Gelişmiş Arama
Ziyaret
9171
Güncellenme Tarihi: 2009/04/08
Soru Özeti
Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
Soru
Abdest ayeti olan 'Feğsilu vucuhekum ve eydiyekum ile'l merafik…' (yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın…) ayetinin Arapçasında geçen 'ila' kelimesinin manası nedir? Acaba Ehl-i Sünnet, 'ila' kelimesini 'kadar' manasına tuttukları için mi dirseklere kadar (dirseklere doğru) yıkıyorlar?
Kısa Cevap

Abdest ayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde o, 'ellerimi bileklere kadar yıkarsam yeterli olabilir' diye düşünebilir. İşte bu yanlış anlamayı gidermek için 'dirseklere kadar' diye buyurmaktadır. Bu yüzden Şia fakihleri abdest alırken kolları yukarıdan aşağı yıkamanın vacip olduğunu söylüyorlar. Ehl-i Beyt (a.s)'ın vasıtasıyla gelen rivayetlerde, Allah Resulü (s.a.a)'in de amel ve sünnetinin bu yönde olduğunu görmekteyiz. Ehl-i Sünnet âlimleri 'ila'nın 'kadar' manasına geldiğini ve aşağıdan yukarı doğru yıkamanın daha iyi olduğunu söylemekteler. Ama buna rağmen yine de aşağıdan yukarı veya yukarıdan aşağı doğru yıkanabileceği görüşündeler. Demek oluyor ki, onlarda 'ila' kelimesinden parmak uçlarından dirseklere doğru yıkamanın farz olmadığını kabul ediyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabına geçmeden önce bir konuyu belirtmekte fayda var. O şudur ki, Şii fakihler, kolların yukarıdan aşağı yıkanmasının farz olduğu görüşündeler. Ama Ehl-i Sünnet alimlerinin tümü kolları yukarıdan aşağı ya da aşağıdan yukarı yıkama konusunda herkesin muhayyer olduğunu, ancak aşağıdan (parmak uçlarından) yukarı doğru yıkamanın müstehap olduğunu söylemekteler.[1] Şii fakihlerinin delili, Resulullah’ın nasıl abdest aldığını açıklayan hadislerdir: Bu hadisler de Ehl-i Beyt imamları: 'Resulullah’ın (s.a.a) kollarını yukarıdan aşağı doğru yıkadığını nakletmişlerdir.'[2]

 

Abdest ayetinin (Ya eyyuhellezine amenu! İza kumtum ile's Salati feğsilu vucuhekum ve eydiyekum ile'l merafik…-Ey iman edenler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın…)[3]  tefsirinde Masum İmamlar (a.s)'dan gelen sahih rivayetlerde kolların yukarıdan aşağı doğru yıkanması gerekir.' diye buyurulmaktadır.[4]

 

Ayette geçen 'ila' kelimesi yıkamanın sınırını ve miktarını belirlemektedir, onun şeklini değil.

 

Başka bir deyişle ayet-i kerime de abdestte dirseklere kadar[5] yıkamanın sınır ve miktarı tayin edilmiştir. Ellerinizi yıkayın, dendiği zaman insanın aklına 'ellerimi bileklere kadar yıkarsam yeterli olur' diye gelebilir. Zira insanlar genelde ellerini bileklere kadar yıkar. Bu yanlış anlamayı gidermek için 'dirseklere kadar yıkayın' diye buyurmaktadır.

 

Konunun daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verebliriz: Caminin bakıcısına 'Camiyi kapıdan mihraba kadar süpür' dendiğinde burada süpürülmesi gereken yerin sınır ve miktarı beyan edilmiştir, nereden başlayıp, nerede biteceği değil.

 

Özellikle ayette bir şeyin başlangıç noktası manasına gelen 'min' kelimesi gelmemiştir. Bu yüzden ayette geçen 'ila' kelimesi hatta müstehap olarak bile parmak uçlarından dirseklere doğru yıkayın manasına gelmemektedir. Ehl-i Beyt (a.s)'ın vasıtasıyla Allah Resulü (s.a.a)'den rivayet edilen amel ve sünnetin de bu yönde olduğunu görmekteyiz.[6]

 

Demek ki 'ila', yıkamanın değil[7] yıkanılan yerin[8] son sınırı manasına gelmektedir,[9] ya da Şeyh Tusi'nin buyurduğu gibi 'min'[10] veya 'maa'[11] manalarına gelmektedir.[12]



[1] -el-Fıkh A'la'l Mezahib-il Hamse, s.80; el-Fıkh A'la'l Mezahib-il Erbaa', c.1, s.65, Mabhes-i Adedi Sünen ve Gayruha…; el-Kahtani, Salat-ul Mü'min, c.1, s.41-42

[2] -Vesail-uş Şia, c.1, Ebvab-ul Vuzu', Bab:15, Bab-u Keyfiyet-il Vuzu' ve Cümletin Min Ahkamihi

[3] -Maide/6

[4] -Vesail-uş Şia, c.1, Ebvab-ul Vuzu', Bab:19, hadis.1

[5] -Ayette geçen 'Merafik' kelimesi, 'Mirfak' kelimesinin çoğulu olup 'dirsek' demektir.

[6] -Daha fazla bilgi için bkz: Atai İsfahani, Neden A'la, s.19-27

[7] -Yani maksat dirseklere kadar yıkamak değil ki dirseklere doğru yıkanması manası çıksın.

[8] -Yani yıkanması gereken yer dirseklere kadardır.

[9] -Kadar

[10] -den/dan

[11] -Birlikte/beraber

[12] -Vesail-uş Şia, c.1, s.406

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
    3614 تاريخ بزرگان 2019/06/22
    Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7976 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hz. Zehra’nın (s.a) şahsiyeti hangi yönlere sahiptir?
    10288 Masumların Siresi 2010/07/06
    Sadece irdeleme ve derin düşünme aracılığıyla engin boyutlarına ulaşmanın mümkün olduğu Hz. Zehra’nın (a.s) yüce şahsiyetinin yönleri çok geniş ve engindir. O yüce şahsiyetin manevî ve ilahî, ilim ve marifet, siyasal ve toplumsal mücadele yönleri hakkında okumak ve araştırmak bize hedefimize ulaşmada yardımcı olacaktır. Kadınların efendisinin muhtelif ...
  • Allah yolunda cihat meydanlarında canlarını veren şehitlerin kanları pak mıdır?
    6909 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
     Şehidin kanı Allah yolunda ve Allah için döküldüğünden şehidin Allah katında makamı yücedir. Onun kanın ilk damlası yer döküldüğünde bütün günahları kul borcu hariç bağışlanır.[1] Hatta bir şiar ve alamet olarak kıyamette bu kanı taşıyabilmesi için kanın beden ve elbisesinde ...
  • Bedenin hangi bölgelerine gusül vermek lazım ve hangi bölgelerine gusül vermek lazım değildir?
    3061 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Gusülde bedenin bütün dış yüzeyine gusül vermek gerekir. İğnenin ucu kadar yer yıkanmazsa gusül batıl olur. Elbette insanı vesveseye düşürecek şüphelere itina edilmemelidir. Lakin bedenin kulak içi, burun içi, ve ağız içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak caiz değildir. Aynı şekilde bedenin görünen veya görünmeyen yeri olduğu hakkında ...
  • Mekke’de putperestlik ne zaman ve kimin tarafından başlatıldı?
    31283 تاريخ بزرگان 2011/03/03
    Huzâa kabilesi Allah’ın evinin yöneticiliğini üstlendikten sonra onlardan Amr bin Luhey bu sorumluluğu alan ilk kişi oldu. Luhey’in adı Haris bin Amir’di. Amr, İbrahim (a.s)’ın dinini değiştirdi ve halkı putlara tapmaya tahrik etti. Bir rivayete göre o, Şam’a gittiğinde orada bir grubun putlara tapındığını gördü. Onlar Amr’a Kabe’ye ...
  • Kaza namazı, Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında şer’i kılınmış mıydı?
    6931 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2013/01/19
    Kaza namazı da namazın aslı gibi Hz. Peygamber-i Ekrem zamanında şer’i kılınmıştır ve onun farz kılınmasının delillerinden biri “namazı beni anmak için kıl”[1] ayetidir. Müfessirlerin ekseriyeti şöyle demiştir: “Bu ayet ister vaktinde olsun ister vakti geçmiş olsun her ne zaman bir namazı kılmakla ...
  • Rivayetlere göre gayrimüslimlere karşı davranışımız nasıl olmalıdır?
    12139 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/10/12
    İslam, insan fıtratına uygun sevgi dolu bir din olup bütün insanlığın hidayet ve saadeti için gelmiştir. Din seçmek isteğe bağlı olduğu için her zaman bütün islam toplumlarında az çok gayrimüslim bulunur. İster İslam toplumunda ve İslam devletinin himayesinde yaşayanlar olsun (ehl-i zimme), ister gayr-i İslami ...
  • Evlilik süresinde ahde yaptığım vefasızlığı nasıl telafi eder ve Allah’ı razı edebiliriz?
    7486 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Siz sözünüzde durmamakla bir insanın geleceğini söndürmüşsünüz! Kötü sözlülüğünüzün etkisiyle, o kızın ruhunda telafi edilemeyecek yaraların oluşması mümkündür ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bundan dolayı siz, ona borçlusunuz ve boynunuzda insan hakkı gibi büyük bir vebal var. Buna izafeten siz, bu haksızlığın yanında onu fahişelikle suçlamış ...
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4110 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...

En Çok Okunanlar