Gelişmiş Arama
Ziyaret
12193
Güncellenme Tarihi: 2011/08/17
Soru Özeti
İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
Soru
İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
Kısa Cevap

Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. Sözlü yöntem konuşma, matem, münazara, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak gibi türleri içerir. Yazılı yöntem mektup, davetname, vb. türleri kapsar. Amelî yöntem ise ayrıntılı cevapta değinilecek olan bir takım türlere sahiptir.

Ayrıntılı Cevap

Tebliğ uygun ve etkili araçlardan istifade ederek mesaj ulaştırmaya denir. Tarih boyunca kendi mesajını başka insanlara ulaştırmak isteyen tüm mektep ve bireyler değişik yöntem ve araçlardan istifade etmiştir. Bugünkü dünyada da insanları muhtelif fikir ve inançlara kazandırmak için kapsamlı propagandalar yapılmaktadır. Mekteplerin müntesipleri uygun bir tebliğden istifade ederek insanları sahip oldukları düşünce, fikir ve inançlarıyla aşina kılmak ve kendi takipçikleri yapmak istemektedir. En son ve en kamil din sıfatıyla İslam ebedi ve evrensel bir misyon taşıması nedeniyle, insanlara (dini) tebliğ etmek, onları ilahi hüküm ve öğretiler ile tanıştırmak ve yanı sıra müjdeleyip uyarmak çok önemlidir. Çünkü İslam hidayet dinidir ve hidayeti çok değerli saymıştır. İnsanlar İslam öğretileri ve inançlarına aşina olmadıkları sürece onların hidayete ermesi mümkün değildir. Tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir.

1- Sözlü Tebliğ:

Bu yöntem çok değişik olup konuşma, hutbeler, ezan, dualar, Kur’an-ı Mecid’in nurani ayetlerini tilavet etmek, bayramlarda sevindirici merasimler ve gam ve hüzün günlerinde de matem merasimleri düzenlemek, münazara, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak gibi hususları içerir.

2- Yazılı Tebliğ

A. Kur’an Ayetleri Aracılığıyla:

Her zaman yazılı bir eser sıfatıyla tüm insanların yanında olan nurani Kur’an ayetleri insanları hidayete erdirmede önemli değere sahiptir. Onun hatta zamanımızda bile hidayet edici olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Nitekim şöyle buyuruyor: “İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir. Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.”[1]

B. Peygamber (s.a.a) Ve İmamlardan Gelen Değerli Hadisler.

C. Mektup Göndermek:

Mektup göndermek, çağrısının başladığı ilk günlerden itibaren Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından önemsenmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.a) Habeşistan kralı Necaşi’ye gönderdiği mektup bunun bir numunesidir. Hudeybiye barışından ve müşriklerin saldırılarının durmasından emin olunduktan sonra, Hz.Peygamber (s.a.a) Hicaz dışında tebliğ etme düşüncesini hayata geçirdi ve elçi yollayarak ve mektup göndererek herkesi tek ilaha tapmaya ve İslam dinini kabul etmeye davet etti. Bu kapsamlı çağrı, kendisi dünyadan göçünceye dek devam etti. Büyük krallar, Hıristiyanlığın dinsel yöneticileri ve meşhur kabile reisleri bu mektupların asıl muhataplarıydı.[2]

3- Amelî Tebliğ:

İslam bu yönteme çok önem vermiştir. Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Siz Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyup durduğunuz hâlde, kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi emrediyorsunuz?”[3] Bir başka yerde ise şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?[4] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanları söz dışında başka bir şeyle Allah’ın dinine davet edin”[5] İslam Peygamberi ve temiz imamlar (a.s) İslam yolunda bu yöntemden çok yararlanmışlardır; zira söylenenlerin etki etme şartı bir tebliğcinin söylediği şey ile amel etmesidir. Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.a) ve imamların (a.s) yapabildiği ve diğer insanların yapmaktan aciz kaldığı mucize ve kerametler de bir tür amelî tebliğdir ve halkın İslam’a yönelmesinde çok etkili olmuştur. Buna ek olarak, İslam tebliğde zarif nokta ve değişik şartları gözetmiştir. Bunlara riayet etmek tebliğsel faaliyetlerin eser bırakması ve mahsul vermesinde ve de neticede İslam’ın ilerlemesinde çok etkili olmuştur. Bu bağlamda aşağıdaki hususlara işaret edilebilir:

1. Tebliğ Mekânının Önemi:

Uygun mekânlarda dinsel meseleleri tebliğ etmek ve ilahi buyrukları kullara ulaştırmak daha çok etki bırakacaktır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Allah’ın mesajını ve İslam’ın çağrısını hac günlerinde halka ulaştırmaktaydı. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’ya hareket etmeden önce hacıların gelmesi ve de kendi misyonunu ve Yezid’in cinayetlerini Allah’ın evini ziyarete gelen kimselere anlatmak için Mekke’de kaldı ve onlardan her birinin bu mesajı kendi bölge halkına ulaştırmasını hedefledi. İmam Sadık (a.s) Arafat çölünde hacılar topluluğu arasında durur, dört tarafına bakar ve her tarafta üç defa şöyle buyururdu: Ey insanlar sizin önderiniz Peygamber (s.a.a), ondan sonra Ali b. Ebu Talib (a.s), ondan sonra Hasan ve Hüseyin, onlardan sonra Ali b. Hüseyin, ondan sonra Muhammed b. Ali idi ve şimdi ise benim.”[6] Mekke ve mescit gibi yerler tebliğ için uygun yerlerdir. Tarih boyunca mescit ve minber yan yana olmuşlardır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah’ın mescitlerinin birinde oturan, Allah’ın kitabını okuyan ve kendi aralarında onu inceleyen hiçbir topluluk yoktur ki kendilerine sükûnet inmesin ve kendilerini rahmet kuşatmasın.”[7]

2. Tebliğ Zamanı:

Tebliğ için uygun zamanı seçmek tebliğcinin başarılı olmasında etkili amillerdendir. Kur’an ayetleri ve masum imamların dualarına bir göz atmayla işlerde ve özellikle de tebliğsel hareketlerde zamanın rolü kavranabilir. Yüce Allah Kur’an’ı Kadir gecesi nazil etmiştir.  [8]اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ فى لَیْلَةِ الْقَدْرِ Kur’an’ın indirilmesi için bu zamanın seçilmesi, onun önemini artırmaktadır. Zira Kadir gecesi de en güzel zamanda yani mübarek Ramazan ayında yer almaktadır. Allah Resulü’nün (s.a.a) gönderilmesinden üç yıl sonra şu ayet nazil olmuştur: “Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah’a ortak koşanlara aldırış etme.”[9] Bu ayetin üç yıl sonra nazil olması, ondan önce Allah’ın dinini aşikâr olarak ilan etmek ve de müşrik ve kâfirlerden uzak olmak için altyapı ve şartların hazır olmadığını göstermektedir. Kureyş inkârcıları, Allah Resulü’nün tebliğini engellemek istedikleri zaman, Hz. Peygamber (s.a.a) haram aylardan istifade etmekte, Ukaz, Micne ve Zilmecaz gibi pazarlara gitmekte, yüksek bir yere çıkmakta ve halkı İslam dinine davet etmekteydi.[10] Çünkü inkârcıların inancına göre bu aylarda savaş ve kan akıtmak haram idi ve bu yüzden Hz. Peygambere (s.a.a) bir zarar gelmiyordu.

3. Allah’ın Adıyla Başlamak:

Her işte gerçek müessir Allah olması ve her amelin başarılı olması tam olarak O’nun isteğine bağlı bulunması nedeniyle söz O’nun adıyla başlamalıdır. Bu şekilde söz ilahî bir dayanak bulacak ve halka direkt etki edecektir. Hz. Peygamberin (s.a.a) Allah tarafından aldığı ilk emir mesajı ve sözüne Allah’ın adıyla başlamasıydı. “Yaratan Rabbinin adıyla oku!”[11]

4. İlahî Vahiy İle İletişimde Olmak:

İlahi vahiy ile iletişimde olma dışında insan sözü hiçbir zaman hatadan yoksun değildir. Tebliğci, Allah Tebarek ve Taala’nın yüce elçisine vahyettiği şeylere sarılmalıdır. Bu doğru yoldur. Aksi takdirde sapma tehlikesi öndedir: “Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin.”[12] Vahiy kaynağıyla iletişim içinde olan Peygamberin (s.a.a) söz ve tebliği arzu ve hevesten uzaktır. “O, nefis arzusu ile konuşmaz. (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.”[13] Bu onun etkili olmasının sırlarından biridir.

5. Delilli Ve Mantıklı Konulardan Yararlanmak Ve Çürük, Payesiz Ve Edep İle İnsaniyete Aykırı Konulardan Uzak Durmak:

Kur’an-ı Kerim değişik ayetlerde konularını burhan ve delille beyan etmiş ve takipçilerine kâfirlerle en güzel şekilde tartışmalarını emretmiş[14] ve şöyle buyurmuştur: “Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler.”[15] Kur’an hatta kendi muhaliflerinden bile iddiaları için delil getirmelerini istemekte ve şöyle buyurmaktadır: “Eğer doğru söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi getirin.”[16] “(Kâfirlere), “Kesin delilinizi getirin” deriz. Onlar da gerçeğin Allah’a ait olduğunu bilirler ve (Allah’a ortak diye) uydurdukları şeyler kendilerini yüzüstü bırakıp kaybolup gitmişlerdir.”[17]

6. Müjde Ve Teşvik:

Kur’an-ı Kerim insanları infak etmeye davet için birçok müjde vermiştir: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.”[18] Bir başka yerde insanları salih amele ve namaz kılmaya teşvik etmek için şöyle buyuruyor: “Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.[19]

7.Uyarı:

Kur’an insanları iyi amele teşvik eder ve kötü amelden sakındırır. Hz. Peygamberin (s.a.a) en belirgin yönlendiriciliklerinden biri insanları her türlü arzu pereselikten sakındırmasıydı. Birçok ayette şiddetli azap vaadi verilerek kâfir ve günahkârlar uyarılmış ve şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.”[20] 

8. Dinî Öğretileri Tebliğ Ederken Korkmamak:

Kur’an-ı Kerim tebliğ işinde Allah’tan başka kimseden korkmayan doğru tebliğcileri övmüş ve şöyle buyurmuştur:

“Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah’ın vahiylerini tebliğ eden, Allah’tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak yeter.”[21]

Bu zarif noktalara dikkat edilmesi ve masum önderler ile onların gerçek taraftarları tarafından bunların uygulanması, İslam’ın hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamıştır.  



[1] Maide, 15 ve 16.

[2] Taberi, İbn. Cerid, Tarih-i Taberi, c. 2, s. 882, Tahkik: Nohbetün Mine’l-Ulemai’l-Ecilla, Müessese-i Elem’i Beyrut.

[3] Bakara, 44.

[4] Saf, 2; Kur’an Ve Tebliğ, Muhsin Kıraati, İntişarat-ı Dershayi Ez Kur’an’dan iktibas edilmiştir.

[5] Biharu’l-Envar, c. 5, s. 197, هَارُونُ عَنِ ابْنِ صَدَقَةَ عَنْ أَبِی عَبْدِ اللَّهِ ع أَنَّهُ قَالَ کُونُوا دُعَاةَ النَّاسِ بِأَعْمَالِکُمْ وَ لَا تَکُونُوا دُعَاةً بِأَلْسِنَتِکُمْ

[6] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Furu-i Kafi, c. 4, s. 466, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran.

[7] Nuri Tabersi, Hacı Mirza Hüseyin, Müstedrekü’l-Vesai, c. 3, s. 363, Çaphane-i İslamiye, Tahran.

[8] Kadir, 1.

[9] Hicr, 94.

[10] Hz. Ayetullah Sübhani, Cafer, Furuğ-ı ebediyet, c. 1, s. 326, Hedef. 1360 ş.

[11] Alak, 1.

[12] Zuhruf, 43.

[13] Necm, 3 ve 4.

[14] Nahl, 125, ادْعُ إِلى‏ سَبیلِ رَبِّکَ بِالْحِکْمَةِ وَ الْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَ جادِلْهُمْ بِالَّتی‏ هِیَ أَحْسَن‏

[15] Enam, 108, وَ لا تَسُبُّوا الَّذینَ یَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَیَسُبُّوا اللَّهَ عَدْواً بِغَیْرِ عِلْم‏

[16] Bakara, 111.

[17] Kasas, 75.

[18] Bakara, 261.

[19] Bakara, 277.

[20] Ali İmran, 4.

[21] Ahzab, 39, الَّذینَ یُبَلِّغُونَ رِسالاتِ اللَّهِ وَ یَخْشَوْنَهُ وَ لا یَخْشَوْنَ أَحَداً إِلاَّ اللَّهَ وَ کَفى‏ بِاللَّهِ حَسیباً

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namazı terk etmek orucu bozar mı?
    5628 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanın gelişmesi ve erginleşmesi için teşrii edilmiştir ve onlara göre amel edilmesi durumunda da bunun fayda ve yararı insana dönecektir. Bu hükümlerin tümü bir külliyattır ve ancak bütün buyruklarla amel edilmesi durumunda kâmil neticeye ulaşılır. Netice itibariyle oruçsuz namaz veya namazsız orucun hiçbiri, ideal ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9776 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11648 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Mersiye okuyucuların her yıl mersiyelerine ekledikleri yeni şeylerin sakıncası yok mudur?
    8594 تاريخ بزرگان 2009/01/29
    Aşura kıyamı ve Kerbela tarihinin iki sayfası vardır: Biri yiğitlik ve iftiharla dolu nurlu ve beyaz bir sayfa, diğeri benzersiz veya eşine az rastlanır bir cinayetin işlendiği bir facia oluşu. Bu yüzden Kerbela’da meydana gelen musibetleri imkansız ve akla aykırı olarak algılamamak gerekir. ...
  • Vesveseyi tedavi etme yolu nedir?
    13993 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Sözlerinizde belirttiğiniz gibi vesveseye müptelasınız. Belirttiğiniz ruhsal ve psikolojik sorunlarınızın çoğu kesinlikle bu hastalıktan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan kurtulmak için ilk etapta hastalığınızı tedavi etmeye yönelin. Vesvesenin şeytanın desise ve tuzaklarından olduğunu bilmeli ve ona itina etmemelisiniz. Ondan kurtulmak ve bu tür hallerin bertaraf edilmesi için, kendinizi ...
  • Rum ordusunu başında (İran’la olan savaşta) imparator Heraklüyus vardı. Bu imparator, Allah’ın sevgili kullarından ve mümin midir? Acaba cennete gidecek midir?
    8493 تاريخ بزرگان 2008/08/12
    Müslümanların, Rumluların zaferinden sonraki sevinçleri, onların ve imparatorlarının müslüman oldukları anlamına gelmez. Ama iman getiren ve iyi amel yapan herkes cennete gitmeyi hak edecektir. ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7599 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6672 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4518 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”

En Çok Okunanlar