onayını almıştır. Şu an icra açısından (kanunda beyan edildiği şekliyle) İran İslam Cumhuriyeti’nde hiçbir problem taşımamaktadır. Kendi ifadelerine göre ağ pazarlamacılığına matuf olan İkili sistem şirketleri, bu şirketlerle ilgili kanunlarda belirtilen şeylere mutabık olarak gerçek değerleriyle gerçek eşyaları pazarlama doğrultusunda faaliyet yürütürlerse, faaliyetlerinin bir sakıncası yoktur. Ama bu şirketlerin faaliyetlerinin çoğu gerçek dışı eşyaları yahut gerçek dışı değerleriyle gerçek eşyaları piyasaya sürme doğrultusunda bulunması ve başka bir ifadeyle bu sistem ve şirketler neticede milyarlarca dolar sermayeyi ülkeden çıkaran bazı suçlu işletmelerin kar eksenli faaliyetleri için salt bir kamuflaj olması nedeniyle onlar bünyesinde faaliyet yürütmek ve onlara üye olmak sakınca taşır.

Ayrıntılı Cevap

Eğer elektronik ticaretin manası, ticarette internet teknolojinden istifade etmekse, iş hızı açısından çok iyi bir şeydir ve mukaddes İslam şeriatı ve İslam Cumhuriyeti kanunları bakımından da hiçbir sakıncası yoktur. Bunun kanunu 7.01.2004 tarihinde İslamî Şura Meclisi’nde tasvip edilmiş ve 14.01.2004 tarihinde de Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmıştır. Şu an icra açısından (kanunda beyan edildiği şekliyle) İran İslam Cumhuriyeti’nde hiçbir problem taşımamaktadır. Elektronik ticaretin dallarından biri sayılan ve asıl hedefi ürünü dağıtma halkasında gereksiz ticarî vasıtaları silmek ve ürünleri üreticiden tüketicinin eline tüketicinin yardımıyla ulaştırmak olan ağ pazarlamacılığı (Network Marketing), bir takım özellikler taşır. Bu özelliklerden en önemli sayılan bazıları şunlardır:

1- Ağ pazarlama şirketi uluslararası olmalı ve evrensel bir itibar taşımalıdır. Eğer özel bir bölge veya ülkeyle sınırlı olur veyahut sadece bir ülkenin kültürel ve sosyal özelliklerini taşırsa, iflas etmeye ve söz konusu bölgede mahsur kalmaya mahkûm olur.

2- Piyasaya sürülen ürünler ekranda görünür şekilde sunulmalıdır. Şirket, ürünü müşteriye hiçbir şart koşmaksızın en başta teslim etmelidir. Uzun vadede ve uzun vadeli taksitlerle ürünlerini piyasaya sürenler ağ pazarlamacıları değillerdir ve sadece bu ad altında büyük paraları cebe indirmeyi tasarlayanlardır.

3 Ürünlerin fiyatı; ilk kullanılan maddeler, üretim giderleri, şirketin masrafları ve ödenilen komisyonların miktar yüzdeliği esasınca oluşturulan evrensel standartlara göre tayin edilmelidir.[1] Muhtelif şirketler elektronik pazarlamacılığını hayata geçirmek için değişik projelerden yararlanmaktadırlar. Bu projelerden biri de ikili tanıtımlar aracılığıyla müşterilere komisyon vermektir. Bu projede fertler şirketin ürünleriyle dost ve tanışlarının aracılığıyla tanışıp onlardan birini satın alarak ağ pazarlamacılığına girerler. Her ferdin salahiyeti teyit edildikten sonra (Qualify olmak) şirket açısından aktif olması için iki ferdi ağa tanıtma görevi taşır. Bu şekilde iki oranlı bir ölçekle piramit hiyerarşisi suretinde büyüme gösteren insanlardan oluşan bir ağ teşkil edilir. Şirket de ağın büyümesi karşılığında özel kanunlarına göre müşterilere komisyon verir. Bu kanunların bazıları şunlardır:

1- Eşitliksizlik Kanunu:

İkili sistemde komisyon almak, ferdin altındaki üye mecmuasının sayısına ek olarak onların eşit olmasına da bağlıdır; yani her komisyonu almak için fert belirli sayıda insanı (örneğin üç şahsı) sol alt mecmuası altına ve aynı sayıda insanı da sağ alt mecmuasına toplamalıdır. Üyelerin insanları ağa çekme kabiliyetleri farklı olduğundan birçok durumda böyle bir eşitlik sağlanamamaktadır. Neticede de iki tarafı altındaki farklı mecmualarda fert sayısına sahip olanlar, ortakların sayısına göre komisyonlarını alırlar ve ortak olmayan fertler karşılığında kendilerine bir komisyon ödenmez. Bundan dolayı, bu eşitsizliğin ikili sistemli şirketlerin gelir elde etmedeki önemli kaynaklarından sayıldığı açıktır.

2- Gelir Sınırı Kanunu:

Bir ferdin altındaki mecmuanın yüksek bir sınıra kadar genişlemesiyle, bu mecmuanın yükselerek genişleyeceği ve şirketin katılımı sağlanan yeni fertler karşılığında sonsuza dek sürekli olarak belirli zaman aralıklarıyla yükselen trendle ferde komisyon vermekle sorumlu olduğu hususunda takriben mutmain olunabilir. Ama büyük ve gelişen alt mecmualarıyla başarılı fertlerin her zaman aralığındaki komisyon sayısı, çok büyük bir sayıya tekabül edeceğinden, ikili sistemde her zaman aralığında fert için bir gelir sınırı tayin edilir. Bu, bir ferde ödenebilecek maksimum miktar sayılır. Bu; plan, Max Out veya Flush Out Kanunu olarak adlandırılır. Bunun manası şudur: Normalde günlük yahut haftalık olan her zaman aralığındaki ferdin alt mecmuasındaki ek şahısların komisyonu muhasebe edilmemekle kalmaz, sonraki zaman aralıklarına ait komisyonlar da hesaplanmaz ve gerçekte ödenmiş sayılır. Elbette gelir sınırı kanunu genellikle çok büyük alt mecmualara sahip fertler hakkında uygulanmaktadır. Ama netice itibariyle ikili sistemin ayrılmaz parçalarından sayılır.

3- Doyum:

İkili sistemler gibi hızlı gelişen sistemlerde bahse konu olan bir mesele de doyumdur. Gerçek anlamıyla doyum hiçbir zaman sağlanmaz. Ama ferdin arkadaş, tanış ve meslektaşlarının çoğunun ya söz konusu ağa üye oldukları ya da ağa üye olmaya muhalefet ettikleri bir zaman gelebilmektedir. Bu durumda ferdin alt mecmuasına yeni bir şahsın kazandırılması, daha çok bir çaba ve gerçekte daha fazla bir vakit harcamayı gerektirir. Dolayısıyla bu durumda, fertlerin çoğu çabalamaktan vazgeçer. Bu husus da sistemde eşitsizliğin artmasına neden olur; zira normal durumda mecmuayı eşit kılmak için kendi eşit olmayan durumunu sürdüren birçok fert bu durumda çabalamaktan el çeker ve kendi mecmuasını terk eder. Şirket de sadece sistemin eşit kısmının komisyonunu fertlere verir. Oysaki kalan fertlerinin faaliyetleri aracılığıyla ürünlerini satmaya devam eder. Hedefli program ile bir plandaki gelişme göstergesi nüfus gelişme göstergesinden sürekli az olması nedeniyle, gerçek anlamıyla doyum hiçbir zaman sağlanmaz ve bu sistemde eşitsizliğin artmasına sebep olur. Bu yolla da büyük bir kâr şirkete döner. Bu, kurucu ve taraftarlarınca açıklanan ikili ağ sisteminin iş yönteminin bir özetidir. Elbette bu kanunlar dışarıdaki şirketlerin yöntem tarzıyla yerden göğe dek fark etmektedir. Bu nedenle büyük taklit mercileri, böyle faaliyetleri caiz bilmemekte ve bu yöntemler yoluyla gelir elde etmeyi, yanlış yoldan mal yemenin (başkalarının malında haksızca harcamada bulunmak) örneklerinden saymaktadırlar.

Hz. Ayetullah Mekarim Şirazî bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Yanlış yoldan mal yemeden maksat, insanın olumlu bir faaliyet yapmaksızın havadan gelen malları mülk edinmesidir. Goldkuist ve benzerlerinde açıkça böyle bir durum gözükmektedir. İlk sıralarda yer alan fertler, önemli bir iş yapmaksızın, devasa bir servete sahip olmakta ve son sıralarda yer alan fertler ise aynı kumardaki gibi gerçek müflislerdir.” Böyle faaliyetlerde gerçek bir ticaret ve alım ve satım yoktur. Aksine bu faaliyetlerin gerçek mahiyeti; kumar, düzenbazlık, piyango ve yanlış yoldan mal yemeye benzeyen bir şeydir. Eğer bir ürün piyasaya sürülüyorsa, yukarıdaki meşru olmayan işlere kamuflaj olması içindir. Neticede gerçek ticaret gerçekleşmez. İkinci olarak, bir alım ve satım olsa dahi, rızayet (tarafların razı olması muamelenin doğruluğunun şartıdır) mevcut değildir; zira bu aldatıcı faaliyetlere giren kimseler, büyük kar elde etmeye tamah ederek gerçek fiyatının kaç katı üstünde ürün satın almaktadır. Bunlar bir kar elde etmeyeceklerini ve esasen ürünün ellerine ulaşmama imkânının olduğunu bilmeleri durumunda asla para ödemeye razı olmayacaklardır. Mezkûr şirketlerin maksatlarına ulaşmak için seçmiş oldukları şeyler, gerçekte halkın mallarından kötü istifade etmek için bir kamuflajdır. Bu, kaç kat fiyatı üzerinde olsa dahi gerçek bir muamele yapmak değildir.  Dolayısıyla müşteriler ilk başta yeni müşteri çekerek ek ücreti gideremeyeceklerini biliyorlarsa, asla böyle bir muameleye razı olmazlar. Bu nedenle paraları ilk sıradakilere verilen ve kendi büyük hasarını giderme gücü olmayan son sıradakiler, muameleye razı değildir.[2] Buna ek olarak, piramit sistemli şirketlerdeki (Goldkuist gibi) ülkeden büyük sermayenin çıkması gibi var olan başka problemler ikili sistem şirketlerin çalışmalarında da mevcuttur.

Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa müracaat ediniz: 447. Soru (Site: 480), İndeks: İslam’ın Bakışında Ağ Pazarlamacılığı ve Piramit Şirketler.


[1] Richard Poe, Movc-ı Çarom.

[2] Aliyan Nejadî Dameğanî, Ebu’l-Kasım, 1343 – Bazaryabi Şebeke-i = (Network Marketing), Ya Külahberdari Mermuz, Telif-ı Ebu’l-Kasım Aliyan Nejadî. – Kum: Medresetü’l-İmam Ali b. Ebi Talib (a.s), 1384.

http:/www.Makaremshirazi.org/boks/persian/network/index.html

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar