Gelişmiş Arama
Ziyaret
13964
Güncellenme Tarihi: 2007/10/25
Soru Özeti
Kur’an-i Kerim son peygamberin mucizesidir, Kur’an-i Kerim hangi yönlerden mucizedir?
Soru
Kur’an-i Kerim son peygamberin mucizesidir, Kur’an-i Kerim hangi yönlerden mucizedir?
Kısa Cevap

Kur’an-i Kerim’in mucize oluşu üç yöntemle açıklanmıştır: Lafız ve sözcük yönünden, içerik yönünden ve onu getiren şahıs yönünden.

1- Lafız yönden mucize oluşu de iki yöntemle açıklanır:

a) Anlatım ve beyan acısından mucize oluşu

Kur’an-i Kerim’in beyan şivesi hiçbir beşerin hatta Peygamber’in sözleri bile kendisiyle boy ölçüşemeyecek derecede güçlüdür. Bu yüzden bilginler Kur’an’la karıştırılmaması bahanesiyle Peygamber’in hadislerinin yazdırılmasını engelleyenlerinin tutumları onaylamamışlardır.

B) Rakamsal icaz:

Bu gün bilim ve tekniğin ilerlemesi ve bilgisayarın yardımıyla Kur’an’ın sözcükleri ve harfleri arasında özel bir ilişkinin olduğu ortaya konmuştur. Bu tür rakamsal bir ilişkinin beşerin sözlerinde olması mümkün değildir.

2. İçerik yönünden Kur’an’ın mucize oluşu.

Bu da birkaç açıdan açıklanabilir:

A. Kur’an’da her hangi bir çelişki ve uyumsuzluğun olmayışı.

B. Şahıslar ve olaylar hakkında sonradan noksansız gerçekleşen gaybi haberler.

C. Kur’an’ın insanlığa sunduğu ilim ve öğretiler.

Kur’an’ın irfan, felsefe, hukuk vb. alanlarda sunduğu bilgiler insanoğlunun - en azından Kur’an’ın iniş döneminde -  ulaşması mümkün olmayan bilgi ve öğretiler türündendir.

D. Kur’an’da bulunan ilim ve öğretilerin iptal edilmeyişi. Kur’an’ın iniş döneminden bunca asırların geçmesine rağmen bu kitapta sunulan hiçbir konu iptal edilebilmiş değildir.

3. Bu kitabın getiricisi yönünden mucize oluşu.

Hz. Muhammed kimseden ders okumamış ümmi bir kişi olarak kültür ve bilimden uzak bir yer olan Arap Yarımadasında böyle bir kitabı getirmesi icaz dışında yorumlanması mümkün değildir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-i Kerim’in mucize oluşunun çeşitli yöntemlerle açıklanmıştır.[1] Biz bunları üç başlık altında toplayabiliriz:

1- Kur’an-i Kerim’in lafız yönden mucize oluşu

2- Kur’an’ın içerik olarak mucize oluşu

3- Getiren şahıs açısından mucize oluşu

1) Lafız yünüyle mucize oluşu

Kur’an-i Kerim’in lafız yönüyle mucize oluşu iki açıdan ele alınmıştır:

1- Beyan türü açısından mucize oluşu

2- Rakamsal açıdan mucize oluşu.

Kur’an’ın anlatım gücü, belagat ve fesahat yönünden mucize oluşu yüz yıllardır bilinmekte ve bütün İslam mezheplerinin onayını taşımaktadır. Elbette bazıları Kur’an-i Kerim’in belagat ve fesahatini, Kur’an’daki düzen ve anlatım şivesinden ayırarak bu ikisini iki ayrı mucize bilmişlerdir. Bunlara göre Kur’an’ın fesahat yönü bir mucize düzeni ve şivesi başka bir mucize konumundadır.

Başka bir grup ise Kur’an’ın belagat ve fesahat yönüyle düzen ve şive yönünden mucize oluşuyla bir bilmişlerdir.[2] Bunlara göre ayni gerçeği çeşitli örneklerinden ibarettir. Aslında bütün bunlar Kur’an’ın beyan acısından mucize oluşuna dönmektedir.

Kur’an-i Kerim’in beyan şivesi hiçbir beşerin hatta Peygamber’in sözleri bile kendisiyle boy ölçüşemeyecek derecede güçlüdür.

Açıklama: Hadis tarihi ile ilgili olarak Ehl-i Sünnet şöyle bir inanca sahiptirler: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) kendi sözlerinin yazılmasını menetmiştir. Ve bu konuda Peygamber’den bir hadis de nakletmekteler.[3] İşte burada şu soruyla karşı karşıya kalmaktalar: “Niçin Peygamber sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır?” Ehl-i Sünnet arasında yaygın olan bir cevaba göre, yasaklanmanın sebebinin Kur’an’dan olmayan sözlerin Kur’an’la karışmasını önlemektir.[4]

Ancak Ehl-i Sünnet’ten olan bir araştırmacı bu delili reddederek şöyle demiştir: “Kur’an’ın beyan yönünden mucize oluşu onun başka sözlerle karışmasına engeller.” Hz. Muhammed’in (s.a.a) belagat ve fesahatte Kur’an gibi konuşabilecek seviyede olduğuna dair bir eleştiriye de şöyle cevap verir: “Bu varsayımı kabul etmek Kur’an-ı Kerim’in beyan yönünden mucize oluşunu reddetmeyi gerektirir.”[5]

Her haluklarda Peygamber’in sözlerinin sıradan sözler olmamasına onun sözlerinin nurani, ilahi hidayet ışığında ve gayb âleminden gelen sözler olmasına rağmen Kur’an’la karıştırılması mümkün değildi. Bu temel üzere Peygamber’in sözlerinin ümmetin duçar olduğu birçok sorunun çözümü olmasını dikkate aldığımızda onun sözlerinin yazılmasının yasaklanması büyük manevi ve fikri hasarlara yol açmıştır ve bu alanda Ehl-i Sünnete yöneltilen eleştiri yerinde ve köklü bir eleştiri sayılır. Şia ulemasına göre Peygamber’in sözlerinin yazılmasının Peygamber tarafından yasaklaması iddiası reddedilmiş ve doğru bulunmamıştır.

Kur’an’ın bir başka mucizevi yönü ise rakamsal yönden mucize oluşudur. Bu da, son zamanlarda bilgisayardan yararlanılarak ortaya konulmuş ve ilgi uyandırmıştır. Bilgisayar yardımıyla Kur’an’daki sözcükler ve harfler arasında özel bir ilişkinin olduğu belirlenerek böyle bir rakamsal ilişkinin beşerin sözlerinde olmasının mümkün olmadığının ispatlanması istenmiştir.[6]

Kur’anı Kerim’in İçerik Yönünden Mucize Oluşu:

Kur’an-i Kerim’in içerik yönünden mucize oluşu birkaç yönden ele alınmıştır ki aşağıda belirtilecektir:

a) Kur’an-i Kerim’de hiçbir çelişki ve uyumsuzluğun var olmayışı. Nisa Sure’sinin 82. ayeti de bu konuya işarettir. ‘Kur’an’ı gereğince düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başkasından gönderilmiş olsaydı onda birçok uyumsuzluk bulurlardı.’[7]

b) Gaybe ait olan (gizli olan) şeylerden haber vermesi. Kur’an’da bazı hadiselerin gelecekte gerçekleşeceği önceden bildirilmiştir. ve sonradan bildirildiği şekilde hadiseler vuku bulmuştur.

Bunlardan birisi Rum Suresi’nin 1–3 ayetleridir: “Elif, Lam, Mim. Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Onlar bu yenilgilerinden sonra bir kaç yıl içinde galip geleceklerdir”[8]

c) Kur’an-i Kerim’in içerdiği ilim ve maarifler.

Kur’an-i Kerim’deki ilim ve maarif.

Kur’an-i Kerim en azından nazil olduğu zaman diliminde hiçbir beşerin henüz ulaşamadığı bilgilerle doluydu. Elbette şu anda bile Kur’an-i Kerim’de insanların ulaşmayacağı yüksek ilimler ve maarifler bulunmaktadır. Ulaşabildikleri kısmına ise Peygamber (s.a.a)’ın ve Masum İmamların yol göstericiliği sayesinde ulaşılabilinmiştir. Hatta hadislerin bir bölümünü inançla ilgili felsefi, kelamı, akli konular oluşturmaktadır. Hatta eğer Kur’an’daki bütün ilim ve maariflerin anlaşıldığını kabul etsek bile -ki yakinen geçmişte bu böyle değildi- yine de bu, Kur’an’ın bu yönden mucize oluşundan bir şey eksiltmez.

Burada şu noktaya dikkat etmek gerekir ki Kur’an-i Kerim’in bu açıdan mucize oluşu onu getiren şahıs ilgili icazından farklıdır. Bu mucizeden maksat Kur’an-i Kerim’de bulunan ilim ve maarif o zamanda yaşayan düşünürlerin, aydınların, bilim adamlarının ufuklarından ileride olacak şekilde derin ve yüce ufuklara sahip olduğuydu. Bütün bunlar beşerin düşünce ufuklarının çerçevesine girmeyen ve ilahi vahyin nişaneleri her yerinde görünen bilgi ve marifetlerdir.

d) Kur’an-i Kerim’de bulunan ilim ve marifetin doğruluğunu koruması: Aradan yüzyıllar geçmesine bilimlin gösterdiği bu büyük gelişmelere bilimsel ve kültürel bulgulara rağmen Kur’an-i Kerim’de bulunan hiçbir konu doğruluğunu kaybetmemmiş işte bu Kur’an-i Kerim’in hakkaniyetini kanıtlamaktadır.

Bu noktayı hatırlatmayı faydalı görüyoruz. Beşerin sahip olduğu mantık ve matematik gibi yazılı bazı ilimler eski zamanlardan beri doğruluğunu geçerliliğini kaybetmemişse de ama dikkat edilmesi gerekir ki öncelikle bu ilimler ispata ihtiyaç olmayan bedihi konulardan sayılır veya fıtri olarak her akıllı insanın düşünmelerinde gizlidir. Bu konuda çalışanlar gerçekte bir derleme bir araya getirme işlemini gerçekleştirmişlerdir. İkinci olarak beşerin telif ettiği kitaplar belirli bir konu ve ilim üzerinedir. Bu böyleyken Kur’an-i Kerim’deki ilim ve maarifin en belirgin çehresi ve özelliği işaret ettiği konuların geniş bir alanı içermesi ve onlarca önemli konuyu bir cümlede toplamasıdır.

Aslında bunun kendisi diğer bir mucizedir. Böylesine değişik ilimleri bir arada içermektedir. Hangi beşer bu kadar farklı ilimleri ele geçirmekle birlikte birbirine tamamen yabancı olan alanları öylesine bir dikkatle ve güçlü bir beyanla birbiriyle yoğurarak konuları mükemmel bir şekilde yan yana koyabilir, aralarında uyum sağlayabilir ve bu sözlerin içerisinden her ilimin değişik meyvelerini çıkarabilir. Öylesine ki ne maksat zarar görmekte ne de aralarındaki bağlar ortadan kalkmakta bununla birlikte hiçbir hata gerçekleşmemektedir.[9]

3) Getiren şahıs açısından mucize oluşu:

Eskilerden beri ortaya atılmış ve üzerinde konuşulmuş olan bu icaz şöyle açıklanabilir: Okuma ve yazma öğrenimini bile almamış olan Hz. Muhammed (s.a.a) nasıl olurda arapyarımadası gibi ilimden medeniyetten uzak bir yerde böylesine ilimlerle dolu bir kitabı ortaya koyabilir.

Değinilmesinde fayda olan diğer bir husus da şundan ibarettir: Kur’an-i Kerim’in icazı konusu Kur’anî ilimler alanında incelenmesinin yanı sıra bu konunun kelamı boyutu da sahiptir ve bu yüzden kelami bir konu olarak da incelenebilir. Kelami kitaplarda da bu yönüyle ele alınmıştır.[10]

Daha geniş araştırma için şu kaynağa başvurulabilir:

Mehdi Hadevi Tehrani, İçtihadın kelami temelleri, Hikmet Ocağı Kültürel Kurumu, Kum, 1. Baskı.



[1] Bkz. Dr. Seyyid Mustafa Samini, Vucuhi İcaz Kur’an, Daru’l-Kuran- Kerim’in İiinci konferansının makaleleri, Kum, s. 168- 178.

[2] Adı geçen eser, 169.

[3] Bkz. Mahmut Ebu Reye, Ezavun alessünnetin Nebeviyye, s. 42.

[4] Aynı Eser, s. 46

[5] Aynı eser, s. 47.

[6] Bu alanda Kadr adlı bir bilgisayar programı Dr. Seyyid Ali Kadiri tarafından hazırlanmıştır.

[7] Nisa Suresi, 82. ayet.

[8] Rum Suresi, 1-3 ayetler.

[9] Allame Tabatabi’nin Kur’an’ın tüm bilgi ve öğretilerini her suresinden çıkarmak mümkün olduğu görüşünü savunduğu nakledilmiştir. Bunun anlamı Kur’an’ın tüm öğretilerinin 114 surenin her birisinde değişik üsluplarla yer aldığıdır. Bu da Kur’an’ın ilginç yönlerinden biri sayılır.

[10] Mehdi Hadevi Tehrani, İctihad’ın Kelami Temelleri, s. 47-51.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar