Gelişmiş Arama
Ziyaret
19260
Güncellenme Tarihi: 2011/07/24
Soru Özeti
Acaba peygamber nurdan yaratılmış mı yoksa çamurdan mı? Acaba varlıklar peygamberin hatırası için mı yaratılmış yoksa peygamber diğer varlıklar için mi yaratılmış?
Soru
Ehlibeyt rivayetlerinde İslam peygamberi Allahın nurundan yaratılmış söylenmektedir. Vahabiler bunun yalan olduğunu söylerler ve diyorlar ki peygamberde bizim gibi çamurdan yaratılmıştır. Hakeza bütün varlıklar onun için yaratıldığını da kabul etmiyorlar. Bilakis onlar peygamber diğer varlıklar için yaratılmış olduğunu söylüyorlar. Sizin bu bağlamdaki görüşünüz nedir?
Kısa Cevap

Yukarıdaki soru iki ayrı bölüme sahiptir. Dolayısıyla her birisini ayrı cevaplandırıyoruz. 

Bir: Birçok rivayetlerde peygamberin (s.a.a) yaratılışı nurdan olduğunu açık bir şekilde (tasrih) dile getirilmiştir. Ama bilinmelidir ki bu rivayetlerin maksadı peygamberin (s.a.a) nurani hakikatidir, onun cismani boyutu değildir. Bilakis peygamber (s.a.a) maddi ve cismani merhalede diğer insanlar gibi doğmuş ve diğer insanlar gibi yaşamıştır. Buna binaen Hz. Muhammed (s.a.a) iki hakikate sahiptir. Birincisi onun nurani hakikatidir ki nuranidir. İkincisi onun cismani hakikatidir ki diğer insanlarla farklı bir yönü yoktur. 

İki: Varlıklar peygamberin (s.a.a) vücudunun bereketiyle yaratılmışlardır (ki rivayetler bu hakikati açıklıyor). Diğer taraftan peygamber (s.a.a) beşeriyeti hidayet etmek ve onları kamala ulaştırmak için peygamberlik makamına ulaşmıştır. Dolayısıyla vücutsal bakımından beşeriyet peygamber için yaratılmış ama hidayetsel ve kılavuzluk bakımından peygamber (s.a.a) diğer varlıkları hidayet ve onları kamala ulaştırmak için yaratılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki soru iki meseleye işaret etmektedir. Birincisi: Acaba peygamber-i Ekrem (s.a.a) Allahın nurundan ve diğer insanlar da çamurdan yaratılmışlar mıdır? 

İkinci soru şudur: Acaba varlıklar peygamberin (s.a.a) vücudunun hatırası için mi yaratılmış yoksa peygamber diğer varlıkların hatırası için mı yaratılmıştır?

Birinci Sorunun İncelenmesi:

İslami rivayetlerde peygamberin (s.a.a) nurdan yaratılmış olduğu meselesi oldukça fazla konu edilmiştir. Konuya başlarken söz konusu rivayetlerden bir kısmını hatırlatacağız:

Peygamber-i ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Allahın yaratığı ilk yaratık benim nurum idi”.[1]

Cabir’den nakledilmiştir ki peygamber şöyle buyurmuş: “Yaratılan ilk şey benim nurumdur ki Allahın nurundan vücuda gelmiştir”.[2]

Cabir b. Abdullah diyor: Allahın resulünden sordum: Allahın yaratığı ilk şey nedir? Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi: “Senin Peygamberinin nuru idi”.[3]  

Cabir İmam Muhammed Bakırdan (a.s) naklediyor ki İmam şöyle buyurmuştur: “Allah u Teala on dört bin sene ademin yaratılışından önce kendi büyük nurundan on dört nur yarattı. O nurlar bizim ruhlarımızın nuru idi”. Cabır diyor: İmamdan o on dört nurun isimlerini sordum? O şöyle buyurdu: “Muhammed, Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in çocuklarından dokuz kişidir ki dokuzuncusu onların kaimidir””.[4]

İmam Bakır (a.s.) şöyle buyuruyor: “Ey Cabir Allahın yaratmış olduğu ilk varlık Muhammed ve onun hidayet edilmiş itretidir. Dolayısıyla bunlar Allah karşısında nurun eşbahleridirler”. Cabir diyor: Eşbah nedir diye sorudum?   Buyurdu: “nurun gölgesi, nurani bedenle ruhsuz bedenler ki tek ve vahit bir ruhla teyit edilmiş ve o tek ruh ruhu’l – kudustur”.[5]  

Yukarıdaki rivayetlerin bütününden şöyle anlaşılıyor ki peygamber-i Ekrem (s.a.a) nurani bir vücuda sahiptir ki her şeyden önce yaratılmıştır. Buna binaen rivayetlerin tasrihine göre o nurdan yaratılmıştır. Diğer taraftan tarihte beyan edilen şey şudur: Peygamber (s.a.a) fil senesinde Cuma gününde rabiül evvel ayının 17 sinde dünyaya gelmiştir. Burada akla gelen soru şudur: Bu durum peygamberin nurdan (varlıkların yaratılmadan önce) yaratıldığını söyleyen bu rivayetlerle nasıl bağdaşır?

Bu sorunun cevabı şudur: Rivayetlerde anlatılan şeyden maksat peygamberin (s.a.a) nurani hakikatidir, onun cismani hakikati değildir. Ama peygamberi (s.a.a) cismani hakikati diğer insanlar gibi ana babadan doğarak içinde yaşadığımız dünyaya gelmiştir. Yaşam süresindeki merhaleleri, sabır, cihad ve ibadet sahnelerini yaşamıştır. Bu kabiliyetlerini sahip olduğu özgür iradesiyle zuhur merhalesine ve fiiliyette geçiriyor. Bu cihetiyle biz insanlar için örnektirler[6]  buna binaen hazreti Muhammed (s.a.a) iki hakikat sahibidir. Bir: onun nurani hakikati ki nurdandır. İki: Onun cismani hakikatidir ki dünya âlemindeki diğer insanlardan farklı bir yönü yoktur. Onun (s.a.a) cimsi de diğer insanların cisminin çamurdan, nutfeden ve…yaratıldığı gibi çamurdan, nutfeden ve…yaratılmıştır.  

 

İkinci Sorunun İncelenmesi:

İkinci soru iki konuya sahiptir ki Acaba varlıklar O hazretin hatırası için yaratılmış mı yoksa o Hazret diğer varlıklar için yaratımlı mıdır?

Bu konunun aydınlanması için allame Tabatabai’nin “el-Mizan” tefsirinde zikrettiği rivayeti inceleyeceğiz.

“Cabir b. Abdullah’tan rivayet edilmiştir ki peygambere (s.a.a) arz ettim: Allahın yarattığı ilk varlık ne idi? Peygamber (s.a.a) buyurdu: “Ey Cabir Peygamberin ruhu idi. Allah ilkin onu yarattı. Sonra ondan her şeyi yarattı. Sonra onu kendi mahzerinde “kureyş” makamında korudu. Allah onu ne kadar sakladığını biliyor. Sonra o nuru kaç kısma ayırdı. Arşı onun bir kısmından, kürsüyü onun bir diğer kısmından, arşın taşıyıcılarını ve arşın sakinlerini onun üçüncü kısmından yarattı. Dördüncü kısmı sevgi (hübb) makamında kendisinin bildiği miktarda sakladı. Sonra bunu kaç kısma ayırdı. Kalemi onun bir kısmından, levh-i onun bir diğer kısmından, cenneti onun üçüncü kısımdan yarattı ve dördüncü kısmı da kendisinin bildiği miktarda korku (havf) makamında sakladı. Sonra onu da kaç kısma ayırdı. Melekleri onun bir kısmından, güneşi onun ikinci kısmından, ayı onun üçüncü kısımdan yaratı. Dördüncü kısmı kendisinin bildiği miktarda “reca” makamında sakladı.  Sonra onu da kaç kısma ayırdı. Aklı onun bir parçasından, ilim ve Hilmi onun bir diğer cüzünden, ismet ve tevfiki de başka bir parçasından yarattı. Hakeza dördüncü kısmı kendisinin bildiği miktarda “haya” makamında sakladı. Sonra heybet gözüyle nurumdan kalan kısma baktı bu nurdan nur yağmaya başladı. Nihayet ondan da yüz yirmi dört bin damla ayrıldı. Allah bu damlaların her birisinden bir peygamber ve resul yarattı. Sonra o ruhlar nefes vermeye başladılar. Allah onların bu nefeslerinden evliyaların, şehitlerin ve Salihlerin ruhlarını yarattı”.[7]   

Başka bir rivayette şöyle zikredilmiştir:

Ey peygamber sen olmamış olsaydın dünyayı yaratmazdım”.[8]Ey Muhammed izzetim ve celalime yemin ederim eğer sen olmamış olsaydın Ademi yaratmazdım”.[9]

Yukarıdaki rivayetlerden şu netice alınabiliniyor: Allah u Teala peygamberin nurundan her şeyi ve vücutsal kemali yaratmıştır. Yani vücut ve varlık hayırdır. Her vücut vücutsal bakımından –sahip oldukları had ve sınır ve noksanlıkları dikkate almaksızın- hayırdır. Bu esasa binaen bütün varlıklar ve bütün mevcudat ve vücutsal kemal bu ilk varlığın cilveleri ve masumun nurundandır. Yaratıkların tümü bu nurun farklı mertebelerin tecellileridir. Başka bir ifadeyle “masumun nuru” diğer varlıkların var olmasına neden olmuştur. Diğer varlıklar bu hakikatin eseri ve nüzul etmiş farklı mertebelerde yer alan suretidirler.[10]

Öyle ise şöyle denilmesi mümkündür: bütün varlıklar peygamberin değerli ve kapsamlı nurundan yaratılmışlardır. Bu gerçek felsefe bakımından da ispatlanmıştır ki “vacibu’l-vücut” ile “mümkünü’l – vücut” arasındaki bağı kuran halka, varlıkların en değerli yaratığıdır.[11] Bu halka Allah ile diğer varlıklar arasında feyiz vasıtasıdır. Yaratıkların en hayırlısı hazreti Muhammed’iyenin hakikatidir.

Buna binaen bir taraftan beşeriyet peygamber-i erkemin vücudunun bereketiyle yaratılmış. Şu anlamda ki hiçbir varlığın yaratılışı peygamber yaratılmadan önce mümkün değildi. Bu nedenle alemdeki (beşeriyet olmak üzere) bütün varlıklar peygamberin kamil vücuduna borçludurlar ve onun yaratılışın vasıtasıyla varlık alemine ayak basmışlardır. Diğer taraftan peygamber-i ekrem beşeriyeti hidayet etmek ve ahlakı tamamlamak[12] ile görevlendirilmiştir.

Nihai sonuç şudur: Bir taraftan varlıklar o hazretin vücudunun bereketiyle yaratılmışlardır. (göründüğü gibi rivayetler de bunu açıklamışlardır). Diğer taraftan o hazret beşeriyeti hidayet etmek ve onları kemale ulaştırmak için peygamberlik makamına varmıştır. Dolayısıyla vücutsal bakımından beşeriyet peygamberin hatırası için yaratılmıştır. Hidayet ve kılavuzluk bakımından peygamber de diğer varlıkları kemale vardırmak için yaratılmıştır.          

 


[1] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 1, s, 97.

[2] A.g.e., c. 15, s. 24.

[3] A.g.e., c. 25, s. 21.

[4] A.g.e., c. 25, s. 4.

[5] Küleyni, ebu Cafer b. Yakubi Razi, “Usuli Kafi”, baskı, 1,Tahran: el-Mektebetu el-islamiye, 1388, h.ş., c. 1, s. 442; Küleyni, ebu Cafer b. Yakubi Razi, “Usuli Kafi”, baskı, 4,Tahran: Darul Kutubul İslamiye, 1365, h.ş., c. 1, s. 442. 

[6] Nerm efzar pursiman, (CD).

[7] Tabatabayi, Muhammed Hüseyin, “Tefsiri el-Mizan”, farsça tercümesi; Musevi Hemedani, Seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: defteri intişarat-i camietu Mudderisin Havze ilmiye Kum, 1374, ş, c. 1, s, 185 ve186.  

[8] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 16, s, 406.

[9] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyru: Müesesei el-vefa, 1404, hicri/kameri, c, 40, s, 18- 21.

[10] Nerm efzar pursiman, (CD).

[11] Gaffari, seyit Muhammed Halid, “Ferheng Istılahai Asar Şeyhi İşrak, encümen-i, Asar ve Mefahiri ferhengi, s, 84.

[12] Nuri, “Mustedrekil- Vesail”, Kum: Müesesei Alulbeyt, 1408, h. k., c. 11, s. 18.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar