Gelişmiş Arama
Ziyaret
12500
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
Dinin afetleri nelerdir?
Soru
Dinin afetleri nelerdir?
Kısa Cevap

Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Dinin afetlerinin değişik kolları vardır; zira dinin afetlerinden bir bölümü dindar ve mütedeyyin şahsın imanına yöneliktir. Bu afet bazen dini tanıma ve öğrenme merhalesinde (din araştırması afetleri) ve bazen de dinin riayet edilmesini vacip kıldığı hüküm ve buyruklara göre amel etme ve hüküm, had ve haklara riayet etme merhalesinde gerçekleşir. Tıpkı kıskançlık, kendini beğenmişlik ve övünme gibi. Dinin afetlerinden sayılan diğer bir bölüm ise dinin toplumsal meselelerinde gündeme gelen ve dinin korunması, muhafaza edilmesi ve yayılmasını tehdit eden hurafeler, tahrifler ve zevk uygulamaları gibi afetlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Din, insan türü için Hakk’ın rahmaniyetinin en güzel tecellisidir ve dindarlık da bu rahmaniyete yöneliş ve hidayet yolunda yürümektir. Bu yolda din ve dindarlığın afetleri şekliyle sürekli eşkıyalar zuhur etmiştir. Onları tanımak ve dindarlığın sıhhatine değinmek böyle bir yolculuğun önemli adaplarından sayılır. Elbette din aşkın bir hakikat ve kutsî bir olgudur ve bu yüzden hasar ve afetten münezzehtir. Başka bir ifadeyle ilahî hususlarda hata, yanlış, hasar ve afet mümkün değildir. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Bu hususlar her zaman ihtilaf konusu olup hasar ve afet ile karşı karşıyadır. Dindarlık hem tanıma, bilme ve düşünme merhalesini ve hem de amel merhalesini kapsar; yani düşünce, bilgi, dinsel inanç ve iman ve de dinsel ikrar, hareket, davranış ve tarzı içerir. Dindarlığın hasar görmesi ve afete duçar kalması nedeniyle insana ait alanlar ve toplumsal hareket sınırları sallanır ve çeşitli zulüm, insafsızlık ve haksızlıklar baş gösterir. Dindarlığın yokluğu, değişik alanlarda ihanet etmenin ortaya çıkmasına neden olur. Zira insanı değişik alanlarda korumak ve kötülük ve bitişe batmasını engellemek dinin işlevlerinden sayılır. Eğer din doğru olursa, insanı en iyi şekilde korur, doğru yola iletir ve muhafaza eder. Din ne kadar daha çok doğru ve güçlü olursa, insanın hayattaki doğruluk ve gücü de daha çok olur. Din ve dindarlığın kırmızı çizgilerinin çiğnenmesiyle, insanın her şeyi hasar ve afete maruz kalır. Bu noktaya dikkatle, genel bir sınıflandırmayla din ve dindarlığın hasarları iki bölüme ayrılabilir:

1- Dindar ve mütedeyyin şahsın imanını tehdit eden afetler.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) insanların şahsî imanları hakkında şöyle buyurmuştur: “İman kalp ile tanıma, dil ile ikrarda bulunma ve azalar ile amel etmektir.”[1] Bütün bu hususlar yani dinsel düşünce, inanç, iman ve dinsel ikrar, amel, davranış ve hareket tümüyle hasar ve afete maruz kalmaktadır. Bu bahislerdeki hasar ve afet; eksiklik ve noksanlığın meydana gelmesi, doğal durumdan çıkılması ve bozulmanın başlaması anlamındadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a), Müminleri Emiri Ali (a.s) ve diğer masum imamların (a.s) sözlerinde dinin afet ve hasarları sıfatıyla değişik hususlar tanıtılmıştır ve biz onların bazılarına işaret ediyoruz:

1-1- Hevese Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Heves afettir.”[2]

1-2- Dünyaya Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya tapınma, dinin afetidir.”[3]

1-3- Kötü Zan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti, (Yüce Allah’a) kötü zanda bulunmaktır.”[4]

1-4- Yalan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yalanın çokluğu, dini bozar.”[5]

1-5- Kıskançlık ve Kin: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Kıskançlık, yalancılık ve kini bırak; zira onlar dini kötü kılan üç haslettir.”[6]

1-6- Kendini Beğenmişlik ve Övünme: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıskaçlık, kendini beğenmişlik ve övünmek dinin afetleridir.”[7]

Bu rivayetlerin birbirleriyle çelişmediği açıktır. Bu hadislerde dinin afetleri sıfatıyla sayılan hususlar münhasır değildir; İmam, sadece kötü zan veya kıskançlık veya kendini beğenmişlik veyahut övünmek dinin afetidir ve diğer şeyler değildir demek istememektedir. Bilakis bu rivayetlerde zikredilenler afetin numuneleridir ve gerçekte bir şekilde dini tehlike ve yok olmaya maruz kılan her şeyin dinin afeti olduğunu söylemek gerekir. Bu hadislerde de bunun en önemli maddelerine işaret edilmiştir.

2- Dini toplumsal alanda tehlikeye atan ve din hakkında gerçek dışı bir görünüm sergileyen afetler. Örneğin dindeki zühdün yanlış anlaşılması, insanın yaşamın doğal halinden çıkması ve hayatın ifrat ve tefritin tuzağına düşmesine neden olur… Aynı şekilde kaza ve kader, tevekkül, zuhuru bekleme (İmam Mehdi’nin gelişini beklemek), sabır, şefaat, takiyye ve diğer hususların yanlış anlaşılması da din ve dindarlığın hasar görmesine neden olmuştur. Belirtilen anlamıyla hasarın muhtelif şekilleri, değişik mertebeleri ve güçlü ve zayıf dereceleri vardır. Bu anlamıyla din ve dinî yaşamın derin kavranmaması, dinsel kavramların yanlış anlaşılması, dinsel inanç ve amellerin zayıflaması, ahlakî temellerin gevşemesi, dinsel değerlerin değersizleşmesi, din ve dinsel hususlara inanmamak, dinsel kayıtsızlık ve her dinî konudan kaçmak gibi örnekleri ve benzerlerini mertebeler ve güçlü ve zayıf dereceler göz önünde bulundurarak değerlendirmek mümkündür. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti üç şeydir: A) Kötü davranışlı ve günahkâr bilgin. B) Zalim rehber ve önder. C) Bilgisiz mukaddesatçı.”[8] Aynı şekilde dine hurafe ve bidat sokmak, dar görüşlülük, diğer İslamî fırkaların görüşlerine tahammül edememek ve onları sapıklık, şirk ve küfür ile itham etmek, din hakkında haşin ve gerçek dışı bir çehre sunmak vb. insanlık camiasında dinin kalıcılığı ve yayılması önündeki çok tehlikeli afet ve hasarlardandır. Din ve dindarlığın bu hasar ve afetlerini başka bir sınıflandırmayla din içi hasarlar ve din dışı hasarlar diye taksim etmek de mümkündür. Din içi hasarlardan kasıt; dinde zorlama ve baskı, dini kötü anlama, yönlendirme ve yetiştirmede tedriç ve aşamalara dikkat etmemek gibi dine bakış tarzı, dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel epistemoloji türü ve dindarlık tarzı ile ilgili şeylerdir. Din dışı hasarlardan kasıt ise din ile bağı bulunan toplumsal, ekonomik ve siyasal etkenlerle ilgili olan şeylerdir.        


[1] Seduk, el-Hisal, c. 1, s. 178  239.

[2] Kenzu’l-Ummal, haber. 44121.

[3] Tahrirü’l-Mevaizü’l-Adediyye, s. 21.

[4] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 263-5669.

[5] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 221-4421.

[6] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 299.

[7] el-Kafi, c. 2, hadis. 5307.

[8] Kenzu’l-Ummal, haber. 28954.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7765 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15910 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    32339 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12865 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
    12233 Tefsir 2011/07/28
    Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır. Soruların cevabına gelince:1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.
  • Muhammed b. Hanefiye’nin naklettiği rivayette zikredilen “hucze” kelimesinin anlamı nedir?
    7388 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların ...
  • Akrabalık bağı olmayan eş'e verilen hibenin geri alınması caiz midir?
    8039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/21
    Hibe lügat literatüründe bir kimseye herhangi bir şeyi karşılıksız olarak bağışlamak anlamındadır. Hibe kavramsal olarak da hibe eden kişi kendi mülkünden olan bir şeyi karşılıksız ve bedava başka birisinin mülküne sokmak (temlik ettirme) anlamındadır. Buna atiye ve nehle de deniliyor.Eğer kişi ...
  • Allah Teala’nın kimsenin bilmediği saklı ve müste'ser isimlerinden maksat nedir?
    24486 Teorik İrfan 2010/09/04
    Ehlibeyt (a.s) kaynaklı dua ve onlardan bizlere ulaşan hadislerden anlaşıldığı üzere Allah Teala, kendine seçtiği bazı özel isimlere sahiptir. Kimse bu isimlerden haberdar değildir. Bu isimler, Esma-i Müste'ser olarak meşhur olmuştur. Hadislerden anlaşıldığı üzere bu isimler İsmi Azam'ın gayb mertebelerindendir ve ilk İlahi isimin batın ve gayp yönüdürler. ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    9039 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    21026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar