Gelişmiş Arama
Ziyaret
7754
Güncellenme Tarihi: 2010/08/08
Soru Özeti
İkili ağ pazarlamacılığı sistemi hakkında İslam’ın görüşü nedir?
Soru
Belirlenmiş usuller esasınca olması ve hiçbir zarar etmemeleri şartıyla fertlerin ikili ve hiyerarşik türden elektronik ticarette bulunması hakkında İslam dininin görüşü nedir? Eğer cevabınız yine piramit sistemlere matufsa, dünyada yaygın olan bu yeni tarz ticareti piramit sistemleriyle mukayese etme nedeninizi ne olur belirtiniz?
Kısa Cevap

Elektronik ticaret tanımlandığı üzere müşterinin gerçek eşya yahut bir takım servisleri vasıtasızca internet aracılığıyla satın almasından ibaret olan ticarete denmektedir. Bu tür ticaret elektronik, sade ve ulaşılması hızlı olması cihetiyle hiçbir sakınca taşımaz. Bu, İslamî Şura Meclisi’nde tasvip edilmiş ve Anayasa Koruyucular Konseyi’nin onayını almıştır. Şu an icra açısından (kanunda beyan edildiği şekliyle) İran İslam Cumhuriyeti’nde hiçbir problem taşımamaktadır. Kendi ifadelerine göre ağ pazarlamacılığına matuf olan İkili sistem şirketleri, bu şirketlerle ilgili kanunlarda belirtilen şeylere mutabık olarak gerçek değerleriyle gerçek eşyaları pazarlama doğrultusunda faaliyet yürütürlerse, faaliyetlerinin bir sakıncası yoktur. Ama bu şirketlerin faaliyetlerinin çoğu gerçek dışı eşyaları yahut gerçek dışı değerleriyle gerçek eşyaları piyasaya sürme doğrultusunda bulunması ve başka bir ifadeyle bu sistem ve şirketler neticede milyarlarca dolar sermayeyi ülkeden çıkaran bazı suçlu işletmelerin kar eksenli faaliyetleri için salt bir kamuflaj olması nedeniyle onlar bünyesinde faaliyet yürütmek ve onlara üye olmak sakınca taşır.

Ayrıntılı Cevap

Eğer elektronik ticaretin manası, ticarette internet teknolojinden istifade etmekse, iş hızı açısından çok iyi bir şeydir ve mukaddes İslam şeriatı ve İslam Cumhuriyeti kanunları bakımından da hiçbir sakıncası yoktur. Bunun kanunu 7.01.2004 tarihinde İslamî Şura Meclisi’nde tasvip edilmiş ve 14.01.2004 tarihinde de Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmıştır. Şu an icra açısından (kanunda beyan edildiği şekliyle) İran İslam Cumhuriyeti’nde hiçbir problem taşımamaktadır. Elektronik ticaretin dallarından biri sayılan ve asıl hedefi ürünü dağıtma halkasında gereksiz ticarî vasıtaları silmek ve ürünleri üreticiden tüketicinin eline tüketicinin yardımıyla ulaştırmak olan ağ pazarlamacılığı (Network Marketing), bir takım özellikler taşır. Bu özelliklerden en önemli sayılan bazıları şunlardır:

1- Ağ pazarlama şirketi uluslararası olmalı ve evrensel bir itibar taşımalıdır. Eğer özel bir bölge veya ülkeyle sınırlı olur veyahut sadece bir ülkenin kültürel ve sosyal özelliklerini taşırsa, iflas etmeye ve söz konusu bölgede mahsur kalmaya mahkûm olur.

2- Piyasaya sürülen ürünler ekranda görünür şekilde sunulmalıdır. Şirket, ürünü müşteriye hiçbir şart koşmaksızın en başta teslim etmelidir. Uzun vadede ve uzun vadeli taksitlerle ürünlerini piyasaya sürenler ağ pazarlamacıları değillerdir ve sadece bu ad altında büyük paraları cebe indirmeyi tasarlayanlardır.

3 Ürünlerin fiyatı; ilk kullanılan maddeler, üretim giderleri, şirketin masrafları ve ödenilen komisyonların miktar yüzdeliği esasınca oluşturulan evrensel standartlara göre tayin edilmelidir.[1] Muhtelif şirketler elektronik pazarlamacılığını hayata geçirmek için değişik projelerden yararlanmaktadırlar. Bu projelerden biri de ikili tanıtımlar aracılığıyla müşterilere komisyon vermektir. Bu projede fertler şirketin ürünleriyle dost ve tanışlarının aracılığıyla tanışıp onlardan birini satın alarak ağ pazarlamacılığına girerler. Her ferdin salahiyeti teyit edildikten sonra (Qualify olmak) şirket açısından aktif olması için iki ferdi ağa tanıtma görevi taşır. Bu şekilde iki oranlı bir ölçekle piramit hiyerarşisi suretinde büyüme gösteren insanlardan oluşan bir ağ teşkil edilir. Şirket de ağın büyümesi karşılığında özel kanunlarına göre müşterilere komisyon verir. Bu kanunların bazıları şunlardır:

1- Eşitliksizlik Kanunu:

İkili sistemde komisyon almak, ferdin altındaki üye mecmuasının sayısına ek olarak onların eşit olmasına da bağlıdır; yani her komisyonu almak için fert belirli sayıda insanı (örneğin üç şahsı) sol alt mecmuası altına ve aynı sayıda insanı da sağ alt mecmuasına toplamalıdır. Üyelerin insanları ağa çekme kabiliyetleri farklı olduğundan birçok durumda böyle bir eşitlik sağlanamamaktadır. Neticede de iki tarafı altındaki farklı mecmualarda fert sayısına sahip olanlar, ortakların sayısına göre komisyonlarını alırlar ve ortak olmayan fertler karşılığında kendilerine bir komisyon ödenmez. Bundan dolayı, bu eşitsizliğin ikili sistemli şirketlerin gelir elde etmedeki önemli kaynaklarından sayıldığı açıktır.

2- Gelir Sınırı Kanunu:

Bir ferdin altındaki mecmuanın yüksek bir sınıra kadar genişlemesiyle, bu mecmuanın yükselerek genişleyeceği ve şirketin katılımı sağlanan yeni fertler karşılığında sonsuza dek sürekli olarak belirli zaman aralıklarıyla yükselen trendle ferde komisyon vermekle sorumlu olduğu hususunda takriben mutmain olunabilir. Ama büyük ve gelişen alt mecmualarıyla başarılı fertlerin her zaman aralığındaki komisyon sayısı, çok büyük bir sayıya tekabül edeceğinden, ikili sistemde her zaman aralığında fert için bir gelir sınırı tayin edilir. Bu, bir ferde ödenebilecek maksimum miktar sayılır. Bu; plan, Max Out veya Flush Out Kanunu olarak adlandırılır. Bunun manası şudur: Normalde günlük yahut haftalık olan her zaman aralığındaki ferdin alt mecmuasındaki ek şahısların komisyonu muhasebe edilmemekle kalmaz, sonraki zaman aralıklarına ait komisyonlar da hesaplanmaz ve gerçekte ödenmiş sayılır. Elbette gelir sınırı kanunu genellikle çok büyük alt mecmualara sahip fertler hakkında uygulanmaktadır. Ama netice itibariyle ikili sistemin ayrılmaz parçalarından sayılır.

3- Doyum:

İkili sistemler gibi hızlı gelişen sistemlerde bahse konu olan bir mesele de doyumdur. Gerçek anlamıyla doyum hiçbir zaman sağlanmaz. Ama ferdin arkadaş, tanış ve meslektaşlarının çoğunun ya söz konusu ağa üye oldukları ya da ağa üye olmaya muhalefet ettikleri bir zaman gelebilmektedir. Bu durumda ferdin alt mecmuasına yeni bir şahsın kazandırılması, daha çok bir çaba ve gerçekte daha fazla bir vakit harcamayı gerektirir. Dolayısıyla bu durumda, fertlerin çoğu çabalamaktan vazgeçer. Bu husus da sistemde eşitsizliğin artmasına neden olur; zira normal durumda mecmuayı eşit kılmak için kendi eşit olmayan durumunu sürdüren birçok fert bu durumda çabalamaktan el çeker ve kendi mecmuasını terk eder. Şirket de sadece sistemin eşit kısmının komisyonunu fertlere verir. Oysaki kalan fertlerinin faaliyetleri aracılığıyla ürünlerini satmaya devam eder. Hedefli program ile bir plandaki gelişme göstergesi nüfus gelişme göstergesinden sürekli az olması nedeniyle, gerçek anlamıyla doyum hiçbir zaman sağlanmaz ve bu sistemde eşitsizliğin artmasına sebep olur. Bu yolla da büyük bir kâr şirkete döner. Bu, kurucu ve taraftarlarınca açıklanan ikili ağ sisteminin iş yönteminin bir özetidir. Elbette bu kanunlar dışarıdaki şirketlerin yöntem tarzıyla yerden göğe dek fark etmektedir. Bu nedenle büyük taklit mercileri, böyle faaliyetleri caiz bilmemekte ve bu yöntemler yoluyla gelir elde etmeyi, yanlış yoldan mal yemenin (başkalarının malında haksızca harcamada bulunmak) örneklerinden saymaktadırlar.

Hz. Ayetullah Mekarim Şirazî bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Yanlış yoldan mal yemeden maksat, insanın olumlu bir faaliyet yapmaksızın havadan gelen malları mülk edinmesidir. Goldkuist ve benzerlerinde açıkça böyle bir durum gözükmektedir. İlk sıralarda yer alan fertler, önemli bir iş yapmaksızın, devasa bir servete sahip olmakta ve son sıralarda yer alan fertler ise aynı kumardaki gibi gerçek müflislerdir.” Böyle faaliyetlerde gerçek bir ticaret ve alım ve satım yoktur. Aksine bu faaliyetlerin gerçek mahiyeti; kumar, düzenbazlık, piyango ve yanlış yoldan mal yemeye benzeyen bir şeydir. Eğer bir ürün piyasaya sürülüyorsa, yukarıdaki meşru olmayan işlere kamuflaj olması içindir. Neticede gerçek ticaret gerçekleşmez. İkinci olarak, bir alım ve satım olsa dahi, rızayet (tarafların razı olması muamelenin doğruluğunun şartıdır) mevcut değildir; zira bu aldatıcı faaliyetlere giren kimseler, büyük kar elde etmeye tamah ederek gerçek fiyatının kaç katı üstünde ürün satın almaktadır. Bunlar bir kar elde etmeyeceklerini ve esasen ürünün ellerine ulaşmama imkânının olduğunu bilmeleri durumunda asla para ödemeye razı olmayacaklardır. Mezkûr şirketlerin maksatlarına ulaşmak için seçmiş oldukları şeyler, gerçekte halkın mallarından kötü istifade etmek için bir kamuflajdır. Bu, kaç kat fiyatı üzerinde olsa dahi gerçek bir muamele yapmak değildir.  Dolayısıyla müşteriler ilk başta yeni müşteri çekerek ek ücreti gideremeyeceklerini biliyorlarsa, asla böyle bir muameleye razı olmazlar. Bu nedenle paraları ilk sıradakilere verilen ve kendi büyük hasarını giderme gücü olmayan son sıradakiler, muameleye razı değildir.[2] Buna ek olarak, piramit sistemli şirketlerdeki (Goldkuist gibi) ülkeden büyük sermayenin çıkması gibi var olan başka problemler ikili sistem şirketlerin çalışmalarında da mevcuttur.

Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa müracaat ediniz: 447. Soru (Site: 480), İndeks: İslam’ın Bakışında Ağ Pazarlamacılığı ve Piramit Şirketler.


[1] Richard Poe, Movc-ı Çarom.

[2] Aliyan Nejadî Dameğanî, Ebu’l-Kasım, 1343 – Bazaryabi Şebeke-i = (Network Marketing), Ya Külahberdari Mermuz, Telif-ı Ebu’l-Kasım Aliyan Nejadî. – Kum: Medresetü’l-İmam Ali b. Ebi Talib (a.s), 1384.

http:/www.Makaremshirazi.org/boks/persian/network/index.html

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar