Gelişmiş Arama
Ziyaret
9669
Güncellenme Tarihi: 2009/04/08
Soru Özeti
Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
Soru
Abdest ayeti olan 'Feğsilu vucuhekum ve eydiyekum ile'l merafik…' (yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın…) ayetinin Arapçasında geçen 'ila' kelimesinin manası nedir? Acaba Ehl-i Sünnet, 'ila' kelimesini 'kadar' manasına tuttukları için mi dirseklere kadar (dirseklere doğru) yıkıyorlar?
Kısa Cevap

Abdest ayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde o, 'ellerimi bileklere kadar yıkarsam yeterli olabilir' diye düşünebilir. İşte bu yanlış anlamayı gidermek için 'dirseklere kadar' diye buyurmaktadır. Bu yüzden Şia fakihleri abdest alırken kolları yukarıdan aşağı yıkamanın vacip olduğunu söylüyorlar. Ehl-i Beyt (a.s)'ın vasıtasıyla gelen rivayetlerde, Allah Resulü (s.a.a)'in de amel ve sünnetinin bu yönde olduğunu görmekteyiz. Ehl-i Sünnet âlimleri 'ila'nın 'kadar' manasına geldiğini ve aşağıdan yukarı doğru yıkamanın daha iyi olduğunu söylemekteler. Ama buna rağmen yine de aşağıdan yukarı veya yukarıdan aşağı doğru yıkanabileceği görüşündeler. Demek oluyor ki, onlarda 'ila' kelimesinden parmak uçlarından dirseklere doğru yıkamanın farz olmadığını kabul ediyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabına geçmeden önce bir konuyu belirtmekte fayda var. O şudur ki, Şii fakihler, kolların yukarıdan aşağı yıkanmasının farz olduğu görüşündeler. Ama Ehl-i Sünnet alimlerinin tümü kolları yukarıdan aşağı ya da aşağıdan yukarı yıkama konusunda herkesin muhayyer olduğunu, ancak aşağıdan (parmak uçlarından) yukarı doğru yıkamanın müstehap olduğunu söylemekteler.[1] Şii fakihlerinin delili, Resulullah’ın nasıl abdest aldığını açıklayan hadislerdir: Bu hadisler de Ehl-i Beyt imamları: 'Resulullah’ın (s.a.a) kollarını yukarıdan aşağı doğru yıkadığını nakletmişlerdir.'[2]

 

Abdest ayetinin (Ya eyyuhellezine amenu! İza kumtum ile's Salati feğsilu vucuhekum ve eydiyekum ile'l merafik…-Ey iman edenler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın…)[3]  tefsirinde Masum İmamlar (a.s)'dan gelen sahih rivayetlerde kolların yukarıdan aşağı doğru yıkanması gerekir.' diye buyurulmaktadır.[4]

 

Ayette geçen 'ila' kelimesi yıkamanın sınırını ve miktarını belirlemektedir, onun şeklini değil.

 

Başka bir deyişle ayet-i kerime de abdestte dirseklere kadar[5] yıkamanın sınır ve miktarı tayin edilmiştir. Ellerinizi yıkayın, dendiği zaman insanın aklına 'ellerimi bileklere kadar yıkarsam yeterli olur' diye gelebilir. Zira insanlar genelde ellerini bileklere kadar yıkar. Bu yanlış anlamayı gidermek için 'dirseklere kadar yıkayın' diye buyurmaktadır.

 

Konunun daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verebliriz: Caminin bakıcısına 'Camiyi kapıdan mihraba kadar süpür' dendiğinde burada süpürülmesi gereken yerin sınır ve miktarı beyan edilmiştir, nereden başlayıp, nerede biteceği değil.

 

Özellikle ayette bir şeyin başlangıç noktası manasına gelen 'min' kelimesi gelmemiştir. Bu yüzden ayette geçen 'ila' kelimesi hatta müstehap olarak bile parmak uçlarından dirseklere doğru yıkayın manasına gelmemektedir. Ehl-i Beyt (a.s)'ın vasıtasıyla Allah Resulü (s.a.a)'den rivayet edilen amel ve sünnetin de bu yönde olduğunu görmekteyiz.[6]

 

Demek ki 'ila', yıkamanın değil[7] yıkanılan yerin[8] son sınırı manasına gelmektedir,[9] ya da Şeyh Tusi'nin buyurduğu gibi 'min'[10] veya 'maa'[11] manalarına gelmektedir.[12]



[1] -el-Fıkh A'la'l Mezahib-il Hamse, s.80; el-Fıkh A'la'l Mezahib-il Erbaa', c.1, s.65, Mabhes-i Adedi Sünen ve Gayruha…; el-Kahtani, Salat-ul Mü'min, c.1, s.41-42

[2] -Vesail-uş Şia, c.1, Ebvab-ul Vuzu', Bab:15, Bab-u Keyfiyet-il Vuzu' ve Cümletin Min Ahkamihi

[3] -Maide/6

[4] -Vesail-uş Şia, c.1, Ebvab-ul Vuzu', Bab:19, hadis.1

[5] -Ayette geçen 'Merafik' kelimesi, 'Mirfak' kelimesinin çoğulu olup 'dirsek' demektir.

[6] -Daha fazla bilgi için bkz: Atai İsfahani, Neden A'la, s.19-27

[7] -Yani maksat dirseklere kadar yıkamak değil ki dirseklere doğru yıkanması manası çıksın.

[8] -Yani yıkanması gereken yer dirseklere kadardır.

[9] -Kadar

[10] -den/dan

[11] -Birlikte/beraber

[12] -Vesail-uş Şia, c.1, s.406

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar